Topuk ağrısı çekmek kaderiniz değil

Topuk dikeni hastalığının ayak taban kaslarının topuk kemiğine yapışma yerinde aşırı zorlanma nedeniyle oluşan yangı (inflamasyon) ve bu yangının sürekli bir hal alması olduğunu belirten Bayındır Hastanesi Kavaklıdere Fizik Tedavi Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Nafiz Akman, “Sabah kalktığınızda topuğunuz üzerine basmakta zorlanıyorsanız ya da uzun süre ayakta kalınca ayak tabanında rahatsız edici ağrılar oluşuyorsa topuk dikeni olabilirsiniz” dedi. Akman, oldukça sık görülen bu rahatsızlığın aslında kolayca tedavi edilebildiğini söyledi.

Topuk ağrısı çekmek kaderiniz değil

ANKARA - Daha çok kilolu kişilerde ve orta yaş ile üzerindeki populasyonda görülen topuk dikeninin bazen ağrısız olarak da tespit edilebildiğini ifade eden Akman, topuk dikeni olan hastaların sabahları ilk yere basarken veya uzun süre oturduktan sonra ayağa kalkarken başlayan, aktivite ile azalan fakat aktivite uzadıkça tekrar ortaya çıkan bir topuk-ayak tabanı ağrısı olduğunu kaydetti. Akman, “Ağrıyan nokta çoğunlukla topuğun alt-ön kısmı ve taban çukurluğunun başladığı noktadadır. Bazen tüm ayak tabanına yayılabilir. Ayak bileği ve parmaklar gerildiğinde ağrı artar” şeklinde konuştu.

Topuk dikeninin tespit edildikten sonra alınacak bazı basit önlemlerle kendiliğinden geçebildiğini belirten Akman, ağrının sebebinin gerçekten topuk dikeni olup olmadığının emin olunması gerektiğini vurguladı. Akman bu tip durumlarda mutlaka fizik tedavi ve rehabilitasyon ya da ortopedi uzman hekimlerine başvurulmasını istedi. Akman şöyle devam etti : “ Tanı kesinleştikten sonra ilk yapılacak şey topuğa aşırı yüklenmekten kaçınılmasıdır. Evde çıplak ayakla gezilmemeli, sert zeminlerde uzun süreli ayakta durulmamalı, sıçramalı ve ani depar gerektiren sporlar yapılmamalıdır. Aşırı kilo varsa verilmeye çalışılmalıdır. Evde yumuşak ve ortopedik tabanlı terlikler tercih edilmeli, dışarıda ise ayakkabı içine silikon topuk-taban destekleri konmalıdır. Giyilen ayakkabıların tabanı, zemindeki çıkıntı ve düzensizlikleri ayağa yansıtmayacak şekilde sert/kalın olmalıdır. İnce tabanlı sandalet tarzı ayakkabılarla dışarı çıkılmamalıdır. Ağrı kesiciler ve ılık su banyoları kısmen rahatlatıcı olabilir. Ayak masajı, ayak tabanı-ayak bileği germe egzersizleri ve ayak içi kasları çalıştıran egzersizler (parmaklarla havlu buruşturma, bilye toplama gibi) önerilir”

İnatçı ve şiddetli durumlarda ESWT yöntemi uygulanabilir.

Akman, inatçı ve şiddetli durumlarda, 1990’lardan beri Avrupa’da kullanılan, 2000 yılında Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) onayını alan ABD ile birlikte bir çok ülkede popüler hale gelen vücuda dışarıdan şok dalga tedavisi (ESWT) yönteminin uygulanabileceğini söyledi.

ESWT yönteminin hiçbir yan etkisi olmadığını belirten Akman, yöntemin vücuda zararı olmadığını, ağrısız ve hızlı olduğunu, vücuda herhangi bir kimyasal madde verilmediğini vurguladı. Akman yöntemin uygulanmasını şöyle anlattı : “Özel bir pnömatik kompresör benzeri cihaz yardımıyla vücuda güçlü şok dalgaları yollanarak ağrı ve yangı azaltılır, hasarlı dokuların yenilenmesi sağlanır. Beş-yedi gün aralıklarla tekrarlanan 3-5 seans sonunda hastaların büyük çoğunluğunda rahatlama görülmektedir. Tüm tedavi seçenekleri denenip başlangıçtan itibaren bir yıl geçmesine rağmen sonuç alınamıyor ise son çare cerrahi tedavidir, ancak bu yönteme başvurmaya genellikle gerek kalmaz”

Sayfa Yükleniyor...