Sedef, inme riskini artırıyor

Sedef hastalığı sanılanın aksine sadece estetik sorun oluşturmuyor, tedavi edilmediğinde ciddi komplikasyonlara da yol açabiliyor. Örneğin, Sedef hastalarında kalp hastalığı ve inme riski 2 kat artabiliyor.

Sedef, inme riskini artırıyor

Sedef; toplumda yüzde 1-3 oranında görülen, cilt üzerinde sınırları keskin, parlak ve kırmızı beyaz kabuklu döküntülerle karakterize kronik bir hastalık. Ortaya çıkış nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik bir zeminde tetikleyici faktörlerin etkisiyle başladığı biliniyor. Hastaların yaklaşık yüzde 30'unda aile öyküsü mevcut oluyor. Anne veya babadan birinde hastalık varsa çocukta görülme riski yüzde 15 iken her ikisinde de varsa bu risk yüzde 40’a kadar yükseliyor. Sedef hastalığı sadece estetik sorun yaratmakla kalmıyor, tedavide gecikildiğinde ciddi komplikasyonlar da oluşturabiliyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeşim Tekin Acet, bu hastalığın aynı zamanda kalp hastalığı riskini de artırdığına dikkat çekerek, “Sedef hastalarında kalp hastalığı ve inme riski 2-3 kat artabiliyor. Bu risk özellikle sigara içenlerde ve obezlerde daha belirgin oluyor” uyarısında bulunuyor.

EKLEMLERİ TUTARSA HAYATI TEHDİT EDEBİLİYOR
Sedef hastalarının yüzde 5’inde görülen eklem tutulumu, her 3 hastadan birinde cilt belirtilerinden sonra ortaya çıkıyor. Her 4 hastadan 1’inde ise tek başına veya cilt belirtileriyle birlikte görülüyor. Tutulum genellikle el parmakları ve küçük eklemlerde ortaya çıkıyor. Dr. Yeşim Tekin Acet Sedef hastalığının eklemleri tutmasının basit bir durum gibi görüldüğünü belirterek şunları söylüyor: “Sanılanın aksine eklem tutulumu hareket kısıtlılığına neden olarak yaşam kalitesini düşürüyor. Ayrıca koca karı ilaçlarıyla çözüme ulaşma çabaları, stres ve sistemik tedavilerin aniden sonlandırılması gibi durumlar sonrasında vücutta yaygın kızarıklık, döküntü, ateş, halsizlik ile eklem ağrısıyla çıkan tablolar çok tehlikeli. Çünkü zamanında uygun müdahaleler yapılmazsa hasta hayatını kaybedilebiliyor” diyor.

RUHSAL ÇÖKÜNTÜYE NEDEN OLABİLİYOR
Sedef depresyon ve kronik akciğer hastalığından sonra ruhsal etkileri en fazla olan 3. hastalık. Kaşıntı yapmasa bile estetik sorun yarattığı için hasta lezyonları giysileriyle kamufle etmeye çalışmak zorunda kalıyor. Ayrıca kese ve ağda gibi vücut temizliğinde kullanılan yöntemlerden faydalanamıyor. Eklem tutulumu olduğunda da ağrı ve hareket kısıtlılığı yaşayabiliyor. Tüm bunlar nedeniyle de ciddi ruhsal çöküntüye girebiliyor.

PÜRÜZSÜZ BİR CİLDE KAVUŞMAK MÜMKÜN
Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeşim Tekin Acet, toplumda Sedef hastalığının hiç geçmeyeceği yönünde yanlış bir kanı olduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor: “Oysa günümüzde bu hastalığın yüzde 100 tedavisi olamasa da, yeni yöntemlerle daha iyi yanıtlar alınabiliyor ve hasta pürüzsüz bir cilde kavuşabiliyor. Üstelik hastaların bazılarında nüks aralıkları 50 yılı bile bulabiliyor. Hangi tedavinin uygulanacağı ise hastanın yaşı, cinsiyeti, genel durumu, sosyo ekonomik durumu, sedefin yaygınlığı- süresi-tipi, daha önce uygulanan tedaviler ve eşlik eden hastalıklar göz önüne alınarak planlanıyor. Krem- losyon gibi yerel tedaviler, ışık tedavisi gibi fototerapi, iğne ve ilaç gibi sistemik yöntemler tedavi seçenekleri arasında yer alıyor.”

BELİRTİLERİ NELER?
• En sık kırmızı, üzeri beyaz kepekli ya da kabuklu, genellikle kaşıntısız 2 mm’den santrimetrelerce büyüklüğe kadar değişebilen döküntülerle ortaya çıkıyor.
• Ayak tabanı ve avuç içinde sertleşme çatlamalar şeklinde olabiliyor.
• Koltuk altı ve göbek deliği gibi katlantı yerlerinde pişikle karışabilecek bir görünümde olabiliyor.
• Tırnakta dikiş yüksüğüne benzeyen çukurcuklar, sarı-kırmızı yağ damlası görünümünde lekeler, tırnak içlerinde boşalma ya da kalınlaşma, tırnak altında kanama ve tırnak yüzeyinde düzensizlikler görülebiliyor.

SEDEF HASTALIĞINI NELER TETİKLİYOR?
• Güneş yanığı, kese, ağda gibi mekanik travmalar,
• Duygusal travmalar,
• İçine kapanık bir yapıya sahip olma, duygusal gereksinimlerini yansıtamama, kendine güvensiz ve sosyal ilişkilerde başarısız olma,
• Bir yakının ölümü gibi büyük stresler,
• Çocuklarda özellikle beta mikrobu olarak da bilinen boğaz enfeksiyonu,
• Kış aylarında güneşin etkisini yitirmesi ve kuru-soğuk hava,
• Sigara ve alkol,
• Güçlü ağrı kesiciler, kalp ve sıtma ilaçları,
• Enfeksiyon, hamilelik ve menopoz gibi hormonal değişiklikler,
• Düzensiz beslenme de tetikleyiciler arasında.

Sayfa Yükleniyor...