Toplumsal damgalanma psikiyatri tedavisini aksatıyor

Avrupa Birliği’nin en son araştırmasına göre her dört kişiden biri ruhsal yardıma ihtiyaç duyuyor. Ancak uzmanlar, damgalanma nedeniyle ruhsal hastalıkların tedavisinde genellikle gecikme ve aksama yaşandığına dikkat çekiyor. Toplum tarafından dışlanacakları korkusuyla tedavilerini aksatan psikiyatri hastaları ise işlev kayıplarıyla karşı karşıya kalıyor.

Toplumsal damgalanma psikiyatri tedavisini aksatıyor

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Psikiyatri Bilimleri ve Araştırmaları Derneği’nin ev sahipliğinde Ruhsal Hastalıklar Akademisi’ düzenlendi. Toplumda sık görülen ruhsal hastalıkların tedavisindeki yeniliklerin konuşulduğu etkinlik, Türkiye ve yurt dışından alanında uzman birçok hekimi bir araya getirdi.  

Ruhsal Hastalıklar Akademisi’nin ardından açıklama yapan Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü, Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi Psikiyatristi Prof. Dr. Oğuz Karamustafalıoğlu ruhsal hastalıkların toplumda yaygın olarak görüldüğünü ifade ederek, “Avrupa Birliği tarafından yapılan en son araştırmaya göre her dört kişiden birinin ruhsal yardıma ihtiyacı var. Ruhsal hastalıklarla ilgili yardım almak, maalesef her zaman damgalanma ve bir takım sıkıntılı yorumlara yol açtığı için tedavide gecikmelere yol açmaktadır” dedi.  

RUH SAĞLIĞINI KORUMADA UYKU HİJYENİ ÇOK ÖNEMLİ

Ruhsal hastalıkların genel olarak ergenlik ve erken erişkinlik döneminde başladığını kaydeden Doktor Oğuz Karamustafalıoğlu, “Yerinde ve zamanında tanınıp tedavi edilmediğinde birçok işlev kaybına yol açmakta ve kişilerin bireysel potansiyellerini ortaya koymalarını engelleyebilmektedir. Ruhsal hastalıkların doğru tanıya ulaşmaları 5 ila 25 yıl arasında değişmektedir. Ruh sağlığımızı korumanın en önemli ölçülerinden birisi uyku hijyenine dikkat etmek, zamanında yatıp kalkmak, stresle karşılaştığımız zaman stres yönetimi konusunda kendimizi geliştirmektir. Stres konusunda kendimizi geliştirmek, karşılaştığımız olay ne kadar olumsuz olursa olsun karşımızdakini değiştiremeyeceğimizi ama kendimizin doğru ve sağlıklı tepkiler üreterek olayların üstesinden gelmeyi başarabileceğimizi düşünmekle birlikte, zorlandığımız noktada da bu konuda yardım almamız gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

Ruhsal hastalıklarla ilgili neredeyse her gün yeni tedavi seçeneklerinin ortaya çıktığını belirten Karamustafalıoğlu, ilaç, psikoterapi ve aletli tedavilerin iyi sonuçlar verdiğini de sözlerine ekledi.  

“RUHSAL HASTALIKLAR ÇOK CİDDİ YETİ KAYBINA NEDEN OLUYOR”

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi AMATEM Koordinatörü Prof. Dr. Nesrin Dilbaz da ruhsal hastalıkların nedenine değinerek şu açıklamalarda bulundu: 

“Ruhsal hastalıklar tüm dünyada çok ciddi yeti kaybına neden olan hastalıklardır. Bu hastalıkların birinci nedeni genetik olmakla birlikte diğer bir nedeni de çevresel faktörlerdir. Özellikle göç gibi, ekonomik sorunlar gibi, yaşanan bir travma gibi çevresel nedenler kişilerin genetik olarak taşıdıkları yatkınlığın daha sonra akut hastalığa dönüşmesine neden olabilmektedir. Son yıllarda özellikle gençlerin esrar ya da benzeri madde kullanımı da ruhsal hastalıkları tetiklemektedir. Bir çalışmaya göre, şimdiye kadar bütün hastalıklar içinde en fazla ölüme yol açabilecek ve ekonomik maliyeti olan hastalıklar arasında depresyon şu anda üçüncü sıradayken, 2020 yılında ise ikinci sıraya yükseleceği söylenmektedir. Bu da her geçen gün ruhsal hastalıkların insanların işlevselliğine, verimliliğine hem de ciddi ekonomik maliyetlere neden olduğunu gösteriyor.”

Toplumsal damgalanma psikiyatri tedavisini aksatıyor - 1

“HASTANIN DA TEDAVİYE UYMASI GEREKİR”

Yeti kaybına yol açan hastalıklardan birinin de şizofreni olduğunu belirten Doktor Nesrin Dilbaz, “Toplumda yüzde bir oranında görülmesine rağmen 18’li yaşlarda başlaması ve bu dönemde daha kişilerin eğitimlerini tamamlamamış olması, iş sahibi olmaları da ilerideki yaşamlarında ciddi anlamda işlevsellik kayıplarına yol açıyor. Yine ekonomik maliyetler açısından baktığımızda, depresyon da dahil olmak üzere doktor ve ilaç giderlerinin az bir orana sahip olmasına karşın maliyetin yüzde 65 oranını iş yerine gitmeme ya da iş yerine gittiğiniz halde verimin düşmesi ile ilgili iken yüzde 8’in de intiharla ilişkili olduğu bilinmektedir. Son yıllarda dünyadaki en önemli konulardan biri de ki bizim ülkemizde rakam giderek artıyor, gençlerde görülen intihar girişimleri ve tamamlanmış intiharlardır” ifadelerini kullandı.  

“BEYİNDE OLUŞAN YAPISAL YA DA BİYOKİMYASAL DEĞİŞİKLİKLER DÜZENLENMELİ”

Ruhsal hastalıkların tedavisi ile ilgili genel bilgi veren Dilbaz, “Psikiyatride aslında biz iki temel tedavi üzerinden çalışıyoruz. En önemlisi ilaç tedavileri, psikoterapiler ve son yıllarda da somatik tedaviler var. İlaçla ilgili çok küçük bir nokta vurgulamak istiyorum. Psikiyatriyi tam olarak bilmeyen bir grup kişi ilaç tedavisinin aleyhinde ciddi propagandalar yapıyor. Psikiyatrik hastalıklar, bir beyin hastalığıdır aslında. Bu ne demektir? Mutlaka beyinde oluşan yapısal ya da biyokimyasal değişikliklerin düzenlenmesi gerekiyor ve eğer psikiyatrist ilaç gerektiğini söylüyorsa, o hastanın da tedaviye uyması gerekmektedir” açıklamasını yaptı.

VİDEO: MUTLULUĞUN SIRRI SPOR MU?

Sayfa Yükleniyor...