'Tavukla baykuşun evliliği yürümez'

Baykuş veya gece tipi insanlar geç yatıp, geç kalkıyor. Tavuk veya gündüz tipi insanlar ise erken yatıp, erken kalkıyor. Uzmanlara göre, ‘tavuk ve baykuş yapısındaki iki insanın evliliği ise sorunlara gebe.

'Tavukla baykuşun evliliği yürümez'

Geç saatlere kadar uyanık kalıp, sabahları zor uyanma veya geceleri erken yatıp sabahları erken kalkma alışkanlıklarını uyku genleri belirliyor. Yani uyku ve uyanma saatleri ile uykunun hafif ya da derin olması gibi özellikler gen yapısına göre şekilleniyor.

ABD'de yapılan ve sonuçları geçen hafta yayınlanan araştırmaya göre, bazı kişilerin derin uyku uyuyamamasının ve gece birçok kez uyanmasının nedeni, "DQB1*0602" adlı bir gen.

Pennsylvania Üniversitesi’nde yapılan araştırma, DQB1*0602 adlı geni taşıyanların 4 saatlik uyku esnasında bile 4 kez uyandıklarını ve uykularının bir hayli hafif olduğunu gösterdi.

HER ZAMAN UYKULU, HER ZAMAN YORGUN…
Bu kişilerin derin uyku sürelerinin de diğerlerine nazaran çok daha kısa olduğunu belirten araştırmacılar, bu gene sahip kişilerin 10 saat kadar uyuduklarında bile dinlenmeden uyandıklarını kaydetti.

Bu kişilerin 10 saat uyuduklarında derin uykuda geçirdikleri sürenin 34 dakika, diğerlerinin derin uyku sürelerinin ise 43 dakika olduğuna dikkat çeken bilim insanları, "DQB1*0602" adlı geni taşıyanların kendilerini, her zaman uykulu hissetmeleri konusunda sonuna kadar haklı oldukları görüşünde.

Uyku genlerinin hem derin uyku hem de uyuma ve uyanma saatlerini belirlediğini vurgulayan Memorial Şişli Hastanesi Uyku Bozuklukları Merkezi ‘nden Prof. Dr. Hakan Kaynak, insanların uyku saatlerine göre, ‘gece tipi’ veya ‘gündüz tipi’ olduğunu söylüyor ve bu sınıflandırmayı “baykuş ve tavuk” benzetmesiyle yapıyor.

BAYKUŞLAR GECE DAHA ÜRETKEN, TAVUKLAR İSE GÜNDÜZ
Prof. Kaynak, “Toplumun çoğunluğunda bu genler genellikle gece saat 11-12 gibi yatmayı ve sabah saat 7-8 gibi uyanmayı sağlıyor. Ancak bu durumun istisnaları da var ve bazı insanlar baykuşlar gibi bazıları da tavuklar gibi davranmaya programlanmış durumda. Baykuş veya gece tipi insanlar geceleri geç yatıp, sabahları da geç kalkıyorlar. Aslında bu insanların sadece uyku saatleri değil, verimli olduğu saatler de geceleri oluyor. Tavuk veya gündüz tipi insanlar ise gece daha erken yatıp, sabah daha erken kalkıyorlar. Baykuşlar akşam saatlerinde daha verimli, neşeli ve üretken oldukları halde, tavuklar sabah saatlerinde aynı özellikleri gösteriyorlar” diyor.

Prof. Kaynak’a göre kişi hayatını, ‘gece insanı mı, gündüz insanı mı’ olduğunu bilerek düzenlemeli. Yani iş ve eş seçiminde uyku genlerinin özelliklerini dikkate almakta fayda var.

'Tavukla baykuşun evliliği yürümez' - 1

EŞİNİZİ VE İŞİNİZİ UYKU GENLERİNİZE GÖRE SEÇİN
“Genetik olarak belirlenmiş uyku özelliklerimiz ve bunların başında da gece veya gündüz tipi olmamız kolaylıkla değiştiremediğimiz özelliklerimizdir. Bu özellikler çok belirgin olmadıklarında uyku düzenimizi sosyal hayatla uyumlu olarak sürdürmemiz olanaklıdır. Ancak bu özellik sosyal hayatla bağdaşmayacak kadar belirgin ise mesela, kişi gece saat 2-3’ten önce yatamıyor ve sabah da saat 9-10’dan önce kalkamıyorsa, sosyal uyumu sağlayabilmek amacıyla bazı önlemler almak gerekir. Örneğin; bu kişiler daha geç saatlerde işe gidip, daha geç saatlere kadar çalışabildiklerinde daha verimli olacaklardır. Bir başka önlem baykuşların akşam veya gece vardiyalarını seçmeleridir. Meslek seçimi sırasında bu özelliği göz önünde bulundurmakta yarar var. Dikkat edilmesi gereken başka bir konu da, meslek seçimi kadar eş seçimidir. Tavuk ve baykuş gibi iki farklı yapıdaki insanın birlikteliklerinde de sorunlar yaşayacaklarını önceden hesaplamaları gerekir.”

UYKUSUZ GECELERİN DE SORUMLUSU
Genler, uyanma eşiğini ve uykuya ya da uykudan uyanıklığa geçiş hızını da belirliyor. Prof. Kaynak, “Bazıları en ufak bir uyaranla uyandığı halde bazılarını uyandırmak için daha güçlü uyaranlar gerekebiliyor” diyor ve uyku genlerinin insan hayatına etkileri konusunda şunları söylüyor:

“Bazıları daha az süre uyumaya programlı olduğu halde, bazıları için bu süre 11-12 saate kadar uzayabiliyor. Bazıları sabah yataktan çok çabuk çıkabildiği veya uyandığında yatakta duramadığı halde, bazıları saatlerce yataktan çıkmak için uğraşabiliyor. Uyku genleri kişilerin uyanıklığa veya uykuya eğilimini de belirliyor. Bazı insanlar uyanıklığa eğilimli oluyorlar ve sık sık uykusuzluk yaşıyorlar. Bazıları ise çok kolay uykuya dalıyor, hayatlarında neredeyse hiç uykusuzluk yaşamıyorlar.

YOKSA UYKU HASTALIĞINIZ MI VAR?
Uykusuzluğa eğilimli insanlarda uykuya dalma, sürdürme ve gece sık sık uyanma sorunlarına daha çok rastlanıyor. Saydığımız özelliklerin yanında birçok uyku hastalığının da genetik olduğunu biliyoruz. Bunlar içinde ailevi özelliğe en sık rastlanan, ‘huzursuz bacak sendromu’dur. Huzursuz bacak sendromu saptanan kişilerin ailelerinde de sıklıkla başka hastalara rastlamak mümkün oluyor.

ÇENE YAPISI UYKU DÜZENİNİ BELİRLİYOR
Obstrüktif uyku-apne sendromunda da belirgin genetik özellikler görmekteyiz. Burada ilk göze çarpan hastaların ağız, yüz ve çene yapıları ile üst solunum yollarında gördüğümüz özelliklerdir. Bu hastaların kendilerinde ve ailelerinde, alt çenenin geriye doğru konumlanmış olması, ağzın küçük ve dilin büyük olması en sık rastlanan yapısal özelliklerdir. Uykuda konuşma, bağırma, dolaşma gibi 'parasomni' dediğimiz uyku bozukları da ailesel özellikler gösterir yani genetik geçişlidir.”

KALİTELİ BİR UYKU İÇİN BUNLARI YAPIN
Peki, gen yapısını bilerek uyku düzenini ayarlamak mümkün mü ve kaliteli bir uyku için neler yapmak gerekir? İşte Prof. Dr. Hakan Kaynak’ın bu konudaki önerileri:

“Kaliteli bir uykunun ilk şartı genetik uyku yapısının bilincinde olarak yaşam koşullarını düzenlemektir. Yapımıza uygun olan saatlerde uykuya gitmek ve uyanmak burada ilk dikkat edilmesi gereken noktadır. İkinci nokta; uyku süremizdir. İhtiyacımızdan fazla süre yatakta kalarak uyumaya çalışmak, kısa süre sonra uykusuzluğu beraberinde getirecektir. Yatakta uyanık geçirilen süreler genellikle 2 misli algılandığından bazen bu kişiler hiç uyumadan yataktan kalktıklarını bile düşünebilirler. Üçüncü nokta ise uykunun da yeme-içme gibi spontan bir fonksiyon olduğunun göz önünde bulundurulmasıdır. Yani uyku için kendimizi zorlamamalı ve özellikle uyumak için özel önlemler almaktan kaçınmalıyız. Çevre konusunda aşırı hassas davranmak, ses ve ışığı tamamen izole etmeye çalışmak da uykuyu kaçırabilir.”

Sayfa Yükleniyor...