Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) nedir? (Obsesif kompulsif bozukluk belirtileri ve tedavi yöntemleri)

Obsesif kompulsif bozukluk, takıntılı düşüncelerin günlük hayatı, hatta yaşamsal aktiviteleri etkileyecek düzeye gelmesi sonucu ortaya çıkan ruhsal bir hastalıktır. Peki, Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) neden olur, belirtileri ve tedavi yöntemleri neler?

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) nedir? (Obsesif kompulsif bozukluk belirtileri ve tedavi yöntemleri)

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK NEDİR?

Obsesif kompulsif bozukluk, mantık dışı olduğu bilindiği halde, tekrar tekrar zihni meşgul eden, kontrol altına alınamayan düşünceler ve düşünce takıntılarının sebep olduğu sıkıntının yok olması amacıyla bazı hareketleri defalarca yapmak şeklinde seyreden bir psikiyatrik bozukluktur.

Obsesif kompulsif bozukluk, yani saplantı bozukluğu olan kişiler, istemsiz şekilde oluşan zihni tekrar tekrar kurcalayan kaygı verici düşünceler nedeniyle sürekli korku halindedir.

Kaygı veren bu tür düşüncelerden kurtulmak isteyen saplantı bozukluğu olan kişiler, kimi zaman kapının kilitli olup olmadığını tekrar tekrar kontrol eder, kimi zaman ocağı açık bırakmış olabileceği düşüncesiyle sık sık mutfağa kontrole gider,  bazen de mikrop kapmaktan korktuğu için ellerini tekrar tekrar yıkar.

Bu örneklerdeki gibi gerçekleşen bu tür davranışlar toplumda "takıntı" olarak değerlendirilse de bu durum psikolojik hastalıklardan bir tanesidir.  

Obsesif kompulsif bozukluk rahatsızlığı olan kişiler eğer zihinlerini kurcalayan düşünceler doğrultusunda ritüeller yani aşırı veyahut mantıksız bulunan ama yine de yapılan tekrarlayıcı davranışlar sergilemezse saplantı bozukluğu daha da kötüleşebilir.

Bazen saatlerce süren saplantılar yüzünden kişilerin yaşam kalitesi düşer, kişi yapması gerekenleri yapamaz ve gün içinde çok fazla yorulur.

Bu tür rahatsızlığa sahip olan kişiler eğitim veya çalışma hayatında da büyük sıkıntı çekebilir. Örneğin hazırlanan bir proje defalarca üzerinden geçilmesine kontrol edilmesine rağmen kaygı verici düşünceler yüzünden zamanında teslim edilmeyebilir.

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK NEDENLERİ

Obsesif kompulsif bozukluğun (OKB) nedeni tam olarak anlaşılmamasına rağmen, biyolojik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. 

Biyolojik faktörler

Vücudun normal işleyişinde devam edebilmesi için beyindeki milyarlarca nöronun (sinir hücresinin) birbirleriyle iletişim kurması gereklidir ve nöronlar elektriksel sinyallerle haberleşir. Nörotransmiterler adı verilen özel kimyasallar, bu elektriksel mesajların nörondan nöronlara taşınmasına yardımcı olur.

Obsesif kompulsif bozukluk durumunda, beynin belirli bölümlerinde aşırı aktivite bulunmaktadır. Hasta obsesif kompulsif bozukluk (OKB) semptomlarını yaşadığında ise beyin daha da aktif hale gelir. 

Çevresel Faktörler

Obsesif kompulsif bozukluğu (OKB)  olan bazı kişiler ise çevresel stres faktörlerinden etkilenmektedir. Kişinin yaşadığı bazı çevresel faktörler ve ciddi hayat değişiklikleri semptomların kötüleşmesine neden olabilir. Bu faktörler şunları içerir:

Taciz

Yaşam durumundaki değişiklikler


Sevilen birinin kaybı

İş veya okulla ilgili değişiklikler veya sorunlar

İlişki kaygıları

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK BELİRTİLERİ

Takıntı-zorlantı bozukluğu olarak da adlandırılan obsesif kompulsif bozukluk; kişinin tekrarlayıcı, rahatsız edici, kaygı verici, utandırıcı, korkutucu düşünceler, şüpheler, mantık dışı isteklerle mücadele ettiği; tüm bu olumsuzlukları kontrol edebilmek için, sıkıntısını bir nebze de olsa azaltmak için tekrarlayıcı bazı davranışları veya zihinsel uğraşları yerine getirdiği bir psikiyatrik bozukluktur.

Obsesif kompulsif bozukluktaki önü alınamayan, istenmediği halde akla kendiliğinden gelen takıntılar ve zorlantılar (tekrarlayıcı davranışlar)  kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler, söz konusu rahatsızlık kişinin sosyal çevreyle olan ilişkilerini sekteye uğratabilir, eğitim ve iş yaşamları bu rahatsızlıkla beraber olumsuz yönde etkilenebilir.

OKB hastalığı çok farklı belirtiler gösterebilir. Obsesif kompulsif bozukluk rahatsızlığına sahip olan kişilerdeki en yaygın belirtiler şöyle sıralanabilir.

Kir veya mikrop bulaşmasından korkma; kapı kollarına, çöp tenekesine dokunamama (Elleri defalarca yıkama davranışı),

Giysilerine pis bir madde bulaşmış olabileceği kaygısından dolayı bunları sık sık değiştirme,

Hata yapmaktan korkma,

Abartılı biçimde düzen merakı, simetri takıntısı, kusursuzluk ihtiyacı, mükemmeliyetçilik,

Başkasına isteyerek veya yanlışlıkla zarar vermekten korkma,

Sosyal çevrede uygunsuz şekilde davranmaktan korkma,

Cinsel veya dinsel konuları düşünmekten korkma,

Tekrar tekrar bir şeyleri kontrol etme isteği (Ocak, kapı, prizler, şofben),

Rutin işleri sırasında yüksek sesli veya içinden sürekli sayı sayma,

İşleri belirli bir sayıda yapma ihtiyacı,

Eşyaları nesneleri sürekli bir biçimde düzenleme,

Akıldan çıkmayan görüntülere veya düşüncelere takılıp kalma,

Belirli kelimeleri cümleleri tekrarlama,

Sıkıntıların, problemlerin artacağından endişe edilen durumlardan ve yerlerden kaçınma.

Başkalarınca gereksiz görülen eşyaların ‘bir gün lazım olur’ düşüncesiyle biriktirildiği ve atılmadığı biçiminde bir davranış bozukluğu olarak nitelendirilen ‘istifleme hastalığı’ ayrı bir bozukluk olarak tanımlansa da obsesif kompulsif bozukluk ile bağlantısı vardır.

‘İstifleme hastalığı’ obsesif kompulsif bozukluğun bir görünümü olduğu gibi, OKB depresyon ve kaygı bozukluğu ile bir arada da görülebilir.

Takıntılar, istenmeyen davranışlara neden oluyor

Obsesyon; günlük yaşamı olumsuz etkileyecek biçimde ortaya çıkan mantık dışı, takıntılı, rahatsız edici düşünceleri barındıran devamlılık gösteren durumlardır.

Bozukluğun bir diğer parçası da kompulsiyon olarak adlandırılan zihni sıklıkla rahatsız eden obsesyondan uzaklaştırmak amacıyla kişinin aslında yapmak istemediği davranışları yapmaya zorlayan sürekli tekrarlanan davranışlardır.

Kompulsiyonlar, obsesyonun yol açtığı mevcut sıkıntıyı azaltmanın tek yolu olarak görüldüğünden kişinin çoğu zamanını alıyor olabilir.

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK TANI YÖNTEMLERİ

Obsesif kompulsif bozukluk için laboratuvar ortamında gerçekleştirilebilen bir test yoktur. Teşhis, hastanın semptomları ve hastanın genel davranışları üzerine uzman bir doktor tarafından konulabilir. 

Psikiyatrist tarafından gerçekleştirilen psikolojik değerlendirme esnasında düşünceler, duygular, semptomlar ve davranış kalıpları incelenir.

Obsesif kompulsif bozukluğu (OKB) teşhis etmek bazen zordur, çünkü semptomlar obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu, anksiyete bozuklukları, depresyon, şizofreni veya diğer mental bozukluklarına benzer olabilir. 

Kişiler hem obsesif kompulsif bozukluğa (OKB), hem de diğer mental bozukluklara sahip olabilir. Bu sebeple hastayı değerlendirecek olan psikiyatrın tüm etkenleri düşünmesi gereklidir.

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) tedavi edilmediği takdirde kendiliğinden iyileşmeyebilir, bu nedenle tedavi almak son derece önemlidir. 

Kişi, zihinsel hastalıkların teşhisi ve tedavisi için özel olarak eğitilmiş bir sağlık uzmanına yönlendirilebilir. Obsesif kompulsif bozukluğu ilaç tedavileri veya bilişsel davranışçı psikoterapi tedavi yöntemiyle düzelebilmektedir. İki türlü tedavi yöntemiyle de başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Davranış Terapisi

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) hastalarında sıklıkla görülen abartılı veya takıntılı düşünceleri azaltmaya odaklı bir tedavi yöntemidir.

Amaç, Obsesif kompulsif bozukluğu (OKB) olan kişilere, zorlayıcı davranışlarda bulunmadan kaygı yaratan inançlarıyla yüzleşmeleri konusunda yardımcı olmaktır.

Psikoterapi tedavi yönteminde hasta, doktoru veya psikoterapisti ile en az haftalık seanslar şeklinde ortalama 12-20 seans arasında görüşmelere katılmakta, bununla birlikte seanslarda yapılan çalışmaları seans dışında da uygulamaktadır.

İlaç Tedavisi

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) hastalarında beyindeki serotonin seviyelerini artırmaya yönelik ilaçlar kullanılabilir. İlaç tedavisi alan hastaların belli bir ilacı ya da ilaçları etkin dozlarda düzenli olarak kullanması beklenir.

İlaç tedavisi alan kişi tedavinin olumlu etkilerini ilk bir iki ayda görmeye başlar. İlaçların tam etkisi ise 3-4 ay içerisinde ortaya çıkmaktadır. İlaç tedavisinin iyilik halinden sonra da uzun süreli kullanılması hastalığın tekrarlanmasının önüne geçer. Erişkin gruplarda ilaç tedavisinin ve psikoterapinin birlikte uygulanması önerilir.

Tedavi ile sağlığına kavuşan hastaların; yaşam kalitesi, ailesiyle, sosyal çevresiyle olan ilişkisi, eğitim ve mesleki başarısı önemli ölçüde düzelmektedir.

NTV uygulamasını indirin, gelişmelerden haberdar olun

google-play app-store Huawei App Gallery

Sayfa Yükleniyor...