'Migrene son hayata devam'

Migren hastalarına uzmanlardan uyarı: Kendi yöntemleriniz ve çevrenizdekilerin önerileriyle ağrıları dindirmeye çalışmaktan vazgeçin.

'Migrene son hayata devam'

Baş ağrısı ve Ağrı Çalışmaları Derneği’nin desteği ve Pfizer Türkiye’nin çalışmalarıyla ''Migrene Son Hayata Devam'' kampanyası başlatıldı.

Kampanyanın, ''www.migreneson.com'' internet adresinden yürütüldüğünü belirten Baş ağrısı ve Ağrı Çalışmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Zarifoğlu, kampanyayla, hastaların, migrenin belirtilerini tanımasını, diğer baş ağrılarından farklı olduğunu anlamasını ve konu ile ilgili uzman bir hekime başvurmasını sağlamayı hedeflediklerini vurguladı.

Migrenin ataklarla gelen, genellikle tek taraflı, zonklayıcı tarzda, sıklıkla bulantı bazen kusmanın eşlik ettiği, ses, koku ve ışık gibi uyarıcıların tetiklediği baş ağrısı olduğuna dikkati çeken Zarifoğlu, migren sorunu yaşayanların yüzde 90'ının orta ve şiddetli şekilde ağrı yaşadığını anlattı.

Yaptıkları çalışma sonuçlarına göre, Türkiye'de migren hastalarının sadece yarısına yakının, bir nöroloji uzmanına başvurduğunu, başvuranların da yine yarısının tedavi gördüğünü aktaran Zarifoğlu, her 6 kişiden birinde, her 4 kadından ise yine birinde migren görüldüğünü söyledi.

Zarifoğlu, kadınlarda hormonal yönden aktif oldukları dönemde migren ağrılarının etkili olduğuna işaret etti. Tedavi edilmediği takdirde atakların, en az 4, en fazla 72 saat sürdüğünü ve Türkiye'de hastaların yarısından fazlasının ayda 4 ve üzerinde atak yaşadığını belirten Zarifoğlu, bu durumun da ciddi iş gücü kaybına yol açarken, kişilerin sosyal yaşantısında da birçok olumsuzluk yaşanmasına neden olduğunu bildirdi. Zarifoğlu, migren ataklarının hastalarda yıllık ortalama 12 günlük iş kaybına yol açtığını vurguladı.

Çalışmanın, migrenin tetikleyici sebepleri arasında stresin çok önemli yer tuttuğunu ortaya koyduğunu söyleyen Zarifoğlu, lodos, açlık, uykusuzluk, ışık gibi pek çok faktörün de etkili olabildiğine dikkati çekti. Görülme sıklığı çok yüksek olmasına rağmen, Türkiye'de ve dünyada migrenin teşhis oranlarının oldukça düşük gözlendiğini anlatan Zarifoğlu, migrenin, sinirsel, gerilim tipi baş ağrısı veya özellikle sinüzit gibi hastalıklar ile sıklıkla karıştırabildiğini de vurguladı.

Zarifoğlu, çalışmanın, migren ataklarının, 25-45 yaş arasında en üst düzeye çıktığını ve hastalığın, şehirlerde daha yaygın olduğunu gösterdiğini kaydetti. Aynı çalışmaya göre, migrenlilerde işsizlik oranının olmayanlara göre 2-4 kat daha fazla görüldüğünü, bunun da migreni olanların, çalışma koşulları düzenli olmayan işlerden uzak durmalarından kaynaklandığını belirten Zarifoğlu, ayrıca migren hastalarının yarısının, hangi ilacı kullanacağına kendisinin karar verdiğini söyledi. Zarifoğlu, kişinin bir uzmana görünmeden kendi kendini tedavi etmeye çalışması sonucu, aşırı ilaç tüketiminin yaşandığına da dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"HASTALAR DOKTORA DEĞİL, EŞE DOSTA BAŞVURUYOR"
''Migrenin teşhis ve tedavisinde en büyük engel, hastaların önemli bir kısmının tedavi almak üzere doktora başvurmaması, çevrelerinden duydukları veya kendi bildikleri ilaçları alarak tedavi olmaya çalışması. Bunun en önemli nedenleri arasında migrenin, genetik ve psikolojik kaynaklı olduğuna ve tam bir tedavisinin olmadığına dair yanlış kanı geliyor. Farkındalığın olmaması sonucu, hastalar, doğru adres olan nörologlara başvurmak yerine, eş dost tavsiyesiyle aldıkları ilaçların etkisiz olması nedeniyle tedavi konusunda umutsuzluğa kapılıyorlar. Genellikle evde bulunan veya bir akrabası veya komşusunun tavsiye ettiği ağrı kesicilerle ağrısını gidermeye çalışıyorlar. Ağrısını geçiremediği için günde 30 ilaç almış hastam var. Bu anlamda en büyük rakibimiz, migren hastalarının akrabaları ve komşuları. Migren hastaları, kendi yöntemleri veya çevresindekilerin önerileriyle ağrılarını dindirmeye çalışmaktan vazgeçmeli ve bir nöroloğa gitmeliler. Uzmanlar tarafından sürdürülen düzenli bir tedavi ile migren atakları yavaş yavaş azaltılarak kontrol edilebiliyor.''

3 SORUDAN OLUŞAN MİGREN TESTİ
Yrd. Doç. Dr. Elif Ilgaz Aydınlar da bir nörolog olarak, Türkiye'de böyle bir kampanyanın başlatılmasını çok önemsediğini belirterek, ''Migren ağrısı çekilmesi gereken bir ağrı değil, kontrol edilebilir bir ağrı. Eş dost tavsiyesi, doktora gitmeyi geciktiriyor. Sürekli migren atakları yaşan ve kendi doğrularına göre ağrı kesici ilaç almış birinin tedavisi ne kadar gecikirse o kadar güçleşiyor'' diye konuştu.

Dileyenlerin web sitesinde yer alan 3 sorudan oluşan ID Migren Testini yanıtlayarak, migren olma olasılıklarını öğrenebileceklerini anlatan Aydınlar, basın toplantısında bulunan ve gönüllü olan bir kadın gazeteciye testi uyguladı. Bu teste göre, migrenin önemli belirtilerinin son 3 aylık dönem içerisinde baş ağrısı sırasında bulantı veya kusma, ışığa hassasiyet ve bir gün boyunca işleri yapamama durumu olarak tanımlandığını açıklayan Aydınlar, ''Bu 3 belirtiden 2'sini yaşayanların migren olma olasılığı yüzde 93'' dedi.

Aydınlar, migren hastalarının tedaviye başladıktan bir ay sonra ataklarının azalmaya başladığına işaret ederek, migren tedavisinin en az 9 ay sürdürülmesi gerektiğine dikkati çekti.

www.migreneson.com sitesinde, ayrıca hastalardan gelen sorular, uzman hekimler tarafından cevaplanıyor. Sitede ayrıca, migren günlüğü, en yakındaki nöroloji uzmanı olan kurum ve ağrı merkezlerinin bilgileri, migren için önemli olan hava durumu detayları gibi pek çok konu başlığı bulunuyor.

Migren hastaları, Facebook ve Twitter üzerinden de paylaşımda bulunabilecekler ve ''Migrene Son'' hastalık bilinçlendirme kampanyası ile ilgili bilgi ve aktiviteleri, www.facebook.com/MigreneSon ve www.twitter.com/migrene_son sayfalarından takip edebilecekler.

Sayfa Yükleniyor...