Haftanın filmleri

Bu hafta 1'i yerli toplam 10 film vizyona giriyor.

Haftanın filmleri

YAZ “HİT”İ Mİ, YOKSA SERİNİN SONU MU?
TERMINATOR: YARADILIŞ

James Cameron’ın yarattığı Terminator evreni, beşinci filmle devam ediyor. Cameron’ın, serinin 2’ncisi “Judgement Day” ile ilkinden daha da yukarı taşıdığı çıtanın, şimdiye kadar çekilmiş en iyi devam filmlerinden birinin, belleklerimizdeki tadını hala hatırlarız. Sonrasındaysa serinin ruhuna ters düşen hamleler yaptı yapımcılar. Şimdiyse, geçmişi hiçe sayan, adında “yaradılış” sözcüğü geçmesine rağmen “yaratıcı”sına saygıda kusur eden bir yapımla karşı karşıyayız. Senaryo basit bir “zamanda kırılma” diyerek geçiştirse de, özellikle ilk 2 filmde yaşananları boşlayan bir film bu. Anlatalım: 2029 yılındayız. İnsan direnişinin önderi haline gelen John Connor, Skynet’e karşı savaşan bir ordu yaratmıştır. Çavuş Kyle Reese’i -adet olduğu üzere- geçmişe, ta 1983 yılına ışınlar. Reese’in görevi, John’un annesi Sarah Connor’ı korumaktır. Ne var ki, Kyle Reese geçmişe döndüğünde, “zamanda bir kırılma”yla karşılaşır. Serinin ilk filminden hatırladığımızdan farklı bir geçmiştir bu. Yeni müttefikler ve yeni düşmanlar vardır. Terminator serisinin 2. filmde bittiğini düşünenlerin mesafeli kalacağı, ama yine de seriyi koşulsuz sevenlerin ise merakla izleyeceği, aksiyonu bol bir film olduğunu da kabul etmeliyiz. Üstelik, 67 yaşındaki eski Vali ve “Yokedici” Arnold Schwarzenegger de başrolde. Kadroda Jason Clarke, “Game Of Thrones” dizisinde Khaleesi olarak tanıdığımız Emilia Clarke ve Jai Courtney de yer alıyor. Bu yüksek bütçeli yaz aksiyonunun yönetmeni ise “Thor:Karanlık Dünya” ile rüştünü ispatlayan Alan Taylor. Bu filmin, seriye eklenmesi planlanan yeni üçlemenin ilk halkası olarak planlandığını da söyleyelim. (2.5/5)

AŞK İÇİN NEREYE KADAR GİDERSİN?
ESCOBAR: KAYIP CENNET

Hikaye Kolombiya’da geçiyor. Genç sörf hocası Nick, abisiyle birlikte yeni taşındığı sahilde, Maria’ya aşık olur. Maria dışarıdan bakıldığında, yoksullara yardım için çalışan iyi bir kadındır.

Ama bir sırrı vardır. O, bölgenin en büyük kokain baronu Pablo Escobar’ın yeğenidir. Maria’nın öteki yüzü, Nick’i yavaş yavaş içine çeker ve içinden çıkılmaz bir noktaya sürükler. Oyunculuktan gelme Andrea Di Stefano’nun ilk yönetmenlik denemesi olan filmde Escobar’ı, Oscar’lı aktör Benicio Del Toro canlandırıyor. Ona eşlik eden isimlerse “Açlık Oyunları” serisinden tanıyacağınız Josh Hutcherson ve güzel aktris Cladia Trasiac. Filmin ortalama eleştiriler aldığını, yine de eli yüzü düzgün bir iş olduğunu belirtelim. (2.5/5)

KALBİNİN DOYDUĞU YER, EVİNDİR
“MCFARLAND,USA”

Deneyimli bir koç olan Jim White, çeşitli aksilikler yüzünden sürekli okul değiştirir. Sonunda ailesiyle birlikte soluğu, Kaliforniya’nın unutulmuş, fakir kasabası McFarland’da alır. O, eşi ve iki kızı, ilk başta buraya uyum sağlamakta zorlanır. Ama Jim White pes etmez. Bölgedeki yoğun Meksikalı göçmen nüfusuyla kaynaşır. Okuldaki çocuklardan bir koşu takımı yaratır. Sabahları tarlada çalışan çocukları daha iyi anlayabilmek için ırgatlık yapar, onlardan biri olur. O koşu takımı, Jim White için yolunda gitmeyen kariyeri için de bir dönüm noktası haline gelir. Bu küçük kasaba, White ailesinin evi olur. Filmin gerçek bir hikayeden uyarlanması, kuşkusuz etkileyiciliğini artıran en önemli faktör. Başrolde, yani Jim White’de Kevin Costner var. Ama ondan sürekli rol çalan, hayatlarındaki ilk önemli sinema deneyimini yaşayan çocukları da unutmamalı. Yönetmen koltuğundaysa, “Balinanın Sırtında” ile beyazperdede daha önce şiir yazabildiğini, “Tek Başına” ile de emek mücadelesini anlatmayı bildiğini gösteren bir isim, Niki Caro oturuyor. (4.0/5)

TAHRAN SOKAKLARINDA BİR GEZİNTİ:
“TAKSİ TAHRAN”

İranlı sinemacı Jafar Panahi’nin festival festival gezen, övgülere mazhar olan filmi nihayet ticari gösterimde. Panahi, yerleştirmiş kamerasını bir taksiye, Tahran sokaklarında müşteri toplamış. Onların ağzından, ülkesinin farklı sorunlarını anlatmış. Dram ve komedi var bu hikayelerde ki hepsini çok seveceksiniz. Oyuncuların tamamı, kimlikleri gizli tutulan amatör isimlerden oluşuyor. Bu haliyle, zengin bir İran portresi çizmeyi başaran yönetmen, Berlin Film Festivali’nde büyük ödül “Altın Ayı”yı kazanmıştı. (4.0/5)

DOĞRU OLANI YAPMAK..
“ONUR”

1984 Londra’sında, Thatcher hükümetini protesto eden gruplar arasında ikisi öne çıkar. Bir yanda çalışma koşullarını protesto eden maden işçileri, diğer yanda eşcinseller. O dönem için toplumda yan yana gelmeleri bile düşünülemeyen bu iki grup, aynı amaç doğrultusunda örgütlenmeye başlar. Bu güçlenen başkaldırışa karşı sabotaj girişimleri başlar. Ama her deneme, gençleri birbirine daha sıkı kenetler. Yönetmenliğini Matthew Warchus’un yaptığı filmin, gösterildiği her yerde büyük ilgi ve övgüyle karşılandığını, Altın Küre’ye aday gösterildiğini belirtelim. Başrolde deneyimli aktör Bill Nighy’nin olması da cabası. (4.0/5)

AYNI ACIYI YENİDEN YAŞAMAK..
“KARANLIK YERLER”

5 yaşındaki Libby, ailesinin katledildiği saldırıdan kurtulan tek kişidir. Her şey, gözlerinin önünde olmuştur. Aradan 25 sene geçer. Artık yetişkin bir kadındır. Ama yolu bir kez daha “karanlık yerler”le kesişir. Yoluna, “Kill Club” adlı, gizemli suç olaylarını araştıran bir topluluk çıkar. Bu sayede, ailesini kimin öldürdüğünü bulabilecek, anılarındaki geçmişi belki de temize çekebilecektir. Gillian Flynn’ın çok satan romanından uyarlanan gerilim filminin başrollerinde, yükselen yıldız Chloe Grace Moretz ve Charlize Theron var. Yönetmen ise Gilles Paquet-Brenner. (3.0/5)

VENEZUELA USULÜ GERİLİM:
“ARAFTAKİ EV”

Korku-gerilim türünü sevenler için bir seçenek daha. Bu kez, iki çocuk annesi Dulce’nin hikayesini izliyoruz. 5 yıl önce çocuklarıyla taşındığı evde paranormal bir takım olaylar yaşanmaya başlar. Bir kehanet vardır. Üstelik gerçekleşmek üzeredir. Venezuela sinemasından kopup gelen bu 2013 yapımı filmin senaryosu ve yönetmenliği Alejandro Hidalgo’ya ait. Başrollerde Ruddy Rodriguez, Rosmen Bustamante ve Adriana Calzadilla gibi isimler bulunuyor. (3.0/5)

YERLİ KORKU DENEMESİ
AL KARISI: CİNNET

Bu haftaki yerli korku denemesinin ismi, yerleşik bir Anadolu efsanesinden geliyor imiş.

Genellikle lohusa kadınlara musallat olduğu öne sürülen bir cin’den esinlenilen hikayede, 7 aylık hamile Dilara’nın başına gelenleri izliyoruz. Genç kadın doğum izni alıp işten ayrılır, evinde dinlenmeye çekilir ama başına gelmedik kalmaz. Acaba evde yaşanan olaylar, gerçekten doğaüstü bir gücün işi midir, yoksa birileri ona oyun mu oynamaktadır? Yönetmenliğini Muzaffer Gülçek’in yaptığı filmin başrollerinde Sanem İşler, Tuncay Tarhan ve Mehmet Tokatlı var. (2.0/5)

ÇOCUKLARA YÖNELİK ANİMASYON
“KIVIRCIK: AY MACERASI”

Gelelim bu haftaki animasyonlara. İlki, bir çiftlikte yaşayan ama kafayı nedense Ay’a gitmekle bozan Blacky adlı kara koyun hakkında. Köpek Kanuto ise platonik bir aşkla bağlandığı Blacky için bu hayali gerçekleştirmenin yollarını arar. İkilinin macerası, daha çok, küçük yaştaki izleyiciye hitap ediyor. (3.0/5)

SEVİMLİ BİR MASAL:
“KURBAĞA PRENS”

Haftanın diğer animasyonu “Kurbağa Prens” ise daha iyi, diyebiliriz. Kimlik bunalımı yaşayan bir kurbağanın öyküsü bu. Ribbit, bütün ailesinin ve arkadaşlarının aksine, zıplamaktan ve suya girip çıkmaktan nefret eder. “Buraya ait değilim” deyip yola çıkar. Bu sevimli maceranın yönetmenliği Chuck Powers yapmış. Ribbit’i, “Yüzüklerin Efendisi” serisinden tanıdığımız Sean Astin seslendirmiş.

Sayfa Yükleniyor...