Haftanın filmleri

Bu hafta biri yerli 5 film vizyona girecek.

Haftanın filmleri
Haftanın filmleri - 1

BİTMEYEN FANTEZİ..

“KINGSGLAIVE: FINAL FANTASY XV”

1987 senesinde aslında tek bir oyun olarak piyasaya sürülmüştü. Ama çok tuttu, hele ki ülkesi Japonya’da. “Fantazi Rol Yapma” oyun türünün Japonya’daki atası diyebileceğimiz oyun yani “Final Fantasy” ilgi fazla olunca haliyle devam yapımlarıyla bugünlere kadar boy gösterdi. Sayısız sinema uyarlamasından biri karşımızda ve yönetmeni, oyunun geliştirme süreçlerinde de yer alan görsel efekt süpervizörü Takeshi Nozue. Bu oyunu hiç oynanamış olsanız bile son yıllardaki pek çok oyunda görmüş olabileceğiniz ”sinematik”ler, burada filmin kendisini oluşturuyor. Yani kontrolün oyuncuya bırakıldığı sekansların arasına döşenen ve oyun-içi grafik motoruyla yapılan uzun bir sinematik düşünün: İşte karşınızda Kingsglaive ya da bizdeki ismiyle “Kralın Kılıcı”. Filmin görsel kalitesinden ziyade anlattığı hikaye ile seyirciyi sarması beklenebilir ama beklemeyin. Zira bu seriye hakim olmayanları zorlayabilecek bir konu var karşımızda: Çok değerli bir kristali koruyan Lucis Krallığı, yayılmacı ve çok güçlü askerleri olan Niflheim İmparatorluğu’nun tehdidi altındadır. Lucis’in kralı Regis’i korumaya yemin etmiş Kingsglaive birliğinin zorlu bir düşmanı vardır artık. Film bu ekipte yer alan Nyx karakteri etrafında şekilleniyor. Seslendirme kadrosunda Aaron Paul, Lena Headey ve Sean Benn var ki son iki ismi “Game Of Thrones” sayesinde tanımayan kalmadı diyebiliriz. Lakin filmde öyle “performans yakalama” olaylarına pek girilmemiş dolayısıyla karakterlere sadece seslerini vermiş görünüyorlar. Ülkesinde yine çok rağbet gören filmin her bünyeye hitap etmediğini söylemek lazım. Gösterdiği tüm özene ve kendi içinde tutarlı olmasına rağmen puanını bu yüzden biraz kırdık.

(5 üzerinden 3 puan)

SALGIN HASTALIK GERİLİMİ

“VİRAL”

Korku-bilimkurgu kırması filmimiz adından anlayacağınız üzerine salgın hastalık dehşetinden besleniyor. Emma ve kız kardeşi Stacey küçük bir kasabada yaşamlarını sürdürürken nedensiz biçimde bir enfeksiyonun yaşadıkları yerde hızla yayıldığını fark ediyor. Gerisi bir “hayatta kalma” oyununa dönüşüyor. Henry Joost-Ariel Schulman ikilisinin yönettiği filmin genel itibarla vasat olduğu eleştirileri çoğunlukta.

(5 üzerinden 2 puan)

HAFTANIN YERLİSİ..

“BOL ŞANS”

Romantizm ve dram’ı buluşturma iddiasındaki yerli yapım “Bol Şans”, fragmanından anlayabildiğimiz kadarıyla yer yer belaltı esprilerle mizahı da deniyor gibi görünüyor. Gökhan Yılmaz’ın yazıp Edirne’de çektiği hikaye, Deniz karakteri üzerine kurulu. Babasının vefatı üzerine İstanbul’dan Edirne’ye giden Deniz, cenaze işleriyle uğraşırken karşısında hem aşkı hem de belayı buluyor. Gerçi ikisini yani aşk ve bela’yı farklı karakterler oynuyor ama olsun.

Başrollerde Selim Gülgören, Burçin Abdullah ve Emir Benderlioğlu var.

(5 üzerinden 2,5 puan)

MAHKEME GERİLİMİ SEVENLERE..

“YÜCE ADALET”

Etkileyici “Şeytan’ın Avukatı”ndan yıllar sonra Keanu Reeves yine mahkeme salonuna dönüyor. Mahkemeli duruşmalı jürili filmleri sevenleri, çözmeleri gereken bir cinayet, bir entrika bekliyor. Geçirdiği estetik ameliyatlar nedeniyle tanımakta zorlanacağınız Oscar ödüllü oyuncu Renee Zellweger de kadroda. Reeves’in oynadığı savunma avukatı, zengin babasını öldürmekle suçlanan bir genci çözmeye çalışıyor. Zira o genç, cinayeti kabul etmek dışında aile içinde ne olup bittiği konusunda tek kelime etmiyor. 2008’de çektiği “Frozen River”ın senaryosuyla Oscar’a aday gösterilen Courtney Hunt bu kez senaryoda, yanılmıyorsak ünlü yönetmen Elia Kazan’ın oğlu olan Nicholas Kazan’ın kaleminden yararlanmış. Beklentiyi çok yükseltmemek kaydıyla, bu tür mahkeme salonu gerilimlerinden hoşlananların keyif alabilecekleri bir film gibi görünüyor.

(5 üzerinden 3 puan)

“BARBIE: UZAY MACERASI”

Hala Barbie bebeklerle oynayan çocuk kaldı mı şüpheliyim ama filmini yaptıklarına göre bir bildikleri olmalı. Film, ilginçtir, uzayda geçiyor. Barbie, uçankaykayı sayesinde uzak evrenlere yolculuk edebilen birisi! Derken, parıltılı yıldızlar sönükleşmeye başlar. Acaba evrenin kurtarıcısı bizim Barbie midir? Çizgi filmler konusunda hayli deneyimli Andrew Tan’ın yönettiği film için ülkemizde dublaj çalışması da yapılmış ki bu da belli bir emek ve prodüksiyon demek. Belki de benim bildiğimin aksine hala Barbie seven çocuklar vardır.

(5 üzerinden 2 puan)

Sayfa Yükleniyor...