Derya Çelikkol: Tiyatroyu evden yapabildiğimizi görmek motivasyon oldu

Covid-19 hastalığı ve pandemi süreci, pek çok alanda hayatımızı değiştirdi. Sanatçılar konserlerine ara vermek zorunda kaldı, dinleyicileriyle sosyal medya hesaplarında buluştu. Tiyatro, bale gibi sanatsal aktiviteler için perdeler kapandı, Moskova'daki Bolşoy Tiyatrosu gibi büyük yapılar tarihte ilk kez performanslarını canlı yayına taşıdı. Dünyaca ünlü müzeler kapılarını sanal ortamda ziyaretçilere açtı. Türkiye’de de Jet Sosyete gibi bazı diziler, oyuncuların evde olduğu karantina sürecinde çekildi. Tiyatrolar da bu süreçte büyük bir dönüşüm içine girdi. Dünyada tiyatro yönetimleri artık sanal dünyaya geçişin yollarını arıyor. New York’ta 3 hafta kapalı gişe oynayan Unmaking Toulouse-Lautrec oyunu da sanal ortama geçiş hazırlığı yapıyor. Temsilde başrol oynayan tiyatrocu Derya Çelikkol ile bu dönüşümü ve hikayesini konuştuk.

Derya Çelikkol: Tiyatroyu evden yapabildiğimizi görmek motivasyon oldu
Derya Çelikkol: Tiyatroyu evden yapabildiğimizi görmek motivasyon oldu - 1 deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Corona virüs (Covid-19) süreci pek çok alanda büyük dönüşüme yol açtı. Sizin de parçası olduğunuz Unmaking Toulouse-Lautrec tiyatro oyunu da artık sanal ortamda perdesini açacak. Bu geçiş sürecini anlatabilir misiniz?

"Bizim tiyatro grubumuzun adı Bated Breath Theatre Company. Şu anki kadromuzda 11 oyuncu var. Bizim kendi sahnemiz yok, farklı tiyatro salonları veya artık çok popüler olan site-specific yaklaşımıyla, kütüphanelerde, müzelerde oyunlarımızı sahneliyoruz. En son oyunumuz Mayıs 2019’da sahnelenmeye başladı ve neredeyse her hafta kapalı gişe sergilenerek Mart 2020’de nedeniyle kapanana kadar devam etti. Oyunu haftada üç akşam, her akşam iki oyun olmak üzere 6 kere oynuyorduk. Karantinanın ilk haftası tiyatro topluluğumuz olarak Zoom’da buluşmaya başladık. İlk günlerde birlik olup birbirimizi desteklemek için buluşuyorduk; sonrasında yönetmenimiz oyunu canlı oynarken promosyon için çalıştığımız bir şirketin bizimle sanal bir proje yapmak istediğini söyledi ve bunun hazırlıklarını yapmaya başladık."

"HERKES KENDİ EVİNDE KENDİ KISMINI ÇEKİYOR"

"Ortaya birçok fikir geldi ve en sonunda kısa filmlerden oluşan mini bir seri yapmaya karar verdik. Oyunumuz Moulin Rogue posterlerinin ünlü ressamı Henri de Toulouse-Lautrec’le ilgili olduğu için bu kısa filmleri Moulin Rouge dansçıları ile ilgili olarak yapmayı istedik. Her bölüm farklı bir dansçı ile ilgili olacak ve her bölümde farklı bir tema işlenecek. Toplantılarımızda hikaye, kostümler, koreografiler üzerine çalışıyoruz ve sonunda da herkes kendi evinde kendi kısımlarını çekiyor. Bu projeye atılmak hepimize çok iyi geldi; çünkü çoğumuz işsiz kaldık ve işimizi evden yapabildiğimizi görmek bizler için motivasyon oldu."

Bildiğiniz diğer tiyatrolar izleyiciye sanal ortamdan nasıl bir ulaşım sağlıyorlar?

Çok sevdiğim ve kurucuları arkadaşlarım olan What Will the Neighbors Say” tiyatro grubu her Çarşamba günü Zoom üzerinden farklı bir organizasyon yapıyor. Bu hafta hikaye anlatma ve konser etkinliği vardı. İsteyen kişiler bir tema üzerinden hikaye anlattı ve aralarda çok başarılı bir müzisyen Kailey Prior şarkılarını çalıp söyledi. Bazı tiyatro grupları her hafta arşivlerinden farklı geçmiş bir oyunun videosunu canlı olarak yayınlıyor, bazıları geçmiş işlerde çalıştıkları yönetmenler, tasarımcılar, oyuncularla dersler, workshoplar, canlı soru cevap videoları yapıyor, bazıları ise seyriciler ile Zoom üzerinden geçmiş oyunlarını izlerken oyun hakkında gizli veya enteresan bilgiler veriyor ve sonrasında da seyircilerin sorularına cevap veriyorlar. Bunun yanı sıra iptal olan film festivalleri de eski festivallerden filmlerini yayınlıyor veya online gösterimler yapıyor. Geçen sene Tribeca Film Festivali’nde gösterilen benim de sanat departmanında çalıştığım Master Maggie filmi online yayınlandı ve bu sayede gösterime gelemeyen birçok kişi filmi izleyebildi."

Derya Çelikkol: Tiyatroyu evden yapabildiğimizi görmek motivasyon oldu - 2

 "ÇOĞU KİŞİ ŞU AN İŞSİZ"

Geçtiğimiz sene sanat yönetmenliği yaptığım Dragonfly filminin de Queensworld Film Festivali’nde online bir gösteriminin yapılması planlanıyor. Çok zor bir dönemden geçiyoruz ve etrafımdaki birçok kişinin vaktinin büyük bir bölümünü filmler ve diziler izleyerek geçirdiğini görüyorum. Malesef bu filmler ve dizileri gerçekleştiren çoğu kişi şu an işsiz ama yavaş yavaş evden çıkmadan yapılabilecek işler yaratılmaya başlıyor. Bu süreçte kişilerin gerçekten isteyince bir şekilde birbirleriyle sanat üzerinden bağlantı kurabileceklerini gördüm.

Kaç yıldır New York’tasınız? Oyunculuk serüveninde nasıl bir yol aldınız?

Dokuz senedir New York’ta yaşıyorum. 28 yaşındayım. Üsküdar Amerikan Lisesi’nden mezun olduktan sonra New York Üniversitesi Tisch Fakültesi’nde oyunculuk eğitimi alıp yüksek onur seviyesinde mezun oldum. Oyunculuk yapmak küçüklüğümden beri hep içimde olan bir dürtüydü. Ailemin de oyuncu olma kararımı desteklemesiyle Türkiye’de bazı kurslardan sonra Amerika’da oyunculuk eğitimi alıp çalışma imkanım oldu. Türkiye’de profesyonel bir projede yer almadım ama Türkiye’de bir film veya tiyatro projesi yapmak en büyük hayallerimden biri. New York’ta birçok off-Broadway oyununda sahne aldım. Pascal Rambert, John Jesurun ve Ege Maltepe gibi çok saygı ve hayranlık duyduğum yönetmenlerle çalışma imkanım oldu. Oynadığım oyunlar hep birbirlerinden çok farklı oldular. A Hyacinth in the Mountains oyununda Midilli Adası'nda bir mülteci kampında hamile bir Suriyeli kadından, Kafka’nın Metamorfoz kitabından esinlenerek yazılmış Instructions to Decode oyununda Gregor Samsa’ya, Margot Bordelon’un yönettiği Movers & Sons oyununda Rus bir nakliyatçıdan, Leni Riefenstahl’in hayatını konu alan Beauty Freak oyununda Nazi rejimine hizmet etmiş bir diplomat olan Hans-Heinrich Dieckhoff’a uzanan geniş bir karakter listesine sahip olma şansım oldu. Lionshead Film Festivali ve Adirondack Film Festivalleri’nde En iyi Oyuncu ödüllerine layık görüldüm. 2020 yılında sanat yönetmenliğini yaptığım The Journey filmi, New York Indie Theatre Film Festivali dahil beş farklı festivale kabul aldı.

Sadece tiyatro sahnesinde değilsiniz o zaman, sinema filmlerinde de oyunculuk yapıyorsunuz.

Film olarak da geniş bir karakter skalasına sahibim sanırım, New York’ta birkaç festivalde gösterilen Multiverse isimli filmde bir vampiri, ilk uzun metraj filmim olan Vestibule'da filmin comic relief'i olan memnuniyetsiz ve filmdeki tüm karakterlerin arkasından işler çeviren garson kızı ve ünlü komedyen Hanibbal Buress’in yapımcılığını üstlendiği Unrequited web dizisinde romantik bir Fransız kadını canlandırdım. Bu web dizisi için Fransız aksanı yaptığım bir audition videosu göndermiştim yönetmene, sonra gerçek hayatta tanışıp Fransız olmadığımı öğrenince şok olmuştu, çekimlerde bile sürekli “Fransız olmadığına inanamıyorum” diyordu, bu olay da benim Fransızca öğrenme kararı almama vesile oldu. Oynadığım karakterlerden en sevdiğim, Daria the Great filmindeki halkın süperkahramanı şeklinde insanlara onlar farketmeden iyilikler yapan Daria karakteri. Bu rolle Lionshead Film Festivali’nde En iyi kadın oyuncu ödülü, Adirondack Film Festivali’nde de Audience Choice Award almıştım.

Geleceğe dair hayalleriniz nelerdir?

Son zamanlarda oyuncu olarak New York tiyatrosunun Avrupa’lı tiyatro grupları kadar cesur ve yenilikçi olamadığını hissediyorum. Daha heyecan verici ve tutkulu olduğum işlerde çalışmak istiyorum. Bunun için belki de kendi işlerimi yaratmaya dönebilirim tekrar. Son zamanlarda kadınların daha önce hiç bahsedilmeyen sorunları, hayalleri ve mutluluklarıyla ilgili hikayeler filmlere ve oyunlara konu oluyor ve bu tarz işler benim çok ilgimi çekiyor. Kadınların duyulduklarını ve önemli olduklarını hissettiren filmlerde ve oyunlarda oynamak istiyorum. Türkiye’de bir film veya tiyatro projesi yapmayı çok isterim, fakat bunun dışında yakın gelecekte oyunculuğa ve sanat yönetmenliğine New York’da devam edeceğim gibi görünüyor.

Sayfa Yükleniyor...