Sıcağın ve güneşin tadını kaçırmayın

Bayındır Hastaneleri İç Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Artvinli, güneşe ve ultraviyole ışınlarına bağlı cilt yanıklarının sık görüldüğünü belirterek, güneş ışınlarının cilt kanseri, katarakt ve sıcak çarpmasına yol açabileceğine dikkat çekti.

Hemen hemen herkesin, hayatında bir veya birkaç kez güneşe bağlı cilt yanıkları olduğunu ifade eden Artvinli, “Beyaz tenli ve cildi ince kişilerde, esmer ve kalın ciltli kişilere göre güneşin zararları daha fazla olur” dedi. Artvinli, ciddi yanıklar için mutlaka bir yardımı alınması gerektiğini söyledi.

Sıcak yorgunluğunun, sıcak ve nem oranı yüksek ortamda uzun süre kalan veya egzersiz yapan kişilerde görüldüğünü vurgulayan Artvinli, sıcak yorgunluğunun belirtileri arasında halsizlik, bitkinlik, baş dönmesi, bulantı, bazen kusma, cildin nemli, soğuk ve soluk olması, alın ve yüzde terleme, solunum sayısında artmaların bulunduğunu sıraladı. Artvinli, sıcak yorgunluğu olan hastanın serin bir yere alınmasını, kusması yoksa ve içebiliyorsa birkaç yudum soğuk su içmesi ve üzerindeki elbiseleri çıkarılıp başı ve vucudu ıslak bir süngerle veya bezle ıslatılması gerektiğini söyledi. Artvinli, hastanın durumunun düzelmemesi durumunda mutlaka bir sağlık merkezine götürülmesi gerektiği uyarısını yaptı. Artvinli şöyle devam etti; “ Sıcak çarpması da sıcak ve rutubetli ortamda uzun süre kalındığında veya ağır iş veya spor yapıldığında oluşur fakat sıcak yorgunluğu kadar çok sık görülmez. Belirtileri yüksek ateş, çarpıntı, sık ve yüzeyel solunum, ciltte sıcaklık, kuruluk ve kırmızılık, hastanın haretlerinde azalma veya garip davranışlar, şiddetli başağrısı yakınması, bulantı , kusma ve tedavi edilmeyen hastalarda şuur kaybı şeklindedir. Nadir de olsa ölüm görülebilir. Sıcak çarpması düşünülen bir hasta serin bir yere yatırılmalı, bütün giysileri çıkarılmalı, başı ve vucuduna (özellikle vucudun koltuk altı, kasıklar gibi kıvrım yerlerine) buzlu su ile ıslatılmış kompresler koyulmalı ve bunlar sık sık değiştirilmeli, varsa, hasta bir ventilatör veya bir yelpaze ile havalandırılmalı, kusması yok ve içebiliyorsa soğuk su içirilmeli ve en kısa zamanda bir sağlık merkezine götürülmelidir”

Sıcak, rutubet ve ultraviyole ışınlarının zaralı etkilerinden korunmak için güneş altında özellikle sıcağın yoğun olduğu dönemlerde (saat 11.00 – 14.00 arası) uzun süre kalınmaması ve gölgenin tercih edilmesi gerektiği üzerinde duran Artvinli, güneş şemsiyesi gibi gölgeliklerin altında otururken de kum ve denizden yansıyan ultraviyole ışınlarının önemli miktarda zarar verebileceğini ifade etti.

Artvinli, “Baş, şapka ile kapatılmalı, pamuklu (sentetik karışık giysiler su kaybını engeller) beyaz veya açık renkli, ince ve hafif giysiler giyilmeli, gözlerin korunması için güneş gözlüğü takılmalıdır. Koruyucu yağlar ve kremler güneşe çıkmadan yarım saat kadar önce sürülmeli ve her 2 saatte bir ve yüzdükten sonra tekrarlanmalıdır. Fakat bilinmelidir ki, giysilerin yararı koruyucu yağlardan çok daha fazladır. Sıcak ve rutubetin yoğun olduğu saatlerde ağır işler ve sporlar yapılmamalı, bu gibi faaliyetler serin saatlere alınmalıdır. Mutlaka ihtiyacın üzerinde sıvı içilmelidir. İdrarın azalması ve koyulaşması su ihtiyacı olduğunun belirtisidir. Bu gibi ortamlarda herkesin yanında içecek su mutlaka bulunmalıdır. Alkol ve kafein idrar artışı ve sıvı kaybı yaptığı için sıcak saatlerde içilmemelidir” şeklinde konuştu.

Sayfa Yükleniyor...