Aşıklık geleneğini gelecek nesillere aktarıyorlar

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Aydın, Aşık Kul Nuri ile Aşık İsmail Aladağlı, Türkiye'yi gezerek aşıklık geleneğini yüz binlerle tanıştırıyor.

Aşıklık geleneğini gelecek nesillere aktarıyorlar

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan Aydın, yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi'nde de yer alan aşıklık geleneğini sürdürmeye çalıştıklarını anlattı. 

Türkiye'de 500'den fazla aşığın, bu geleneği icra ettiğini kaydeden Aydın, Karacaoğlan'dan Köroğlu'na, Aşık Mahzuni Şerif'ten Dadaloğlu'na dilden dile gönülden gönüle yüzlerce yıldır Anadolu'da yaşatılan aşıklık geleneğinin temsilcilerinin sadece Türkiye'de değil diğer Türk devletlerinde de sayılarının giderek arttığını söyledi. 

Azerbaycan'dan Kazakistan'a, Kırgızistan'dan Özbekistan'a kadar birçok yerde "aşık kahvehanelerinin" bulunduğunu belirten Aydın, "Türkiye'de aşıklığa ilgi son yıllarda çok fazla çünkü 50 yıl evvel bu gelenek Erzurum'da, Kars'ta aşık kahvehanesinde icra ediliyordu ama 21. yüzyılın olanaklarıyla aşıklar bugün üniversiteler, yerel yönetimler, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile STK'ların gerçekleştirdiği programlarda sanatlarını en güzel şekliyle icra ediyorlar" dedi. 

Aydın, ayrıca aşıkların artık TV programları yaptığını, üniversitelerde aşıklık edebiyatı dersleri işlendiğini, bu konuyla ilgili yüksek lisans doktora tezleri yazıldığını da söyledi. 

Aşıkların irticalen (doğaçlama) yollarla şiir söylediklerini, duygularını saz eşliğinde söze döktüklerini kaydeden Aydın, saz çalmanın yanında icra sırasında sergilenen davranışlar, aşık fasıllarının düzeni gibi geleneğe özgü ilke ve kuralların ise ustadan çırağa eğitim ve öğretim yolu ile aktarıldığını vurguladı. 

Aydın, aşıkların savaş dönemlerinde de büyük görevler üstlendiklerini, halkın duygularını dile getirdiklerini ifade ederek, bunun örneklerine tarih kitaplarında çokça rastlandığına dikkati çekti. Oğuz Aydın, aşıkların artık şimdilerde kazançlarının da yüksek olduğunu anlattı.

Aşıkların toplumu ilgilendiren olaylardan etkilendiğini ve halkın hissettiklerini sözle dile getirdiklerini vurgulayan Aydın, bir asrı geride bırakan Sarıkamış Harekatı ve Çanakkale Savaşı gibi özel günlerde çok sayıda programlara katıldıklarını sözlerine ekledi.

"AŞIK OKUNMAYAN BİR HECE GİBİ..."

Bayrağı babasından devralan Aşık İsmail Aladağlı ise küçük yaşlarda sazı eline alanlardan birisi olduğunu belirtti.

Aşıklık sanatının önemli isimlerinden Aşık Laçin Aladağlı'nın oğlu olduğunu kaydeden İsmail Aladağlı, neredeyse yarım yüzyıldır Türkiye'yi gezerek geleneksel Türk kültürünü yaşattığını vurguladı. 

Aşıklığın yaradılışla ilgili olduğuna da değinen Aladağlı, geçimini de sazı ve sözüyle kazandığını ifade etti.

Aydın ve Aladağlı ile dost meclislerinde sanatını icra eden Aşık Kul Nuri de 35 yıldır aşıklık unvanını taşıdığını belirtti. Kul Nuri, yaptığı sanatı ise "Aşık okunmayan bir hece gibi, sabahı bekleyen bir gece gibi, analiz yaptılar sonuç çıkmadı, aşık bilinmeyen bilmece gibi" dizeleriyle tanımlıyor. 

Çocukluğunda bulunduğu ortamlarda aşıklara ait türkülerin kendisini etkilediğini, duygulandırdığını anlatan Kul Nuri, köyde çobanlık yaparken dere kenarında kendi başına saz çalmayı öğrendiğini, içindeki duyguları geliştirerek bugünkü haline geldiğini bildirdi. Kul Nuri, aşıklık geleneğini devam ettirecek gençlerin sayısının da çok olduğunu sözlerine ekledi.

Sayfa Yükleniyor...