Rektör: 52 kişi hastanın başındaydı

Türkiye’de 2. yüz nakli ile dünyada ilk kez çift kol ve bacak nakli operasyonunu gerçekleştiren Hacettepe Üniversitesi’nden ameliyatla ilgili açıklama yapıldı.

Rektör: 52 kişi hastanın başındaydı

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde yapılan yüz, çift kol ve çift bacak nakli ameliyatlarıyla ilgili basın toplantısı düzenlendi.

Operasyonun başarılı geçtiği belirtilerek, iki hastanın da yoğun bakımda tutulduğu açıklandı.

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, kol ve bacak nakli yapılan hastanın ihtiyacı olan A grubu Rh pozitif kan için bağış çağrısı yaptı.

54 doktor ve 128 yardımcı sağlık personelinin sabahın erken saatlerine kadar görev yaptığını belirten Tuncer, operasyon sırasında hastanın başında 52 personelin olduğunu gördüğünü söyledi.

Tuncer, ''Bu bir mekanik operasyondan çok bir vücuda, neredeyse vücudun yarısından fazlasının o vücuda yabancı olan dokunun nakliyle ilgili bir çok komplikasyon içeren bir yaklaşımdır. Bu nedenle kan ihtiyaçlığından kalbin bu yeni dokuları kabul edebilecek bir kanı pompalaması problemine kadar birçok problemi de yanında getirmektedir. Bu nedenle önümüzdeki birkaç gün son derece ciddi bir süreç olacaktır'' diye konuştu.

Organların taşınırken düşürülmesinin söz konusu olmadığını, bu durumun bazı ekipmanlar taşınırken yaşandığını vurgulayan Tuncer, bu konuda da ileride daha dikkatli davranmaları gerektiğini ifade etti.

Rektör Tuncer, bu operasyonu gerçekleştiren ekibin tıp literatürüne geçeceğini de belirtti.

Çift kol ve çift bacak nakli yapılan hastanın durumunun henüz netleşmediğini, nakledilen uzuvların fonksiyonel hale getirilmesini amaçladıklarını bildiren Nasır, bu sürenin ise hastadan hastaya değiştiğini anlattı.

Nasır, kol ve bacak nakli yapılan hastaya nakledilecek uzuvlara operasyon öncesinde ışın uygulanarak zararlı hücrelerin yok edildiğini, bunun da dünyada ilk kez yapılan bir işlem olduğunu açıkladı.

Rektör: 52 kişi hastanın başındaydı - 1

Yüz naklinin Türkiye'de ikinci, dünyada ise 22'inci kez yapıldığını hatırlatan Tuncer, 4 uzuv naklinin ise dünyada ilk olduğunu vurguladı.

Bu tür operasyonların ses getirmesinden çok hastaların sağlığının kendileri için büyük önem taşıdığını ifade eden Tuncer, psiko-sosyal açıdan desteğe ihtiyacı olan hastaların hasta haklarının en üst düzeyde korunacağını, bu nedenle iyileştikten sonra kendi istekleriyle basın önüne çıkmalarının söz konusu olabileceğini kaydetti.

Bakanlığı’na organ nakliyle ilgili düzenlemeleri nedeniyle teşekkür eden Tuncer, sistemin kurulmasında bakanlığın titiz yaklaşımının büyük önem taşıdığına dikkati çekti.

Prof. Dr. Tuncer, nakillerde çok sayıda ana bilimden uzmanın görev aldığını ve özveriyle çalıştığını kaydederek, uzuv nakli yapılan hastaya 90 ünite kan, 120 ünite plazma verildiğini, operasyon sırasında 50'den fazla ameliyat seti açıldığını bildirdi.

Nakledilecek organların düşürüldüğü iddiasının da gerçek dışı olduğunu belirten Tuncer, düşürülenlerin tıbbi malzeme ve evraklar olduğunu, ancak bunlarla ilgili de daha dikkatli davranılması için önlemler alacaklarını söyledi.

Tuncer, dünyada ilk olması nedeniyle uzuv naklinin tıp literatürüne geçeceğini de ifade etti.

NASIR: BİR YIL İÇİNDE NORMAL YAŞAMINA DÖNECEK
Operasyonu gerçekleştiren ekipten, mikro cerrahi ekibinin başı olan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonsrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Nazif Nasır da, Sağlık Bakanlığı’nın merkezleri ruhsatlandırma tarihine göre sıranın kendilerinde olduğunu, bu nedenle verici çıktığında bakanlığın kendilerine teklifte bulunduğunu söyledi.

Nakiller için üç ekibin çalıştığını, bir ekibin yüzü ve uzuvları almak için İzmir'e gittiğini, diğer ekiplerin de Ankara'da nakil yapılacak hastaları hazırladığını anlatan Nasır, 4 uzuv naklinin dünyada ilk olduğunu, şimdiye kadar sadece üst uzuv nakilleri yapıldığını söyledi.

Kendisinin de vericiden nakledilecek yüz ve uzuvları alan ekipte olduğunu belirten Nasır, Ankara'ya döndükten sonra önce yüz naklini yaptıklarını, daha sonra da uzuv naklini yapan ekibe katıldıklarını söyledi.

Nasır, ''Uzuv nakli yapılan hastanın normal hayatına dönüp dönemeyeceği'' sorusu üzerine, ''Zaten hastanın kol ve ellerini kullanabilmesi için bu ameliyatı yapıyoruz. Çünkü hastalar bu ameliyatlarla ömür boyu ağır ilaçlar kullanıyorlar. Bu ağır ilaçları kullanacak kişilere de verebileceğimiz en maksimum fonksiyonel sonucu vermek zorundayız'' şeklinde konuştu.

Bu hastaların ameliyat öncesinde detaylı bir onay formu imzaladığını bildiren Nasır, çok isteklileri seçerek ve her detaya dikkat ederek bu operasyonları yaptıklarını anlattı.

Bir başka soruya karşılık, bunun ne kadar süreceğinin hastadan hastaya ve uzuv kaybının boyutuna göre değişeceğini belirten Nasır, ''Eğer her şey yolunda giderse, diğer tecrübelerimizden biliyoruz, 6 ay ile 1 yıl içinde hastayı normal hayata döndürecek, fonksiyonlarını sağlayacak. Ama yine özellikle belirtmek istiyorum, üst ekstremite için seviyesine bağlı olarak normal yaşama döndürebileceğimizi düşünüyoruz'' ifadesini kullandı.

‘B PLANIMIZ OLMASA BU İŞE GİRMEZDİK’
Ameliyatını yaptıkları 4 uzvu da olmayan hastanın en zor transplantasyon vakalarından biri olduğuna işaret eden Nasır, ''Bence oldukça başarılı. Şu an için cerrahi olarak başarılı bir ameliyat olduğunu düşünüyorum'' dedi.

Bu tür ameliyatlarda belirli sürelerde riskler öngörüldüğünü anlatan Nasır, bütün bu dokuların atardamar ve toplardamardan beslendiğini, bu nedenle ilk bir haftada damarların tıkanması halinde başarısızlık yaşanabileceğini anlattı.

Ancak bunun hastanın kendi dokusundan yapılan ameliyatlarda söz konusu olduğunun altını çizen Nasır, bu naklin başkasından yapıldığını hatırlattı.

Bu hastalarda erken ve geç dönemde ret sorunu yaşanabileceğini anlatan Nasır, buna karşı baskılayıcı ilaç tedavisi uygulandığını söyledi.

Uyumlu antijen ve antikor düzeyinde sorun olmaması halinde erken dönemdeki reddin önlenebildiğini bildiren Nasır, ''Ama erken dönem ve kronik dönemdekilerde biz de çok şey bilmiyoruz. Çünkü dünyada 22'inci yüz nakli. Ekstremite 70'e kadar çıkmış durumda. Şu anda benim bildiğim kadarıyla ekstremitede uzun dönemde ret sorunu yok'' bilgilerini aktardı.

Hastaların ne zaman kendilerine geleceği sorusu üzerine Nasır, hastaların kendi hayatlarını devam ettirebilecek duruma geldikten sonra uyandırılacaklarını söyledi.

''Reddetme olasılığına karşı B planınız var mı?'' diye sorulan Nasır, ''B planımız olmasaydı bu işe kalkışmazdık'' dedi.

Hastaların olası risklere karşı ameliyat öncesinde ayrıntılı olarak bilgilendirildiğini ifade eden Nasır, hastaların bu operasyona bunları bilerek karar verdiklerini söyledi.

Ekstremite naklinin B planı olamayacağını vurgulayan Nasır, uyum olmadığı takdirde bu uzuvların alınmak zorunda olduğunu söyledi.

''Yüz nakli geçiren hastanın mimiklerinin olup olmayacağı'' sorusu üzerine de Nasır, vericinin ve alıcının mimik kaslarının korunması halinde bunların geri gelebileceğini, kendilerinin de bunu yapmaya çalıştıklarını belirtti. Nasır, bu konuda bir şey söyleyemeyeceklerini, bekleyip göreceklerini ifade etti.

‘GÖZ KAPAĞI VE BİR KULAĞINA KARIŞMADIK’
Yüz nakli yapılan hastanın ne eski haline ne de vericiye benzeyeceğini anlatan Nasır, bunun da ilerde ortaya çıkacağını bildirdi.

Bunun tam yüz nakli olduğunu bildiren Nasır, ''Hastanın bir kulağı iyiydi, o kulağını ellemedik. Hastanın saç çizgisinden başlayıp boyun ve çene altındaki çizgiyi içerecek şekilde tüm yüzü kaplıyor. İyi durumda olduğu için hastanın göz kapakları korundu'' diye konuştu.

‘HANGİ GÜNDEYİZ ONU BİLE BİLMİYORUM’
Uzuv naklinde hastaya çok büyük kemikler takıldığını belirten Nasır, dokuların ret sorunu bulunduğunu hatırlattı. Nasır, ameliyat öncesi dünyada ilk kez uzuvların radyoterapiye tutularak, kemik iliğinde bulunan alıcının vücuduna zarar verecek hücrelerin yok edildiğini söyledi.

Nasır, çok zor ameliyatlarla olmasına rağmen uzuv naklinin 10-12 saatte, yüz naklinin ise 4-6 saatte bittiğini belirterek, operasyonunun başından beri uyumadığını söyledi.

''Hangi gündeyiz onu bile bilmiyorum'' diyen Nasır'a Tuncer, ''Cumartesideyiz'' diye espri yaptı.

''Akdeniz Üniversitesinin de yeni bir yüz nakli yapmaya hazırlandığı'' hatırlatılan Nasır, skor peşinde olmadıklarını, bu nakillerin sırayla yapıldığını belirtti.

Nasır, bir başka soru üzerine, uzuv nakli yapılan hastanın bir kolunun omuzdan kesik olduğunu, diğerinin ise yarısının bulunduğunu belirterek, ''Bacaklarda uyluğun orta kısmı ve biraz daha hatta vücuda yakın kısmını içeriyordu. Hastanın boyu normalde yaklaşık olarak 1.75 olacaktı ama 90 santimetre ya da bir metre kadardı'' dedi.

Nasır, uzuv nakli yapılan hastanın sorun yaşaması halinde öncelikle kolların korunmasının amaçlandığını, bu durumda ayakların gözden çıkarılabileceğini söyledi.

AYPAR: BİZİ ZORLU GÜNLER BEKLİYOR
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Ülkü Aypar da, hastaların sağlık durumlarıyla ilgili bilgi verirken yoğun bakımdaki tedavilerinin sürdüğünü, hayati bulgularının stabil olduğunu söyledi.

Aypar, ''Çok büyük bir operasyon takdir edersiniz ki. Şu anda stabiller ama önümüzde zorlu günler bizi bekliyor. Hemodinamik ve metabolik değişikliklerle her çeşit komplikasyon olabilir. İnşallah iyi gideceğini ümit ediyoruz'' diye konuştu.

Bir soru üzerine, ameliyatlar sırasında beklenmeyen bir durumla karşılaşılmadığını anlatan Aypar, özellikle yüz nakli yapılan hastanın operasyonunun stabil gerçekleştiğini belirtti.

Aypar, uzuv nakli sırasında diyaliz ve plazmaferez uygulanan hastanın vücudundan zararlı maddelerin atıldığını ve kanının temizlendiğini, daha sonra da ameliyathanede tutularak ufak tefek kanamalara müdahale edildiğini söyledi.

Aypar, hastaların uyandırılması için vakit vermenin erken olduğunu belirterek, ''Hastanın vital bulgularını gözleyeceğiz hava yolu açıklığı dediğimiz çok hayati olan açıklığının devamı özellikle yüz naklinde çok önem kazanıyor. Onlardan emin olduktan sonra hastalarımızı hava yolu açıklığını sağlayan tüpü çıkartmayı planlıyoruz. Henüz bu konuda bir zaman vermek için erken'' diye konuştu.

ORGAN BAĞIŞI ÇAĞRISI
Uzuv nakli yapılan Şevket Çavdar'ın ağabeyi Mutlu Çavdar ile Nevşehir Yazıhüyük Belediye Başkanı olan dayısı Cengiz Çavdar, organ bağışı çağrısında bulundular.

Çavdar ailesi, İzmir'de organ bağışı yapan aileye teşekkür ederek tanışmak istediklerini dile getirdi.

Yeğeninin sıkıntılı bir süreç sonrası bu aşamaya geldiğini anlatan Cengiz Çavdar, bunlardan ders çıkarılması gerektiğini, hastanın annesinin sevinçten gözyaşı döktüğünü ifade etti.

Sayfa Yükleniyor...