2018 yılında yaşamını yitiren dünyaca ünlü foto muhabiri Ara Güler'in ikonik fotoğrafları anma pulu olarak bastırıldı. Beyoğlu Tarihi Postanesi'nde satışa sunulan pullar için koleksiyonerler heyecanlıydı. (Haber: Melike Şahin Kamera: Cahit Kazan)
]]>“Bu proje benim hayatımı değiştirdi: Ev kadınıyken ‘T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı’ unvanı aldım ve yurtdışına açılan bir zanaatkâr oldum.”Bu sözler Kütahya’da yaşayan iki çocuk ve bir torun sahibi Nevin Işık’a ait. Sözünü ettiği proje ise Kütahya Belediyesi’nin tam 20 yıl önce; 2004’te Avrupa Birliği (AB) desteğiyle hayata geçirdiği Çini, Seramik ve Süs Taşı Üzerine Gümüş İşlemeciliği Projesi. Kütahya gümüşü ile Kütahya çinisini bir araya getiren bu eğitim ve üretim projesi, o kadar başarılı olmuş ki; pek çok olağanüstü zanaatkar yetiştirmiş. Zanaatkârların eserleri uluslararası tanınırlık kazanmış.
Işık gümüş takı takmayı çok sevdiği için kursa kaydolmuş. Kursta takı yapmaktan da hoşlandığını keşfetmiş ve kendine minik bir atölye açmış. “Atölyeyi açtığımdan kimsenin haberi yoktu, öyle ki eşimin bile 2 ay sonra haberi oldu! Kurstan sonra atölyeye gidip kendi kendime çalışıyordum” diyor.
Zamanla Işık’ın azmi karşılık bulmuş ve gümüş ile çiniyi bir araya getirdiği takılar sadece Türkiye’de değil Almanya’da da meşhur olmuş. Işık atölyesinde takı üretmeye devam ediyor; gümüş işlemeciliği kursları veriyor ve “T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı” unvanıyla uluslararası fuarlara ve festivallere katılıyor.
Gümüş işleyerek çocuğunu büyüttü Ümmühan Oruç da ev kadınıyken bu kurs sayesinde yetenekli bir meslek erbabına dönüştü.
“İlk kursun ardından 3 yıl kalfalık, 3 yıl ustalık ve 6 ay da usta eğiticilik eğitimi aldım. Eğitimler sürerken takı ürettim ve yaptıklarımı satarak kızımı büyüttüm. Çok seviyorum bu işi ama kolay değil; bazen ateşle kaynak yapıyor, bazen çekiçle gümüşe şekil veriyor bazen de mikronları ölçüyoruz. Bütün bunlar ancak tutkuyla yapılabilir” diye konuşuyor. Oruç, Kütahya Belediyesi’ne bağlı UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı biriminde ve Halk Eğitim Merkezi bünyesinde halen çeşitli kurslar veriyor. Bu kurs sayesinde hayatı önemli ölçüde değişen bir diğer kişi de Sakin Yaman. “Usta öğretici olarak kursa davet edildim ve Ankara Beypazarı’ndan Kütahya’ya taşındım. Geliş o geliş!” diyor. Sesinden öyle anlaşılıyor ki; gümüş işlemeciliği, gümüş ve çiniden takı yapımı ve gümüşün Kütahya'dan gelen yarı değerli taşlarla birlikte kullanımı konularında öğrencilerine yıllardır verdiği eğitimden gurur duyuyor. "T.C. Kültür Bakanlığı Sanatçısı" unvanlı Yaman da halen Kütahya Belediyesi’ne bağlı UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı biriminde ve Halk Eğitim Merkezi bünyesinde halen çeşitli kurslar veriyor.Projenin başarısı tüm şehre fayda sağlıyor Kütahya Çiniciler, Fotoğrafçılar ve El Sanatları Esnaf Odası Başkanı Sadık Erilbaylı 20 yıl önce başlatılan bir projenin hem geleneksel sanatlar hem de şehrin ekonomik manzarası üzerindeki dönüştürücü etkisine dikkat çekiyor: “Bu proje çini ve gümüşün bir araya geldiği Kütahya'ya özgü yeni bir alan yarattı. Böylelikle el emeği göz nuru eserlerimizin cazibesi arttı. Takıcılık kentte önemli bir sektör haline geldi ve yeni ihracat olanakları doğdu. Başarının verdiği motivasyonla, gümüşten sonra bakır ve çiniyi bir arada kullanmaya başladık. Şimdi ahşabın ve çini ile uyumunu deniyoruz.”Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı, Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, “Yirmi yıl önce başlatılan bir AB projesinin bu kentin kültürel ve ekonomik canlılığına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu görmekten büyük heyecan duyuyorum. Projenin ev kadınlarını nasıl becerikli zanaatkara dönüştürdüğünü duymak beni gururlandırdı ve kentin kültürel yaşamı üzerindeki zenginleştirici etkisine bizzat şahit oldum. Bu projede yer alan herkese kalıcı katkıları için şükranlarımı sunuyorum” diyor. Türkiye’nin sahip olduğu gümüş madeninin yaklaşık yüzde 70’i Kütahya’da bulunuyor. Çinicilik ise hem tarihi bir gelenek hem de bölge halkı için önemli bir geçim kaynağı. Proje hakkında Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ile iş birliği içinde yürütülen proje, eski usta-çırak geleneğinden yararlanarak kayıtlı işgücünü genişletti. AB, bu başarılı girişimi Yeni Fırsatlar Hibe Programı kapsamında 200 bin avro ile desteklemişti. Proje kapsamında gümüş işleme konusunda uzmanlaşmış atölyeler kurulmuştu. Bu atölyeler, çini ve doğal taşların gümüş işleme teknikleriyle entegrasyonuna odaklanmıştı. Yaklaşık 200 öğrenci bir yıllık eğitim programını tamamlamış ve sertifika almaya hak kazanmıştı.]]>Mersin Devlet Opera ve Balesi (MDOB) "Hamlet" balesini sanatseverlerle buluşturacak.
Mersin Devlet Opera ve Balesi'nden yapılan açıklamaya göre, William Shakespeare'in eserlerinden "Hamlet" tragedyasının bale uyarlaması, 14 Mart Perşembe saat 20.30'da Mersin Kültür Merkezi Opera Sahnesi'nde beğeniye sunulacak. Müziğini besteci Revas Gabichvadze, orkestra şefliğini Murat Kodallı'nın yapacağı eserin reji ve koreografisi Nugzar Magalashvili ve Medei Magalashvili tarafından hazırlandı. Dekoru Savaş Camgöz, kostümleri Sevtaç Demirer, ışık tasarımı Tarı Deniz'e ait baleyi, Serbülent Biçer, Ender Üçdemir ve Özlem Şenormanlılar sahneye koyacak.]]>İstanbul bu hafta, geniş bir yelpazede birbirinden farklı etkinliklerle, yerli ve yabancı sanatçıların katıldığı konser, sergi, tiyatro gösterisi ve performanslara sahne olacak.
İstanbul Devlet Tiyatrosunda (İDT) 12-16 Mart'ta "Toplu Hikayeler", "Babamın Kelimeleriyle", "Parmak", "Çarpışma", "Tamamen Doluyuz" ve "Limon" oyunları izleyiciyle buluşacak. Ayrıca "Kırmızı Küre" ve "Çöp Canavarı " adlı çocuk oyunları da 17 Mart'ta İDT sahnelerinde minik izleyiciler için sahnelenecek. Şehir Tiyatrolarının bu haftaki programında Lefkoşa Belediye Tiyatrosunun "Parkta Güzel Bir Gün" ile "Maviydi Bisikletim", "Sivrisinekler", "Rüstemoğlu Cemal'in Tuhaf Hikayesi", "İfigenya", "Yaşamak Mı, Yoksa Ölmek Mi" ve "Zehir" oyunları yer alıyor. Ayrıca 17 Mart'ta "Herkes Sihirbaz Olacak", "Rüya", "Bekçi İle Postacı", "Masal", "Fındıkkıran", "Karagöz Çiftlik Bekçisi" ve "Elma Kurdu Kırtık" oyunları, Şehir Tiyatroları sahnelerinde minik izleyicilerin beğenisine sunulacak. Sinema tarihinde yer eden "Titanik", "Baba", "Kadın Kokusu", "Pulp Fiction", "Gladyatör" ve "Cesur Yürek" gibi filmlerden bir seçki yapılan "Film On The Stage" gösterisi 12 Mart'ta Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) sahnelenecek. Serdar Biliş'in yönettiği "Aydınlıkevler" oyunu 15 Mart'ta Maximum Uniq Hall'de, Oliver Twist'in macerasını konu alan "Oliver Twist" tiyatrosu ise 16 Mart'ta Maximum Uniq Lounge'da sahnelenecek. Dünya edebiyatının önemli eserlerinden "Fareler ve İnsanlar" 15,16,17 Mart'ta AKM Tiyatro Sahnesi'nde oynanacak. KONSERLER Dünyaca ünlü piyanist Evgeny Grinko, yarın Bostancı Gösteri Merkezi'nde dinleyicileriyle buluşacak. AKM, 12 Mart'ta "Ulusal Müziğimiz-Ulvi Cemal Erkin", 13 Mart'ta "İstanbul'da Ramazan Özel Konseri", "İzahlı Müzik Saati Bayati", 14 Mart'ta "Segah Kar", 15 Mart'ta ise İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Denizbank Konserleri kapsamında "Çanakkale Zaferi Konseri"ne ev sahipliği yapacak. İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) 13 Mart'ta "Viyana Okulu" konserini sanatseverlerle buluşturacak. İş Sanat'ın kariyerlerinin başındaki müzisyenlere sahne deneyimi sunarak destek olmak amacıyla sürdürdüğü "Parlayan Yıldızlar" konseri kapsamında 11 Mart'ta Ahmet Tümkaya ve Pelin Ece Acar konser verecek. Solist Doç. Dr. Adnan Çoban, şef ve kemani Doç. Yeşim Altınel Çoban "Hekim Bestekar ve Güftekarlar Konseri" 13 Mart'ta Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda müzikseverlerin karşısına çıkacak. DEVAM EDEN SERGİLER Albaraka Türk Uluslararası 6. Hat Yarışması'nın ödüllü eserlerinden oluşan "Güzel Ahlak" sergisi Taksim Camii Kültür Sanat Merkezi'nde 7 Nisan'a kadar, "Geçmişin İzinde" hat sergisi de ramazan sonunda kadar Galeri Eyüpsultan'da görülebilecek. "İstanbul Tasvirleri" sergisi, Fatih Belediyesinin ev sahipliğinde Kadırga Sanat Galerileri'nde 23 Mart'a kadar ziyaretçilerini ağırlayacak. Rami Kütüphanesi'nde gerçekleşen "Nazif'in Düğmeleri" sergisi 17 Mart'a kadar Rami Kütüphanesinde, hattat ve cilt sanatçısı Emin Barın'ın eserlerinden oluşan "Emin Barın: Ne Senden Rüku Ne Benden Kıyam" başlıklı sergi de 29 Nisan'a kadar Artİstanbul Feshane'de ziyarete açık olacak. Topkapı Sarayı Mukaddes Emanetler Dairesi de sergilenen eserlerdeki detaylı temizlik ve bakım çalışmalarının ardından yeni sergileme düzeniyle ziyaretçilerini bekliyor. Birkaç yıldır kapalı olan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın teşrifiyle geçen yıl yeniden ziyarete açılan müzede Hazreti İbrahim'in tenceresi, Hazreti Musa'nın asası, Hazreti Davud'un kılıcı, Hazreti Yusuf'un cübbesi, halifelere ve sahabeye ait kılıçlar, Hazreti Fatma'ya ait gömlek, Kabe anahtarları, Hacerü'l Esved mahfazası gibi "Asr-ı Saadet"i yansıtan mukaddes emanetler sergileniyor.]]>NTV'de yayınlanan, Ahmet Mümtaz Taylan'ın sunduğu "Empati" programı yılın en başarılı Reality programı" ödülünü kazandı. Medya ve Sanat Ödülleri İstanbul'da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Star TV Genel Yayın Yönetmeni Nazlı Çelik, "En İyi Kadın Haber Spikeri" ödülüne değer görülürken, Star TV'de yayınlanan "Zahide Yetiş'le Yeniden Başlasak" programı da en iyi gündüz kuşağı programı ödülünü aldı.
]]>Fransa'nın başkenti Paris'te 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında 4 Türk kadın ressamın eserlerinin yer aldığı serginin açılışı gerçekleşti.
Paris Yunus Emre Enstitüsü (YEE) ev sahipliğinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında açılışı yapılan sergide, Türk ressamlar Melek Art, Suzan Ay, Zeliha Bozoğlu ve Figen Beğen'in eserleri yer aldı. Enstitüde 2 farklı odada sergilenen eserler, Türk ve Fransız sanat severlerin beğenisini topladı. Serginin açılışına katılan 4 Türk kadın ressam, ziyaretçilere eserlerini ve ilham kaynaklarını tanıtma fırsatı buldu. "Gelecekten-Geleceğe" temalı portre çalışmalarında Anadolu kadınlarının el emeği dantellerini ve kanaviçelerini kullanan ressam Bozoğlu'nun, yöresel kıyafetlerde küçük bir kız çocuğunu tasvir ettiği "Yörük Kızı" isimli eseri de sergilendi. Yaklaşık 36 yıldır farklı sergilerde eserlerini sanat severlerle buluşturan ressam Art'ın tuvallerinde kullandığı canlı renkler, çiçek motifleri ve boncuklar ziyaretçilerin dikkatini çekti. Sergide tablolarında Mevlana Celaleddin Rumi'den esinlenen sanatçı Beğen'in aşık kuşları resmettiği tablolar ve ressam Ay'ın 3 boyutlu eserleri de yer aldı. Paris Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Celine Aydın'ın da katıldığı açılış gecesinde, ziyaretçiler "Kadınların Işığında" başlıklı fotoğraf sergisini de görme fırsatı buldu. Küratörlüğünü Mehmet Aslan'ın üstlendiği fotoğraf sergisinde aralarında AA foto muhabirlerinin de olduğu Türk kadın fotoğrafçılarının eserleri de yer alıyor.]]>Resim yapan domuz olarak sosyal medyada ünlenen "Pigcasso", 8 yaşında hayatını kaybetti.
]]>Fenerbahçe, Eda Erdem Dündar'ı, çok az sporcuya layık görülen bir şekilde onurlandırdı. Hem kulüp hem de milli takımda birçok başarının mimarı olan Eda'nın heykeli, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Kadıköy'de dikildi. Açılış töreninde duygusal anlar yaşandı. Sporseverler de bu jestten memnun kaldı.
]]>Geleneksel Türk Tiyatrosu'nun 5. Kavuklusu, Seksenler dizisi nin Fehmi'si, "Gora" filmininnın Bob Marley Faruk'u... Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Rasim Öztekin ölümünün 3. yılında anılıyor.
]]>Seksenler dizisinin Fehmi Baba'sı Rasim Öztekin, oyunculuğun yanı sıra dizi ve filmlerde yaptığı seslendirmeler ve imza attığı köşe yazılarıyla gönüllerde yer edindi. Öztekin'in vefatının üzerinden 3 yıl geçti.
Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Rasim Öztekin'in vefatının üzerinden 3 yıl geçti. Türk tiyatrosunun beşinci kavuklusu, televizyon ve tiyatronun güldüren yüzü Öztekin, oyunculuğun yanı sıra dizi ve filmlerde yaptığı seslendirmeler ve imza attığı köşe yazılarıyla gönüllerde yer edindi. Tam adı Rasim Mükerrem Öztekin olan sanatçı, Şükran ve Atilla Fazlı Öztekin çiftinin çocuğu olarak 14 Ocak 1959'da İstanbul'da dünyaya geldi. Galatasaray Lisesinde eğitim gören başarılı oyuncu, İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. Rasim Öztekin, İstanbul Akademik Sanatçılar Topluluğu, Kadıköy Halk Eğitim ve Nöbetçi Tiyatro'da amatör çalışmalar yaparak sahneye adım attı.
TÜRK TİYATROSUNUN USTALARIYLA AYNI SAHNEYİ PAYLAŞTI Ferhan Şensoy'un Ortaoyuncular Topluluğu ile 1980'de profesyonel tiyatro oyuncusu olan Öztekin, 1980-1992'de, Ortaoyuncular Tiyatrosunun "Şahları da Vururlar", "Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı", "İçinden Tramvay Geçen Şarkı" ve "İstanbul'u Satıyorum" adlı eserleriyle birlikte tüm oyunlarında rol aldı. Usta oyuncu, Türk tiyatrosunun önemli isimlerinden Münir Özkul, Erol Günaydın, Tuncel Kurtiz, Ferhan Şensoy ve Zeliha Berksoy ile aynı sahneyi paylaştı. Rasim Öztekin, 1992-1995'te Nükhet Duru ve Demet Akbağ ile "Müzikomedi", Hülya Avşar, İbrahim Tatlıses ve Demet Akbağ ile "Mega Show, Demet Akbağ ve Ayşen Gruda ile "Yeşil Kabare Şovları"nda izleyicinin karşısına geçti. Gani Müjde ve Yılmaz Erdoğan'ın yazdığı "2071'de Türkiye" adlı müzikali 1994'te sahneye koyan sanatçı, eserde oyuncu olarak da yer aldı. SİNEMAYA 1986'DA ADIM ATTI Usta sanatçı, "Görevimiz Komedi", "Komedi Türk", "Bak Hele Bak", "Eğrisiyle Doğrusuyla", "Biraz Düş, Biraz Gülüş", "Eşref Saati" ve "Bizden Size" adlı programlarda sunuculuk yaptı. "Bir Günlük Aşk" filmiyle 1986'da sinemaya adım atan sanatçı, kariyeri boyunca "Kurt Kanunu", "Şans Kapıyı Kırınca", "GORA, "Düğün Dernek", "Mandıra Filozofu" ve "Çalgı Çengi İkimiz"in de aralarında bulunduğu birçok filmde oyunculuk yaptı. Öztekin, "Köşe Dönücü" adlı televizyon dizisinin ardından, "Klavye Delikanlıları", "Geniş Aile" ve "Seksenler" adlı dizilerde canlandırdığı karakterlerle izleyicinin beğenisini kazandı.
Bir yandan çizgi film ve reklam seslendirmeleri de yapan sanatçı, Gani Müjde'nin yazdığı, Mehmet Ergen'in sahnelediği "Yıldızların Altında" adlı müzikalde Beyazıt Öztürk ve Candan Erçetin ile başrolü paylaştı. Başarılı oyuncu, TRT'de program metin yazarlığı yaptı. Akşam ve Star gazetelerinde köşe yazarı olarak görev yapan Öztekin, kendi internet sayfasında da çeşitli konularda yazılar kaleme aldı. Usta oyuncu, 2009'da rol aldığı "Boş Gezen ve Kalfası" adlı oyun sırasında kalp krizi geçirdi, tedavi sırasında sanatçıya kalp pili takıldı. Rasim Öztekin, başta sağlık olmak üzere çeşitli sosyal farkındalık projelerinde yer aldı. KAVUĞU 2020'DE ŞEVKET ÇORUH'A TESLİM ETTİ Geleneksel Türk tiyatrosunun önemli simgelerinden Hasan Efendi'nin kavuğunu, tiyatro sanatçısı Ferhan Şensoy'dan 2016'da teslim alan sanatçı, sağlık sorunları nedeniyle kavuğu 2020'de Şevket Çoruh'a teslim etti. Rasim Öztekin'in Zeynep Aslıhan İsbay ile evliliğinden, kendisi gibi oyuncu olan kızı, Pelin Öztekin, 1987'de dünyaya geldi. Öztekin, 2005'te gazeteci Esra Kazancıbaşı ile dünya evine girdi. Tiyatro alanında 1988'de Altan Erbulak Ödülleri'nde "En İyi Oyuncu", 1995'te İsmail Dümbüllü Ödülleri'nde "Yılın En Başarılı Oyuncusu" ve 2003'te "Afife Tiyatro Ödülleri"nde komedi ve müzikal dalında "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" seçilen Öztekin, sivil toplum kuruluşları, medya ve üniversiteler tarafından da pek çok kez, "yılın sanatçısı" seçildi. Köşe yazılarından derlenen "Atış Serbest" adlı bir kitabı da bulunan Öztekin, kalp rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı hastanede 8 Mart 2021'de, 62 yaşındayken hayatını kaybetti.SANATÇININ ROL ALDIĞI ESERLER Tiyatro: "İstanbul'u Satıyorum", "Don Juan ile Madonna", "Soyut Padişah", "Yorgun Matador", "Aşkımızın Gemisi Fındık Kabuğu", "Güle Güle Godot", "Aptallara Güzel Gelen Televizyon Dizileri", "Haldun Taner Kabare", "Çok Tuhaf Soruşturma", "Parasız Yaşamak Pahalı", "Fişne Pahçesu", "Kökü Bitti Zıkkım Zulada", "Sahibinden Satılık Birinci El Ortaoyunu", "Uzun Donlu Kişot", "Kiralık Oyun". Sinema: "Çalgı Çengi İkimiz", "Düğün Dernek", "Düğün Dernek 2", "Mandıra Filozofu", "Vay Arkadaş", "Gelecekten Bir Gün", "Kanal-İ-Zasyon", "Kabadayı", "Kapılara Dikkat", "Şans Kapıyı Kırınca", "Pardon" ve "G.O.R.A". Dizi: "Klavye Delikanlıları", "Kardeş Payı", "Seksenler", "Geniş Aile", "Komedi Türk", "Eyvah Halam", "Suç Dosyası", "Güzel Günler", "Pertev Bey'in Üç Kızı", "Hırsız Polis", "Dolunay", "Ev Hali", "Yeni Hayat", "Paşa Baba Konağı", "Başka İstanbul Yok", "Boşgezen ve Kalfası", "Fal Bilim Merkezi", "Köşe Dönücü".]]>Dilhan Eryurt, Naciye Suman, Semiha Es ve daha niceleri... 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde çalıştığı alanda ilklere imza atan kadınlar, tarihe adını altın harflerle yazdırdı. İşte Türkiye'nin emekçi kadınları...
]]>Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi tarafından 1929'dan bu yana verilen Oscar Ödülleri sinema dünyasının enlerini seçmeye devam ediyor. İşte güçlü kadrosu, senaryosu veya görüntü yönetmenliğiyle öne çıkarak Oscar tarihine geçen En İyi Film ödüllü yapımlar...
]]>İngiliz yazar Jane Austen’in kitabından uyarlanmış, 1995 yapımı Gurur ve Önyargı dizisinde ünlü oyuncu Colin Firth'un giydiği gömlek, açık artırmada bugün satışa çıkıyor. Müzayedede 60'tan fazla film ve TV kostümü satılarak tüm geliri hayır kurumlarına bağışlanacak.
]]>Antalya Devlet Opera ve Balesi (DOB), romantik balenin önemli başyapıtlarından "Giselle"yi bu sezon son kez sanatseverlerle buluşturacak.
Antalya DOB'dan yapılan açıklamaya göre, şubat ayında prömiyeri gerçekleştirilen ve kapalı gişe sahnelenen romantik balenin önemli başyapıtlarından "Giselle" balesi 7 ve 9 Mart'ta saat 20.00'de Haşim İşcan Kültür Merkezi'nde sahnelenecek. Konusunu Alman şair Henrich Heine'nin "Almanya Üzerine" adlı kitabında anlattığı Wililer efsanesinden alan bale, Fransız besteci Adolphe Adam'ın müzikleri üzerine Jean Coralli ve Jules Perrot'un koreografisiyle sahneye koyuluyor.Aşk, hüsran, ölüm, vicdan azabı, kavuşamama ve yeniden birleşme düşü ekseninde geçen eserde, orkestrayı şef Pavel Petrenko yönetiyor, eserin başkemancılığını Sibel Aydın üstleniyor."Giselle" balesinin dekoru Çağda Çitkaya, kostümü Nursun Ünlü ve ışık tasarımı Mustafa Eski imzasını taşıyor. Doğaüstü ögelerle dolu bale, dans etmeyi çok seven, genç ve güzel, bir o kadar da utangaç Giselle adında bir köylü kızıyla kendisini ona "Loys" adlı bir çiftçi olarak tanıtan ve Giselle'ye delicesine aşık olan Kont Albrecht'in hikayesini konu alıyor. Bu sezon son kez sahnelenecek eserde, "Giselle"yi Rina Murata, "Albrecht"i Mersin Devlet Opera ve Balesi sanatçısı Ozan Demirbaş, "Hilarion"i Artur Ivanov, "Myrtha"yi Milina Fidan Özbek, "Köy Pas de Deux'i ise Haruna Takeda ve Kaname Noi canlandıracak.]]>Gençlerin sanatsal etkinliklerden ücretsiz veya indirimli faydalanabileceği "Genç Kart" uygulaması Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Peki Genç Kart nedir, kimler kullanabilir, nasıl ve nereden başvuru yapılır?
"Genç Kart" sahipleri sanatsal etkinliklerden ücretsiz veya indirimli faydalanabilecek. Söz konusu Cumhurbaşkanı Kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın "Genç Kart" isimli kültür ve sanat projesi kapsamında gençler sanatsal etkinliklerden ücretsiz veya indirimli faydalanabilecek. GENÇ KART NEDİR? Bakanlığa bağlı müze ve ören yerleri ile Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Atatürk Kültür Merkezi'ndeki sanat etkinlikleri bu kapsamda olacak. "Genç Kart" uygulamasından 18 yaşına giren gençler bir yıl boyunca faydalanabilecek. GENÇ KART NEREDEN ALINIR? Başvuru tarihi henüz açıklanmadı ancak önümüzdeki günlerde başvurulara ilişkin bilgilerin de paylaşılması bekleniyor.
NEREDEN BAŞVURU YAPILIR?
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "GençKart" uygulaması başvurularının e-Devlet üzerinden yapılabileceğini bildirdi. Bakan Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "GençKart" uygulaması ile sanatsal etkinliklerden ücretsiz ya da indirimli faydalanma imkanı sağlayan Cumhurbaşkanı Kararı'nın, Resmi Gazete'de yayımlanmasından dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etti. Ersoy, paylaşımında şu ifadeleri kullandı: "Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasından Devlet Tiyatrolarımıza, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğümüzden Devlet Opera ve Balesi ile Atatürk Kültür Merkezine, kültür ve sanat kurumlarımızda sahnelenecek etkinliklerimizden gençlerimiz, bir kereye mahsus olmak üzere ücretsiz yararlanabilecek. 18 yaşındaki gençlerin bir yıl boyunca kullanabileceği bu kültür ve sanat projemiz ile Bakanlığımıza bağlı müze ve ören yerleri de ücretsiz olacak. Gençler, GençKart başvurularınızı e-devlet üzerinden yapabilirsiniz."
]]>Fransız sinemasının efsane ismi Alain Delon'un evinde polis arama yaptı. 88 yaşındaki ünlü oyuncunun evinde 72 silah ve 3 binden fazla mermi ele geçildi.
Fransız sinemasının altın çığının yıldız ismi Alain Delon'un evinden adeta cephanelik çıktı. Aktörün Paris'in yaklaşık 135 kilometre güneyindeki Douchy-Montcorbon'daki evinde yapılan aramada çok 72 silah ve 3 binden fazla mermi ele geçildi.
BBC'de yer alan habere göre arama, mahkeme tarafından gönderilen bir yetkilinin Delon'un evinde bir silah fark etmesi ve hakimi uyarması üzerine gerçekleşti.
Savcılar, Delon'un silah ruhsatının olmadığını söyledi.
Oyuncunun sağlığı, 2019'da felç geçirmesinin ardından son yıllarda daha kötüye gitti. Fransız medyasına göre Delon'un, açıklanmayan başka bir ciddi rahatsızlığı daha söz konusu.
ÇOCUKLARININ MİRAS KAVGASI
Sağlığı kötüleşen Alain Delon'un üç çocuğunun miras kavgası gündem olmuştu.
Oğulları Anthony ve Alain-Fabien, kız kardeşleri Anouchka'nın babalarını manipüle ettiğini ve sağlık durumunu sakladığını iddia ediyor. Anouchka ise, kardeşlerinin babalarının hayatını tehlikeye attığını ve İsviçre'ye taşınmalarını engellediklerini söylüyor.
Oyunucunun çocukları birbirlerine karşı, hakaret, suçlama ve gizli kaydın basına yansıdığı bir yasal mücadele yürütüyor.
Delon'un kamuoyu önünde aktör olarak son görünmesi ise 2019 yılındaki Cannes Film Festivali'nde oldu. Oyuncuya burada Fahri Altın Palimiye'ye layık görülmüştü.
]]>Araştırmacı yazar ve müzisyen Bayram Bilge Tokel, Sinan Yağmur imzasıyla çıkan "Aşkın Son Ozanı Neşet Ertaş" kitabının kendi eseri olan "Neşet Ertaş Kitabı"ndan intihal olduğu gerekçesiyle açtığı davayı kazandı. Tokel'e tazminat ödenmesine ve kitabın toplatılmasına karar verildi.
Araştırmacı yazar ve müzisyen Bayram Bilge Tokel'in, Sinan Yağmur aleyhine açtığı intihal davasında karar çıktı. Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi'nde görülen dava sonucunda, 2022'de piyasaya çıkan kitapta bilirkişi raporlarıyla intihal tespit edilerek, kitabın yeniden basımının, yayımlanmasının, dağıtımının engellemesine, basılan kitapların toplatılmasına, mahkeme kararının ulusal çapta yayın yapan en yüksek tirajlı gazetede yayımlanmasına ve Sinan Yağmur'un Bayram Bilge Tokel'e 11 bin 25 lira maddi tazminat ödemesine hükmedildi. Tokel'in vekili dava gerekçesinde müvekkilinin 1999'da yayımlanan "Neşet Ertaş Kitabı" isimli eserinin ünlü halk ozanı hakkında yazılan ilk eser olduğunu, toplam yedi baskı yaptığını, İngilizceye çevrilerek Bilkent Üniversitesinde ders kitabı olarak okutulduğunu belirtti. Yağmur'un kitabında "Neşet Ertaş Kitabı"ndan alıntılar yaptığını, iktibas ve alıntı kuralına uymadığı iddiası, bilirkişi heyeti tarafından iki kitap incelenerek değerlendirildi. Bilirkişi heyeti raporunda "davalıya ait kitabın içeriğinde yer alan davacıya ait kısımların, maksadın haklı göstereceği sınırın ötesinde olduğu" ifade edildi. Sinan Yağmur'un kitabında metin içindeki bilgileri nereden aldığına ilişkin bir kaynakça kullanmadığı ve kitabın sonunda da Bayram Bilge Tokel'in kaynak gösterilmediği vurgulandı.
]]>Sinema oyuncusu Tolga Savacı, geçirdiği kalp krizi sonucu 60 yaşında yaşamını yitirdi. Savacı, uzun yıllardır eşi Nermin Bezmen'le Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) yaşıyordu.
80'li yıllar Yeşilçam filmlerinin sevilen oyuncusu Tolga Savacı (60), kalp krizi sonucu vefat etti.
Savacı'nın ani ölümünü eşi Nermin Bezmen, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu.
Bezmen, eşinin vefatını "Yüreğim kanıyor!!! Kanıyor!!! Kaybettim, dev yürekli sevdiceğimi. Ansızın çıktı sonsuza yolculuğuna. Ben yerle gök, yangınlarla buzlar arasında kayıplarda. Canım Sibel, Zeynep Savacı, canım evlatlarım Pamira, Cazım, Ariella, Shawn, canım torunlarım Pia, Shaya, Luna derin acımızı yaşıyoruz." notuyla paylaştı.
TOLGA SAVACI KİMDİR?
6 Mayıs 1963'te İstanbul'da doğan Tolga Savacı, Fransız Koleji'ni bitirdikten sonra 1983 yılında İtalya'da mankenlik eğitimi aldı.
Savacı, 1985 yılında Banu Alkan'la başrolde yer aldığı "Arzu" filmiyle beyazperdeye adım attı.
80'LERDE BİRÇOK FİLMDE ROL ALDI
Tolga Savacı, 80'li yıllarda Banu Alkan ve Hülya Avşar başta olmak üzere birçok kadın yıldızla çeşitli filmlerde yer aldı.
2015 yılında yazar Nermin Bezmen'le evlenen Savacı, ABD'de yaşamaya başlamıştı.
]]>Dünyaca ünlü besteci Gioachino Rossini ve librettist Cesare della Valle tarafından kaleme alınan "2. Mehmet" (Maometto II) operasının prömiyeri bu akşam Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) gerçekleştirilecek.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) bünyesinde sahnelenecek eser, Fatih Sultan Mehmet'in Venedik Cumhuriyeti hakimiyetindeki Eğriboz kuşatması sırasında yaşadıklarını anlatıyor. Eser aynı zamanda Gioacchino Rossini'nin en yenilikçi ve iddialı operası olarak değerlendiriliyor. Ünlü orkestra şefi Alessandro de Marchi'nin yönetimini üstlendiği esere İDOB Orkestrası eşlik ederken, rejiyi daha önce birçok Gioacchino Rossini oyunu sahneye koyan Renato Bonajuto yönetiyor. Eserin dekor tasarımını Zeki Sarayoğlu, kostüm tasarımını Gizem Betil, ışık tasarımını Ahmet Defne yaparken, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Korosu’nu Paolo Villa yönetiyor. Eserdeki koreografi ise Nil Berkan İmzalı.TÜM DEKOR VE KOSTÜMLER İDOB ATÖLYELERİNDE HAZIRLANDI Operanın rejisörü Renato Bonajuto, orkestra şefi Alessandro de Marchi, oyuncular Mert Süngü, Burak Bilgili ve İDOB Müdürü Caner Akgün prömiyer öncesi yapılan son provada AA muhabirine açıklamalarda bulundu. AKM ve İDOB'un tüm imkanlarının kullanıldığı hacimli bir operanın repertuvara eklenmesi hakkında Akgün, marangozdan kunduracısına, demirden boyahanelere kadar tüm prodüksiyonu yerli imkanlarla İDOB atölyelerinde yaptıklarını anlattı. Akgün, "Yaş sınırı düşük bir seyirci kitlemiz var. Gençlerin ve orta yaşlı kesimin de Fatih Sultan Mehmet'in bu incelikli yapısını tanımaları bizi çok mutlu ediyor." dedi. "BÖYLE BİR SAHNEYİ AVRUPA'DA BULMAK ÇOK ZOR OLUYOR" Rejisör Renato Bonajuto, AKM Türk Telekom Opera Salonu teknolojisinin gelişmiş olduğuna değinerek, "2. Mehmet" gibi komplike bir sahne kurgusuna sahip operada, dönen sahne, asansör gibi tüm imkanlardan yararlandıklarını söyledi. Bu eser için sahnedeki bütün özellikleri kullandıklarını belirten Bonajuto, "Dönen sahne, asansörler, ışıklar. Mutluyuz, çünkü böyle bir sahneyi Avrupa'da bulmak çok zor oluyor. Bu çok büyük bir şans İstanbul için, Türkiye için." diye konuştu. Orkestra şefi Alessandro de Marchi ise, Türkiye'de ilk defa bulunmanın kendisi için çok güzel bir his olduğunu, İDOB Orkestrası ile yakaladıkları uyumla birlikte ilk anından beri kendini evinde gibi hissettiğini ifade etti. AKM sahnesi hakkında Marchi, "Burada ufak detaylar üzerine çalışma imkanı bulduk. Bu kadar çok sesin, enstrümanın olduğu aynı zamanda gerçek bir atın olduğu bir sahnede detaylar önemli. Büyük resmin güzelliği buradan geliyor." değerlendirmesini yaptı. "BU OPERANIN EVRENSEL BİR FİKRİ VAR" Oyunu daha önce Almanya'da da oynadıklarını ve Alessandro bir Rossini uzmanıyla çalışmanın çok keyifli olduğunu söyleyen Mert Süngü de, "Bu operanın evrensel bir fikri var. Fatih Sultan Mehmet yurt dışında da çok önemli bir figür, İtalya'da özellikle. Rossini'nin bunu yazma sebebi de bu." diyerek, herkesin kendisinden bir parça bulabileceği "2. Mehmet" operasına sanatseverleri davet etti. Operada 2. Mehmet rolünde oynayan Burak Bilgili ise eserin dayandığı Eğriboz savaşının çok bilinmediğinden bahsederek, yurt dışında birçok sanatçının Türklere bakarken bir merhamet gördüğünü, hayranlık beslediğini aktardı. Rossini'nin teknik olarak Türkleri kahramanca bir bas tonla yazdığı yorumunda bulunan Bilgili, "Rossini, bir Türk opera sanatçısının Türk karakterini söyleyeceğini hayal edemezdi." ifadesini kullandı. Eser, 24 Şubat'taki prömiyerinin ardından 28 Şubat, 2 ve 6 Mart'ta Atatürk Kültür Merkezi Türk Telekom Opera Salonu'nda sanatseverlerle buluşacak. "2. Mehmet" operasında "2. Mehmet" rolünde Burak Bilgili ve Doğukan Özkan, "Anna" rolünde Dilruba Bilgi ve Gülbin Günay, "Calbo" rolünde Barbora Hitay, Asude Karayavuz ve Esen Demirci, "Paolo Erisso" rolünde Mert Süngü ile Ufuk Toker, "Condulmiero" rolünde Berk Dalkılıç ve Yoel Keşap, "Selim" rolünde Hazal Ata ve Anıl Önder dönüşümlü olarak oynuyor.]]>Karayip Korsanları filmleriyle ününe ün katan, Amerikalı oyuncu Johnny Depp'in, Suudi Arabistan'ın "Kültür Elçisi" olmayı değerlendirdiği iddia edildi. Geçtiğimiz yıl özel davetle Suudi Arabistan'da sık sık zaman geçiren Depp'in, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'la da derin bir arkadaşlık bağı kurduğu ve Veliaht Prens'e, "Cemal Kaşıkçı'ya ne olduğunu" sorabildiği iddia edildi.
Dünyaca ünlü oyuncu Johnny Depp ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın yakın bir arkadaşlık bağı kurduğu iddia edildi. Depp'in rekor bir sözleşmeyle Suudi Arabistan'ın Kültür Elçisi olabileceği öne sürülüyor. Popüler kültür dergisi Vanity Fair, ikili arasındaki dikkat çeken dostluğu yazdı. Habere göre Depp, son bir yıl içinde, 7 haftadan fazla bir süre Suudi Arabistan'da vakit geçirdi. Kraliyet saraylarında kaldı, ülkeyi yat ve helikopterle gezdi. Hatta Prens'in özel uçağıyla Londra'da bir konsere gitti ve geri döndü. Suudi Arabistan'ın Kültür Bakanı olan, Muhammed bin Selman'ın kuzeni Prens Badr bin Farhan Al Saud aracılığıyla tanışan ikilinin derin bir dostluk bağı kurduğu belirtiliyor.
CEMAL KAŞIKÇI SORUSU Hatta ikili arasındaki arkadaşlık o kadar ilerledi ki, Johnny Depp'in Veliaht Prens'e, "Cemal Kaşıkçı'ya ne olduğunu" sorabildiği iddia edildi. Habere göre Prens, Depp'in sorusunu rahatlıkla cevapladı. Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın düşmanlarıyla birlikte çalışan bir casus olduğunu söyledi. Prens Selman, Kaşıkçı hakkında yalnızca gözaltı emri verdiğini ancak bu talimatın, Kaşıkçı'nın öldürülmesi halinde kendisinin mutlu olacağına inanan bazı Suudi yetkililer tarafından yanlış anlaşıldığını iddia etti. Cinayet emri vermediğini dile getiren Prens Selman, yine de sorumluluğu üstlendiğini belirtti.
"KÜLTÜREL DEVRİMİ BİRİNCİ ELDEN TECRÜBE ETTİM" Dergiye konuşan Johnny Depp ise Suudi Arabistan deneyimini değerlendirdi. Önceleri Suudi Arabistan hakkında bilgisiz olduğunu söyleyen Depp, "Ancak sonra orada yaşanan kültürel devrimi birinci elden tecrübe ettim." ifadelerini kullandı. Amerikalı aktörün, Suudi Arabistan'ın "kültürel rönesansını" tanıtmak için yıllık 7 basamaklı bir sözleşmeyi değerlendirdiği iddia ediliyor. Suudi Arabistan, Prens Selman'ın "Vizyon 2030" hedefleri kapsamında, madencilikten gayrimenkule, spordan turizme kadar pek çok alanda yüklü yatırımlar yapıyor. Riyad yönetimi, yeni gelir kaynakları ile petrole olan bağımlılığı ortadan kaldırmaı hedefliyor.
]]>Sinema Yazarları Derneğince (SİYAD) 56. SİYAD Ödülleri'nde verilecek onur ve emek ödülleri belirlendi.
Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) tarafından verilen "SİYAD Ödülleri"nde "Onur" ve "Emek" ödüllerinin sahipleri açıklandı. SİYAD'dan yapılan açıklamaya göre, bu yıl 4 Mart'ta düzenlenecek törenle yönetmen Tomris Giritlioğlu ile oyuncu ve şarkıcı Lale Belkıs'a "Onur Ödülü", oyuncu Necmettin Çobanoğlu'na da "Emek Ödülü" verilecek. Türkiye'nin yakın tarihine odaklanan yönetmen Tomris Giritlioğlu, toplumsal ve siyasi olayların insanların hayatını nasıl etkilediğini sinemada ustaca anlattı. Oyunculuğu kadar şarkıcılığıyla da Türk sinemasına önemli katkılar sunan Lale Belkıs, Sophia Loren, Ava Gardner ve Cahide Sonku'ya sesini verdi. Altın Palmiye ve Oscar ödülü alan filmlerde rol alan Necmettin Çobanoğlu ise "Katırcılar", "Mülteci", "Küçük Özgürlük", "Kuzu", "Karşılaşma", "Eve Dönüş", "Saklı Düşler" ve "Güz Sancısı" gibi yapımlarda oynadı.]]>İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) Modern Dans Topluluğu MDTistanbul, "Winterreise" (Kış Yolculuğu) eseriyle 17 Şubat’ta, Kadikoy Belediyesi Süreyya Opera Salonu'nda sanatseverlerle buluşacak.
İDOB'dan yapılan açıklamaya göre topluluk, Avusturyalı besteci Franz Schubert'in bestelediği, Alman şair Wilhelm Müller'in kaleme aldığı 24 parçalık şiir dizisi Winterreise eserini yorumlayacak. Dramatik bir yolculuğu anlatan eser, aşkı kaybederek yalnız yaşayan yolcunun, köyünü ve sevdiklerini geride bırakarak, kendi varoluşunu ve yaşamın anlamını sorgulamasını işliyor. Deniz Özaydın, Evrim Akyay, Emre Karaca, Huri Murphy, İsmet Köroğlu, Mert Öztekin ve Tuğçe Göncü'nün koreograf olarak yer aldığı eserin librettosu ve yönetimi Mert Öztekin’e ait. Eser, bariton Kevork Tavityan ile yaylı çalgılar dörtlüsü Aslı Ceren Gürkan, Pınar Gizem Korkmaz, Verda Gül ve Gözde Öcal Güvemli'nin eşliğinde sahnelenecek. Kağıt israfına dikkati çekmek ve geri dönüşüme katkı sağlamak amacıyla farklı kurumlardaki atık kağıtların kullanıldığı etkinliğin dekor ve kostüm tasarımını Olcay Engin Kaymaz, görsel ve ışık konseptini Burhan Yücel üstlendi. Eser, 20 Şubat'ta Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi'nde, 5 Mart ve 2 Nisan’da Atatürk Kültür Merkezi Tiyatro Sahnesi’nde yeniden sahnelenecek.]]>İngiliz Doğa Tarihi Müzesi tarafından düzenlenen, Yılın Yaban Hayatı Fotoğrafçısı yarışmasında kazanan belli oldu. Dünyanın dört bir yanından yaban hayatı fotoğrafçılığı ve doğa tutkunlarının oyladığı 25 fotoğraf arasında buz kütlesinin üzerinde uyuyan kutup ayısı fotoğrafı yarışmayı kazandı. İşte Yılın Yaban Hayatı Fotoğrafçısı Ödülleri'nde finale kalan fotoğraflar...
]]>Besteci, piyanist ve akademisyen Evrim Demirel, Yunanlı klarnet ustası Vasilis Saleas ile 7 Mart'ta müzikseverlerle buluşacak.
Sanatçı Evrim Demirel, "Makamsız Project" ve "Kadim" albümlerinden oluşan repertuvarıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda sahne alacak. Eserlerinde Türk müziği ile cazı birleştiren Demirel, müzikal hayatına ve çalışmalarına ilişkin yaptığı açıklamada, müziğe olan sevgisinin çocukluk yıllarında başladığını söyledi. İzmir Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'ndeyken piyano çalmaya başladığını dile getiren Demirel, "Daha sonra kompozisyona merak saldım. Lise yıllarında da caza çok meraklıydım. Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi'nde kompozisyon okudum. Oradan Hollanda'ya geçtim, hem caz piyano hem kompozisyon okudum. Hollanda'ya giderek müzik hayatımda önemli bir merhale kat etmiş oldum" dedi. Demirel, yüksek lisans öğrenimini Amsterdam Konservatuvarında Theo Loevendie ile kompozisyon dalında tamamladığını belirterek, "2007'de Türkiye'ye döndüm. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarında doktoramı yaptım. Akademik kariyerim bir yandan devam etti. 2017'de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarında caz bölümünü açtık. 2021'de profesörlüğümü aldım. Şu anda Caz Ana Sanat Dalı Başkanı olarak görev yapıyorum" diye konuştu.Hem besteci hem de caz piyanisti olarak aktif bir sanat hayatının olduğunu aktaran başarılı müzisyen, "Bugüne kadar sahne müzikleri, opera, senfonik yapıtlar, oda müzikleri besteledim. Eserlerim çok çeşitli ülkelerde seslendirildi, özellikle Avrupa ülkelerinde. 2022'de 'Avrupa Bestecilik Ödülü'nü kazandım. Yakın zamanda Gedik Filarmoni Orkestrası için bir piyano konçertosu besteledim. Bir yandan caz çalışmalarım devam ediyor. Şu ana kadar çeşitli albümlerim yayınlandı. En son yayınlanan albümüm 'Kadim' ve 'Makamsız Project'. CRR'de de bu albümlerin konserini yapacağız. Çeşitli müzisyenlerle iş birliği ile konserler vermeye devam ediyorum" dedi.
Türk müziğinden oldukça etkilendiğinin altını çizen Demirel, "Bu alanı tanımaya çalışıyorum. Bu alanda aktif olan yakın arkadaşlarım var. Onlarla iş birliği yapmak beni çok besliyor. Çünkü Anadolu toprakları her anlamda, müzikal anlamda da çok zengin. Bu mirastan yararlanmayı kendime hak görüyorum ve Türk müziği, caz ve klasik müzikle ilgili işleri birleştiriyorum" değerlendirmesini yaptı.
Evrim Demirel, son çıkan albümlerine ilişkin "Kadim, aslında Anadolu topraklarında antik dönemden bu yana olan seslerin bana iletilmesi diyebilirim. İçerisinde bana ait 5 beste var. Birincisi Kadim, ikincisi Ziggurat, İlk Peşrev, Meddah ve Su eserleri. Bunların hepsinde derinlemesine bir Türk müziği var. Burada önemli bir isim de var; Murat Tırnak. Tırnak, Türk müziği nefesli sazlarını virtüöz düzeyinde çalabilen bir duayen ve çeşitli çalgıları çalıyor albümde. Mesela Kadim'de duduk, Ziggurat'ta zurna, İlk Peşrev'de ney var. Bir yandan da içinde caz müzisyenleri var, Kaan Yıldız ve benim gibi. Bu albümde çeşitli müzisyenler ortak bir alanda buluşup, yeni bir söylem peşinde koşuyor. Makamsız Project de caz ve Türk müziğini bir araya getiren dünya müziği projesi. Bu dünya müziği projesine çok önemli bir konuk getiriyoruz. Vasilis Saleas, makamsal klarnet ekolünün önemli temsilcilerinden birisi. Makamsız Project ile onu ağırlamak çok heyecan verici. 7 Mart'ta yapacağımız konser, Vasilis'in katkılarıyla daha da ilgi çekici olacak" ifadelerini kullandı. Makamsız'ın kendisinin ortaya koyduğu bir kavram olduğuna işaret eden Demirel, "Hatta Alman müzikolog Martin Greve, yıllar sonra 'Makamsız' isminde, Türk müziğini incelediği bir kitap yazdı. Orada da benim makamsız kavramıma gönderme yaptı. O yüzden çok mutluyum. Makamsız aslında 2006 yılında Kalan Müzik'ten ilk defa yayınladığım albümün ismi. Orada Türk müziği ile çağdaş müzik arasında bir dünya yaratmaya çalışmıştım. Yıllar sonra Türkiye'de vizyonumu anlayacak ve onu paylaşabilecek müzisyenlerle karşılaştıktan sonra 'Makamsız Project', yani onun caz dünyasındaki karşılığını ürettim. Müzisyenlik hiç bitmeyen bir iş. Bizim için istikrar, çalışmak, üretmek, devamlılık her şeyden daha önemli" ifadelerini kullandı."TARİHTEN ÇOK ETKİLENİYORUM"
Demirel, yeni konser rotası için önemli festivallerle görüşme halinde olduklarını kaydederek, eserlerinde ilham aldığı noktalara dair şunları söyledi: "Tarihten çok etkileniyorum. Bu topraklara dair konularla ilgileniyorum ve bunlara dair eserler ortaya koyuyorum. Bunlardan birisi 'Ninatta'. 2017'de İstanbul Devlet Opera ve Balesi bu operamı sahneledi. Librettosu Ahmet Ümit'e ait. Beraber çalıştık. Başka bir operam Freiburg'da sahnelendi. Onun da ismi 'Europa'. Fenikeli bir kadının kaçırılması, Zeus'un boğa kılığında onu Avrupa'ya taşımasıyla ilgili. Ninatta da Hititlerle ilgili. Bu tarihi konular cezbediyor ve bu tip çalışmalara devam ediyorum." Cazın içerisinde doğaçlama bir müzik olduğunun altını çizen Demirel, "O anda hislerinizi filtresiz olarak sunabiliyorsunuz. Bu çok çekici. Orada müthiş bir özgürlük alanı olduğunu düşünüyorum" dedi. Seneye sahnelenmesi planlanan bir müzikal üzerine çalıştığını aktaran müzisyen Demirel, Kudsi Ergüner, Okay Temiz ve Erkan Oğur'un aralarında olduğu müzisyenlerle birlikte çalışmanın sanat hayatına önemli izler bıraktığını sözlerine ekledi.
]]>Gülpembe, Dağlar Dağlar, Unutamadım, Arkadaşım Eşek gibi şarkılarıyla hafızalara kazınan usta sanatçı, çocukların 'Barış Ağabeyi' Barış Manço vefatının 25. yıl dönümünde anılıyor. İşte Anadolu rock türünün kurucuları arasında sayılan, modern zamanların ozanı Barış Manço hakkında bilgiler ve bilinmeyen fotoğrafları...
]]>Çingene kızı "Esmeralda" ile kambur kilise zangocu "Quasimodo"nun aşkını anlatan "Notre Dame'ın Kamburu" balesi, İzmir Devlet Opera ve Balesi tarafından şubat ve mart aylarında yeniden sahnelenecek.
İzmir Devlet Opera ve Balesinden yapılan açıklamaya göre, üç sezondur seyirciyle buluşan ve beğeni toplayan "Notr Dame'ın Kamburu" balesi Victor Hugo'nun aynı adlı romanından esinlenerek sahneye uyarlandı. Balenin müziklerine Cesare Pugni, müzik düzenlemesine Bujor Hoinic imza attı. "Notre Dame'ın Kamburu" balesinin koreografisi ve librettosunu ise Göksel Armağan Davran ile Ahmet Volkan Ersoy hazırladı.
Orkestra şefinin Tolga Taviş olduğu eserde, dekor tasarımını Çağda Çitkaya, kostüm tasarımını ise Gülay Korkut üstlenecek. Eserde, birçok fiziksel eksikliğe ve çirkinliğe sahip olmasıyla karakterize edilen zangoç Quasimodo'nun üç saat süren makyajı ve eserin dönemine uygun görkemli dekorları da izleyicinin beğenisine sunulacak. "Notre Dame'ın Kamburu" 1, 3, 6, 8, 10 Şubat ve 2, 4, 6 Mart'ta Bornova Kültür ve Sanat Merkezi Necdet Aydın Sahnesi'nde izlenebilecek
]]>Komedyen, oyuncu ve müzisyen Ata Demirer, 3 yıl aranın ardından "Ata Demirer Gazinosu" adlı gösterisiyle 16 Şubat'ta izleyicilerle buluşacak.
Ata Demirer, 3 yıl aradan sonra yeni gösterisiyle sahnelere dönüyor.
Türk sanat müziğinden operaya, türküden pop müziğine, tavernadan arabeske kadar geniş bir repertuvar ve stand up gösterisiyle sahneye çıkacak Demirer'e, müzisyen Taşkın Sabah yönetimindeki orkestra eşlik edecek.
Ata Demirer, daha önce "Tek Kişilik Dev Kadro 1" ve "Tek Kişilik Dev Kadro 2" adlı stand up gösterisiyle 16 yıla yakın seyirci karşısına çıkmıştı. "Ata Demirer Gazinosu"nun ilk etkinliği 16 Şubat'ta Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nde (PSM) gerçekleştirilecek. Demirer, ardından 22 Şubat ve 15 Mart'ta Zorlu PSM'de, 20 Mart'ta Bostancı Gösteri Merkezi'nde, 1 Nisan'da Zorlu PSM'de, 22 ve 23 Mart'ta ise Ankara Congresium'da sahne alacak.
]]>Ünlü tiyatrocu ve sinema sanatçısı Ayşen Gruda, üç yıl önce bugün, 74 yaşında pankreas kanserinden hayata gözlerini yumdu. İlk rolünü 1962’de canlandıran Türk sinema camiasının 'domates güzeli', ardında çok sayıda film bıraktı. İşte ölümünün 3. yıl dönümünde anılan Ayşen Gruda’nın unutulmaz filmleri...
]]>Kastamonu'da yaşayan marangoz Çetin Küçük, İspanya'daki Endülüs Emevi Devleti'nden kalma El Hamra Sarayı ile Bursa'daki erken dönem Osmanlı eseri Ulu Cami'den motifleri ahşap panoya işliyor.
Bursa'da yaşayan avukat Yasin Yener, İspanya gezisi sırasında Endülüs İslam mimarisinin bugüne ulaşan en önemli eserleri arasında yer alan El Hamra Sarayı'nı da ziyaret etti. Saraydaki ahşap işçilikten çok etkilenen Yener, sarayın duvarları ile sütunlarına Arapça olarak işlenen "Allah'tan başka galip yoktur" yazısı ile Bursa'daki Ulu Cami'de bulunan süslemelerin yer aldığı ahşap bir pano yaptırmaya karar verdi. Yener, panoyu yaptırmak için Kastamonulu marangoz Çetin Küçük'e ulaştı. Küçük, el işçiliğiyle 222 santimetre boyunda, 113 santimetre genişliğindeki ahşap panoyu yapmak için 4,5 aydır emek veriyor.Panonun kenarına El Hamra Sarayı'ndaki Arapça "Allah'tan başka galip yoktur" ifadesi ile bazı motifler, iç kısmına da Ulu Cami'deki işlemeler yapılıyor. Yener, El Hamra Sarayı ile Ulu Cami'nin sanatsal güzelliğinden etkilendiğini söyleyerek, "Bu ikisini birleştirmek istedim. Ciddi el işi olduğu için bu işi yapacak kişiyi bulmakta zorlandım. Kastamonu'da Çetin ağabeye ulaştık. O da bizi kırmadı" dedi. Sanatın insan yaşamında önemli bir yerde bulunması gerektiğine inandığını dile getiren Yener, "Sonuçta bu sanatı icra ettiğimiz şey bir odun parçası. Çıplak haliyle bir değeri yok ama iyi bir ustanın elinde işlendiğinde sanat eseri oluyor. Bu, beni çok etkilediği için böyle bir şey yaptırmak istedim" ifadelerini kullandı.Çetin Küçük ise Kastamonu El Sanatları Eğitim Merkezinde usta öğretici olarak görev yaptıktan sonra 2016'da emekli olduğunu, ardından evinin altındaki küçük atölyede çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Farklı modellerde ahşap ürünler yaptığına işaret eden Küçük, "Yasin Yener, El Hamra Sarayı'ndaki işlemeleri beğenip cep telefonuyla fotoğrafını çekti. Bir arkadaşım vasıtasıyla bana ulaştı, 'Bunu yapabilir miyiz?' diye sordu. Yaklaşık 45 gün çizimleri sürdü. Sonra çizimleri ahşaba geçirdik ve başladık oymaya" diye konuştu. "TOPLU İĞNEYLE KUYU KAZMAK GİBİ"
Çalışmalarını 4,5 aydır sürdürdüğünü vurgulayan Küçük, "Bitmesine yaklaşık 1 ay daha var. 'La galibe illallah' yazısıyla dönen bir çerçevesi var. 24 tane oyduk çerçeveye. En az 2 ay sadece 'La galibe illallah' yazısına uğraştım. İçinde de Selçuklu yıldızı dediğimiz yıldız var, bize ait modeller. 15 yıllık sanat hayatımda bu kadar uzun süren bir iş yapmamıştım. Gerçekten çok emek verdim. Zor işçilikti. Gözlerimden yaş geliyor bazen. Toplu iğneyle kuyu kazmak gibi. Basit bir iş değil" dedi. Atölyesinde yalnız çalıştığını, eserin büyük olması nedeniyle çevirmek gerekirse yoldan geçenlerden yardım istediğini belirten Küçük, "Bu yazıyı yazarken aynı zamanda zikrediyorum. Bu zikirle tokmak ve çekici vurduk. İnşallah asıldığı yere de bize de bir faydası olur" dedi.
]]>Mili İstihbarat teşkilatı (MİT), gizli takiplerde ve casuslara karşı kullandığı tarihi cihazlarını sergiledi. İlk kez halkın bilgisine sunulan cihazlar arasında gizli kameralı robot kravatlar, ayak topuklarına gömülü gizli ses kayıt cihazları, tuğlalara gizlenmiş kameralar var. Sergiyle MİT'in, İngiliz casus, Arabistanlı Lawrence'a bir motorsiklet ile takip evraklarını da arşivinde bulundurduğu anlaşıldı.
]]>2024 BAFTA Ödülleri adayları açıklandı. Chrishopher Nolan imzalı Oppenheimer filminin 13 adaylık zirveye yerleşirken Emma Stone'un başrolünde yer aldığı Poor Things (Zavallılar) 11 adaylık kazandı. Ödüller 18 Şubat'ta sahiplerini bulacak. İşte BAFTA adayları...
]]>Satışa çıkmasının 6. saatinde tüm biletleri tükenen konserin ardından oluşan yoğun talep üzerine Scorpions, 25 Mayıs Cumartesi gecesi bir kez daha Epifoni organizasyonuyla ve STAR TV medya sponsorluğunda KüçükÇiftlik Park'ta hayranlarıyla buluşacak. Biletlerin kısa sürede tükenmesi üzerine konserleri düzenleyen organizasyon şirketi açıklama yaptı.
Dünya çapında üne sahip Alman heavy metal grubu Scorpions, "Love at First Sting" albümünün 40. yılı dolayısıyla düzenleyeceği turne kapsamında 23 Mayıs'ta Türkiye'de konser vereceğini açıklamıştı. Biletlerin hemen tükenmesi üzerine grup konser sayısını ikiye çıkardı. Türkiye'de en son 2016'da konser veren heavy metal grubu Scorpions, 23 Mayıs 2024'te Küçükçiftlik Park'ta konser verecek. Biletleri saatler içinde tükenen konserin ikincisi 25 Mayıs'ta İstanbul'da gerçekleşecek.
AÇIKLAMA YAPILDI
Biletlerin yoğun talep sonucu kısa sürede tükenmesi üzerine yapılan haberlere organizasyon şirketi Epifoni açıklama yaptı:
"Sevgili müzikseverler. 8 senedir Epifoni olarak birçok yerli ve yabancı sanatçıyı sizlerle buluşturduk. Dünyaca ünlü Scorpions grubunun da ülkemizde çok sevildiğini düşünerek 23 Mayıs 2024 Perşembe gününe bu konseri organize ettik. Konserin perşembe gününe denk gelmesi bizim seçimimizden değil, grubun rotası ve üst üste konser yapmak istememesinden kaynaklanmaktadır. 15 Aralık’ta satışa açılan ve 6 saat içerisinde biletleri tükenen Scorpions konseri bir sürprize imza atmış ve grubun Türkiye’deki en hızlı bilet satışı gerçekleşmiştir. Bu esnada bilet alamadığı için hayalkırıklığı yaşayan müzikseverler ise bu durumu karaborsacılıkla ilintilendirmişlerdir. Oysa konserin tüm biletleri yalnızca Biletix, Passo, Bubilet, Biletino ve Biletinial platformları üzerinden satılmıştır.
İlk konsere bilet alamayan müzikseverlerin yoğun ilgisine karşılık verebilmek adına ikinci konserin konuşmaları başlatılmıştır. Scorpions, ikinci günü açabilmek için 26 Mayıs Gürcistan konserinin tarihini değiştirmiş ve 25 Mayıs Cumartesi tarihini bize vermiştir. İkinci gün satışları sabit bir fiyat üzerinden, kişi başı alım hakkı 6 bilet ile sınırlandırılarak resmi satış platformları üzerinden satışa açılmış, yine çok kısa sürede biletleri tükenmiştir. Bilet fiyatları hakkında yapılan eleştirilere karşılık olarak belirtmek isteriz ki; Epifoni bugüne kadar tüm konser satışlarını, dünya genelinde uygulanan, kademeli avantajlı dönem yöntemiyle ve her döneme baştan kota belirleyerek gerçekleştirmiştir. Bu konser özelinde de avantajlı dönem bilet fiyatları, grubun kaşesi ve toplam maliyetler hesaplanmış, fiyatlar Scorpions grubunun da onayından geçerek belirlenmiştir. Son olarak sosyal medyada ve farklı ilan sitelerinde gördüğünüz karaborsa bilet satışlarına itibar etmemenizi rica ederiz. Scorpions konser biletlerinin sadece resmi satış platformları üzerinden satılmış olduğunu yineleriz. Müzik dolu günlerde görüşmek üzere!"
Daha önce birçok kez Türkiye'de sahne alan grup en çok "Still Loving You", "Wind of Change", "Rock You Like a Hurricane", "Send Me an Angel" ve "Always Somewhere" şarkılarıyla tanınıyor. Her biri rock tarihine geçmiş, nesiller boyunca dinlenmiş, dillere pelesenk olmuş efsanevi şarkıları arka arkaya dinleyebileceğiniz konserde Alman grup Scorpions unutulmaz bir performans sergileyecek!]]>Modern Türk şiirinin önde gelen isimlerinden Nazım Hikmet, doğumunun 122’nci yıldönümünde Prag’da anıldı.
Usta şair Nazım Hikmet Prag’da anıldı. Anma töreninde bir konuşma yapan Prag Büyükelçisi Egemen Bağış, “Türkçemizi en güzel şekilde mısralaştıran Şair Nazım Hikmet’i sürgün yıllarının bir döneminde yaşadığı Prag’da sıkça vakit geçirdiği Slavia Cafe'de onuruna düzenlenen edebiyat ve müzik gecesinde andık. Eşim Beyhan hanımla birlikte bu gecede Nazım’ın ve Türk edebiyatının dostları ile birlikte olmaktan onur duyduk. Nazım Hikmet'in 20’nci yüzyılın en büyük şairlerinden biri olarak dünya çapında tanındığı konusunda herkes hem fikirdir” dedi.Etkinlikte sanatçı Roksan Mandel ve Suriyeli müzisyen Marwan Alsolaiman, Nazım’ın şiirleriyle bestelenen eserleri icra ederken, Çek sanatçı Hana Malthauserová şairin Çekçe’ye çevrilen şiirlerini seslendirdi.
Gecede Büyükelçi Egemen Bağış ve eşi Beyhan N. Bağış yakın bir zaman önce Cumhuriyetin 100’üncü yılı dolayısı ile Türk-Çek ilişkileri ve Prag’daki Türk Büyükelçiliğinin resmi konutu ile ilgili yayınlanan kitabın bir nüshasını Slavia Cafe’nin sahibi Jozef Onderka ve eşi Petra Onderkova’ya hediye ederek, kitapta Nazım’ın Türk-Çek ilişkilerinde oynadığı yapıcı role de atıf yaptıklarını vurguladılar.
]]>İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), Borusan Sanat ve La Scala Tiyatrosu Akademisi tarafından organize edilen "10. Leyla Gencer Şan Yarışması"nın başvuruları açıldı.
İKSV'den yapılan açıklamaya göre, "10. Leyla Gencer Şan Yarışması"nın başvuruları 3 Mayıs'a kadar devam edecek. Jüri başkanlığını Stephane Lissner'in üstleneceği yarışmanın ön elemeleri mayıs, haziran aylarında final serisi ise 22-27 Eylül'de İstanbul'da gerçekleştirilecek. 10. Leyla Gencer Şan Yarışması'nın bu yılki jürisinde ayrıca La Scala Tiyatrosu Cast Direktörü Alessandro Galoppini, İngiliz Kraliyet Operası Jette Parker Genç Sanatçılar Programı Sanat Direktörü David Gowland, tenor Tiflis Devlet Opera ve Balesi Sanat Direktörü Badri Maysuradze ve Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası Sanat Yönetmeni ve sürekli şefi Carlo Tenan yer alıyor. Leyla Gencer'in onuruna ve 2008'deki vefatına kadar bizzat kendisinin katılımıyla gerçekleştirilen yarışmada, adaylar canlı ön elemelere katılmak yerine başvuru sırasında video kayıtlarını internet üzerinden yükleyerek de ön elemeye katılmayı seçebilecekler. Ön eleme sonuçları ise yarışmanın sitesinden 1 Temmuz'da açıklanacak. Tüm ses gruplarından 18-32 yaş arası şancılara açık olan yarışmada birinciye 7 bin 500, ikinciye 4 bin ve üçüncüye 2 bin 500 Euro ödülü verilecek. 1500 Euro değerindeki Leyla Gencer Halk Ödülü'nün sahibi ise finalde dinleyicilerin oylarıyla belirlenecek. La Scala Tiyatrosu Akademisi'nden üç aylık eğitim bursu ödülü, La Scala Tiyatrosu Akademisi Özel Ödülü de yarışmada sahibini bulacak. Yarışma kapsamında aynı zamanda Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası Özel Ödülü verilecek olan kişi, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşliğinde bir konser vermeye hak kazanacak. İngiliz Kraliyet Operası Jette Parker Genç Sanatçılar Programı Özel Ödülü'nün sahibi olacak finalist ise İngiliz Kraliyet Operası'nda bir hafta boyunca en az beş eğitim seansı almaya hak kazanacak. Deutsche Oper Berlin ve Tiflis Devlet Opera ve Balesi'nin Özel Ödülleri ile de birer finalist bu operaların bir yapımında rol alacak.]]>Dünyaca ünlü isimler arasındaki kitap yazma modası popülaritesini korumaya devam ediyor. Britney Spears anı kitabıyla New York Times’ın en çok satanları arasına girdi. Kanadalı aktör Keanu Reeves ise ilk romanını yayımlamak için kolları sıvadı.
Kitap yazmak şov dünyasının yıldızları arasındaki popülaritesini korumaya devam ediyor. Kulvarları ayrı ünlü isimler yazdıkları kitaplarla gündemden düşmüyor. Prens Harry’nin milyonlarca satış yapan ve best seller olan 416 sayfalık anı kitabı "Spare" hem kendisinin hem de yayınevinin yüzünü güldürmüştü. Şimdilerde benzer mutluluğu Britney Spears, hayatının bilinmeyenlerini anlattığı anı kitabı "İçimdeki Kadın" ile yaşıyor. 24 Ekim'de raflardaki yerini alan ve Spears'ın dikkat çeken söylemleriyle gündemden düşmeyen kitap 2 milyon satış rakamına ulaşarak New York Times’ın en çok satanları arasına girdi. Kanadalı aktör Keanu Reeves de Britanyalı yazar China Miéville'le işbirliği yaparak bu yıl ilk romanını yayımlamak için kolları sıvadı. Ortak romanın adının “The Book of Elsewhere” (Başka Yerlerin Kitabı) olması planlanıyor. Ölümsüz bir savaşçının ölümsüzlüğünü anlamak için çıktığı bin yıllık yolculuğu konu alan roman, 23 Temmuz'da Britanya'nın meşhur yayınevi Penguin tarafından yayımlanacak.]]>Biyografi türündeki filmler, gerçekte yaşanan olayları her zaman olduğu gibi yansıtmayabilir, birkaç ayrıntı göz ardı edilebilir. Bir film için "Gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır" ibaresi kullanılsa da asla yüzde 100 doğru olmaz... Ancak bir hikayeye gerçeği çarpıtmadan anlatmakla, doğrudan yalan söylemek arasında fark var. Şimdiye kadar yapılan bazı popüler biyografik filmler ya dramatik ayrıntıları abartıyor ya da tamamen uydurma bir gerçeklik üzerine kurulu. İşte o filmlerden bazıları...
]]>İngiltere'nin başkenti Londra'daki müzelerden, aralarında Kraliçe Victoria'nın portresinden 200 milyon yıllık fosile 1700'e yakın eserin çalındığı ya da kaybolduğu rapor edildi.
Londra'daki müzelerden, 1700'e yakın eserin çalındığı ya da kaybolduğu bildirildi. Sky News'te yer alan habere göre, Ağustos 2023'te, British Museum'daki yaklaşık 2 bin eserin çalındığı, kaybolduğu ya da zarar gördüğünün ortaya çıkmasının ardından gözler ülkede kamu kaynaklarından pay alan diğer müzelere çevrildi. Bilgi Edinme Yasası kapsamında müzeler, envanterlerinde tespit edemedikleri kayıtlı eserlerin sayısını açıkladı. Müzelerden 1700'e yakın eserin çalındığı ya da kaybolduğu belirlendi. Buna göre Ulusal Portre Galerisi, 45 eserin kayıp olduğunu belirtirken bu eserler arasında 1869 yılına tarihlenen Kraliçe Victoria portresi, 19. yüzyıla tarihlenen Kral John'un Magna Carta'yı kabul ettiğini gösteren gravür, ressam Thomas Stothard'ın bronz heykeli ile Kraliçe Elizabeth'in bir düğün fotoğrafının negatifinin bulunduğunu duyurdu. Galeri, kayıp eserler arasında çoğunlukla fotoğraf negatiflerinin yer aldığını, bunların da dijital ortamda kopyalarının bulunduğunu açıkladı. Dünyanın en büyük sanat eserleri koleksiyonuna sahip Victoria ve Albert Müzesi, envanterindeki 180 eserin kayıp olduğunu belirtirken bunlar arasında tablolar, gölge oyunlarında kullanılan tasvirler, çizimler, kıyafetler ve bir fare kapanı olduğu bilgisini paylaştı. Müze sözcüsü, bulunamayan eserlerin çalındığı anlamına gelmediğine dikkati çekti. Sözcü, "Eser taşındıktan sonra katalog güncellenmesi yapılmamış olabilir. Güncellemenin ardından eserler çoğunlukla tespit edilir." ifadelerini kullandı.
SADDAM HÜSEYİNLİ TAKVİM KAYIP Başlangıç meridyeninin bulunduğu Kraliyet Gözlem Evi ve Ulusal Deniz Müzesi gibi 4 müzeyi bünyesinde barındıran Greenwich Kraliyet Müzeleri, envanterinde bulunan 245 eserin akıbetini tespit edemedi. Greenwich Kraliyet Müzelerinden yapılan açıklamada, kayıp eserler arasında teleskoplar, gülle, haritalar, pusulalar, bir azimut halkası ve bir yasa bulunduğu ifade edildi. Açıklamada, söz konusu kayıplara bilgisayar sistemlerindeki hatalar ile yanlış bilgi girişlerinin sebep olabileceği vurgulandı. Müze, ayrıca denetimler sonucu 2008'den bu yana kayıp olduğu düşünülen 560 eserin de tespit edildiğini duyurdu. Koleksiyonunda bulundurduğu yaklaşık 80 milyon eserle aynı zamanda araştırmacıların da yoğun ilgisini çeken Doğa Tarihi Müzesi de çok sayıda fosilin kayıp olduğunu açıkladı. Müzenin açıklamasında, 200 milyon yıllık bir sürüngenin çene kemiği parçası, 180 balık kemiği ve bir timsah dişinin kaybolduğu ya da çalındığı belirtilirken, koleksiyondaki bazı kayıpların ise yanlış koruma uygulaması nedeniyle yok olduğu aktarıldı. Londra'daki Bilim Müzesi, bazı makine modellerinin, Kraliyet Askeri Müzesi ise bazı zırh ve süngülerin nerede olduğunun bilinmediğini açıkladı. İmparatorluk Savaş Müzesi, eski Irak lideri Saddam Hüseyin'e ait fotoğrafların bulunduğu bir takvim, kamuflaj çizimleri, İngiliz komutanlara ait notların da aralarında olduğu 550 eserin kayıp olduğunu duyursa da bu eserlerin maddi değerinin düşük ve seri üretimde bulunan eserler olduğu açıklamasını yaptı. BAZI ESERLER EBAY'DE SATIŞA ÇIKARILMIŞ British Museum, 16 Ağustos 2023'te yaptığı açıklamada, müze depolarındaki çok sayıda tarihi eserin çalındığını, kaybolduğunu veya zarar gördüğünü bildirmişti. Sergi amaçlı değil akademik araştırma amaçlı müzede bulundurulan eserlerden sorumlu bir kişinin işten çıkarıldığı belirtilmişti. Söz konusu personelin Akdeniz kültürleri, Helenistik dönem heykelleri ve eserleri alanında çalışan küratör Peter Higgs olduğu, kayıp eser sayısının ise yaklaşık 2 bin olduğu İngiliz medyasına yansımıştı. Bazı eserlerin yıllardır alışveriş sitesi eBay'de alıcısını beklediği ortaya çıkmış, satışa çıkarılan eserlerin müze kataloglarında fotoğrafı olmayan eserler olduğu belirtilmişti. Arkeolog Dorothy Lobel King de "Hangi eserlerin müzede olmadığını söylemek çok zor. Müze 2 yıldır kayıpları kabul etmiyor ama sadece bu yıl içinde akademik araştırma için görmeyi talep ettiğim kabartmaların hiçbirini göremedim." demişti. Skandal üzerine müzenin 8 yıllık müdürü Hartwig Fischer istifa etmişti. Çalıntı haberleri üzerine, Türkiye'nin de aralarında yer aldığı müzede eserleri bulunan ülkeler, bu eserlerin akıbetini öğrenmek ve iadesini sağlamak için harekete geçmişti.]]>UNESCO’nun 2009 yılında, İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne kaydettiği, Türk tiyatrosunu temsil etme özelliği ile de sinemanın başlangıç noktasını oluşturan 700 yıllık "Karagöz" gölge oyunu, geleceğe taşınıyor.
UNESCO'nun 2009 yılında İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne kaydettiği Karagöz gölge oyunu, Bursa Uludağ Üniversitesi'nde kurulan Karagöz ve Kukla Oyunları Uygulama Araştırma Merkezi’nde geleceğe taşınıyor. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde öğrenim gören okul öncesi ve ilkokul öğretmen adaylarına Karagöz gölge oyununun tarihçe, tasvir tasarım ve oynatma eğitiminin verildiği merkezde Karagöz akademik alanda da temsil ediliyor.
Tekniği, Orta Asya'da yaşayan göçebe Türklerin çadırlarda oynattığı Çadır Hayal kukla oyununa dayanan ve yaklaşık 700 yıl önce Osmanlı döneminde Bursa'da Şeyh Mehmet Küşteri'nin çalışmasıyla Türk Tiyatrosu'ndaki yerini bulan Karagöz ve Hacivat, döneminin siyasi ve toplumsal olaylarına ışık tutarak, eleştirilerini perdeye yansıtıyor.
"BUGÜNKÜ SİNEMANIN BAŞLANGIÇ NOKTASINI KARAGÖZ OLUŞTURUYORDU" Karagöz'ün halkın yaşadığı sorunları duyurmak için araç olarak da kullanıldığını vurgulayan Karagöz ve Kukla Oyunları Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü ve BUÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. İbrahim Öztahtalı, Karagöz'ün Avrupa'da Türk Tiyatrosu'nu temsil eden önemli bir tip olduğunu söyledi. Karagöz ve Hacivat gölge oyununun, televizyon ve sinemanın temelini oluşturduğunu belirten Öztahtalı, "2009 yılında UNESCO, Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne Karagöz'ü ekleyerek Karagöz'ün artık dünya mirası olduğunu deklare etmiştir. Yüzyıllarca Bursa'da varlığını sürdüren Karagöz, geçmiş yıllarda İstanbul'da ve Anadolu'nun farklı kentlerinde seyirlik bir oyun olarak sahneye konuluyor ve tiyatro olarak biliniyor. Osmanlı Dönemi'nde Avrupa'da Karagöz Türk Tiyatrosu olarak anılıyor. Birçok seyyah Anadolu'ya ve İstanbul'a gelerek Karagöz'ü izliyor. Karagöz, televizyon ve sinemanın biraz daha ilkel bir hali. Arkada bir ışık ve perdenin üzerinde hareket eden resimler, yani suretler. Aslında bugünkü sinemanın başlangıç noktasını Karagöz oluşturuyordu" ifadelerini kullandı.İNSANLAR SÖYLETEMEDİKLERİNİ KARAGÖZ'E SÖYLETİRLER" Karagöz'ün her dönem toplumun sağduyusunu temsil eden bir tip olduğunu söyleyen Öztahtalı, " Karagöz ve Kukla Oyunları Uygulama Araştırma Merkezi'nin amacı, bütün dünyaya Anadolu'dan, Bursa'dan çıkan bu 2 önemli tipi ve diğer tip arkadaşlarını tanıtmak. Çünkü Karagöz aynı zamanda Anadolu insanının sağduyusunu da temsil eder. Bizdeki eleştirel bakışın da bir ikonudur Karagöz. Çünkü insanlar söyletemediklerini Karagöz'e söyletirler. Eleştiremedikleri konuları perdeden Hacivat, Karagöz ve diğer tiplerle dile getirirler. Halkın sağduyusu olarak Karagöz, bütün insanların sesidir aynı zamanda. Karagöz'ü sadece Bursa ve Türkiye'de bilinir kılmak değil, bütün dünyada Karagöz'ü bizim bir parçamız olarak tanıtmak istiyoruz. Bu yüzden projelere imza atıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol yaparak Karagöz'ü EBA TV sayesinde 18 milyon öğrencinin evine götürdük. Uluslararası bir kitaba imza attık ve bugüne kadar yapılan bütün Karagöz araştırmalarını bir kaynakça altında topladık. Bursa'nın geleneksel yemeklerini perdeden insanlara anlattık" dedi."YÜZLERCE YILDIR VAR VE YÜZLERCE YIL DEVAM EDECEK" Karagöz ve Hacivat gölge oyununun ve tiplerinin Osmanlı Dönemi'nde Şeyh Mehmet Küşteri'nin çalışmasıyla Bursa'da ortaya çıkığını ve Osmanlı Devleti'nin büyümesiyle farklı coğrafyalara yayıldığını aktaran Hayali Nevzat Çiftçi, şunları söyledi: "Uludağ Üniversitesi'nde Karagöz ve Kukla Oyunları Uygulama Araştırma Merkezi bünyesinde, geleceğin öğretmenlerine Karagöz'ü öğretmeye çalışıyoruz. Karagöz'ün yok olması mümkün değil, yüzlerce yıldır var ve yüzlerce yıl devam edecek. Orta Asya'ya kadar giden bir tekniktir perde oyunu. Bursa'nın 1326 yılından sonraki döneminde, Osmanlı'nın payitaht ilan etikten sonrasında azınlıkların Ermeni, Yahudi, Kürt, Çerkez ne kadar insan varsa Türkçe bilmeden Türkçe konuşmaya çalışmalarının mizahıyla başlıyor Karagöz'ün dil komedisi. Osmanlı Devleti'nin 3 kıtaya yayılıp imparatorluk oluşu da Karagöz'ün bugünkü şöhretini getirmiş oluyor" diye konuştu."AMACIMIZ 700 YILLIK KARAGÖZ'Ü GELECEĞE TAŞIMAK" BUÜ Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitim bölümü öğrencilerinin, seçmeli ders olarak aldıkları gölge oyunu eğitimiyle, kültürel mirasın öğretmenler eliyle gelecek nesillere aktarılmasının amaçlandığını belirten ve geleceğin öğretmenlerine, 700 yıllık Karagöz'ü öğrettiklerine dikkat çeken Çiftçi, "Hayaliler, kendi dönemlerinde oyunu sürekli güncellemiştir, Karagöz'ün Gelin Olması oyunu 500 yıl önce farklı oynanmıştır. Her dönemde farklı oynanan bir oyundur bu ve biz bugün daha farklı oynuyoruz. Öğretmen adayları gelecekte öğrencilerine anlatacak ve kim bilir onlar nasıl oynayacaklar. Karagöz'ü belki uzayda oynayacaklar, belki de Karagöz uzayda oynatılacak. Amacımız, geleceğin öğretmenlerine 700 yıllık Karagöz'ü, öğreterek geleceğe taşımak" dedi.]]>Antalya Devlet Opera ve Balesi (DOB), 11, 16 ve 18 Ocak'ta "Fındıkkıran" balesini sanatseverlerin beğenisine sunacak.
Antalya DOB'dan yapılan açıklamaya göre, yeni yıl kutlamaları ile özdeşleşmiş ve dünyaca ünlü bale topluluklarınca sahnelenen "Fındıkkıran" balesi Haşim İşcan Kültür Merkezi'nde bu sezon son kez sahnelenecek. Libretto ve koreografisi Armağan Davran ve Volkan Ersoy'a ait eserde, Antalya DOB orkestrasını şef Hakan Kalkan yönetirken, eserin başkemancılığını Koray Önel üstlenecek. Çaykovski'nin bestelediği son bale olan eserin dekor tasarımı Gürcan Kubilay, kostüm tasarımı Aydan Çınar, ışık tasarımı ise Mustafa Eski imzası taşıyor. Stahlbaum ailesinin evindeki yılbaşı partisinde Clara'ya hediye edilen "Fındıkkıran" adlı bebeğin prense dönüşmesinin ve ardından gelişen olayların anlatıldığı eserde, "Fındıkkıran" rolünü Yağızhan Danış, "Clara"yı Chisato Ishikawa, "Şeker Perisi"ni Milina Fidan Özbek, "Drosselmeyer"i Evren İskender ve "Kral Fare" rolünü Burak Burçak canlandıracak. Eser, 11, 16 ve 18 Ocak saat 20.00'de Haşim İşcan Kültür Merkezi'nde sanatseverlerle buluşacak.]]>Romantik şarkıların dünyaca ünlü yaratıcısı Michael Bolton, beyninde bulunan tümörün ameliyatla alındığını ve iyileşme sürecinde olduğunu açıkladı.
90'lı yılların ünlü şarkıcı ve söz yazarı Michael Bolton, 2023 yılını bıçak altında bitirdi. 70 yaşındaki dünyaca ünlü Amerikalı müzisyen, Instagram hesabından yaptığı açıklamada beyninden tümör alındığını açıkladı. Bolton, "Herkese çok mutlu ve sağlıklı bir yeni yıl dileyerek başlamak istiyorum" şeklinde giriş yaptığı mesajına şöyle devam etti:
"2023'ün bana çok beklenmedik zorluklar sunduğunu da paylaşmak istiyorum. Noel'den hemen önce beyin tümörüm olduğu tespit edildi ve bu durum acil ameliyat gerektirdi. Harika tıbbi ekibim sayesinde ameliyat başarılı geçti."
Bolton şu anda tedavisine evde devam edildiğini ve ailesinin desteği ve sevgisiyle iyileşmekte olduğunu söyledi.
"Önümüzdeki birkaç ay boyunca zamanımı ve enerjimi iyileşmeye adayacağım, bu da turneye geçici bir ara vermem gerektiği anlamına geliyor" diye yazan Bolton, "Hayranlarımı hayal kırıklığına uğratmak veya bir konseri ertelemek benim için her zaman en zor şeydir. Ancak iyileşmemi hızlandırmak ve kısa süre içinde sahneye dönmek için çok çalıştığıma hiç şüpheniz olmasın" ifadesini kullandı.
"When a Man Loves a Woman" şarkısı hafızalara kazınan Bolton, mesajını, "Yıllar boyunca bana cömertçe gösterdiğiniz sevgi ve destek için minnettarım. Olumlu mesajlarınızı kalbimde tutacağıma ve mümkün olan en kısa sürede size kendimle ilgili daha fazla güncel bilgi vereceğime söz veriyorum" sözleriyle bitirdi.
Bolton'ın 4 Şubat ile 22 Aralık arasında 15'ten fazla konseri planlanmıştı. Şarkıcının sağlık durumu nedeniyle bunlardan hangilerinin iptal edileceği ya da erteleneceğiyle ilgili henüz bir bilgi paylaşılmadı.
Soft-rock ve ballad türü müziğiyle tanınan Bolton, 53 milyonun üzerinde albüm satışı elde etti. Müzik hayatına hard rock grubu "-Blackjack ile başlayan Bolton, sonraları söz yazarı olarak 1975'te "Bolotin" soyadıyla Laura Branigan ile çalıştı. Bolton, 80'lerin sonuna kadar sadece söz yazarı olarak biliniyordu. 1989 yılındaki 6. stüdyo albümüyle 3 numaraya ulaşan Bolton, 1996'ya kadar hep ilk üçe giren albümlere imza attı. 1989'da "How Am I Supposed to Live Without You" adlı eseri ve 1991'de "When a Man Loves a Woman" adlı şarkılarıyla Billboard Hot 100 listesinde bir numaraya ulaşan Bolton, müzik dünyasının en büyük isimlerinden biri olarak kabul ediliyor.]]>Edirne'nin önemli kültür varlıkları arasında yer alan Roma sur duvarları gelecek nesillere aktarılmak üzere korunma altına alınmayı bekliyor.
]]>Timotheé Chalamet'in başrolde yer aldığı "Wonka", vizyondaki dördüncü hafta sonunda, 14 milyon dolarlık hasılatla hala Amerika gişesinin zirvesinde. Filmin ABD'deki toplam hasılatı 165 milyon dolara, dünya çapındaki hasılatı ise 465.8 milyon dolara ulaştı. İşte 5-7 Ocak hafta sonunda ABD'de en çok seyredilen filmler ve gişe rakamları...
]]>Bu yıl 81'incisi düzenlenen Altın Küre Ödülleri'nde kazananlar belli oldu. Geçtiğimiz yıl yaşanan senarist ve oyuncular grevi sebebiyle Ocak 2024'e ertelenen 81. Altın Küre Ödülleri'nde sinema dalında En İyi Film dahil beş ödülle Oppenheimer bgaşı çekerken; televizyon dalında Succession, geceden En İyi Drama Dizisi dahil, dört ödülle ayrıldı. İşte 2024 Altın Küre Ödülleri'nde kazananlar...
]]>Türk sanat müziğinin önde gelen isimlerinden Yüksel Uzel, 73 yaşında hayata veda etti. Yıllar önce geçirdiği beyin kanaması nedeniyle sahneleri bırakan ve Güney Afrika'ya yerleşen Uzel, bir süredir kanserle mücadele ediyordu.
]]>Yıllanmış Festival, 10-11 Şubat'ta İstanbul'da gastronomi tutkunlarını unutulmaz lezzet ve kültür yolculuğuna çıkaracak.
Yıllanmış Festival, müzik ve lezzet tutkunlarını 10-11 Şubat'ta İstanbul'da bir araya getirecek. Zaman geçtikçe değerlenen lezzetler ile gusto sahibi kişileri buluşturan festival, ünlü degüstatörlerin, sektör liderlerinin ve tanınmış sanatçıların katılımıyla İstanbul Grand Pera'da gastronomi tutkunlarını unutulmaz lezzet ve kültür yolculuğuna çıkaracak.
Tarihi Emek Sahnesi'nin ev sahipliği yaptığı festival, Mezopotamya ile Anadolu'nun hem geleneksel hem de sofistike kültüründen izler taşıyan, küresel çapta beğeni toplayan lezzetleri bir araya getirerek yıllanmış tatları ve kültürleri aynı noktada buluşturacak. Bu yıl, Yıllanmış Festival'de gerçekleştirilecek etkinlikler arasında tadım seansları, ünlü degüstatörlerin söyleşileri, alanında uzman kişiler eşliğinde düzenlenen atölye ve deneyim atölyeleri ile konserler yer alacak. Yıllanmış Festival’in konser programında 10 Şubat Cumartesi Birsen Tezer, 11 Şubat Pazar günü ise Bülent Ortaçgil ve Jehan Barbur yer alacak.
]]>Zonguldak’ta 13 yıl önce ışıkları sönen belediye sineması, Şubat ayında restorasyon çalışmasının tamamlanmasıyla yeniden hayat bulacak.
Zonguldak’ta kent merkezinde 13 yıl önce kapatılan belediye sinemasının yeniden açılması için geçtiğimiz aylarda restorasyon çalışması başlatılmıştı. Çalışmalar hızla devam ederken, Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan, çalışmaları yerinde inceledi.
Çalışmaların şubat ayında tamamlanmasıyla birlikte belediye sineması, konferans salonu, sinema ve tiyatro salonu gibi birçok alanda hizmet vermeye başlayacak.
İnceleme sonrasında açıklama yapan Başkan Alan, “On iki, on üç, yıldır kapalı duruyor belediye sinemamız. Yani Zonguldak'ta yediden yetmişe herkese sorsanız belki de hepimizin seyrettiği yer burası. Herkes için değeri var manevi anlamda. Restorasyona başladık. İnşallah şubat sonuna yetiştirip çok amaçlı bir salonumuz olacak. Sinemamızda olacak. İnşallah devlet tiyatrolarını da getireceğiz” dedi.
]]>Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde eğitimci, yazar, senarist Erdal Kara’nın yazıp yönettiği kısa film "Mektep" seyircileriyle buluştu.
Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Köyceğiz BİLSEM yapımı, senarist Erdal Kara’nın yazıp yönettiği Kısa Film "Mektep" ilk gösterim galasında Köyceğiz Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü Çok Amaçlı Salonu'nda seyircilere sunuldu. Cumhuriyet’in 100. Yılı dolayısıyla çekilen "Mektep" adlı kısa filmin galası saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın söylenmesiyle başladı. Açılış konuşmalarından sonra kısa filmlerden fragman kesitleri sunuldu. Mektep kısa filmin gösterimi gerçekleştirildi. Akabinde Mektep kısa filminin kamera arkası görüntüleri sunuldu. Plaket ve sertifikaların takdiminden sonra Mektep filminin galası sona erdi. "Mektep" filminin galasına Köyceğiz İlçe Milli Eğitim Müdürü Kerem Karahan, protokol üyeleri, yapımcılar, oyuncular ve vatandaşlar katıldı.]]>İzmit Belediyesi'nin Gülümse Çocuk Tiyatrosu ücretsiz olarak her hafta minik seyircilerle buluşmaya devam ediyor.
İzmit Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü bünyesinde faaliyetlerine devam eden Gülümse Çocuk Tiyatrosu, minikler için her hafta sahneye çıkmaya devam ediyor.
Solaklar İlkokulu’ndan gelen minik seyircilerden tam not alan Gülümse Çocuk Tiyatrosu, “Hediye canavarı” çocuk oyunuyla her hafta salı ve cuma günleri İzmit Sanat Akademisi Eğitim sahnesinde izleyiciyle buluşacak. Ücretsiz olarak sergilenen çocuk oyunuyla Gülümse Çocuk Tiyatrosu miniklerin yüzlerini güldürmeye mayıs ayına kadar Sanat Akademisi Eğitim Sahnesi'nde devam edecek.
]]>Adana’nın Kozan ilçesinde bir esnaf, yaşadığı ilçenin bazı noktalarının görüntüsünü güzelleştirmek için sosyal medyadan çağrıda bulundu. Gönüllü vatandaşların da desteğiyle cadde, sokak ve okul duvarlarını yağlı boyalar ile boyayarak ilçe girişini sanat sokağına dönüştürdüler.
Adana'nın Kozan ilçesinde yaşayan esnaf Soner Özev, ilçenin bazı noktalarında bir dönüşüm hareketi başlatmak için sosyal medyadan gönüllülere çağrıda bulundu. Gönüllülerin desteğiyle gruplar halinde yaklaşık bir aydır ilçedeki cadde, sokak ve okul duvarları kente uygun renk ve simgelerle boyayarak ilçeyi güzel bir görünüme kavuşturuyor. "BİR KİŞİ İLE BAŞLADI, ONLARCA KİŞİ OLDUK"
Esnaf Soner Özev, ilçenin girişindeki büyük değişimin çok güzel tepkiler aldığını belirterek, “Kozan’ın en eski mahallerinden biri Mahmutlu Mahallesi. Buralar çok kötüydü. Sosyal medyada aktif kullanıcıyım ve başka yerlerde görüyordum, ‘Neden olmasın’ dedim. Sosyal medyadan çağrı yaptım ve ilçemizde her sektörden gönüllüler boyaları ve fırçaları ile bu projeye destek verdiler. Kozan’a gelen Kozan tarihini, güzelliklerini görsün istedik. Onun için Kozan Kalesi ve insanların fotoğraf çekilebileceği alanlar oluşturduk. Kaldırımları, duvarları gönüllü arkadaşlar ile tamamlıyoruz. Bir kişi ile başladık her geçen gün artıyoruz ve Kozan’ı seven herkes destek veriyor” dedi.
Kozan’da resim öğretmeni olan Emre Yaman, Kozan’ın Anavarza, Kozan Kalesi gibi tarihi değerlerini Kozan girişinde resimlere yansıttıklarını ifade ederek, “Ziyaretçilerin fotoğraf çekilebileceği hoş bir karşılama ile ilçeye güzel bir sokak ve duvar hazırlamaya çalışıyoruz” diye konuştu.“GELEN GÜZEL GÖRSÜN DİYE BÖYLE GÜZEL BİR ÇALIŞMAYA DESTEK VERDİK”
Çalışmalara destek veren ev hanımı Mürvet Ufuk ise daha güzel bir Kozan için bu çağrıya kulak verdiğini kaydederek, "Eskiden harabe gibiydi. Gelen güzel görsün diye böyle güzel bir çalışmaya destek vermek istedik" dedi.
]]>Ünlü oyuncu ve yönetmen Jodie Foster, sinema sektöründeki Z kuşağı hakkında "Çok sinir bozucular" yorumunda bulunarak, gençlere tavsiyelerde bulundu.
Usta oyuncu ve yönetmen Jodie Foster, Z kuşağı ve genç oyuncular hakkında fikirlerini dile getirdi. The Guardian gazetesine konuşan 61 yaşındaki Amerikalı yıldız, gençleri, "sinir bozucu" olarak nitelendirdi ve sinema sektöründe yükselen yetenek nesline yönelik tavsiyelerini paylaştı.
"Gerçekten sinir bozucular, özellikle de çalışma alanında" diyen Foster, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onlar şöyle diyorlar: 'Hayır, bugün onu yapmak hissetmiyorum, sabah 10.30'da geleceğim.' Ya da e-postalarda onlara şunu söylüyorum: 'Bunların hepsi yazım kuralları açısından yanlış, kontrol etmediniz mi?' Ve bana şöyle cevap veriyorlar: 'Bunu neden yapayım, bu bir tür sınırlayıcılık değil mi?'
Foster röportajında, "büyümekte zorlandığı için" genç oyunculara ulaştığını ve onların da aynı şeyleri yaşamasını istemediğini söyledi."NASIL RAHATLAYACAKLARINI ÖĞRENMELERİ GEREKİYOR"
Foster, sinema sektöründe yeni olan insanlar hakkında "Nasıl rahatlayacaklarını, bu kadar çok düşünmemeyi, kendilerine ait bir şeyi nasıl ortaya çıkaracaklarını öğrenmeleri gerekiyor" ifadesini kullandı.
Ünlü oyuncu ayrıca, "Onların bunu bulmalarına yardımcı olabilirim ki bu, arkasındaki tüm baskıya rağmen hikayenin kahramanı olmaktan çok daha eğlenceli" diye ekledi.
]]>Kastamonu Görme Engelliler Derneği üyelerinin oluşturduğu "Ekip Moni", üçüncü oyunlarıyla tiyatroseverlerin karşısına çıkmak için provaları sürdürüyor.
]]>2024 BAFTA Ödülleri için 24 kategorideki uzun liste açıklandı. Finalistler arasında Barbie, Oppenheimer ve Dolunay Katilleri, en fazla adaylıkla zirvede.
]]>Kırklareli'nin Babaeski ilçesine bağlı Büyükmandıra beldesinde, teması "korkutmak" olan Balkan geleneği "Koleda" gecesi düzenlendi. Ortaya renkli görüntüler çıktı.
]]>Kalben ile rap şarkıcısı Grogi, düet yaptıkları “Hep Sonradan" şarkısına bir de klip çekti.
Şarkıcı ve söz yazarı Kalben, rap şarkıcısı yakın dostu Grogi ile yazdığı "Hep Sonradan" şarkısına bir de klip çekti. 11 Ocak’ta tüm dijital platformlarda yayınlanacak olan “Hep Sonradan”ın yönetmen koltuğunda Selçuk Danyıldız ve Selçuk Uzanır oturuyor. İkili klip lansmanını dün İstanbul Şişli'de gerçekleştirdi. Geceye özel tasarlanan etkinlik alanı katılımcılara özel eğlenceler içerirken Kalben ve Grogi, mekana lansmandan habersiz gelenlere de sürpriz yapmış oldu. ]]>Edirne'de, 2'nci Abdülhamid döneminde yapılan, zamanına göre modern ameliyathanesi ile dikkat çeken, özellikle Balkan Savaşları sırasında yaralı askerlerin tedavisinde kullanılan Edirne Merkez Asker Hastanesi, Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar Başkanlığı tarafından restorasyona alınıyor. Tarihi yapının yeniden ayağa kaldırılacağını söyleyen Edirne Valisi Yunus Sezer, "Buranın Çanakkale Şehitliği gibi olmasını çok istiyorum. Buradan Balkan Şehitliği'ne kadar gidecek bir proje hazırlatıyoruz" dedi.
Osmanlı döneminde 2'nci Ordu merkezi olan Edirne'de, 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı bittikten sonra yaralı ve hastaların toplu bakımlarının sağlanması için şehrin batısında 500 yataklı olarak hizmete açılan Edirne Merkez Asker Hastanesi, geriye kalan tek duvarı ile tarihe meydan okuyor. Özellikle 1912-1913 yılları arasındaki Balkan Savaşları'nda kritik rol oynayan hastanenin, tekrar ayağa kaldırılıp restore edilmesi için Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar Başkanlığı düğmeye bastı. Milli Saraylar uhdesine alınan tarihi yapının restore edilmesi için başlatılan çalışmalar kapsamında, çevresine iskeleler kuruldu. Yakın süreçte restorasyon çalışmalarının başlamasının beklendiği Edirne Merkez Asker Hastanesi'nin aslına uygun olarak yeniden inşa edilip ziyarete açılması bekleniyor.ÇALIŞMA BAŞLATILDI Edirne Valisi Yunus Sezer, Milli Saraylar Başkanlığı'na devredilen tarihi yapıyla ilgili çalışmanın başlatıldığını söyleyerek, "Tarihi hastane ile ilgili Milli Saraylar'a geçiyor, orada bir çalışma başlatıldı. Şimdi Balon Binası ile ilgili de bir çalışma başlatıldı. Orayı da ya Milli Saraylar'a geçireceğiz, onlar istiyorlar ya da farklı bir yöntemle orayı da kazandıracağız çevre düzenlemesiyle beraber" dedi. Aynı zamanda Asker Hastanesi Şehitliği'nin de bulunduğu bölgede, Çanakkale Şehitliği gibi bir oluşumun yapılması için proje de hazırlattıklarını söyleyen Sezer, "Bir de burasının Çanakkale gibi olmasını çok istiyorum. Tek duvarı kalan hastaneden başlayarak Sarayiçi'ndeki Balkan Şehitliği'ne kadar gidecek bir yapı. Bunun projesini hazırlatıyoruz. Biliyorsunuz şehitliklerin bakımı Özel İdare tarafından yapılıyor. Belediyemizle de beraber bir proje çerçevesinde düzenlemek istiyoruz" diye konuştu. "GAZİMİHAL HAMAMI'NI GEREKİRSE KENDİMİZ YAPACAĞIZ" Vali Sezer, kentte Asker Hastanesi ile beraber 6 asırlık Gazimihal Hamamı'nın da restorasyonunun 2024'te yapılacağını kaydetti. Kentte 1400'lü yıllarda yaşamış, Osmanlı Devleti'nin önemli paşalarından Gazimihal Paşa adına yapılan hamamın restorasyonuna ilişkin de Sezer, "Gazimihal hamamı ile ilgili daha ihale yapmadık. Bu ay içerisinde yapacağız. Eğer ihaleye katılan olmazsa da bizim böyle bir sözümüz var, kendimiz yapacağız. Bu sene içerisinde orası başlayacak, inşaatı yapılacak. Orası ilin de giriş noktası. Düzenlemeyle birlikte çok güzel bir nokta olacak orası. Eğer yap-işlet-devret modeliyle yapamazsak şu anda iki istek var bir tanesiyle görüştüm, eğer almazlarsa biz kendimiz yapacağız" ifadelerini kullandı. "HEDEFİMİZ YARIM KALAN İŞİN KALMAMASI" Edirne'de hiçbir işin yarım kalmamasını hedeflediklerine dikkat çeken Sezer, "Evliya Kasım Paşa Camisi, Şeyh Şücaettin Camisi, Şükrü Paşa Anıtı ihalesi yapıldı devam ediyor. Hedefimiz şu; Edirne'de yarım kalan hiçbir iş kalmasın. Kaleiçi'nde 40'a yakın konak var, tespit ettiğimiz. Her hafta neredeyse projesi biten konağı ihale edip çalışmalarını başlatıyoruz ve bu çalışmalar da devam edecek. Bazıları proje aşamasında, bazıları da projesi bitti ihale edilecek" diye konuştu.]]>Hollywood filmlerinde ve Alman televizyon dizilerindeki oyunculuğuyla tanınan 51 yaşındaki aktör Christian Oliver, bindiği uçağın Karayipler bölgesinde denize düşmesi sonucu hayatını kaybetti. Oliver'ın yanı sıra 10 yaşındaki kızı Annik ile 12 yaşındaki kızı Madita Klepser'ın olay yerinde öldüğü açıklandı. Acı olay ardından Christian Oliver'in hayatı ve kariyeri merak ediliyor.
3 Mart 1972’de Almanya’da doğan Christian Oliver, New York ve Los Angeles’ta eğitim aldı. "Taming of the Shrew" ve "Candide" gibi tiyatro oyunlarında rol aldı. İlk rolünü Luka olarak "Baby Sitter Club – Dadılar Kulübü "nde büyük bir hayran kitlesinin desteğiyle oynadı. Sonra popüler Amerikan gençlik dizisinde "Saved by the bell" rol aldı. Bunun yanında "VIP" ve "American Shrimps" gibi birçok TV filminde rol aldı. Almanya’da Sharon Stone ve diğer Hollywood yıldızlarıyla röportaj yaptığı "Star L.A. Club" adlı showu sundu. Bunun yanında, "Schlaf mit meinem Mann" (Birlikte uyumak), "Zwei Schwestern" (İki Kızkardeş) ve "Romantic Fighter" (Romantik dövüş) gibi tv filmlerinde rol aldı. 2002’nin yaz aylarında Christian "Alarm für Cobra 11"de Jan Richter olarak oynamaya başladı. Oliver, kariyeri boyunca film ve dizilerde rol almanın yanı sıra seslendirme sanatçılığı yaptı.]]>Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bandrol ve kayıt tescil istatistiklerine göre, 2023'te önceki yıla göre yaklaşık yüzde 5 artışla 400 milyon 340 bin 577 bandrol satıldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2023'e ait müzik, sinema ve kitap bandrolü satışları, müzik ve sinema alanında düzenlenen yapımcı sertifikası sayıları, fikir ve sanat eserleri kapsamında gerçekleştirilen kayıt tescil istatistiklerine ait verileri açıkladı. Telif Hakları Genel Müdürlüğü'nün bandrol istatistiklerine göre, süreli olmayan yayın bandrolü satışı, geçen yıl 400 milyon 340 bin 577 olarak gerçekleşti. Süreli olmayan yayınlar kapsamında 2023'te eser türlerine göre en fazla bandrol satışı 2022'de olduğu gibi eğitim kategorisindeki yayınlarda oldu. Eğitim alanında 175 milyon 959 bin 970 bandrol satışı yapılırken, yetişkin kültür kategorisinde 59 milyon 998 bin 452, yetişkin kurgu edebiyat kategorisinde 56 milyon 978 bin 980, çocuk kategorisinde 50 milyon 379 bin 362, inanç kategorisinde 38 milyon 964 bin 161, akademik alanda 8 milyon 785 bin 812, ithal yayımlar kategorisinde 5 milyon 707 bin 783 ve gençlik kitapları kategorisinde 3 milyon 566 bin 57 bandrol satıldı. BANDROL SATIŞLARINDAKİ ARTIŞ BASILAN KİTAP SAYISINA DA YANSIDI Basılan kitap sayısı 2023'te önceki yıla göre yüzde 6 artışla 216 bin 533'e ulaştı. İlk kez basılan kitap sayısı 2023'te yüzde 2 artışla 57 bin 735'e yükseldi. Kültür ve Turizm Bakanlığının 2023 bandrol satış verileri ve Milli Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine ücretsiz dağıttığı 249 milyon 493 bin 647 kitap ile toplam 649 milyon 834 bin 224 süreli olmayan yayın üretimi gerçekleşti. Dijital platformlardan indirilen kitaplar, bandrol muafiyetine tabi kapak hariç toplam 48 sayfayı geçmeyen eğitim amaçlı süreli olmayan yayınlar, kütüphanelerden ödünç alınan ve şahıslar arasında ödünç verilen ya da değiş tokuş yapılan kitaplar hariç, Türkiye İstatistik Kurumu yıl ortası nüfus projeksiyon verileri baz alındığında, 2023'te kişi başına düşen fiziki kitap sayısı 7,52 olarak gerçekleşti. Telif Hakları Genel Müdürlüğü 2023'te, faaliyet alanı sinema olan 594 ve faaliyet alanı müzik olan 363 olmak üzere 957 yapımcı sertifikası düzenledi. Geçerliliği devam eden yapımcı sertifikası sayısı 2023'te 2 bin 754'e ulaştı, müzik faaliyet alanında 1156, sinema faaliyet alanında ise 1598 aktif yapımcı sertifikası bulunuyor. BİLGİSAYAR PROGRAMLARI İLK SIRADA Hak sahiplerinin talebi doğrultusunda gerçekleştirilen isteğe bağlı kayıt-tescil işlemi sayısı da geçen yıl yüzde 15 artışla 2 bin 133'e yükseldi. Gerçekleştirilen kayıt-tescil işlemlerinden en çok yararlanan hak sahibi grubu ise 1028 tescil ile bilgisayar programları oldu. Geçen yıl 1028 bilgisayar programı, 653 ilim ve edebiyat eseri, 277 güzel sanat eseri, 93 musiki eseri ve 82 sinema eseri kayıt-tescili yapıldı. Sinema alanında 2023'te bir önceki yıla göre yüzde 3,5 artışla 492 sinema eseri tescil edilerek 50 bin 947 bandrol satıldı. Müzik alanında ise yine 2023'te yüzde 7 artışla 1855 yapım tescil edildi ve 1 milyon 57 bin 689 bandrol satışı gerçekleşti. Sinema ve müzik yapımları için geçen yıl 2 bin 347 eserin tescili gerçekleştirilerek bu eserler için 1 milyon 108 bin 636 bandrol satışı yapıldı.]]>Manisa’nın Şehzadeler ilçesinde bulunan ve Osmanlı döneminde yapıldığı düşünülen yaklaşık 6 asırlık tarihi Alaca Hamamı, restorasyon masraflarının yüksek olması nedeniyle adeta yok olmaya yüz tuttu. Hamamın 7 mirasçısı, tarihi eserin yeniden canlandırılması için dileyen kamu kurumu ya da özel girişimciye hamamı satabileceklerini ifade etti.
Manisa’nın Şehzadeler ilçesine bağlı Göktaşlı Mahallesi Murat Caddesi üzerinde bulunan tarihi Alaca Hamamı'nın, 15. yüzyılın ortalarında II. Murad’ın Şarapdarı Hamza Bey tarafından, padişahın Manisa ziyareti onuruna yaptırıldığı düşünülüyor. Resmi kayıtlarda olmasa da II. Murad’ın tahtı Fatih Sultan Mehmet’e bırakması sonrası hamamın II. Murad’a hizmet verdiği söyleniyor.
Daha sonraları şahıslar tarafından satın alınan ve bugüne kadar özel mülk statüsünde bulunan tarihi hamam, restorasyon gerektirmesi ve tarihi yapı olması ve restorasyon masraflarının oldukça yüksek olması nedeniyle 5 yıl önce hizmet vermeyi bıraktı. 5 yıl öncesine kadar Manisa’nın en önemli hamamları arasında yer alan tarihi hamam, adeta çürümeye yüz tuttu. Tavanlarında göçmeler meydana gelen ve içerisinde yıkılmalar başlayan hamamın elektrik tesisatları, kapı ve pencereleri hurdacılar tarafından çalındı.
Hamamı korumak için sürekli olarak masraf yaptıklarını belirten hamam mirasçılarından iş insanı Salih Etker, hamamın kendilerinden satın alınarak restorasyon yapılmasını ve Manisa’ya yeniden hizmet vermesini istiyor. Hamamın restorasyon çalışmalarının yapılması için Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden Kültür ve Turizm Bakanlığı'na hatta yerel yönetimlere kadar pek çok yere başvuru yaptığını belirten Etker, girişimlerinin sonuçsuz kaldığını söyledi.
“BÜYÜKLERİMİZ VEFAT EDİNCE BİZLERE MİRAS KALDI”
Hamamın kendilerine büyüklerinden miras kaldığını belirten Salih Etker, “Alaca Hamam sahiplerindenim. Bu hamam taşınmaz kültür varlığıdır. Tam ne zaman yapıldığıyla ilgili bilgim yok ancak burası bizim büyüklerimizden miras kaldı. Osmanlı dönemine dayanan bir tarihçesi olduğunu söylüyorlar. Büyüklerimiz babam bir arkadaşıyla beraber ortak olarak 1960 yıllarında satın alıyor. Büyüklerimiz vefat edince bizlere miras kaldı” dedi.
“'MAL SİZİN, NE YAPARSANIZ YAPIN’ DENİYOR”
Restorasyon yapmak istediklerinde şahıs mülkü olması nedeniyle herhangi bir destek de alamadıklarını söyleyen Etker, “Daha önce evlerde geçmiş dönemlerde hamamlar yoktu. Hatta dönem dönem buraya askeriyeden geceden sabaha kadar buraya yıkanmaya gelirlermiş. Onların bende kayıtları da var. Biz bazı yerlere dilekçelerle başvurduk. Ödeneğin olmadığı, hamamı alamayacaklarını belediye ve benzeri kurumlardan olumsuz cevaplar geldi. Biz belli başlı yerlere ‘Bizim işimiz değil’, ‘Burayı alıp ne gibi gelir sağlayabiliriz’ diye düşüncelere sahip olduklarından dolayı biz de burayı tamirat yapmak istedik. Manisa Valiliği tarafından şahıs mülklerine taşınmaz kültür varlığı olduğu için bir ödenek yok. ‘Mal sizin ne yaparsanız yapın’ deniyor. Tarihimiz çok değerli ancak çok değersiz. Böyle bir kıskacın içerisindeyiz” diye konuştu.
]]>Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, 2024 Ocak ayı kültür-sanat programı çerçevesinde sanatçılar Mustafa Cihat ve Resul Aydemir’i dinleyici ile buluşturdu.
Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’nın her kesime yönelik düzenlediği kültür-sanat takvimi Ocak programı kapsamında sanatçılar Mustafa Cihat ve Resul Aydemir’i Diyarbakırlı sevenleriyle buluştu.
Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleşen "Eskimeyen Ezgiler" konserinde sanatçılar birbirinden güzel eserlerini seslendirdi.
]]>Kültür ve Turizm Bakanlığı destekleri ile Pamukkale Üniversitesi’nin (PAÜ) adına İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Bilal Söğüt başkanlığında yürütülen Stratonikeia Antik Kenti'ndeki kazı çalışmalarında çıkan iki buluntu, 2023 yılının en önemli 10 arkeolojik keşifi arasına girdi.
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Söğüt başkanlığında yürütülen Stratonikeia Antik Kenti ve Lagina Kutsal Alanı’ndaki arkeolojik kazı ve restorasyon ve çizim çalışmaları yılın 12 ayı devam ediyor. Antik dönemlerden günümüze farklı yapı ile kalıntılarda kazı ve restorasyon çalışmalarına devam ediyor.
Dokuz ayrı döneme ait yoğun kalıntıların bulunduğu Stratonikeia’da antik dönem yapılarının yanı sıra özellikle Türk dönemi eserleri ve buluntuları önemli bir grubu oluşturuyor. Prof. Dr. Bilal Söğüt ve ekibinin yürüttüğü kazı çalışmalarında Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait Roma Hamamı’nın Frigidarium bölümünde yapılan kazılarda günümüzden Roma Dönemi’ne kadar tarihlenen yapı kalıntıları ve buluntular ele geçirildi. Bunlar arasında milattan önce ikinci yüzyıl ortalarına ait antik dönemin ilham perilerinden dansı temsil eden Mousa Tersichore’ye ait olan heykel ile milattan sonra ikinci yüzyıl ortalarına ait farklı yaşlarda üç ayrı çocuğa ait ayak izleri ünik eserler arasında yer aldı.
10 ARKEOLOJİK KEŞİF LİSTESİNİN 6. VE 8. SIRASINDA YER ALDI Arkeofili tarafından, arkeologlar arasında yapılan anket sonuçlarına göre “2023 Yılında Türkiye’de Öne Çıkan 10 Arkeolojik Keşif” listesinin altıncı sırasında M.S. 2. yüzyıla ait tuğlalar üzerindeki 2-3 yaşlarında 3 çocuğa ait ayak izleri yer alırken, listenin sekizinci sırasında ise M.Ö. 2. yüzyıl ortalarına ait antik dönemin meşhur heykeltıraşlarından Philiskos’un tipinde yapılmış olan dans eden Mousa heykeli de yer aldı.Antik döneme ait sosyal hayat, mimari ve plastik sanatı ile ilgili önemli verilere ulaşılmasını sağlayan buluntular, Stratonikeia’nın dokuz ayrı döneme ait kalıntıları ve yerleşim dokusu dışında, 2023 yılında ele geçen eserleri ile de ilgi merkezi haline gelmesini sağladı.]]>Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde sanatseverler ile buluşan Refik Anadol’un “Rumi Dreams” sergisini açıldığı günden itibaren yaklaşık 20 bin kişi ziyaret etti.
Müzeyyen Erkul Gaziantep Bilim Merkezi'nde gösterimde olan “Rumi Dreams” sergisine Gaziantepliler yoğun ilgi gösterdi. Sergi, Mevlâna Arşivleri’nden oluşan geniş bir veri kümesini canlandıran yapay zekâ tabanlı bir ışık ve hareket gösterisi olarak sunuluyor.
19 farklı dilde Mesnevi nüshaları, 180 binden fazla tekke resimleri, eski kitap sayfaları, belgeler ile tasavvuf müziği ve icra kayıtlarını işleyen Anadol ve ekibi Mevlana’nın dünya görüşünün simgesi olan disiplinler arası veri setini makine öğrenme algoritmalarıyla işliyor.
Sergi, 31 Ocak tarihine kadar sanatseverlerle buluşmaya devam edecek.]]>Edirne Devlet Tiyatrosu'nda bu ay "Yanlış Pencere", "Meraki" ve "Midas'ın Kulakları" adlı üç oyun sanatseverlerin beğenisine sunulacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Edirne Sahnesi'nde ocak ayı boyunca "Yanlış Pencere", "Meraki" ve "Midas'ın Kulakları" adlı üç oyun sanatseverlerle buluşacak.]]>Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde 60 yıl önce çırak olarak başladığı mesleği senelerdir aynı dükkanda sürdüren Enver Fiskiye'nin yakınlarıyla çalışarak ürettiği tef ve davullar kına, düğün gibi eğlencelerin yanı sıra okul etkinliklerinde kullanılıyor.
]]>Uluslararası ödüllü yönetmen Merve Gezen’in, son kısa filmi “Peripeteia – Talih Dönüşü”, yeni yıla 9 ödülle girdi. Film, çöpten kağıt ve plastik toplayarak ailesine yardım eden 9 yaşındaki Adem’in hilayesini anlatıyor.
Çöpten kağıt ve plastik toplayarak ailesine yardım eden 9 yaşındaki Adem’in, sıradan bir gününü konu alarak tüm dünyada sorun olan çocuk işçiliğine dikkat çeken “Peripeteia – Talih Dönüşü” uluslararası festivallerde büyük ilgi görüyor. Yapımcılığını DTM Pictures’ın, görüntü yönetmenliğini Mustafa Kuşçu’nun, müziklerini Murat Evgin'in yaptığı kısa film; İtalya, Fransa, Finlandiya, Yunanistan ve Avustralya’da layık görüldüğü ödüllerin ardından Kuzey Amerika kıtasından da iki ödül aldı.
“Peripeteia”, en köklü Türk filmleri festivallerinden biri olarak kabul edilen ve bu sene 18'incisi düzenlenen Boston Türk Filmleri Festivali’nden “Özel Mansiyon Ödülü”, Kanada'nın Vancouver şehrinin ev sahipliği yaptığı Uluslararası Kanada Kısa Film Festivali’nden de “Üstün Başarı” ödülleri alarak yeni yılı toplam 9 ödülle karşıladı. Adem Çeliktop, Cafer Varlı, Baran Karadeli, Kazım Çeliktop, Tuba Şardan’ın rol aldığı “Peripeteia” ile ilgili çocuk ihlalleri ve sinema üzerine doktorasını yeni tamamlayan yönetmen ve senaryo yazarı Merve Gezen, “Ekonomik yetersizliğin olduğu her yerde çocuk işçiliği de kaçınılmaz. Çocuk işçiliği bir çocuğun geleceğini çalmanın yanı sıra onun sağlıklı bir biçimde psikolojik ve toplumsal gelişimi de engellemekte. Peripeteia’nın yurt dışından 9 ödüle layık görülmesi, aslında sorunun ne kadar evrensel olduğunu da göstermekte” dedi.
FİLMİN ALDIĞI ÖDÜLLER Film, Fransa Cine Paris Film Festivali'nden “En İyi Film”, Fransa La Femme Short Film Festivali’nden “Jüri Ödülü” ve “En İyi Çocuk Oyuncu Ödülü”, Greece Uluslararası Film Festivali’nden “Şeref Ödülü”, Avustralya Colortape Uluslararası Film Festivali’nden “Çıkış Yapan Film”, İtalya 74. Montecatini Uluslararası Kısa Film Festivali’nden “En İyi Kısa Film”, Finlandiya Kotka İnsan Hakları Film Festivali’nden “Jüri Özel Ödülü”, Uluslararası Kanada Kısa Film Festivali’nden “Üstün Başarı Ödülü”, Boston Türk Filmleri Festivali’nden “Özel Mansiyon Ödülü” aldı.]]>Çin'de sinemalardaki gişe hasılatının 2023 yılında 54,91 milyar yuanı (7,75 milyar dolar) aştığı açıklandı.
Çin Film Akademisinin yayımladığı verilere göre, ülkede yıl boyunca 1,3 milyara yakın bilet satıldı. Gişe hasılatı 54,91 milyar yuanı (7,75 milyar dolar) aşarak tüm zamanların dördüncü en yüksek yıllık rakamına ulaştı. Yerli yapımlar yıl boyunca 46 milyar yuan (6,47 milyar dolar) gelirle toplam hasılatın yüzde 83,77'sini elde etti. Gişede en fazla hasılat elde eden yapım, Çinli yönetmen Cang Yimou'nun tarihi filmi "Full Red River" (Nehir Kan Kırmızı) olurken onu, bilim-kurgu türündeki "Wandering Earth-2" (Gezegenler Savaşı-2) ve polisiye dram türündeki "No More Bets" (Artık Bahis Yok) izledi. Çin, gişe hasılatı bakımından ABD'nin ardından ikinci sırada yer aldı. Piyasa araştırma şirketi comScore'un verilerine göre, ABD'de gişe hasılatı 2023'te 9 milyar doları aştı.]]>Milli Mücadele sürecinde 1915-1919 arası yaşananları konu alan "Atatürk II" filmi, 5 Ocak'ta vizyona girecek.
Başrolünde Aras Bulut İynemli'nin rol aldığı "Atatürk II" filmi, cuma günü gösterime giriyor. Filmin gala gösterimi sonrası basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıda konuşan filmin yapımcılarından Hakan Karamahmutoğlu, filmin hazırlığının bir buçuk yıl, çekimlerinin ise yaklaşık 4 ay sürdüğünü belirterek, "Gece gündüz düşündüğümüz, çalıştığımız bir sürecin sonunda muhteşem 2 filmle sizin karşınıza çıktık. İlk filmimiz ile başladığımız bu heyecan dolu süreç, 2. filmimiz ile devam ediyor. Kitaplara, filmlere sığmayan Milli Mücadelemizi anlatmak kolay değildi. Ancak başardık, en çok da bunun karşılığını seyircimizin ilgisiyle aldığımız için mutlu ve gururluyuz" dedi.
"TÜM VATANDAŞLARIMIZ AVRUPA'DA ATASINA SAHİP ÇIKTI"
Yapımcı Saner Ayar da ilk Atatürk filmi adına Avrupa'da gala yapmak için birçok salon kiraladıklarını aktararak, terör örgütlerinin baskısıyla da tüm ödemelerin kendilerine iade edildiğini söyledi. Karşılarına birçok sorun çıkmasına ve linç edilmelerine rağmen bu dönemde Kültür ve Turizm Bakanlığının kendilerine olağanüstü destek verdiğine dikkati çeken Ayar, "Vazgeçmedik, Avrupa'da muazzam bir tanıtım kampanyası yaptık. Bütün Avrupa'da pandemiden sonra en büyük sinema açılışı oldu. Yani tüm vatandaşlarımız Avrupa'da Ata'sına sahip çıktı. Avustralya, Azerbaycan ve Orta Doğu'da vizyona girdik. Bütün bu ülkelerde hiçbir sansüre uğramadan Atatürk'ü sinemalarda gösterdik ve şu anda da birçok ülkede Atatürk filmi gösterilmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı. Ayar, ikinci filmin de bütün dünyada vizyona gireceğini vurgulayarak, "Türkiye'de ekonomik koşulların bu kadar zor olduğu, sinema biletlerinin ailelerin bütçelerini zorladığı bir dönemde ilk 70 dakikası Fox TV'de gösterildiği halde bir milyon 700 bin gişe rakamına ulaşarak Türk halkı yanımızda olduğunu gösterdi" diye konuştu. Konuşmasında "Benim için bu iki film, gelmiş geçmiş en büyük askerin anlatıldığı muazzam bir eser" değerlendirmesini yapan Ayar, filme katkıda bulunan herkese teşekkür etti.
"ATATÜRK'ÜN BÜYÜKLÜĞÜNÜ, FİKİRLERİNİ ALIP BİR FİLME İNDİRGEMEK MEŞAKKATLİ BİR İŞ"
Filmde Mustafa Kemal Atatürk'ü canlandıran Aras Bulut İynemli ise oyunculuk kariyerinde 14 yılı geride bırakmasına rağmen Atatürk rolünü üstlenmesinden dolayı oyunculuğa ilk başladığı günkü gibi heyecanlı olduğunu söyledi. Herkesin konuşacağını ve eleştirebileceğini bilerek bu projeye başladıklarına işaret eden İynemli, "Hepimiz için doğal bir süreç olmadı. Çok uzun ve çok büyük emekten, çabadan bahsediyorum. Atatürk'ün büyüklüğünü, fikirlerini alıp bir filme, bir hikayeye indirgemek zaten başlı başına meşakkatli bir iş. Bu süreç benim için biraz korkutucuydu. Korkmamak, altında ezilmemek mümkün değildi. Ama bu korkuya yenik düşmek de bize yakışmazdı" dedi. İynemli, bu yapımla birlikte Atatürk hakkında yeni birçok şey öğrendiğinden bahsederek, kamera arkasında oldukça büyük bir ekibin çalıştığını aktardı. Filmin yönetmeni Mehmet Ada Öztekin de toplantıda bir konuşma yaptı. Türkiye'nin hemen ardından bu ay içerisinde 30'a yakın ülkede vizyona gireceği açıklanan Lanistar Media imzalı "Atatürk II" filmi, 1915'ten başlayarak Çanakkale Savaşı'na ve 1919 yılına kadar gelen sürece odaklanıyor. Filmin oyuncu kadrosunda Zübeyde Hanım karakterini Songül Öden, Enver Paşa'yı Sarp Akkaya ve Madame Corinne'yi Esra Bilgiç canlandırıyor. Filmin tarih danışmanları arasında ise Orhan Çekiç, Saadet Özen, Hacı Mehmet Duranoğlu, Tuncel Koç, Kadir Türker Geçer ve Üzeyir Karataş yer alıyor.
]]>Margot Robbie, her seyredişinde gözyaşlarına boğulduğu iki filmin adını verdi.
]]>Kocaeli'de yaşayan emekli eğitimci Seyfettin Karamızrak, çizdiği resimleri sergiliyor. Sergiden elde edilecek gelir ise deprem bölgesindeki ihtiyaç sahiplerine ve Filistin’e bağışlanacak.
Kocaeli'de yaşayan 71 yaşındaki emekli eğitimci Seyfettin Karamızrak, 50 yılı aşkın süredir sanatla ilgileniyor. Karamızrak, mesleği sırasında da emekli olduktan sonra da resim çizme sevdasından asla vazgeçmedi. Yıllardır yüzlerce resim çizen Karamızrak, en son "Esintiler" adlı 30'uncu kişisel sergisini, eski gar binası sanat galerisinde açtı.
Kocaeli Kent Konseyi tarafından desteklenen sergi yoğun katılımla açıldı. 38 eserin sergilendiği etkinlikte satıştan elde edilecek gelirin bir kısmı deprem bölgesindeki ihtiyaç sahiplerine, bir kısmı ise Filistin’e bağışlanacak.
"Esintiler" adlı resim sergisi, 6 Ocak tarihline kadar sanatseverler tarafından gezilebilecek.
]]>Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erkan Fidan başkanlığında kazı çalışmaları yürütülen Tavşanlı Höyük, Türkiye’de yılın en önemli arkeolojik keşfi seçildi.
Prof. Dr. Erkan Fidan tarafından Kütahya'da 2021 yılından bu yana sürdürülen Tavşanlı Höyük kazıları, Türkiye’de önemli bir başarıya imza attı. Ulusal bir gazete tarafından düzenlenen ve arkeoloji uzmanları ile arkeoloji lisans ve lisansüstü öğrencilerinden oluşan yaklaşık bin kişilik seçici kurulun görüşüne sunulan Tavşanlı Höyük kazılarında bulunan yaklaşık dört bin yıllık iki insan iskeleti, Türkiye’de yılın en önemli arkeolojik keşifleri içerisinde gösterildi.
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şükrü Beydemir konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ''Henüz 3 yıldır kazı çalışmaları yürütülen Tavşanlı Höyük, 2022 yılında aynı listede hançer ve mühür buluntularıyla üçüncü olmuştu. Günümüze kadar yapılan kazı çalışmalarında Türkiye’de sadece iki adet insan beyni bulunmuştu. 2023 yılında Tavşanlı Höyük'te yapılan kazılarda beyni ve derisi korunmuş şekilde bulunan insan kalıntılarıyla Tavşanlı Höyük en önemli arkeolojik keşifler listesinde ikinci sırada yer aldı. İnsan derisi ise ilk kez Tavşanlı Höyük kazılarında bulunmuş oldu. Prof. Dr. Erkan Fidan ve ekibini bu başarılarından dolayı tebrik ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum'' dedi.
]]>Gürgen Öz ve Aşkın Erol’un başrollerini oynadığı eğlenceli kara komedi oyunu "Kötü Bir Gün", ocak ve şubat ayı boyunca İstanbul, Ankara, Antalya, Bursa ile İzmir'de seyirci karşısına çıkacak.
Sınıf çatışması, otorite, özgürlük arayışı, rahatsızlıkları ele alan kara komedi oyunu "Kötü Bir Gün", ocak ve şubat ayı boyunca farklı sahnelerde perde açacak. Gürgen Öz ve Aşkın Erol’un başrollerini oynadığı "Kötü Bir Gün", 11 Ocak'ta Watergarden Performans Merkezi, 17 Ocak'ta Beylikdüzü Atatürk Kültür Sanat Merkezi, 24 Ocak Fişekhane ve 26 Ocak'ta ise Kartal Sanat Tiyatro Salonu’nda İstanbul seyircisiyle buluşacak. Oyun, 27 Ocak tarihinde Ankara Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi, 3 Şubat Antalya Türkan Şoray Kültür Merkezi, 9 Şubat Bursa Podyum Sanat Mahal ve 15 Şubat tarihinde ise İzmir Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde olacak.KARANLIK VE SİNİR BOZUCU BİR YÜZLEŞME
Eşinden boşandıktan sonra, dededen kalma apartmana taşınmak zorunda kalan psikolog Erdem, hiç uğramadığı dört katlı küçük apartmanda sadece apartman görevlisi Yakup'un kaldığını fark eder. Taşındığının ertesi günü onu ziyarete gelen Yakup, üst katta yaşayan son kiracının da birkaç gün önce intihar ettiğini haber verir ve ayrılır. Ama hemen ardından bambaşka birisi gibi geri gelir. Erdem bir psikolog gözüyle Yakup'un garip davrandığını fark etse de işin çok daha ciddi olduğunu anlaması zaman alır. Apartmanda sıkışıp kalmış bu iki adam arasında yaşananlar, izleyicilere karanlık bir tarih ve sinir bozucu yüzleşme vaat ediyor.
]]>Şırnak'ın Cizre ilçesinde bulunan tarihi Abdaliye Medresesi'nin duvarında oluşan derin çatlak tehlike saçıyor.
Şırnak'ın Cizre ilçesinde 2017 yılında Cizre Belediyesi tarafından restorasyonu yapılan Abdaliye Medresesi'nin Sur Mahallesi'ne bakan taraftaki giriş kapısı duvarında oluşan derin yarık nedeni ile duvar tehlikeye davetiye çıkarıyor.
Cizre Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü restorasyon birimi tarafından 2017 yılında restorasyonu yapılan ve Cizre'nin simgelerinden olan Mem-u Zin Türbesi ve Mir Abdaliye Medresesi, her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilirken, medresenin Sur Mahallesi tarafına bakan kapı duvarında oluşan çatlak nedeniyle duvar yıkılmaya yüz tuttu.
Duvarın kazaya ve yaralanmaya sebep olmadan gerekli müdahalelerin yapılması gerektiğini ifade eden Murat Sunay, geçmiş tarihi ile Cizre'ye ışık olan ve her yıl binlerce ziyaretçi ağırlayan bu mekanın harabe duruma düşmesini istemediklerini söyledi. Sunay, "Duvarın bu halde olması hem tehlike saçıyor hem de bu görüntü bu mekana yakışmıyor. Yetkililerden isteğimiz duvar yıkılmadan gerekli çalışmaların yapılarak, eski haline ve eski görünümüne kazandırılmasıdır” diye konuştu.]]>Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Metin Aydar, "Kızıl Elma'ya Adanmış Bir Ömür: Merzifonlu Kara Mustafa Paşa" adlı eseriyle "Yılın Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları" ödülleri kapsamında biyografi dalında ödüle layık görüldü.
Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Aydar'ın, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın hayatına dair kaleme aldığı "Kızıl Elma'ya Adanmış Bir Ömür: Merzifonlu Kara Mustafa Paşa" adlı biyografik eser, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda biyografi kategorisinde birincilik ödülü kazandı.
Eser, Türk tarihine ve kültürüne önemli bir katkı sunarken, Aydar'ın akademik birikimi ve derin araştırmalarıyla öne çıkıyor.
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Aydar’ı tebrik ederek, “Metin hocamızın aldığı ödül hem üniversitemiz hem de şehrimiz adına büyük bir gurur kaynağıdır. Bu ödül zaman mefhumu gözetmeksizin yapılan ciddi bir çalışmanın meyvesidir. Kendisini bir kez daha gönülden tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” diye konuştu.
]]>Tasavvuf, İrfan ve Meydan Meşkleri Topluluğu, YOLCA "Müzikli Derviş Masalları" gösterisini Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) sahneleyecek.
AKM'den yapılan açıklamaya göre, Müzikli Derviş Masalları gösterisi Hüseyin Cem Durak'ın performansıyla, 5 Ocak'ta Çok Amaçlı Salon'da gerçekleştirilecek. Anadolu'nun zengin kültürünü ve bu toprağın büyüklerini merkeze alan gösteride, Mesnevi ve Mantıku't-Tayr gibi eserlerden ilham alınan özel hikayeler yorumlanacak. Ayrıca bir menkıbe canlandırılarak seyircilerin beğenisine sunulacak.]]>Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü akademisyen ve öğrencileri, İzmit Körfezi'nden çıkarılan dip çamuruyla seramik objeler üretmeye başladı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ortaklığında hayata geçirilen "İzmit Körfezi Doğu Baseni Dip Çamurunun Temizlenmesi, Susuzlaştırılması ve Bertaraf Hizmeti" projesi kapsamında, körfezin doğu yakasından başlanarak dip çamuru temizliği yapılıyor. KOÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü tarafından 2 ay önce başlatılan çalışmada ise İzmit Körfezi'nden çıkarılan dip çamurundan takı ve hediyelik eşya üretiliyor."HEDEFİMİZ SERAMİK SANATÇILARINA UYGUN ÇAMURLAR ORTAYA KOYMAK"
KOÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nermin Demirkol, dip çamuruna ilişkin bilimsel çalışmalara başladıklarını söyledi. Öğrencilerin çamur ihtiyacını bildiği için sanatsal çamurlar üzerine araştırma yapmaya karar verdiğini anlatan Demirkol, İzmit Körfezi'nden çıkan dip çamurunu analiz ettikten sonra şekillendirdiğini ve sinterleme işlemi (metal ve/veya seramik tozlara termal enerji uygulanmasıyla yoğunluk kontrollü malzemeler geliştirme) gerçekleştirdiğini kaydetti. Demirkol, çamurun tek başına sanatsal çalışmalara uygun olmadığını gördüğünü, bunun üzerine dip çamurunu sanatsal çamura dönüştürmek için reçeteler hazırladığını dile getirdi. Sanatsal seramiği gösteren en büyük özelliğin "sır" denilen, yüzeyi kaplayan camsı tabaka olduğunu aktaran Demirkol, şöyle devam etti: "Sır tutma özelliğini tespit etmek istedik. Yine kendi reçetelerimden ona bir sır uyguladım. Sinterlediğimizde sır tutma özelliğinin de çok güzel olduğunu gördük. Çamur fiyatları çok arttı. Her çamurun da özelliği aynı değil. Elle şekillendirmeye uygun olan bir çamur döküme uygun olmayabiliyor, çömlekçi tornasına uygun olmayabiliyor. Dolayısıyla çömlekçi tornasında şekillendirmeye uygun olarak farklı bir reçete çalıştık. Araştırma görevlilerimizden Aykut Hızlıok da yine çömlekçi tornasında şekillendirilebilirliğini ortaya koydu. Sinterleme işleminden sonra bunun da sır tutma özelliğini ortaya koyduk." Demirkol, kendi öğrencilerinin yanı sıra güzel sanatlar fakülteleri ve seramik sanatçıları için uygun çamur ortaya koymayı hedeflediklerini belirtti.
"SANATSAL OLARAK UYGUNLUĞUNU GÖSTERDİK"
Dip çamurundan takı ve hediyelik eşyalar üretirken, küçülme, dayanım ve mukavemet testlerinin de devam ettiğini vurgulayan Demirkol, hedeflerinin dayanıklılığını artırarak daha büyük objeler üretmek ve daha dayanıklı çamur ortaya çıkarmak olduğunu belirtti. Porselen üretiminde ham madde olarak Ukrayna kili kullandıklarına, Rusya-Ukrayna savaşı ve maliyetler nedeniyle bunun ülkeye girişinde sıkıntı yaşandığına işaret eden Demirkol, "Türkiye'nin en büyük çevre projelerinden biri olan dip çamuru projesinin tam merkezindeyiz. Analizleri yaptığımda, kullandığımız o alüminyum silikat (kimyasal bileşik) içerikler de içerisinde var. Dolayısıyla kullandığımız temel ham maddelerimizin büyük oranını, porselen için demiyorum ama seramik için bu çamurla karşılayabiliyoruz" diye konuştu. Demirkol, yüzde 50'nin üzerinde olan dip çamuru kullanma seviyesini artırmak istediklerini dile getirerek, "Öğrencilerimiz de çok heyecanlı çünkü çamur ihtiyaçlarını karşılayabilecek büyük bir kaynak var. Bir an önce bunu bazı kullandığımız çamurlara alternatif olarak değerlendirmek istiyoruz. Biz zaten kendi sırını kendi yapan bir fakülteyiz. Kendi çamurlarımızı da kendimiz yapıp hem KOÜ'ye hem de sonrasında tüm güzel sanatlar fakültelerine katkı sağlamak istiyoruz. Dolayısıyla ülkemize de büyük katkı sağlayacağız" ifadelerini kullandı.
]]>1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunun Rus işgali altındaki toprakları kurtarmak için başlattığı Sarıkamış Harekatı'nda şehit düşen askerler, harekatın 109'uncu yılında anılacak. Etkinlikler kapsamında yapımına başlanılan kardan heykellerde çalışmalar devam ediyor.
]]>Ünlü seri Game of Thrones'un yazarı George R.R. Martin bir blog yazısında, son derece popüler seriyi temel alan üç animasyon projesi üzerinde çalıştığını paylaştı.
Dünyanın her yerinde geniş yankı uyandıran Game of Thrones serisinin yazarı George R.R. Martin, seriyi temel alan üç yeni animasyon üzerine çalıştığını paylaştı. Ünlü yazar dizinin yayınlandığı HBO kanalı ile birlikte "A Song of Ice & Fire" dünyasında geçen animasyon projeleri olduğunu duyurdu.
Yazar, "Henüz hiçbirine yeşil ışık yakılmadı ancak birkaçıyla bir sonraki adımı atmaya yaklaştığımızı düşünüyorum. Birkaç yıl önce animasyon dizileri için bazı harika yeteneklerin de dahil olduğu dört fikrimiz vardı. Ne yazık ki orijinal projelerden ikisi daha sonra rafa kaldırıldı." ifadelerini kullandı.
"NINE VOYAGES" ANİMASYON OLUYOR Martin'in açıklamalarına göre, daha önce duyurulan "House of the Dragon" yan hikayesi "Nine Voyages" animasyon projesine dönüştürülecek. “Nine Voyages”, Steve Toussaint'in “House of the Dragon” dizisinde canlandırdığı Deniz Yılanı Corlys Velaryon'un hikayesini anlatacak. Bütçe kısıtlamaları, dizinin yarısının denizde geçmesi ve Driftmark'tan Lys'e, Basilisk Adaları'ndan Volantis'e kadar her hafta farklı bir liman yaratma zorunluluğu nedeniyle canlı uygulama projeyi aşırı derecede masraflı hale getirebilir. Yazar animasyon tekniği ile yarattığı kurgusal evrenin daha geniş bir bölümünü izleyici ile buluşturmayı planlıyor. Martin, projelerin beyazperdeye taşınacağından umutlu olsa da, "Hollywood'da hiçbir şey kesin değil." ifadelerini kullandı.]]>Anadolu Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Birimi’ne bağlı olarak faaliyet gösteren 60+ Tazelenme Üniversitesi 4'üncü sınıf öğrencileri tarafından hazırlanan Mandala Sergisi açıldı.
Anadolu Üniversitesi Öğrenci Merkezi Fuaye Alanı’nda gerçekleştirilen Mandala Sergisi'nin açılışına Anadolu Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Fuat Erdal, Tazelenme Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Emre Birinci, Mandala dersi eğitmeni Fatma Doğruoğlu ve çok sayıda öğrenci katılım gösterdi. “TAZELENME ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ AKTİF ŞEKİLDE ÇALIŞIYOR”
Serginin açılış konuşmasını yapan Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal sergiye dair, “Sizlerle bugün böyle bir sergide yer aldığım için oldukça mutluyum. Tazelenme Üniversitesi öğrencileri olarak sizlerin aktif çalışmalarda yer alıyor olması oldukça gurur verici” dedi. "BU SERGİ, ÖĞRENCİLERİMİZE MOTİVASYON KAYNAĞI OLDU”
Tazelenme Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Emre Birinci, “Tazelenme Üniversitesi dördüncü sınıf öğrencilerimiz güz döneminde 12 hafta boyunca Mandala dersi aldılar. Bu sergideki amacımız ise, 12 hafta boyunca almış oldukları eğitimler ile harmanlamış oldukları ürünlerin bir şekilde sergilenmesi. Hem öğrencilerimize moral ve motivasyon sağlamak hem de yapmış oldukları çalışmaların diğer insanlarla da buluşturulması amacıyla bu sergiyi organize ettik” şeklinde konuştu.
]]>Türkiye'deki üç interaktif müzeden biri olan Kafkas Cephesi Harp Tarihi Müzesi'ni 2023 yılında 50 bin 448 yerli ve yabancı turist ziyaret etti.
Kafkas Cephesi Harp Tarihi Müzesi’nde girişinde bulunan ve Osmanlı Rus Savaşı'nda Sarıkamış'ta eksi 40 derece soğukta Türk askerlerinin giydiği çarıkların yer aldığı bölüm ziyaretçilere duygusal anlar yaşatıyor.
Osmanlı Devleti tarafından doğu sınırlarının korunması için yapılan ve Osmanlı-Rus Savaşı'nda bir tabur askerin şehit olması nedeniyle literatüre "Kanlı Tabya" olarak geçen Kafkas Cephesi'nden adını alan Harp Tarihi Müzesi, yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor.
2 Aralık 1914 tarihinde başlayan ve 90 bin kahraman Osmanlı askerinin donarak ve hastalanarak hayatını kaybettiği Sarıkamış Harekatı'nda askerlerin ayaklarında bulunan çarıklar ışıklandırılarak şehitlerin sonsuza kadar anılması için bir görüntü oluşturulmuş. Çarıkların olduğu bölümü ziyaret edenler ise gözyaşlarına boğuyor.]]>Seri komedi filmi olarak yola çıkan "Başkan" filminin galası önceki gün yapıldı. Kadrosunda Diren Polatoğulları, Necip Memili, Büşra Pekin, Nursel Köse, Şerif Sezer, Füsun Demirel, Bülent Çolak, Sinan Demirel ve Salih Kalyon’un bulunduğu film, 5 Ocak'ta gösterime girecek.
]]>Kıvanç Baruönü yönetmenliğindeki Lohusa filminin fragmanı yayınlandı. Eltilerin Savaşı, Görümce, Deliha filmleriyle milyonlara ulaşan başarılı oyuncu ve senarist Gupse Özay'ın başrolünde yer aldığı film, 19 Ocak'ta vizyona girecek. Kadroda Gupse Özay, Onur Gürçay, Hazal Türesan, Esra Ruşan ve Servet Pandur gibi isimler yer alıyor.
]]>Samsun Büyükşehir Belediyesi Konservatuvarı, düzenlenen kurs ve etkinliklerle kentin kültürel ve sosyal hayatına katkı sunmaya devam ediyor. Konservatuvarda düzenlenen çocuk ve yetişkin tiyatro ile çocuk ve genç koro kursları ilgi görüyor.
Samsun Büyükşehir Belediyesi kentin kültürel ve sosyal yaşamına ışık tutmaya devam ediyor. Açıldığı günden bu yana kendi yeteneğinin peşinden giden binlerce çocuğun, gencin ve yetişkinin hayatına dokunan Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı’nda, düzenlenen kültür-sanat kursları büyük ilgi görüyor. Kültür- sanat kurslarına her yaş grubundan toplam 373 öğrenci katılıyor.
En çok ilgi gören kursların başında ise tiyatro ve koro kursları geliyor. Yetişkin tiyatroda 25, çocuk tiyatroda 70, çocuk koro grubunda 25, genç koro grubunda ise 15 öğrenci eğitim alıyor. “ÖZGÜVENLERİ GELİŞİYOR”
Çocuk Tiyatro Kursu Eğitmeni Seda Gül, Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından ücretsiz verilen eğitimlere çocukların çok yoğun bir ilgi gösterdiklerini belirterek, “6 -13 yaş grubunda öğrencilerimiz eğitim alıyor. 70 öğrencimize drama eğitimi veriyoruz. Hep birlikte tiyatro eseri ortaya çıkaracağız. Bu kurs çocuklarımızın özgüvenini geliştiriyor, sosyal ilişkilerini güçlendiriyor, dışarıya çıktıkları zaman biriyle iletişim kurmalarını güçlü hale getiriyor. Çünkü burada tanımadığı kişilerle birlikteler ve bir grup olup bir şeyler yapmayı öğreniyorlar” diye konuştu. “MART AYINDA GÖSTERİLER BAŞLAYACAK”
Yetişkin Tiyatro Kursu Eğitmeni Erdem Sarıoğlu ise kursların ücretsiz olarak verilmesinin talebin artmasına etki ettiğini söyleyerek “Gerek tiyatronun çocuk bölümü gerek yetişkin bölümü olsun derslerimiz yoğun bir şekilde devam ediyor. Biz de bu yoğun çalışmaların sonucunda mart, nisan ve mayıs aylarında gösterilerimiz, konserlerimiz ve sunumlarımız olacak. Biz tiyatro ile insanımızın sosyal yaşamında birkaç adım daha öne çıkmasını sağlıyoruz. Kendini rahatlıkla ifade edebilen bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz. Bu konuda da çok verimli sonuçlar aldık” şeklinde konuştu.
]]>İstanbul, çocuklar için sömestir tatillerini değerlendirebilecekleri birbirinden eğlenceli, eğitici ve öğretici etkinliklere ev sahipliği yapıyor. İşte çocuklarla gidilebilecek yarıl yıl etkinliği adresleri...
]]>Türk sinemasında yaklaşık 500’e yakın filmde rol alan usta oyuncu Hulusi Kentmen’in torunu Melek Kentmen, yazdığı kitapta dedesini anlattı.
Yeşilçam’ın birçok filminde "iyi kalpli", "tatlı-sert" ve "babacan" karakterleri canlandıran Hulusi Kentmen'in torunu Melek Kentmen, "Hulusi Baba" isimli kitabında dedesini anlattı.
Hulusi Kentmen, 1912 yılında Bulgaristan’da doğdu. Ardından ailesi İzmit’e göç eden Kentmen, çocukluğunu burada geçirdi. 1919 yılında ilkokul 2’inci sınıfa giderken ilk tiyatro sahnesinde yerini alan usta oyuncu eğitimine devam ederek Deniz Kuvvetleri'nde astsubay oldu. Mesleğini icra eden usta oyuncu, gittiği bir tiyatro gösteriminde oyuncu eksikliği nedeniyle sahneye çıktıktan sonra kendisine Yeşilçam’ın kapısı açıldı. Tiyatroyla, deniz astsubaylığı görevini bir arada yürüten usta oyuncu emekliliğinin ardından Yeşilçam’da yerini aldı. Milyonların kalbinde taht kuran oyuncunun yaklaşık 500 filmi bulunuyordu.
20 Aralık 1993’te vefat eden usta oyuncunun torunu Melek Kentmen, dedesinin hayatını anlattığı "Hulusi Baba" kitabını çıkardı. Melek Kentmen, hayranlarının Hulusi Kentmen’in anılarının bulunduğu kitaba yoğun ilgi gösterdiğini belirtti. “DEDEM YEŞİLÇAM’A, HULUSİ KENTMEN’İ KATTI”
Yeşilçam’ın unutulmayan aktörlerinden Hulusi Kentmen’in torunu Melek Kentmen, “Dedemde en sevdiğim özelliği disiplinli olmasıydı. Sanırım bu genetik, o huyu bana da geçmiş. Bende de 'bir şey ya olmalı ya olmamalı' ortası yok. Ters gittiği zaman bu benim gerçekten sinirlerimi bozuyor ve onu düzeltmek için gerçekten çok büyük bir uğraş veriyorum. Dedemin ben de en sevdiği özelliğim; beni sanırım biraz kendi gibi yetiştirdi. Disiplinli, işine bağlı ve hobileri olan biriydi. Benim de boş vakitlerimde ilgilendiğim hobilerim vardır. Evde onlarla uğraşırım. Onun soyadını taşıyor olmak, her zaman bana gurur vermiştir" dedi.
Dedesi için "Aynen filmlerindeki gibiydi. Tatlı sertti. Asabiydi ama o bakışlarındaki şefkati görebiliyordunuz" diyen torun Kentmen, "Pek onunla setlere gitmeye fırsatım olmuyordu. Dedemin en aktif çalıştığı dönemlerde ben yeni doğmuştum. Sonrasında ise onun sette olduğu dönemler ben okulda oluyordum. Benim uyuduğum zamanlarda o sette oluyordu. Mesai arkadaşları eve ziyarete gelirlerdi ve ‘baba’ derlerdi. Bunları saymak gerekirse; Tarık Akan, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın. Zaten çoğu filmi kendi evinde çekilmiştir. Özellikle Filiz Akın ile olanlar" şeklinde konuştu.
"Bence Türkiye için Yeşilçam’ın silinip gitmesi çok büyük bir kayıp. Çünkü bunu kimden duyduysam, bize aile sevgisini, baba sevgisini ve bir olmanın güzelliğini anlatan çok güzel yapımlar yapmışlar. Şimdi görebiliyor muyuz? Belki kısmen görebiliyoruz. Çok da önyargılı davranmak istemiyorum. Keşke o sektör bitmeseydi" diyen Melek Kentmen, "Bence dedemin kıymeti bilinmedi. Yoksa Yeşilçam yapımcıları hala hayattalar, bu konuda en ufak bir girişimleri yok. Sizlerin sevgisi sayesinde dedem aslında bugün yaşıyor. Kaldı ki dedem Yeşilçam’a, Hulusi Kentmen’i kattı. Çok büyük bir değeri kattı ki bunun yanında tabii ki Adile Naşit, Münir Özkul gibi oyuncular için de aynı şey geçerlidir” dedi.
“MELEK KENTMEN OLARAK BİR KİTAP ÇIKARMIŞ OLSAYDIM BU KADAR İLGİ GÖRMEZDİ”
Dedesi Hulusi Kentmen’in anılarına yer verdiği "Hulusi Baba" isimli kitap hakkında konuşan Kentmen, “Kitapta aile yaşantısını anlattım. Mesai arkadaşları, hepsi sağ olsunlar röportajlar verdiler. Filmografisi, aile albümü, aile arşivi onun yanında benimle, annemle, babamla ve arkadaşlarıyla olan anıları bulunuyor. Kitaba tepkiler iyi. Bunun yanında üç fuara katıldım. Buradaki avantajım; belki ben Melek Kentmen olarak bir kitap çıkarmış olsaydım bu kadar ilgi görmezdi. Hulusi Baba kitabı çıktığı için ve Hulusi Kentmen de çok sevilen bir insan olduğu için ilgi gördü. Sevgi gördü” ifadelerini kullandı. “BABAANNEM, DEDEME ‘HULUM’ DİYE HİTAP EDERDİ”
Hulusi Kentmen’in anılarından da bahseden Melek Kentmen, “Bana annesinin adını koymuş. Uyumuyormuşum, annem ayağında sallarken ufaktan bir vurmuş. Dedem de annemle ‘Sen benim anneme hakaret ettin’ diye günlerce konuşmamış. Ben çok küçüktüm ancak bana anlatıldığı kadarıyla hafızamda yer etti. Benim genç kızlığım da onun yaşlılık dönemine denk geldi. Ben doğma büyüme Üsküdarlıyım. Normalde Bulgar göçmeniyiz. Dedem bebekken İzmit’e gelmiş. İzmit’ten de Üsküdar’a gelmiş. Üsküdar bizim vazgeçilmezimizdi. Hatta dedemin Kız Kulesi’ne bakarken röportajı vardı. Bastığı yerlerde olmak beni de duygulandırıyor. Ben aileyi dedemden öğrendim. Babaannemle çok güzel bir evlilikleri vardı. Ben o yaşımda bile hayret ederdim. Nasıl bu kadar birbirlerini anlıyorlar, hiç kavga etmiyorlar diye. Babaannem, dedeme çok düşkündü, ‘Hulum’ diye hitap ederdi. Dedem de babaanneme ‘tontonum’ derdi” şeklinde konuştu. HEM ASKER HEM OYUNCU
Yeşilçam oyuncusu Hulusi Kentmen’in ilk tiyatrosunu ilkokul 2. sınıfa giderken yaptığını ifade eden Kentmen, “Bir şekilde Hulusi Kentmen deniz astsubayı olarak orduya giriyor. Sonrasında tesadüfen halk evlerine tiyatro izlemeye giderken orada bir oyuncu noksanlığı var. Tam da dedemin karakterinde, tipinde bir oyuncu lazım. Dedeme teklif etmişler. Dedem de diyor ki; ‘Ben ordu mensubuyum, olmaz’. Halbuki asli görevini aksatmadığı sürece güzel sanatların herhangi bir dalıyla ilgileniliyormuş. Bu çok gün yüzüne çıkan bir şey değil. Dedem de bundan faydalanıyor ve ilgileniyor. Ama çok da gün yüzüne çıkarmak istemiyor. Mesleğinden ihraç edilme durumu var. Orduyla tiyatroyu bir arada yaparken tiyatro sahnesinde beğenilerek sinemaya geçiyor. İkisini bir arada yürütüyor. Emekli olduktan sonra tam çalışmaya başlıyor" diye anlattı.
"Dedem 1942 yılından yaklaşık 1980 yılına kadar devam etti sinemaya" diyen Kentmen, "Yaklaşık 500 filmi var. Bilindikleri gün yüzünde, onları da restore edip piyasaya sürüyorlar. 1942 yılında çevirdiği film gibi çoğu film büyük Haliç yangınında yanmış. Dedem 81 yaşında vefat etti. Diyeceksiniz ki cenazenin görkemi olur mu? Ben hayatımda bu kadar kalabalık bir cenaze töreni görmedim. Cenazesi Altunizade’deki büyük camiden kalkmıştı. Dedemin cenazesini ordu mensubu olduğu için ordu kaldırmıştı. Taksicilerin yolda araçlarından inip selam durduklarını hatırlıyorum. Ne verdiyse bilemiyorum çok seviliyordu. Onun gibi çok sevilmek benimde hayalim" diye konuştu.
]]>Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Eker’in eserlerinin yer aldığı “Samsun’dan Cumhuriyet'e Yüzde 100 Resim Sergisi” TBMM’de beğeni topladı.
Prof. Dr. Metin Eker’in Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yılı için hazırladığı “Yüzde 100” adlı resim sergisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde(TBMM) ve Meclis Başkanlığı himayelerinde Meclis Tören Salonunu’nda sergilendi.
Serginin açılışını Meclis Genel Sekreteri Talip Uzun yaparken, sergi milletvekilleri ve protokol tarafından yoğun ilgi gördü.
Sergi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Metin Eker, “2022 yılı sonlarında başladığım projeyi önemli bir kalp operasyonu geçirmeme ve sağlık sorunum nedeniyle ara vermeme rağmen projemi 2023 Ekim ayında bitirdim. İlk sergimi 27 Ekim 2023 tarihinde Samsun’da açarak 100. yıl ile projemi buluşturdum. Samsun sergimizden sonra hedefimiz olan Cumhuriyetimizin başkenti Ankara’da milli irademizin tecelligahı meclisimizde sergi açma çabamız olumlu sonuçlandı ve meclis çatısı altında yıl sonuna kadar sergilendi” dedi.
]]>Milli Saraylar Başkanlığına bağlı tarihi yapıtları 2023'te 7 milyondan fazla turist ziyaret etti.
Milli Saraylar Başkanlığı'nın açıklamasına göre, geçen yıl boyunca Milli Saraylar Başkanlığına bağlı saray, köşk, kasır ve müzeleri ziyaret edenlerin sayısı 7 milyon 261 bin 241 oldu. Bir önceki yılda ziyaretçi sayısı 6 milyon 649 bin 163 olurken ziyaretçilerde yüzde 9 artış gözlemlendi. En çok ziyaret edilen yapıtlardan Topkapı Sarayı 2023'te 3 milyon 474 bin 760 kişiyi ağırlarken Dolmabahçe Sarayı'na 1 milyon 421 bin 55 turist geldi. Beylerbeyi Sarayı geçen yıl ziyaretçi sayısını 513 bin 100'e çıkardı. İstanbul Anadolu yakasının bir diğer uğrak noktası Küçük Kasrı'nı ise 191 bin 105 kişi ziyaret etti. Bunun yanı sıra Milli Saraylar Resim Müzesini geçen yıl 459 bin 835 kişi gezerken İslam Medeniyetleri Müzesi geçen yıl 800 bin ziyaret aldı. Beykoz Cam ve Billur Müzesi de geçen sene 150 bin kişiyi ağırladı.]]>2023'ün en çok seyredilen filmlerinden "Ölümlü Dünya 2"nin yönetmeni Ali Atay, "Ölümlü Dünya 3"ü çekmeyeceğini ama hikayeye dizi olarak devam edebileceğini açıkladı.
"Ölümlü Dünya" serisi dizi olabilir. 2018'de vizyona giren ve büyük ses getiren "Ölümlü Dünya"nın devam filmi "Ölümlü Dünya 2", 1 Aralık'ta vizyona girmesinden bu yana seyirciden büyük ilgi gördü. Ali Atay'ın yönetmen koltuğuna döndüğü film, gösterimdeki birinci ayını tamamlamadan 2023'ün en çok izlenen 5. filmi olmayı başardı.
Bu başarının ardından "Ölümlü Dünya 3"ün gelip gelmeyeceği de merak konusu oldu. Ancak Ali Atay, bir devam filminin gelmeyeceğini, ancak Ölümlü Dünya dizisinin çekilebileceğini söyledi.
Birsen Altuntaş’ın Youtube kanalına konuşan oyuncu ve yönetmen Ali Atay, "Ölümlü Dünya filminin üçüncüsünün geleceğini sanmıyorum. Şimdi başka bir şeyler yapmak istiyorum. Bence devamının olmaması gerekiyor. Hatta birinci filmin sonunda bütün karakterler ölüyordu. Hepsini bayağı kıyımdan geçiriyorduk. Ama ölürken bile çok sinir bozucu anlar vardı. Sonra kıyamadık. Mesela 100 dakikaya, 110 dakikaya o karakterlerin o hikayenin sıkışması benim hoşuma gitmiyor. Daha uzun uzun anlatmak istiyorum hepsini. Daha fazla hikayesini anlatmak istiyorum. Ölümlü Dünya’nın devamını dizi olarak yapabilirim" dedi.
"Ölümlü Dünya 2"nin güçlü kadrosunda Ahmet Mümtaz Taylan, Alper Kul, Doğu Demirkol, Feyyaz Yiğit, Giray Altınok, İrem Sak, Mehmet Özgür, Özgür Emre Yıldırım, Sarp Apak ve Reha Özcan yer alıyor.Filmde kanun kaçağı olarak hayatlarına devam eden Mermer ailesi, örgütün eline düşen Zafer’i kurtarmak için bu kez bile isteye arı kovanına çomak sokuyor ve son bir vurgun yapmaya kalkışıyor.]]>Karabük'ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianopolis Antik Kenti'nde sürdürülen kazılarda, testi içinde yaklaşık 1400 yıllık 10 sikke gün yüzüne çıkarıldı.
Geç Kalkolitik, Roma ve Erken Bizans dönemlerinde yerleşim yeri olarak kullanılan Hadrianopolis Antik Kenti'nde sürdürülen kazılarda, testi içinde yaklaşık 1400 yıllık 10 sikke, Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ersin Çelikbaş'ın başkanlığında kazı ve restorasyon çalışmaları yürütülüyor.
Kiliselerin tabanında, birçok hayvanın tasvir edildiği mozaiklerle ünlenen ve bu nedenle "Karadeniz'in Zeugması" şeklinde adlandırılan antik kentte, şimdiye kadar iki hamam, iki kilise, bir savunma yapısı, kaya mezarları, tiyatro, bir kemerli ve kubbeli yapı, anıtsal kültik niş, sur, villa, diğer anıtsal binalar ile bazı kült alanları gibi yapılar bulundu. Kazılarda son olarak ulaşılan testi içinde yaklaşık 1400 yıllık 10 sikke, "sondaj-3" adı verilen yapının türü ve tarihine ışık tutuyor.
"YAPININ EN SON KULLANIM EVRESİNİN 7. YÜZYIL OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİZ"
Çelikbaş, 2023 yılında güzel çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyledi. Geniş alanlarda yeni yapılar ortaya çıkarmaya çalıştıklarını dile getiren Çelikbaş, "Restorasyonlarımız devam etti. Yaklaşık 60 kişilik ekiple çalıştık" dedi.
Çelikbaş, çalışma yaptıkları alanlardan birinin de sondaj-3 olarak adlandırdıkları yapı olduğunu aktararak, şunları kaydetti: "Bu yapının fonksiyonunu henüz tam olarak tespit etmiş değiliz. Fakat bir odanın ne amaçla kullanıldığını içinden çıkan buluntulardan yaklaşık olarak tahmin ediyoruz. Galiba bir mutfak kalıntısı. İçerisinde çeşitli kaplar, mutfak kapları ortaya çıkmıştı. Yapının yüzyıllar boyunca kullanıldığını stratigrafi (katmanbilim) bize gösterdi fakat yapının son bitim tarihinin ne olduğu konusunda net veriye ulaşamamıştık. Mutfak bölümünde bulduğumuz bir kumbara ve içerisindeki 10 sikke, yapının son kullanım evresini bize gösteren kanıt niteliğinde arkeolojik belge. Sikkeler 2. Konstans'a ait. Tarihi milattan sonra 641-666 yılları arasına tarihlendiriliyor. Dolayısıyla yapının en son kullanım evresinin 7. yüzyıl olduğunu söyleyebiliriz."
Yapının çeşitli eklemelerle kapsamlı tadilatlarla yaklaşık 300-400 yıl kullanıldığını tahmin ettiklerini dile getiren Çelikbaş, "Yapıya baktığımız zaman bazı bölümler sonradan eklenmiş. Bazı duvarların yıkılıp tekrar yapıldığı, tamirat tadilat izleri net bir şekilde karşımıza çıktı" diye konuştu. Çelikbaş, sikkelerin küçük bir testinin içinde bulunduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: "Terminolojik olarak, yani arkeoloji literatüründe sikkeleri define olarak tanımlamak lazım. Ancak biz bunu parayı bir yere saklama, gömme amacıyla değil de -günümüzde annelerimizin mutfakta paralarını biriktirdiği küçük kutucuklar olur ya- benzer amaçla değerlendirildiğini düşünüyoruz. Mutfak bölümünün içerisinde 10 sikkenin küçük bir testiciğin içinden çıkmasını, o dönemde ailenin ya da evin hanımefendisi tarafından kumbara gibi kullanıldığını düşünüyoruz."]]>İlk hafta sonunda 250 bini aşkın seyirci tarafından izlenen "Rafadan Tayfa 4: Hayrimatör", yeni yılın ilk gişe lideri oldu. Serinin bir önceki filmi "Rafadan Tayfa: Galaktik Tayfa" 439 bin 559 seyirciyle başladığı 38 haftalık vizyon yolculuğunda, toplam 2 milyon 853 bin 70 seyirci tarafından izlenerek 2023'ün en çok izlenen ve 2 milyon seyirciyi aşabilen tek filmi olmuştu. İşte 29-31 Aralık hafta sonunda Türkiye'de en çok seyredilen filmler ve seyirci sayıları...
]]>Edebiyat dünyasının en prestijli ödüllerinden biri olan Haldun Taner Öykü Ödülü yarışmasında ödülün sahibi Polat Özlüoğlu oldu.
Haldun Taner'in anısına Milliyet Gazetesi tarafından 34 yıldır düzenlenen “Haldun Taner Öykü Ödülü” yarışmasını kazanan yazar açıklandı. Bu yıl ödül “Annem, Kovboylar ve Sarhoş Atlar” adlı öykü kitabıyla Polat Özlüoğlu’na verildi. Jüri başkanlığını Doğan Hızlan’ın yaptığı seçici kurulda; Demet Taner (Haldun Taner’in eşi), Doğan Hızlan, Nursel Duruel, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Prof. Dr. Handan İnci Elçi, Metin Celâl ve Filiz Aygündüz yer aldı. Haldun Taner Öykü Ödülü’ne aday eserler çevrimiçi yapılan toplantıda değerlendirildi. Seçici kurul, kazanan isim ve gerekçesini; “Çocukluk yaralarını, yoksunluklarını, onlarla baş edebilme çabasını, bu yoksunluk ve çabaların ileriki yaşlara taşınan hüznünü aile odağında yoğunlaştırarak duygulu, akıcı bir dille yansıtmayı başarması nedeniyle Polat Özlüoğlu'nun Annem, Kovboylar ve Sarhoş Atlar kitabına verilmiştir” cümleleriyle açıkladı. Yarışmaya katılan yazarlar; 1 Ocak 2022 - 31 Aralık 2022 tarihleri arasında Türkçe yayınlanmış kitaplarının değerlendirildiği yarışmaya kendi imzalarıyla başvurdu. Bunun yanı sıra yayınevleri, üniversiteler, sanat ve eğitim kurumları, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri de ödül için eser sahibinin imzalı onayıyla bir aday gösterebiliyordu. Bir süre önce Haldun Taner Öykü Ödülü kısa listesi açıklanmış, listede şu isimler ve kitapları yer almıştı: Dilek Karaaslan “Tatlı Bir Şey Yok Mu?”, Mehmet Can Şaşmaz “Korkma, Güzel Rüyalar Da Var”, Melike Koçak “Hiç Kuşu”, Murat Çelik “Kışın Herkes Dürüsttür” ve Polat Özlüoğlu “Annem, Kovboylar Ve Sarhoş Atlar”.]]>Kocaeli'de oynanan, Filistin’de yaşanan insanlık dışı saldırıları konu alan "Gözyaşım Filistin" isimli tiyatro oyunu, tiyatroseverleri duygulandırdı.
Kocaeli Çayırova Belediyesi’nin kültür sanat etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen "Gözyaşım Filistin" isimli tiyatro oyunu duygu dolu anlara sahne oldu. Çayırova Belediyesi Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde sahnelenen Gözyaşım Filistin oyununu Çayırova Belediye Başkan Yardımcısı Sadettin Arıkboğa da izledi.
Filistin’deki Al Farra ailesinin dramını konu alan oyunu izleyen tiyatroseverler gözyaşlarına hakim olamadı. Duygu dolu sahneleriyle, Çayırovalıları derinden etkileyen oyunun sonunda, başrol oyuncuları Filistin ve Türk Bayrağı açarken, Çayırova Belediye Başkan Yardımcısı Sadettin Arıkboğa, oyunun yönetmenine çiçek takdim etti.
Ayrıca Çayırova Belediyesi, dikkat çeken çalışmayla büyük bir farkındalık oluşturdu. Oyunun sahnelendiği Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’ndeki salonun koltuklarına, insanlık dışı saldırılarda katledilen çocukların isimleri ve yaşlarının yer aldığı kartlar yer aldı.
]]>Erzincan’da “Kültür ve Sanat Yoluyla Değişim İçin Diyalog Projesi” kapsamında kış temalı karikatür sergisi açıldı.
Erzincan Park AVM’de açılan “Kültür ve Sanat Yoluyla Değişim İçin Diyalog Projesi” karikatür sergisi yoğun ilgi gördü. Sergi için Erzurum’dan Erzincan’a gelen Vedat Refayeli’nin çizdiği karikatürler sergiyi gezenlerin yüzünü güldürdü. Programda ayrıca folklor ekibinin gösterisi yer aldı. Sergiyle ilgili konuşan Vedat Refayeli, “Erzincan bizim komşu ilimiz. Erzincan’da bu proje için teklif geldiğinde seve seve geldim. 50’e yakın genellikle kış temalı karikatür var. Bu eserlerimizi daha önceden Erzurum’da sergilemiştik. Bugün de Erzincan’da karikatürü insanlarımızı tanıştırıyoruz” dedi.]]>ABD'nin New York şehrindeki ünlü Times Meydanı, dünyanın en coşkulu yılbaşı eğlencelerinden birine sahne oldu. Rita Ora, Megan Thee Stallion gibi ünlü yıldızların hazır bulunduğu meydan etkinliğinde bir milyon kişi hazır bulundu.
]]>Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi, 1940'lı yıllardan itibaren biriktirilen Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu'na ev sahipliği yapıyor.
29 Ekim'de ziyarete açılan ve sanatseverlerin ilgi gösterdiği Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi'ni 2 ayda 40 bini aşkın kişi ziyaret etti. Açıklamada müzenin giriş ücretinin 2 Ocak'tan itibaren yetişkin ziyaretçiler için 50 lira, öğrenci ve 65 yaş üstü ziyaretçiler için 20 lira olarak belirlendiği, uluslararası ziyaretçiler içinse yetişkin biletlerinin 100 lira, öğrenci ve 65 yaş üzeri biletlerinin de 40 lira olduğu belirtildi. Öte yandan müze, 12 yaş altı çocuklar, öğretmenleri eşliğinde ziyaret edecek okul grupları, kültür-sanat kuruluşu çalışanları, gazeteciler, gaziler, şehit ve gazilerin aileleri, engelliler ve refakatçileri gibi bir grup ziyaretçiye ücretsiz hizmet verecek. Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonunda Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa, Hoca Ali Rıza, İbrahim Çallı gibi pek çok sanatçının yaklaşık 2 bin 700 eseri bulunuyor. Koleksiyonda özel bir seçkiye ev sahipliği yapan Resim Heykel Müzesi içerisinde 4 ve 5'inci katlarda kalıcı sergi "Türk Resmini İzlemek", 2 ve 3'üncü katlarda ise süreli sergi "İstanbul'un Resmi" yer alıyor.]]>Geçen hafta ikinciliğe gerileyen "Wonka", 2023'ün son hafta sonunda “Aquaman ve Kayıp Kralık"ı geride bırakarak yeniden zirveye çıktı. Hafta sonunu ABD'de 24 milyon dolarlık hasılatla kapatan Wonka, toplam hasılatını 143 milyon dolara taşıdı. Hem eleştirmenlerin hem de seyircilerin hayal kırıklığı yaşadığı yeni Aquaman filmi, haftayı 20 milyon dolarla kapattı. İşte 29-31 Aralık 2023 haftasında ABD'de en çok seyredilen filmler ve gişe rakamları...
]]>Avustralyalı gazeteci ve film yapımcısı John Pilger, 84 yaşında Londra’da yaşamını yitirdi.
Avustralyalı gazeteci ve belgesel yapımcısı John Pilger hayatını kaybetti. Pilger’in ailesi, sosyal medya platformu X’ten yaptıkları açıklamada, Pilger’in Londra’da, 84 yaşında hayatını kaybettiğini bildirdi.
Ailesi, Pilger’i "en harika ve sevilen baba, büyükbaba ve eş" olarak tanımladı. Bondi, Yeni Güney Galler'de 1939’da doğan Pilger, 1960'lardan beri İngiltere’de yaşıyordu. Reuters ve Daily Mirror gibi yayın organlarında çalışan, belgeselleri Emmy ve BAFTA da dahil olmak üzere çok sayıda ödül kazanan Pilger, Avustralya'nın yerlilere yönelik muamelesini sert bir şekilde eleştirmesiyle tanınıyordu.
]]>İki ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan arasındaki polemikte, son sözü Nuri Bilge Ceylan söyledi. "Bir algı oluşturmaya yönelik hiçbir kanıtı olmayan bir sürü hayal ürünü iddiayla uğraşmak kolay değilmiş" diyen Ceylan, bundan sonra yeni bir yanıt vermeyeceğini, böyle bir gereklilik doğarsa da buna mahkeme yoluyla devam edeceğini belirtti.
]]>Karikatürist, yazar ve yapımcı Varol Yaşaroğlu, çok yakında Madame Tussauds’a Kral Şakir ve Fil Necati’nin heykellerinin konulacağını söyledi.
Karikatürist, yazar ve yapımcı Varol Yaşaroğlu, Samsun Büyükşehir Belediyesine ait Samsun E-Dergi'ye verdiği röportajda, yapmayı planladığı yeni çalışmaları ve mevcut çalışmalardaki son durumu anlattı. Varol Yaşaroğlu "Kral Şakir: Geri Dönüşüm" filminin dijital platformda 150 ülkede yayınlandığını 60’a yakın farklı dile çevrildiğini belirterek, “Bu aslında Türkiye için çok büyük bir başarı. Konusu da çok güzeldi. İsminden de anlaşılacağı üzere Kral Şakir: Geri Dönüşüm şu anda dünyanın yaşadığı çevresel felaketlere uyarı niteliğinde bir filmdi. Aslında bu geri dönüşüm yapılsa hatta şu anda bunun bir ilerisi olan ileri dönüşüm yapılsa birçok çevresel felaketlerin de önüne geçilebilecek bir durum var. Bu anlamda bilim adamları aslında sürekli uyarılarda bulunuyor. Film tam da bunu anlatıyor. Çok güzel bir film oldu. Hatta Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı bu filmin afişini bir takvimin üzerine bastı” diye konuştu. HENTBOLU SEVDİRMEK İÇİN SOSYAL SORUMLULUK ÇALIŞMASI
Hentbol Federasyonu ile birlikte çok önemli bir iş birliği yaptıklarını ifade eden Varol Yaşaroğlu, ”Türkiye’de hentbolu sevdirmek için hentbol ile ilgili bir Kral Şakir çizgi filmi gerçekleştirdik. 11 dakikalık çok güzel bir çizgi film oldu. Gerçekten o çizgi filmi izleyen çocuklar hentbolu çok sevecekler ve hemen hentbol oynamak isteyecekler. Amacımız da bu zaten. Hentbolu sokağa indirmek. Çünkü birçok sosyal sorumluluk projesinde Kral Şakir’in adı geçiyor. Hentbol sporunun yayılması için çok önemli bir kültürel araç olacağını düşünüyoruz. Bu konuda çok çok heyecanlıyız. Kapadokya’da Kral Şakir şeklinde bir balonun uçurulma hikayesi var. Çok yakın zamanda Madame Tussauds’da dünya markalarının Türkiye’deki marka olmuş isimlerin yanında Kral Şakir ve Fil Necati’nin de heykelleri bulunacak” şeklinde konuştu.
“HAYALİM HOLOGRAM KONSER VERMEK”
Kral Şakir’in içeriklerinde görsel kalitenin kendileri için vazgeçilmez bir şart olduğunu belirten Yaşaroğlu, “Dünya ile yarışabilecek, gerçekten benim alametifarikam olan çok güzel karakterler oluşturduğumu düşünüyorum. Hem stilize hem sevimli hem de gerçekten dünya çocuklarının bile baktığında bir çırpıda sevebileceği ve farkındalık oluşturabilecek karakterler bunlar. Bunun dışında Kral Şakir’de yer alan müziklerden hit şarkıların olduğu bir albüm çıkabilir. Bununla ilgili en büyük hayalim de bir hologram konser vermek. Anne ve babaların da orada olduğu gerçekten çok enteresan bir konser çalışmasına imza atabiliriz. Hatta bunun dışında bir filarmoni orkestrası ile yapacağımız bir çalışma da gündeme gelebilir. Bunun da sürprizini vereyim. Kral Şakir’in bu anlamda çok değişik içerikleri olacak. Bizim şu anda gerçekleştirmek istediğimiz çok önemli bir amacımız var. Ben bundan sonra gerçekten Kral Şakir’in artık dünyaya açılmasını istiyorum. Şu andaki odağım o. Bunun da gerçekleşebileceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
]]>Şef Howard Griffiths yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, AKM'de yeni yıl konseri verdi.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO), DenizBank Konserleri kapsamında şef Howard Griffiths yönetiminde, Fransız solist Lucienne Renaudin Vary’nin trompet performansıyla sahnedeydi. AKM'de kapalı gişe gerçekleşen İDSO Yeni Yıl Konser programı, "Maestro" filmiyle gündeme gelen Leonard Bernstein’in "Candide Uvertürü" ile başladı. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın gelenekselleşen Yeni Yıl konserinde Leonard Bernstein’in yanı sıra, Johann Nepomuk Hummel’ın "Trompet Konçertosu", Gioachino Rossini’nin "La Danza", Astor Piazzolla’nın "Ave Maria" ve "Libertango", Arturo Marquez’in "Danzon 2" eserleri de yer aldı. Şef Howard Griffiths’in konser sırasında Türkçe konuşması büyük sempati topladı. Genç Fransız trompetçi Lucienne Renaudin Vary’in performansı dakikalarca ayakta alkışlandı.Özel bir repertuvarla dinleyicilerin karşısına çıkan şef Howard Griffiths yönetimindeki İDSO Yeni Yıl Konseri Maurice Ravel’in başyapıtı "Bolero" ile sona erdi. AKM’de bir yeni yıl konseri de İstanbul Devlet Opera Balesi Orkestrası tarafından 2 Ocak’ta gerçekleştirilecek. İDOB Orkestrası, korosu ve solistlerinin sahnede olacağı gecede; dünya opera repertuvarının sevilen opera ve operetlerinden bölümler ve yine sevilen marşlar, polkalar seslendirilecek.
Konser programında; Rossini’nin Guillaume Tell, La Cenerentola (Külkedisi), Il Barbiere di Siviglia (Sevil Berberi); Bizet’nin Les Pêcheurs de Perles (İnci Avcısı) gibi aryalar ve sürpriz parçalar seslendirilecek. İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası'nı şef İbrahim Yazıcı’nın yöneteceği konserde İDOB Korosu'nun şefi ise Volkan Akkoç olacak.
]]>Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, 10 Ocak’ta "Hiç Kimsenin Öyküsü" adlı oyunla tiyatroseverlerin karşısına çıkacak.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, yeni yılda “Hiç Kimsenin Öyküsü” adlı oyunla seyircinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Erdi Mamikoğlu’nun yazdığı, İskender Altın’ın yönettiği oyun iki askerin öyküsünü anlatıyor. Güçlü yapısıyla tiyatroseverleri derinden etkileyecek oyunda askerleri şehir tiyatroları oyuncuları Aytek Mete Elgün ve Sarper Saydam canlandırıyor. Savaşa, karşı taraflardaki iki askerin gözünden bakan oyun, 10 Ocak tarihinde oda tiyatrosunda prömiyer yapacak.]]>İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası ve Çocuk Balesi, Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde ünlü Rus besteci Çaykovski'nin şaheseri Fındıkkıran adlı gösteriyi sahneledi.
Denizli Büyükşehir Belediyesi, İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası ve Çocuk Balesi’nin muhteşem gösterisine ev sahipliği yaptı. İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası ve Çocuk Balesi’nin Büyükşehir Belediyesi Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi Özay Gönlüm Salonu’nda gerçekleşen Fındıkkıran bale gösterisine Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkanvekili Ali Değirmenci, Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Hüdaverdi Otaklı, davetliler, Denizli Büyükşehir Belediyesi Bale kursu öğrencileri, aileleri ve binlerce Denizlili katıldı.
Konzertmeister Kemal Tören’in yönettiği ünlü Rus besteci Çaykovski'nin şaheseri Fındıkkıran adlı gösteri İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası ve Çocuk Balesi’nin performanslarıyla izleyenleri büyülerken, gösteri sonunda davetliler sanatçıları uzun süre ayakta alkışladı.
]]>