NASA ve ESA'nın çalışmaları sosyal bilim kurgu romanına dönüştü

"Arthur ile Zamanın İzinde Evrenin Merkezine Doğru Bir Yolculuk" adlı kitabında geçmişten geleceğe, dünyanın kayıp uygarlıklarından evrenin farklı galaktik uygarlıklarına uzanan bir macerayı kaleme alan Yazar Duygu Elçi Verpilleux, okuyucuları yaradılış kavramını sorgulatan müzikal tadında bir serüvene davet ediyor.

NASA ve ESA'nın çalışmaları sosyal bilim kurgu romanına dönüştü

Yazar Duygu Elçi Verpilleux, ve ESA'nın verilerine dayandırarak ütopik bir gerçekliği şekillendirdiği "Arthur ile Zamanın İzinde Evrenin Merkezine Doğru Bir Yolculuk" adlı kitabında dayanışma ve anlayış kültürünün yoksunluğunun yaratabileceği büyük kayıplara dikkat çekiyor.

Kitabında farklı evrenlerdeki ve dünyanın farklı dönemindeki uygarlıklar arasındaki ilişkiden yola çıktığını belirten Duygu Elçi Verpilleux, "Farklı galaksi ve evrenlere kapı aralayan kitabımda yarattığım ütopik gerçeklik çerçevesinde geçmiş, bugün ve gelecek arasında geçen olaylar örgüsüne yer veriyorum.

Kitabımın baş kahramanı Peter ve bilim insanlarının paralel evrenleri kurtarma mücadelesini anlatırken, sosyal ve toplumsal yargıları ve insanlığın yeryüzüyle bağlarını sorguluyorum. Son satırlarında okuyucuları büyük bir sürprizin beklediği romanım, bir serinin ilk kitabı olma özelliğini taşıyor. Mücadele bu ilk kitapta bitmiş gibi görünse de serinin diğer kitaplarıyla da devam edecek" dedi.

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ'Nİ ÜTOPİK GERÇEKLİĞE TAŞIYOR

Yazar Duygu Elçi Verpilleux, sayfalarında gizlediği müziklerle ütopik gerçekliğin şarkısını yazdığı kitabında okuyuculara farklı şarkı tavsiyelerinde bulunuyor.

1970’lerin efsanevi sanatçısı David Bowie’nin Time, Deep Purple’ın Anthem parçaları ve The Moody Blues’un ünlü albümü Days of Future Passed bunların başlıcaları arasında yer alıyor.

Yüzüklerin Efendisi eserinin uzayda geçen bir versiyonu olarak tanımladığı kitabında okuyucuları müziğin eşlik ettiği verilere dayalı ütopik gerçeklikle tanıştırdığını belirten Yazar Duygu Elçi Verpilleux, kitabına ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

"Yarı insan yarı uzaylı olarak başka bir ırkın mensubu olan Peter ve akıllı saati Arthur’un, 3 Nisan 2022 tarihinde Los Angeles’ta başlayan hikayesini, uzay ve astronomi alanındaki gelişmeler ışığında işliyorum.

Böylece sosyal bilim kurgu kitaplarına verilere dayalı bir yaklaşım getiriyorum. Yüzüklerin Efendisi’ni alternatif evrenden alıp ütopik bir gerçekliğe taşıdığım kitabımla yeryüzü üzerindeki yaşantımızı, evrenle ilgili sorularımızı ve gerçeği arayışımızı irdeleyerek okuyuculara zengin bir evren resmi çiziyorum."

NASA ve ESA'nın çalışmaları sosyal bilim kurgu romanına dönüştü - 1

HER UYGARLIK KENDİNİ YOK ETMEYE PROGRAMLI MI?

Sosyal bilim kurgu türünün son temsilcilerinden olan “Arthur ile Zamanın İzinde Evrenin Merkezine Doğru Bir Yolculuk” kitabı, pandemi ve iklim krizinin yarattığı doğal afetlerle dünyanın geleceğine dair artan endişelere de gönderme yapıyor. Duygu Elçi Verpilleux, konuyu şu sözlerle özetledi:

"Oldukça sıradan bir yaşam sürdüren Peter’in, teleskobu aracılığıyla dünyaya en yakın güneş sistemi Proxima Centauri’den bir sinyal almasıyla değişen yaşamının izini süren kitabımla okuyucuları efsanevi Mu ve Atlantis kıtalarında yaşayan eski uygarlıklarla tanıştırıyorum. Farklı evrenlerdeki ve dünyanın farklı dönemindeki uygarlıklar arasındaki ilişkiden yola çıkarak 'Her uygarlık kendini yok etmeye programlı mı?' sorusunun yanıtlarını vererek insanların yeryüzüyle olan bağlarını aydınlatıyorum."

İNSANLIK NEDEN EN KIYMETLİ MÜCEVHERİNİ KAYBEDER?

Kitabında insanların fikir ayrılıklarının uygarlıklar üzerinde yarattığı kayıpları gözler önüne serdiğini ifade eden Duygu Elçi Verpilleux, "Mu ve Atlantis’te yaşayan eski uygarlıklar, Xson ve Genesia gezegenlerinden gelen dünya dışı varlıklarla barış içinde yaşarken, hatta birlikte barış paktına imza atarlarken, insanlığın fikir ayrılıkları devreye giriyor. Bu iki farklı türün birbiriyle iletişimini etik bulmayan fikirler, toplumu iç savaşa sürüklüyor.

Bu savaş sırasında uzayda yıldızlararası seyahati kısaltmayı olanaklı kılan yaşamın anahtarı ve ileri uygarlıklar teknolojisine dair bilgiler de Mu ve Atlantis kıtalarıyla birlikte sular altına gömülüyor. İnsanlık, dayanışma ve anlayış kültürünün yoksunluğundan ötürü en kıymetli mücevherini kaybediyor" diye belirtti.

YAŞAMIN ANAHTARIYLA BAŞLAYAN MÜCADELE

Peter’in okyanus açıklarında yaşamın anahtarını bulmasının maceranın fitilini ateşlediğini belirten Duygu Elçi Verpilleux, "Peter ve bilim insanları, bu anahtarla geçmişteki ileri uygarlıkların insanlar arasındaki ilişkilerine dair bilgilere ulaşıyor. Farklı evrenlerdeki gezegenlerden Genesia’nin, güneşi Euphorisias’ı kaybetmesinin ardından radyoaktif ve karanlık bir döneme girmesi, Peter ve bilim insanlarını harekete geçiriyor.

Genesia’da oluşan kara deliğin önüne gelen her şeyi yutmasıyla başlayan tehlikenin önüne geçmek için, olağanüstü bir güç sergiliyorlar. Gezegenin vakum etkisi yaratarak dünyanın içinde bulunduğu evreni de yutma ihtimali, onları kıyasıya bir mücadeleye sürüklüyor.

Yeryüzünden başlayarak kişiyi evrenin gizli köşelerine sürükleyen ve serinin ilk eseri olarak kaleme aldığım ‘Geleceğin Günleri Geçti’ adlı eserim raflardaki yerini aldı. Kitabımın uzay macerasına atılmak isteyen meraklı okurları keyifli bir yolculuğa çıkaracağına inanıyorum" diye konuştu.

NTV uygulamasını indirin, gelişmelerden haberdar olun

google-play app-store Huawei App Gallery

Sayfa Yükleniyor...