Müzikle tedavide uzman sıkıntısı yaşanıyor

Tıp tarihinde ilk örneklerine Şaman ayinlerinde rastlanan, eski Yunan'da Pisagor, 9. yüzyılda El-Kindi, 10. yüzyılda Farabi ve İbni Sina'nın üzerinde çalıştığı müzikle tedavi alanında Türkiye'de uzman sıkıntısı yaşanıyor.

Müzikle tedavide uzman sıkıntısı yaşanıyor

HTA Nöropsikiyatri Merkezi kurucusu ve müzik-beyin araştırmacısı psikiyatrist Dr. Deniz Adnan Çoban, müzik ve müziğin insan ruhu üzerindeki etkilerinin tarih öncesi çağlardan beri merak konusu olduğunu, her kültürde müziğin tedavide kullanımıyla ilgili ritüellerin bulunduğunu belirtti.

En meşhur ritüellerin ise Şaman ayinleri olduğunu anlatan Çoban, ''Çoğunlukla büyücü ve tütsücü gibi lanse edilmeye çalışılsa da biraz daha derinlemesine baktığımızda Şamanların, tarihin bilinen ilk hekimleri olduğunu görüyoruz. Şamanlar belki de tarihin ilk ruh hekimleri'' dedi.

O dönemlerde Şamanlar haricinde bir kimsenin ilaç yapıp, hastalara verme yetkisinin olmadığını anlatan Çoban, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Şamanlar şuna inanıyor: Tabiatta her şeyin bir frekansı, bir sesi vardır. İnsanda hastalık etkeni olan kötü ruhların da bir frekansı vardır. Eğer biz frekansa ulaşabilirsek, onları yok edebiliriz ve hastaya şifa verebiliriz. Ritüellerle o frekansa ulaşmaya, hastayı iyileştirmeye çalışıyorlar. Zaman içinde birçok kültürde, müzikle tedavinin sıkça kullanıldığını görüyoruz. Eski Yunan'da özellikle Pisagor'un, müzikle tedavi konusunda yoğun çalışmaları olmuş. Aristo, Hipokrat gibi birçok bilim adamı da müziğin insan sağlığı üzerindeki etkisini vurgulamış. Eski Çin'de, Romalılar'da, Mısır'da müzikle tedavinin örneklerine rastlıyoruz.''
         
İLK TEORİK ALT YAPIYI TÜRK BİLGİNLERİ OLUŞTURDU         
''Müzikle tedavinin ilk esaslı teorik alt yapısını oluşturmak Türk bilginlerine nasip oluyor'' diyen Çoban, şunları anlattı:

''Tarihi vesikalara baktığımızda, müziğin insan beynine etkisiyle ilgili en önemli çalışmaları 9. yüzyıldan sonra Türk bilginlerinin verdiğini görüyoruz. Ebu Yusuf Yakup İshak El-Kindi, 9. yüzyılda eski Yunan medeniyetinin değerli bilginlerinin, o zamana kadar intikal etmiş bütün vesikalarını tercüme ediyor. El-Kindi'nin müzikle tedavi konusunda çok önemli çalışmaları var.''

10. yüzyılda Farabi'nin bu bilimi biraz daha geliştirdiğini anlatan Çoban, multidisipliner bir çalışmayla bütün verilerin ortaya konduğunu, müzikle tedavi konusundaki çalışmaların da multidisipliner bir çalışma sonucu oluşturulduğunu ifade etti.
         
MÜZİKLE TEDAVİNİN İMAJI SARSILMIŞ
        
''Günümüzde birtakım kaygılarımız var. Müzikle tedavi konusunda, alanında ehil olmayan bazı insanlar, Farabi'nin veya İbni Sina'nın bilgilerini magazinel bir mantıkla, bilimsel metodolojiye uygun olmaksızın kullanarak, rant elde etmeye çalışıyorlar'' diyen Çoban, şunları söyledi:

''Müzikle tedavi, çok eski bir tıbbi yöntem ama maalesef hekimler hariç herkes bu alanda söz sahibi olmuş. Alternatif tıp gibi düşünülmüş. Bu nedenlerle müzikle tedavinin ülkemizde imajı sarsılmış. Selçuklu zamanında teorik alt yapının kullanılarak modernize edildiğini ve pratik hayata geçirildiğini görüyoruz. Osmanlı Darüşşifaları'nda, bilginlerimizin ürettikleri teorik bilgiler kullanılmıştır ve çok ihtişamlı bir müzikle tedavi tarihi ortaya çıkmıştır.''
         
TÜRKİYE'DE DÖRT DÖRTLÜK MÜZİK TERAPİSTİ YOK
        
17. yüzyıla kadar müzikle tedavi uygulamalarının devam ettiğini ancak Tanzimat sonrasında müzikle tedavinin de terk edildiğini anlatan Çoban, ''Müzikle tedavi, Türk hekimliğinin en önemli sembollerinden ancak bugün Türkiye'de dört dörtlük müzik terapist diyebileceğimiz bir uzman yok. Çünkü Türkiye'de müzik terapi okulu yok'' dedi.

Amerika'da, Avrupa'da ve dünyanın birçok ülkesinde müzik terapi okullarının bulunduğunu belirten Çoban, öğrencilerin bu okullarda 3 yıl süren bir eğitim aldıklarını, 2 yıl da hastanelerde süpervizör eşliğinde çalıştıklarını, ondan sonra müzik terapist olduklarını belirtti.

Türkiye'de böyle bir eğitim alıp, bunu uygulama hakkına sahip bir kişinin bulunmadığını ifade eden Çoban, ''Müzikle tedavi konusunda Avrupa'nın bugünkü geldiği noktaya ulaşmasında 17-18. yüzyıla kadarki darüşşifa uygulamalarının çok büyük etkisi vardır'' dedi.

Müzikle tedavi konusunda Türkiye'de henüz istenilen gelişmenin söz konusu olmadığını belirten Çoban, ''Müzik, metafizik bir olay değildir. Aynı zamanda fiziki etkileri de vardır'' dedi.

Sayfa Yükleniyor...