Türkiye ilaç pazarında hızla büyüyor

Türkiye ilaç pazarında hızla büyüyor

Antalya’da yapılan 13. Türkiye Psikiyatri Derneği Yıllık Toplantısı'nda konuşan Türkiye Psikiyatri Derneği Dış İlişkiler Sekreteri Dr. Halis Ulaş, ilaç endüstisinin her yıl büyüdüğünü, ilaç tüketiminin arttığını söyledi.

Dr. Ulaş, "İlaç endüstrisi ile ilgili pazar araştırmaları yapan Kıtalararası Pazarlama Hizmetleri (Intercontinental Marketing Services-IMS) şirketinin sağlık verilerine göre dünyada ilaç endüstrisinin toplam ilaç satışlarından elde ettiği toplam gelir her geçen yıl artmaktadır. Dünya ilaç pazarı 2007 yılında önceki yıla kıyasla yüzde 6,4 oranında büyüyerek 712 milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye ise yüzde 17,2 oranındaki büyüme oranı ile dünyada ilaç pazarının en fazla büyüme gösterdiği ilk 5 ülkeden biridir" dedi.

Dünyada ilaç satışlarından elde edilen gelirin bölgesel dağılımına bakıldığında ise en büyük paya Kuzey Amerika'nın sahip olduğunu belirten Ulaş, Kuzey Amerika’yı sırasıyla Avrupa ve Japonya'nın izlediğini ve bu gelirde psikiyatrik hastalıklarda kullanılan ilaçların önemli yet tuttuğunu anlattı:

"Bu pazarın yaklaşık dörtte biri psikiyatrik hastalıklarda da kullanılan merkezi sinir sistemi ilaçlarının satışı ile oluşmaktadır. Dünya genelinde en çok kar edilen ilk 10 ilaçtan üçü antipsikotiktir. 2009 yılında ise dünyadaki toplam ilaç pazarının 820 milyar doları bulması öngörülmektedir.”

AR-GE’YE AYRILAN BÜTÇENİN 2 KATI PROMOSYONA
Dr. Ulaş, “İlaç endüstrisi açısından yeni bir ilacın keşfedilmesinden piyasaya sunulmasına kadar geçen süreç oldukça uzun ve pahalıdır. Örneğin bir ilacın ruhsatlandırılarak piyasaya sunulabilmesi için yaklaşık 12 yıllık bir süre ve 500 milyon dolarlık bir bütçe gerekmektedir. Bu nedenle ilaç firmaları toplam ilaç satışından elde ettikleri gelirin yaklaşık yüzde 15’ini araştırma geliştirme çalışmalarına ayırmaktadır.

Genellikle ilaç endüstrisi, ilaç fiyatlarındaki yüksekliği araştırma-geliştirmeye ayrılan bütçenin fazlalığı ile açıklama eğilimindedir. Ancak ilaç endüstrisi ilaç tutundurma (promosyon) ve pazarlamasına; araştırma ve geliştirmeye ayırdığının iki, üretime ayırdığının ise bir buçuk katı bütçe ayırmaktadır. İlaç endüstrisinin tutundurma çalışmalarına, araştırma geliştirme çalışmalarının 2 katı bütçe ayırması ilaçların daha fazla reçetelenmesine ve ilaç endüstrisinin daha fazla kar elde etmesine neden olmaktadır” diye konuştu. 

İlaç üretimi ve tüketimi ile ilgili çarpıcı rakamlar veren Dr. Halis Ulaş, “Sağlıkta Dönüşüm Projesinin uygulanmaya başladığı 2003 yılından günümüze toplam sağlık harcamaları önemli bir artış eğilimi içinde olduğunu, koruyucu ve önleyici sağlık hizmeti anlayışı yerine büyük ölçüde dışa bağımlı olduğumuz ilaç ve tıbbi teknoloji tüketimine odaklı tedavi edici sağlık hizmeti anlayışını önceleyen Sağlıkta Dönüşüm Programının kaçınılmaz sonucu olarak ilaç pazarımız dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarından biri haline gelmiştir.  

“Türkiye ilaç endüstrisi; Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya, Meksika ve Güney Kore ile birlikte dünya ilaç pazarının hızlı büyüyen pazar grubunu oluşturmakta, bu 7 ülkenin dünya ilaç pazarındaki payı 2002 yılında yüzde 11 iken 2006 yılında yüzde 18.2’ye, 2008 yılında yüzde 24’e ulaşmıştır. Aynı dönemde Amerika Birleşik Devletlerinin pazar payı yüzde 51.6’dan yüzde 33’e gerilemiştir” dedi.  

2006'DA KİŞİ BAŞINA İLAÇ TÜKETİMİ 134 DOLAR

Dr. Halis Ulaş sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikasının (İEİS) verilerine göre 2002 yılında toplam 789 milyon kutu ilaç tüketilmiştir ve toplam ilaç pazarı 4.8 milyar TL’dir. Ancak 2008 yılının verileri incelendiğinde ilaç tüketimi kutu bazında 1.379 milyara ve ilaç pazarı da 12.1 milyar TL’ye ulaşmıştır (İEİS 2009). Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin (AİFD) raporuna göre bu artış hastaların ilaca ulaşma oranındaki artışla açıklanmaktadır ve ülkemizde 2006 yılında kişi başına düşen yıllık ilaç tüketiminin 134 dolar olduğu belirtilmektedir.

AİFD raporunda Türkiye’deki kişi başına düşen yıllık ilaç tüketiminin OECD ülkeleri ile karşılaştığında halen çok düşük olduğu bildirilmektedir (AİFD). Örneğin ABD'de 2006 yılında kişi başına tüketilen ilaç ücreti 661 dolar, İngiltere’de ise 260 dolardır. Ancak OECD ülkeleri arasında ilaç tüketiminin ulusal gelire oranı hesaplandığında tablo tersine dönmektedir. Türkiye tüm gelişmiş ülkeleri geride bırakmaktadır. Türkiye'de 2006 yılında ilaç tüketiminin ulusal gelire oranı yüzde 1.75’dir, bu oran ilaç tüketimde açık ara dünya lideri olan ABD'den (yüzde 1.5) bile yüksektir. İngiltere’de ise bu oran yüzde 0.65’tir."

ANTİDEPRESAN İLAÇ TÜKETİMİ HIZLA ARTIYOR
Sinir sistemi ilaç grubunda antidepresan ve antipsikotik ilaçların oldukça önemli yer tuttuğunu ve bu her geçen yıl tüketiminin arttığını belirten Dr. Halis Ulaş, IMS-Türkiye verilerine göre 2003 yılında 14 milyon 138 bin kutu antidepresan tüketilirken, bu rakam 2006 yılı verilerine göre 22 milyon 651 bine, 2007 yılında ise 26 milyon 246 bine çıktığını belirtti.

"Benzer artış eğilimi antipsikotik ilaçlarda da görülmektedir" diye konuşan Dr. Ulaş, “2007 yılında toplam 2 milyon 616 bin 136 kutu antipsikotik tüketilirken, bu sayı 2008’de 4 milyon 11 bin 901 kutuya yükselmiştir. Psikiyatrik ilaç tüketimindeki bu önemli artışta ilaç endüstrisinin tutundurma çalışmalarının yanı sıra, Türkiye’deki psikiyatrist sayısının yetersiz olması ve bu nedenle psikiyatrist dışındaki hekimler tarafından uygun olmayan tanılara uygun olmayan ilaçların reçetelenmesinin de çok önemli bir payı vardır” diye konuştu.  

İLAÇ PAZARINDA TÜRKİYE İLK 10 İÇİNDE
Dünyada ve ülkemizde ilaç endüstrisinin pazar payını ve karını her geçen yıl artırmakta olduğunu dile getiren Dr. Ulaş, özellikle ülkemizdeki ilaç pazarının dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girdiğini belirterek, “Ülkemizde toplam sağlık harcamalarının neredeyse yarısını ilaç harcamaları oluşturmaktadır. Her ne kadar ilaç tüketimindeki artış hastaların ilaca ulaşımının artışı ile açıklanmaya çalışılsa ve kişi başına tüketilen yıllık ilaç ücretinin halen OECD ülkelerinin çok altında olduğu iddia edilse de; ilaç tüketiminin ulusal gelire oranı hesaplandığında Türkiye’nin tüm gelişmiş ülkeleri geride bıraktığı gözlenmektedir” diye konuştu.

Dr. Ulaş, "Gelişmiş ülkelerin çoğunda, hasta olan kişilere tedavi edici sağlık hizmeti sunulması biçimindeki “geleneksel tıp” yöntemleri terk edilerek, sağlığın koruması ve geliştirilmesini temel alan “çağdaş hekimlik” yöntemleri uygulanmaya çalışılmaktadır" dedi.

“Çağdaş hekimlik uygulamaları henüz hastalık ortaya çıkmadan müdahale şansı tanıdığı için uzun dönemde ilaç tüketimini azaltması bakımından bireyler ve hükümetler için çok ekonomik bir sistemdir, ancak şu anda ülkemizde uygulanmaya çalışılan Sağlıkta Dönüşüm Programı çağdaş hekimlik uygulamaları ile örtüşmemektedir" diyen Ulaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Son yıllarda sağlık hizmetlerine ayrılan bütçe incelendiğinde her geçen gün tedavi edici hizmetlere, yani ilaca ayrılan pay artırılırken; bireysel ve toplumsal koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan bütçe azalmaktadır. Aynı zamanda insanlarımızın cebinden sağlık için çıkan para da her geçen gün artmaktadır. Bu durum özellikle son günlerde ekonomik krizin etkilerini tüm çıplaklığı ile hissetmeye başlayan yoksul ve işsiz kesimin daha da yoksullaşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle ilaç harcamalarını azaltmaya yönelik önlemler ekonomik krizle mücadelede alınacak önemli tedbirlerden biri olarak düşünülebilir.”

Sayfa Yükleniyor...