Münir Özkul'un gidişi

Büyük bir sanatçının ölümü, unutulmaz rollerin iz bırakan aktörünün yıldızlar ülkesine göçü ya da Yeşilçam'ın koca çınarının vedası, Münir Özkul'un aramızdan ayrılışını kısmen de olsa tanımlayan ifadeler...  Ama esasında onun gidişi tam anlamıyla farkında olmadığımız büyük bir mirasın, zenginliğin ve sıcaklık duygusunun, belki de kimselere devir/teslim edilemeden ellerimizden kayıp gitmesi anlamına geliyor... (Yazı: Taner Alp)

Münir Özkul'un gidişi

Aslında bu kadar değil. Aslında Münir Özkul bundan çok daha fazlası demek...

Bir dönem evimde biriktirdiğim yüzlerce eski Yeşilçam filminden hangisini açsam oyuncular arasında mutlaka Münir Özkul bulunurdu. İsmi üçüncü, dördüncü ya da beşinci sırada çıkardı. Bize hep kendini sevdiren, hep alttan yüreğimizi burkan, ağladığında ağlatan, gülüşüyle umutlandıran, keyiflendiren roller... Ve sahnede repliğini unuttuğu için Beyoğlu'ndan Sirkeci'ye kadar ağlayarak yürüyen bir sanatçı hassasiyeti...

Tüm bunlar Türk tiyatrosuna ve sinemasına ne kadar emek verdiğinin göstergeleri sayılabilirdi. Ya bu topluma, geçmiş ve illa ki gelecek nesillere kattıkları ve katacakları...

Münir Özkul'un hayatını her biri eşsiz eserler olsa da bir kaç filmden ibaret saymak anlamsızlığını, ölümünden sonra çıkan manşetlerde de görüyoruz.

Rolleri üzerinden atılan "Mahmut Hocamızı kaybettik" başlıkları verdiği emeğin de inkarı gibi duruyor. Çünkü biz aslında gerçekte Münir Özkul'u kaybettik.

Çünkü Münir Özkul'un hayatı bir mücadeleydi. Sadece, pazarlık yapmadan gittiği film setleri, paraya değer vermediği için çoğu zaman yaşadığı maddi sorunlar, yaptığı evlilikler, alkole düşkünlüğünün sağlığına olumsuz etkileri ya da unutulmaz eserler bırakmak uğruna sahiplendiği projeler değildi mücadelesi...

Münir Özkul'un gidişi - 1

Münir Özkul, çoğu insanın onlarca yıllar boyunca uğraşıp da yapamadığını sanatıyla başardı. Onun mücadelesi iyilik değer görsün diyeydi. Rolü iyi insandı ve o seyirciyi inandırdı. Hem role hem iyiliğe... İyi insan olmanın utanılacak bir şey olmadığını, fedakarlığın enayilik anlamına gelmediğini, tatlı dilin, vefanın ve vicdanlı olmanın yüce değerler olduğunu anlatmaya çalıştı. Güzel bir aile olmanın mutluluğun ta kendisi olduğunu öğretmeye çabaladı. Onurlu bir emekçi, namuslu insan ya da toparlayıcı kucaklayıcı aile babası olmanın önemini göstermeye çalışmaktı tüm uğraşı...

Ayşen Gruda doğru söylemiş. O dünya çapında bir aktördü. Ama aynı zamanda o iyi insanı da en iyi anlatanlardan ve yaşatanlardan biriydi.

Münir Özkul'un ölümü, sadece Mahmut Hoca ya da Yaşar Usta'nın gidişi demek değildir bu yüzden. Sevdiğimiz ve bize yol gösteren bir sanatçının hayatla bizi baş başa bırakması demektir... Azalmaktır, yalnızlaşmaktır.

Kemal Sunal, Zeki Alasya, Halit Akçatepe ve Tarık Akan derken şimdi de Münir Özkul...

Yani Sezen Aksu'nun şarkısındaki gibi yine o tanıdık serinliği yaşıyoruz. Yani işimiz zorlaşıyor. Zorlaştıkça anılara sığınıyoruz. İsimleri filmlerde üçüncü, dördüncü ya da beşinci sırada çıkan güzel insanlarla dolu anılara...

Ruhun şad olsun Münir Özkul...

Sayfa Yükleniyor...