Otoskleroz iş ve sosyal yaşamı olumsuz etkiliyor (Otoskleroz nedir, neden olur?)

Fısıltıların ve hafif seslerin duyulmasını önleyen, çınlama ve işitme kaybıyla seyreden otoskleroz hastalığınını zamanında ve etkin şekilde tedavi edilmesi büyük önem taşıyor. Çünkü uzmanlara göre, vaktinde tedavi edilmeyen otoskleroz hastalığı, kişinin iş ve sosyal yaşamını sekteye uğratacak önemli sorunlara yol açabiliyor.

Otoskleroz iş ve sosyal yaşamı olumsuz etkiliyor (Otoskleroz nedir, neden olur?)
Fotoğraf: İHA

; orta kulakta, kulak zarının arkasındaki kemikçiklerde ve özel bazı bölgelerde kireçlenmeler sonucu meydana gelen bir kulak hastalığı.

“İç kulak kireçlenmesi” olarak bilinen otoskleroz hastalığının, işitme kaybının sık görülen nedenlerinden biri olduğuna dikkat çeken KBB Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, “Otoskleroz; iç kulak sinirlerini, ancak hastalık ilerlediğinde tahrip eden, çoğunlukla ses iletimini engellediği için işitme kaybına yol açan bir hastalıktır ancak tedavisi mümkündür” dedi.  

Hastalıkta genetik geçiş söz konusu olabiliyor. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık rastlanıyor, genellikle genç erişkinlerde (20-30 yaşlarında), tek ya da iki kulakta işitmenin yavaş yavaş azalmaya başlaması ile belirti veriyor. Kulakta çınlama, nadiren hafif baş dönmesi ve işitme kaybı gelişebiliyor.   

“ÜZENGİ KEMİĞİNDE HAREKET KISITLANMASI OLUŞUYOR”

İşitme kaybı her geçen sene daha da artar. Bu kişiler, diğer işitme kaybı hastalıklarının aksine kalabalıkta ve gürültülü ortamlarda (düğünlerde, gece kulüplerinde vb. alanlarda) birisi ile konuşunca normalden daha iyi duyarlar” diye konuşan Doç. Sezen, otoskleroz hastalığının mekanizmasını ve nasıl tedavi edildiğini şöyle anlattı:

“Otoskleroz hastalığında, üzengi kemikçiğinin iç kulak ile komşu olduğu duvarda yapısal kireçlenme sonucu katılaşma olur. Bu durumda üzengi kemiğinde hareket kısıtlanması meydana gelir. Buna bağlı olarak ses dalgaları iç kulak sıvılarına yeterli düzeyde iletilemez ve ‘iletim tipi’ denilen işitme kaybı meydana gelir. İç kulak sağlamken yalnızca sesler iletilememektedir. Fakat hastalığın ilerleyen dönemlerinde bu kireçlenme iç kulak duvarını da etkileyebilmektedir ve sinirsel tip işitme kaybı da oluşabilmektedir. İşitme kaybının boyutu kireçlenmenin şiddeti ile değişebilir.

HASTALIĞIN 2 EVRESİ VAR

kireçlenmesinin özel bir tipi olan otosklerozun tedavisi erken ve geç evre olarak 2’ye ayrılır. Erken dönemde henüz kireçlenme tam oluşmadığından, hasta işitme testleriyle takip edilebilir. Yumuşak evre olarak da bilinen bu dönemde hastaya sodyum florür içerikli tabletler verilip hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir. Fakat kireçlenmenin ilerlediği ve geç evre olarak bilinen durumda işitme kaybı, hastanın sosyal yaşantısını etkiler boyuta gelmiştir ve hastalar için artık tedavi yöntemi cerrahidir.

KULAĞA ‘TEFLON PİSTON’ YERLEŞTİRİLİYOR

Hastalığın günümüzde 3 tedavi şekli bulunmaktadır. Bu hastalar işitme cihazı kullanabilir ve iyi sonuçlar alabilirler. Ancak bu yöntem hastalığın ilerlemesini durdurmaz ve ömür boyu kullanım gerektirir. İkinci tedavi seçeneği ise ilaç kullanımıdır. Ancak ilaçlar hastalığın hızlı ilerlediği aktif dönemleri azaltmak için önerilir. İşitmeyi daha iyi hale getirmez ve sürekli kullanılmaz. Yani hastalığın tedavisinde sınırlı yerleri vardır.

AMELİYAT NE ZAMAN GEREKİR?

Tedavi için cerrahi müdahalenin tespit edildiği aşamada ise otoskleroz hastalığı tedavisi için uygulanan ameliyata geçilmektedir. Bu ameliyatın adı ‘stapedektomi' ameliyatıdır. Genellikle ‘teflon piston' diye isimlendirdiğimiz bir protez, hareketsiz durumdaki üzengi kemikçiğinin yerine yerleştirilir. Protezin çengel şeklindeki üst kısmı örs kemiğine asılır. Böylece kemiğe gelen ses titreşimleri bu protez vasıtası ile üzengi tabanına açılan delikten iç kulak sıvılarına ulaşır ve bu sıvıda dalgalar oluşturarak duyma yeniden sağlanır. Uzmanlık gerektiren bu ameliyat, gelişmiş ameliyat mikroskopları kullanılarak bazen de lazer yardımıyla yapılır.”  

“BAŞ DÖNMESİ GEÇMEDEN SEYAHATE ÇIKMAYIN”

Ameliyat sonrasında baş dönmesi görülebildiğini aktaran Dr. Sezen, “Bazen bulantı ve kusma da baş dönmesine eşlik edebilir ancak bu geçici bir durumdur. Ağrı nadiren olur ve hafiftir. Ameliyat sonrası erken dönemde hastalar baş dönmeleri tamamen geçene kadar, uçak ve araba ile seyahat etmekten, dalış yapmaktan ve ağır kaldırma gibi hareketlerden sakınmalıdır” uyarısında bulundu.

Sayfa Yükleniyor...