Türkiye'de HIV artıyor

Dünyada sadece 2010'da 1,8 milyon kişinin yaşamını yitirdiği AIDS'in Türkiye'de diğer ülkelere oranla küçük HIV salgını olduğu, ancak yeni HIV vaka sayısının arttığı belirtiliyor.

Türkiye'de HIV artıyor

Uzmanlar, hastalığın önlenmesi alanında ilk olarak orta öğretim okullarında, resmi müfredat kapsamında uygun bir HIV eğitiminin uygulamaya konulması, tüm yaş gruplarındaki nüfus için davranış değişikliği programları hazırlanması, yüksek risk altındaki gruplara ulaşılarak HIV önleme ve tedavi hizmetlerine tam erişimlerinin sağlanması gerektiğini ifade ediyor.

Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seraceddin Çom, 1 Aralık Dünya AIDS Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, HIV'in korunmasız cinsel ilişki ile ve virüsü taşıyan kişilerden alınmış kan ve kan ürünlerinin bir başka kişiye verilmesi yolu ile bulaştığını anlattı ve ''Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş cerrahi aletler, iğne, enjektör, diş hekimliği aletleri, kesici ve delici aletler, dövme aletleri ve akupunktur iğneleri ile HIV bulaşabilir. HIV virüsü taşıyan anneden bebeğine; hamileliği veya doğumu sırasında ya da emzirme yolu ile de hastalık bulaşabilir'' dedi.

Çom, HIV enfeksiyonundan korunmak için kullanılmış iğne, enjektörler, jilet, tıraş bıçaklarına dokunulmaması, başkaları tarafından kullanılmış olan ustura, tırnak makası, manikür, pedikür aletlerinin dezenfekte edilmeden tekrar kullanmaması, kulak delme, piercing, dövme uygulanan yerlerin hijyen kurallarına uygun ve temiz olmasına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

TÜRKİYE'DEKİ VAKALARIN YÜZDE 70'İ ERKEK
AIDS'in Türkiye'de görülen bir hastalık olduğunu dile getiren Çom, şunları kaydetti: ''Halen ülkemizde bilinen 3 bin 950 HIV taşıyıcısı ve 876 AIDS hastası vardır. Beş yıllık verilere bakıldığında 2007'de 24 AIDS, 352 HIV, 2008'de 49 AIDS hastası ve 401 HIV, 2009'da 75 AIDS hastası ve 453 HIV, 2010'da 70 ve 557 HIV ve 2011'de 35 AIDS hastası ve 266 HIV kişi bulunuyor. Ülkemizde 1985 ve Haziran 2011 arasında toplam 4 bin 826 vaka bulunmaktadır. Vakaların yüzde 70'ini erkekler oluşturmaktadır. Enfeksiyondan en fazla 25-39 yaşlar arasındaki kişiler etkilenmektedir.''

1987'DEN BERİ KAN ÜRÜNLERİ HIV TESTİNDEN GEÇİRİLİYOR
Çom'un verdiği bilgiye göre, Sağlık Bakanlığı hastalığın görülme sıklığının önlenebilmesi için akademik çevreler, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası kuruluşlar ile işbirliği içinde, HIV/AIDS konusunda toplumsal duyarlılığın artırılması, halkın HIV/AIDS hastalığının bulaşma yolları hakkında bilgilendirilmesi, güvenli ve sağlıklı cinsel ilişki konusunda bilinçlendirilmesi, kişilerin toplumda ayrımcılık ve damgalanmaya uğramalarını azaltmak hatta ortadan kaldırmak için çalışmalar yürütüyor.

Toplumun koruyucu sağlık hizmetlerinden faydalanabilmesini sağlamak üzere, HIV/AIDS yanı sıra diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların da engellenmesine yönelik olarak, özellikle birinci basamak sağlık kurum ve kuruluşlarında ücretsiz kondom dağıtımı yapılıyor.

Türkiye Üreme Sağlığı Programı kapsamında, silah altına alınan er ve erbaşlara yönelik, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma konularında da bilgilendirme ve bilinçlendirme eğitimleri yürütülüyor. Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezlerinde (GDTM), nitelikli test ve danışmanlık hizmetleri yanında kondom da dağıtılıyor. Bu hizmetler ücretsiz olarak sunuluyor. Kayıt altındaki seks çalışanları belirli aralıklar ile cinsel yolla bulaşan bütün hastalıklar açısından taramadan geçiriliyor.

Kan ve kan ürünleri ile de bulaşabilen hastalığa karşı; Türkiye'de 1987'den beri kan ve kan ürünleri HIV yönünden test ediliyor. Organ ve doku nakilleri öncesinde gerekli testlerin yapılması HIV geçiş riski en aza indiriliyor.

TÜRKİYE'DE HIV VAKALARINDA ARTIŞ VAR
BM Türkiye Daimi Koordinatörü Shahid Najam da BM'in, Türkiye'deki AIDS/HIV durumunu nasıl gördüğü ve bu alandaki sorunların çözülmesi için ne gibi önerilerde bulunduğuna ilişkin bilgi verdi. ''Türkiye, nispeten küçük bir HIV salgınına sahiptir. Öte yandan, yeni HIV vakalarının sayısı artmaktadır'' diyen Najam, şöyle devam etti:

''Özellikle hastalığın önlenmesi alanında, ülkede yapılması gereken işler vardır. İlk olarak, orta öğretim okullarında (6. ve 8. sınıflar), resmi müfredat kapsamında uygun bir HIV eğitimi uygulamaya konulmalı. Avrupa'da, tüm ülkeler bu gerekli eğitimi vermektedir. Gençleri örgün eğitimleri sırasında ve cinsel olgunluğa erişmeden önce eğitemezsek, tüm yaşamları boyunca risk altında olacaklardır. Ayrıca tüm yaş gruplarındaki nüfus için, davranış değişikliği programları uygulanmalı. İkinci olarak, Türkiye gibi salgının anahtar nüfuslarda yoğunlaştığı ülkeler için UNAIDS tarafından önerilen önleme programları yoluyla, yüksek risk altındaki anahtar gruplara (özellikle seks işçileri ve müşterileri, erkeklerle cinsel ilişkide bulunan erkekler ve uyuşturucu enjekte eden kişiler) hitap edilmeli. Bu kişilerin HIV önleme ve tedavi hizmetlerine tam erişimi sağlanmalı. Üçüncü olarak, Türkiye'de cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesi amacıyla prezervatif kullanımı çok düşüktür ve aktif bir biçimde teşvik edilmesi gereklidir. Son ama aynı derecede önemli bir nokta, HIV ile yaşayan kişilerin ve dışlanmış grupların damgalanmasını ve bunlara karşı ayrımcılık uygulanmasını önlemek amacıyla devlet ve sivil toplum tarafından harekete geçilmeli.''

BM'nin Türkiye'deki HIV/AIDS üzerindeki çalışmasının ana sonuçları hakkında da bilgi veren Najam, BM'nin ulusal HIV/AIDS müdahalesine, savunma ve öncelikli alanlardaki eylemlerin desteklenmesi yoluyla yardım ve destek sağladığını söyledi. Ulusal AIDS Komisyonu, Sağlık Bakanlığı, STK'lar, üniversiteler ve medya ile birlikte çalıştıklarını dile getiren Najam, ''Araştırma ile izleme ve değerlendirmeye yapılan yatırımlar, salgının ülkedeki doğasının ve dinamiklerinin anlaşılmasına yardımcı oldu. Desteklerimiz, HIV ile yaşayan insanları destekleyen bir STK için kapasite oluşturulmasından bu alanda yenilikçi çalışmalar ve faaliyetler gerçekleştirmeye kadar uzandı. Gelecek iki yıl için hedefimiz, HIV/AIDS'in önlenmesi, izlenmesi ve değerlendirilmesi konusunda devlet ile olan ortaklığımızı genişletmek ve yeni vakaların sayısını azaltmak için daha iyi bir HIV/AIDS denetimi sağlamak olacaktır'' diye konuştu.

YENİ HIV ENFEKSİYONLARI 1997'DEN BU YANA EN DÜŞÜK SEVİYEDE
Birleşmiş Milletler AIDS'le Mücadele Programı (UNAIDS) kapsamında bu yıl, ''Sıfıra İniş Vizyonu: Sıfır yeni HIV vakası. Sıfır ayrımcılık. Sıfır AIDS'e bağlı ölüm'' hedefi konduğunu belirten Najam, dünyanın her köşesindeki toplumsal kesimden insanların 2015 yılında erişilmek istenilen açık hedefler etrafında harekete geçirmeyi amaçladıklarını ifade etti.

Najam, HIV'in cinsel yolla bulaşmasını yarıya indirmeyi, uyuşturucu enjekte eden kişiler arasında HIV bulaşmasını yarı yarıya düşürmeyi, hiçbir bebeğin HIV hastası olarak doğmamasını sağlamayı, 15 milyon kişinin yaşam kurtaran antiretroviral tedavisine erişimine olanak tanımayı ve HIV ile yaşayan kişilerde tüberküloz (TB) ölümlerini yarıya indirmeyi istediklerini vurguladı.

Tüm dünyaya yapılan ''Sıfıra İniş'' çağrısının, 2011-2015 için Dünya AIDS Gününün kapsayıcı teması olduğunu anlatan Najam, Dünya AIDS Kampanyası'nın Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları tarafından 5 Eylül 2011'de duyurulduğunu anımsattı.

Najam, HIV tedavisinin yaşam kurtarma ve HIV önleme çabalarının ilerlemesi konusunda önemli bir etki sağladığını, HIV tedavisine uygun kişilerin yaklaşık yüzde 50'sinin artık tedaviye erişebildiğini, çocuklarda yeni HIV enfeksiyonlarının ortadan kaldırılmasının ulaşılabilir bir hedef olduğunu, HIV ile yaşayan hamile kadınların yaklaşık yüzde 50'sinin virüsün çocuklarına geçmesini önlemek için antiretroviral tedavi gördüğünü, yeni HIV enfeksiyonlarının 1997'den bu yana en düşük seviyelerde olduğunu vurguladı.

''Beş ülke daha, HIV'in gençler arasındaki yaygınlığında azalma rapor etmiştir. Rapor eden 24 ülkeden toplam 21'inde azalma görülmektedir'' diyen Najam, ''Yeni UNAIDS yatırım çerçevesi, ülkelerin 2015 hedeflerine erişmesine olanak verecektir. Harcamalar ile ilgili yeni stratejik yaklaşım, olağanüstü sonuçlar sağlayacaktır'' değerlendirmesinde bulundu.

Sayfa Yükleniyor...