Hep yaz olsa hayat

Bu yılki tatilim, kaçmak, hiçbir şey düşünmemek ve aileme sığınmak gibi dileklerle örülü bir ihtiyaçla başladı. İstikamet Bodrum – Bitez’di. Zaman biraz daha yavaş aksın, çocukların sesi denizde yankılansın, hala biraz umudun olduğunu hissedeyim istedim. Öyle de oldu. 2 ve 6 yaşındaki kuzenlerimle sabah akşam demeden konuştum, oynadım, koştum... Bizi karanlığa iten düşüncelerden uzak durmayı, hepimizin adına temiz hayaller kurmayı başardım. Tabi ki filmler ve kitaplar hep yanımdaydı.

Hep yaz olsa hayat
Hep yaz olsa hayat - 1

Yanımda getirdiğim kitaplardan biri Stephen King’e aitti: “Kabuslar Pazarı”. Pazar çok eğlenceli olsa da kabusun ruhuma iyi gelmeyeceğini düşünerek kitabı elimden bıraktım. Yerine evde bir köşede okunmayı bekleyen Orhan Pamuk’un “Kırmızı Saçlı Kadın”ını aldım. 80’li yıllarda geçim derdine düşen Cem’in, Mahmut Usta’sıyla birlikte kuyulardan su çekme hikayesi ve kırmızı saçlı çok çekici bir kadınla yaşadığı aşk, tarihsel hikayeler ve mitlerle destekleniyor. O zamanlar kasaba bile olmayan Büyükçekmece’nin manzarası, abı-hayatın, suyun ne kadar önemli bir yaşam ve geçim kaynağı olduğu, aşkın her yaşta büyülediği gibi birçok duyguyu yaşatıyor sayfalar. Bir çırpıda okunabilecek bir roman “Kırmızı Saçlı Kadın”!

Hep yaz olsa hayat - 2 Zor günleri biraz olsun umutlu hale getirmek için filmler, kitaplar, tiyatro oyunları ve şarkılar imdada yetişiyor.
Hep yaz olsa hayat - 3 Kitapta 80’li yılların başında annesiyle yalnız kalan Cem’in para kazanmak için kuyucu çırağı olma hikayesi kimi zaman gerçek, kimi zaman masalsı bir lezzetle resmediliyor.

"ERKEN KAYBEDENLER"

Tebessüm etmek, hatta bazen eni konu gülmek için “Erken Kaybedenler”i okumaya başladım. Emrah Serbes adını görünce bile bir umut dolar içime. Çünkü en onulmaz, en karanlık anlardan bile alaycı, ironik, komik detaylar yakalamayı başarır. İşte “Erken Kaybedenler” de tam böyle bir iş. Yeni yetme, ergen erkeklerin kısa hikayeleri, onların aşka bakışları, eğlence anlayışları, babalarıyla ilişkileri, sokak kültürleri, naiflikleri ve ettikleri koca koca cümleleri okudukça erkekleri sevmemek mümkün olmuyor açıkcası.

"ZOOTROPOLIS HAYVANLAR ŞEHRİ"

Kuzenlerimle vakit geçire geçire, bir çocuğa dönüştüğümü hissettim. Yapılacak en ideal şeyse bir animasyon izlemekti. “Zootropolis Hayvanlar Şehri” her saniyesi ince esprilerle dolu çok başarılı bir yapım. Judy adındaki aşırı sevimli bir tavşanın polis olma hayalleriyle, modern memelilerin yaşadığı Zootropolis’e gelişiyle macera başlıyor. Toplumun pek de haz etmediği tilki soyuna ait Nick ve Judy’nin ortaklığı seyre değer. Ötekileştirmeden, yırtıcı ya da memeli diye ayırmadan, sadece sevmeye endeksli tavşan Judy ve ötelenmiş, korkulan, sevilmeyen tilki Nick aslında tertemiz yeryüzünü kirleten biz insanları çok güzel özetliyor. Zengin–fakir, yırtıcı–memeli, güzel–çirkin gibi pek çok ayrımın yapıldığı hikayenin finalinde sevgi, merhamet, azim ve barış içinde yaşama fikri yeşeriyor kalpte. Hayvanlarsa öyle güzel resmedilmiş ki! hepsi birbirinden sevimli. Hayvanların karakteristik özellikleriyle ilgili müthiş espriler yazılmış. Özellikle fil hafızası sahnesinde, hem gülüp hem de yoga yapan o file sarılmak isteyeceksiniz. Bazı ürkünç sahneler de var tabi. Belki çok küçük bebelerle izlemek sakıncalı olabilir. Tilki Nick’e sesiyle hayat veren Cem Yılmaz’ı dinlemek de oldukça keyifli.

Hep yaz olsa hayat - 4 Emrah Serbes’in 2009 çıkışlı öykü kitabında yaşları küçük, yaşadıkları büyük erkek çocuklarının ironik maceraları anlatılıyor.

"MR ROBOT"

Mısır kökenli aktör Rami Malek ve usta aktör Christian Slater’in başrolünde yer aldığı “Mr Robot” ikinci sezona yine zihinleri allak bullak ederek başladı. Günümüzün en büyük silahlarından teknoloji, gerçekten bir terör aracı mı yoksa dünyayı para, hırs ve daha birçok şeytani eylemden arındıracak bir kurtuluş aracı mı? Sorunun cevabı kimin elinde olduğuna göre değişir. Dizide bence gayet emin ellerde. Hepsi deliliğin sınırlarında yaşayan, çekirdek çitler gibi bilgisayar kullanan kopuk karakterleri izlemek çok keyifli. Malek’in canlandırdığı, tüm dünyayı allak bullak eden hareketin öncüsü Elliot karakterinin, düzene, insana, rutine, paraya, bankalara, şirketlere dair saptamalarıysa birer özeleştiri seansına dönüşüyor. İş veya tatil demeden izlemek lazım.

DERKEN İSTANBUL

İstanbul’a indiğimde, birbirini itekleyen arabaların, kornalarının, taksi bekleyen insanların yüzlerindeki gölgeyi gördüm. Karanlık değildi, bir tarafıyla ışığa, yani umuda bakıyordu o yüzler. Özlemişim diyerek tuttum evimin yolunu. Pazartesi sabahı iş gününe uyandım. Özlemişim diyerek oturdum masama. Derken “Hocaların Hocası” Halil İnalcık’ı kaybettiğimizi öğrendim. “Acaba son nefesinde ne diledi ülkesi için?” diye düşündüm. Onun öğrencilerinden, dostlarından biri olan müthiş adam İlber Ortaylı’dan görüş almaya gittim. İnalcık’ın nasıl bir kişiliği vardı diye sorduğumda “Bir yanıyla umutlu, bir yanıyla karamsardı” cevabını aldım. “Karamsar olmasının nedeni, yaptığı onca araştırmanın, yazdığı onca kitabın kendisine kafi gelmemesiydi” dedi. “Tek derdi çalışmak, araştırmak, yanlış bilinen şeyleri düzeltmek, faydalı olmaktı.”diyerek sonlandırdı İlber Hoca, hocası için hissettiklerini. Çok bilmek, tevazu ve paylaşımla birleşince sonsuz bir saygıyı hakediyor. Bir asırlık ömründe ülkesine yetebilmek için durmadan üreten Halil İnalcık’ın naaşı çok sevdiği Fatih semtinde yer alan, Fatih Camii Haziresi’ne Gazi Osman Paşa’nın kabri yanına defnedildi. Ruhu şad olsun...

Hep yaz olsa hayat - 5 İkinci sezonuna start veren dizi en çok konuşulan yapımlar arasındaki yerini koruyor.

Zaman bazen yakalayamadığımız bir hızla akıp gidiyor. Bu rutinde çekilen filmlere, yazılan kitaplara, kaydedilen şarkılara, sahnelenen tiyatro oyunlarına tutunuyoruz. Herkesin bir görevi var bu hayatta, evet. Ama bazılarının iyiliği çok büyük üzerimizde. Halil İnalcık, 100 yaşına kadar bize bir bilgi daha verebilmek için yaşadı. 78 yaşındaki Genco Erkal “Güneşin Sofrasında - Nazım ile Brecht” oyununu tüm nesillere yetişebilmek için sahneliyor. Işıl Yücesoy, birbirinden anlamlı ve derinlikli sözlerin yazıldığı şarkılarını 37 yıl sonra tüm ruhlara dokunmak için “Zamansız” isimli albümde paylaşıyor. Onlar sayesinde hep yaz oluyor hayat. Soğuk kış uykularından uzak, sanata, faydalı olmaya ve birbirimize inandığımız nice yazlara...

Sayfa Yükleniyor...