'Muhteşem Kadın' ya da 'Una Mujer Fantastica'

Oscar’ın ödüllülerinden 'Muhteşem Kadın' bu cuma vizyona giriyor. Gloria filmiyle dünyanın konuştuğu Şilili yönetmen Sebastian Lelio, yine yalnızlığa baş kaldıran insanın hikayesini anlatıyor.

'Muhteşem Kadın' ya da 'Una Mujer Fantastica'
'Muhteşem Kadın' ya da 'Una Mujer Fantastica' - 1

Düşün... Sol gözünün yerinde kapkara bir boşluk olduğunu, sağ elinin parmaklarının eksik olduğunu, vereceğin son nefese kadar başucunda bir baston olduğunu, sesinin sonsuza dek kesildiğini, kalbinin teklediğini... Sonra, sana nasıl bakacaklarını düşün... Seni eksik, yanlış, yetersiz, sessiz, cansız, siz ve biz diye ikiye ayırdıklarını hayal et....

Marina bazen öyle hissediyor. İncelikli bir sesi, geniş bir repertuvarı var. Köşeli yüz hatları, yuvarlak denebilecek kalçaları, küçük göğüsleri var. Benim gördüğüm bu kadarı. Benim gibi düşünmeyenlerin gördüğüyse “yaşayan bir kusur” olduğu. Doğmayı kendi seçmediği gibi nasıl doğacağını da belirlemedi Marina. Belki de yaşayacağı hayatı doğmadan önce, bulutların üzerinde bir yerlerde seçmişti. Belki hepimiz öyleydik. Yine de insan kendisinin hapishanesiyse, yaşadığı beden ona ait gelmiyorsa, değişmeli. Marina bunu başaran, trans bir birey.

'Muhteşem Kadın' ya da 'Una Mujer Fantastica' - 2 90. Oscar ödül töreninden “yabancı dilde en iyi film” ödülü ile ayrılan “Una Mujer Fantastica”, “Muhteşem Kadın”da trans oyuncu ve şarkıcı Daniela Vega başrolde. Francisco Reyes, Luis Gnecco, Aline Kuppenheim ve Nicolas Saavedra gibi oyuncuların da başarılı performanslarıyla yer aldığı filmin müzikleri ise hikayeye eşlik eden büyük bir unsur.

Üstelik bazılarımızdan şanslı. Onu çok seven bir adamla, duvarları huzura boyalı bir evde yaşıyor. Bir erkeğin onu sevebilme ihtimalinden fazlasını yaşıyor Marina. Bu gerçek, genç kadının milyonlarca önyargı karşısında ayakta kalmasını sağlıyor. Marina’nın sevgilisi Orlando ile kurduğu o sahici dünyayı izlerken, buna hakkı olduğunu, zaten yeterince zor bir dünyada yaşadığını, sevilmeye en çok onun yakıştığını düşünmedim. Marina da öyle olsun istemezdi.

Acımak, kendinden farklı olduğunu düşünmek ve hissettirmek, sağ elini kaybetmiş birine sağ elini uzatmaktan farksız çünkü. Üstelik bu filmde daha beterleri de yaşanıyor. Öteki olmak, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmek, bazen hiç görülmemek, bazen göze batmak gibi bir sürü yaralayıcı rüzgar geçiyor ruhumdan. Santiago’da yaşanan aşk ve yalnızlık hikayesi, İstanbul’da bir şirketin masasında oturan bu parmaklara kadar uzanıyor.

'Muhteşem Kadın' ya da 'Una Mujer Fantastica' - 3 Filmde, Şili’nin başkenti Santiago’da şarkıcılık yapan Marina’nın kendinden yaşça büyük sevgilisi Orlando’yu ansızın kaybettikten sonra yaşadıkları anlatılıyor.

“Gloria” ile olay yaratan yönetmen Sebastian Lelio için, bu kez çok da iyi bir film yapmadı diyenler, yalnızlığın tanımını sözlükten bilenlerdir. Yalnızlık, bir şehir dolusu insanın içinden geçmesi demektir. Yalnızlık, her sabah gökyüzünden yere çakılarak uyanmak ve yeraltında sürünerek uyumaktır.

Marina’nın asıl duygusu tercihi yüzünden dışlanmış olmak değil, yapayalnız bırakılmış olmaktır. İki vücudun sonsuz bir aşkla birbirine geçtiğini hayal etmek, cinsiyetler üstü bir düştür. Acınası yalnızlığımızın yaşı, cinsi, milliyeti yoktur. Şili’de Marina, Şile’de sen, burada ben... Sebastian Lelio’nun muazzam filmini mutlaka izleyin. Kusurlarımız, küsürlerimiz ve küfürlerimiz birbirine karışacak!

Sayfa Yükleniyor...