Haftanın Filmleri

Bu hafta 3'ü yerli, 7 film vizyona girecek.

Haftanın Filmleri

AKSİYONA DOYACAKSINIZ..
“SICARIO”

Yıldız oyuncular, yıldızı giderek parlayan bir yönetmen, esaslı bir senaryo, aksiyon, gizem ve heyecan. “Sicario”da bu saydıklarımızın hepsi mevcut. ABD-Meksika hattında yasadışı dönen dolapları anlatan film, bir FBI ajanı ile Meksikalı meslektaşının uyuşturucu savaşlarının ortasında kalmasıyla heyecan dozunu iyice artırıyor. Başrollerde, özellikle övülen performansıyla Emily Blunt, Benicio Del Toro ve Josh Brolin var. Yıldızı giderek parlayan yönetmen derken kast ettiğimiz ise, “Prisoners” ve “Incendies” ile rüştünü çoktan ispatlayan Denis Villeneuve. Filmin aksiyon ve suç filmi orantısını gayet düzgün kurduğu, senaryosunun kusursuz işlediği yorumları ağırlıkta. Bütün bunlar “Sicario”yu yılın beklentileri en fazla yükselten yapımlarından biri haline getiriyor.
(4.0/5)

KAÇ KAÇ NEREYE KADAR?
“LABİRENT: ALEV DENEYLERİ”

Çok satan romanlardan yapılan uyarlamalara değilse de devam filmlerine mesafeli durmakta çoğunlukla fayda vardır. İşin içine ticari kaygılar girer çünkü. İlk filmini gayet beğendiğimiz “Maze Runner”ın devam filmi de o hesap. Bilimkurgu ana başlığı altında distopik bir atmosferde aksiyon gazlayan 2014 tarihli ilk filmde, nedensiz bir biçimde kapana kısılan bir grup gencin başına gelenleri izlemiştik. Devam filminde ise maceranın/deneyin ikinci aşaması başlıyor. İlk filmde kapana kısıldıkları labirentten kurtulan gençleri bu kez açık dünyada daha zorlu bir sınav bekliyor. Bu konsept, devam filmini kötülemeyi gerektirmiyor elbette. Hele ki yazar James Dashner’ın üçüncü romanı yazdığı şu günlerde! Ancak aynı macera konseptini dayatan bu anlayış, bir video oyununda zor bir bölümü bitirdikten sonra aynı bölümü daha zor ayarlarda oynamaktan farksız duruyor. Yine de Thomas ve dostlarının, “İsyan” adı verilen gizemli örgüt hakkında bazı ipuçlarına ulaşacağını, yani “büyük resmi” görmeye başlayacağını söyleyerek film için ipucu vermemiz gerekir. Başrolde yine Dylan O’Brien var. Yönetmen koltuğunda da yine Wes Ball mevcut -ki bu bir devam filmi için iyiye işaret demek oluyor. Kısacası, ilk filmi sevenlerin “Alev Deneyleri”ni de sevmesi muhtemel. (3.5/5)

YÜKSEĞE, DAHA YÜKSEĞE..
“EVEREST”

Yine etkileyici bir kadro, kamera arkasında seyircisinin ne istediğini bilmekte mahir usta bir yönetmen. “Everest” tanıtımında denildiği gibi dünyanın en tehlikeli yeri midir, tartışılır ama bu filmin, gişe hasılatı bakımından rakiplerine “gözdağı” verdiği kesin. Kadro ve yönetmenden önce konuyu özetleyelim: Everest’e tırmanmakta olan iki ayrı dağcı ekibi yoğun bir kar fırtınasıyla karşılaşır. Kaderleri kesişir. Rakipken, birbirlerinin can simidi olurlar. Film, olay örgüsünden çok karakter tahlillerine, hayatta kalma içgüdüsüne yoğunlaşmış görünüyor. Doğa ve insan doğasının bir savaşı bu. Başrollerde kimler yok ki? Jake Gyllenhaal, Josh Brolin, John Hawkes ve Jason Clarke ilk aklımıza gelenler. Yönetmen ise, son olarak “2 Guns” ile aksiyon türüne hakimiyetini gösteren İzlanda doğumlu Baltasar Kormatur. Etkileyici görüntüler eşliğinde nefesleri kesecek bir macera gibi duruyor.
(3.5/5)

BİR ALMAN’IN GÖZÜNDEN..
“HİTLER’E SUİKAST”

Alman sinemacı Oliver Hirschbiegel’in Adolf Hitler ile işi bitmemiş anlaşılan. Çok beğenilen “Der Untergang/Çöküş” filminde işgal altındaki Berlin’de Hitler’in son günlerini anlatan yönetmen, bu kez yine yaşanmış olaylardan yola çıkarak Nazi liderine düzenlenen suikast girişimini perdeye yansıtmış. Olayın gerçekleştiği tarih, Nazi askerlerinin Polonya’yı işgalinden iki ay sonra, tam olarak 8 Kasım 1939 günü. Nazi karşıtı bir marangoz Georg Elser, Hitler’in konuşma yapacağı salona bomba yerleştirir. Ama Hitler salondan erken ayrılınca plan suya düşer. Gestapo teşkilatının iz sürmesi sonucu Elser sonunda yakayı ele verir. Türlü işkenceler sonucu planını en ince ayrıntısına kadar anlatır. Filmler bazen tarihe birer belge olarak kaydedilir. Bu film de görevini fazlasıyla yerine getiriyor. Aynı zamanda o dönemki Alman toplumunun tümünün Nazilere sempati duymadığının altını çiziyor. Tarihi filmlere meraklı herkese tavsiye edebiliriz.
(4.0/5)

LEYLA İLE MECNUN KAFASI..
“KARA BELA”

Kudret obsesif, hep kurallara göre yaşayan, orta yaşı çoktan geçmiş biri. Ama bu düzenli ve sıkıcı hayatı, bir arkadaşı yüzünden istemeden karıştığı soygun vakasıyla allak bullak oluyor. Film, sürekli yeni karakterlerin sahneye eklemlendiği eğlenceli bir yol hikayesine dönüşüyor. Kudret, eski model arabasıyla Antep’e gitmeye çalışıyor. Yolda, aksilikler peşini bırakmıyor.
“Leyla ile Mecnun” ve “Ben de Özledim” ile beyazcamda, “Bana Masal Anlatma” ile beyazperdede kendi tarzını yansıtan Burak Aksak, “Kara Bela”yı hem yazmış, hem yönetmiş. Başta Cengiz Bozkurt olmak üzere Seda Güven, Erkan Kolçak Köstendil destekli kadrosuyla her sahnede olmasa bile belli ölçüde kahkaha vaat eden bir film ortaya çıkmış. Cem Yılmaz’ın “Pek Yakında”sında iğreti edici kötü adam portresini başarıyla çizen Cengiz Bozkurt, “Kara Bela”da da her sahneye damgasını vurmasını bilmiş. Son dönemde yerli sinemamız adına en başarılı komedi denemelerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.
(3.5/5)

İŞÇİ SINIFI KOMEDİSİ:
“GURULDAYAN KALPLER”

“Karnı açtı ama aşka da acıkmıştı”. Böyle demiyor film tamam ama ismi ve konusu bunu çağrıştırıyor sanki. Heykeltıraş bir kadın ile atölyesinde çalışmaya başlayan vasıfsız bir işçinin hikayesi bu. Komedi türündeki film, sınıfsal farklılıkların aşkla değilse de sanatın gücüyle ortadan kalkmasını izlettirmeyi vaat ediyor. Filmin yönetmeni Ömer Uğur’u “Yarım Elma”, “Geniş Aile” gibi sevilen beyazcam yapımlarından tanıyoruz. Oyuncular arasında Devin Özgür Çınar, Algı Eke, Necip Memilli ve Tanju Tuncel var. Ufak bir rolde Fırat Tanış da gözünüze ilişebilir.
(2.5/5)

YERLİ KOMEDİ DENEMESİ..
“CAN TERTİP”

Komediye yatkınlığı tartışılmaz Ümit Erdim, televizyon programlarındaki performansıyla sinemaya çoktandır göz kırpan futbol adamı Sinan Engin, filmin içine yerleştirilmiş klibiyle şarkıcı Tuğba Özerk, usta oyuncu kontenjanından Sinan Bengier, ünlüler kategorisinden Hakan Ural. Fragmanı 3 kere izlememize rağmen filmin konusundan bir şey anlamadık ama aşağı yukarı şöyle bir olsa gerek: sakarlığıyla meşhur hayta genç Şakir, askere gider. Burada hayali zaten asker olmak olan İlyas ile yolu kesişir. İlyas saftır. Şakir onu, askerden kaçmaya ikna eder. Olaylar gelişir(?). Yönetmenliğini Burak Kuka’nın üstlendiği yapım, komedi türünde.
(2.0/5)

Sayfa Yükleniyor...