Onlar iki kardeş: Arabesk ve rap

"Rap, altyapılarının yanı sıra sözleriyle de arabeske en yakın duran müzik türü" diyen Ceren Ala, son dönemde arabeskin rap müziğe yansımasını yazdı.

Onlar iki kardeş: Arabesk ve rap
Onlar iki kardeş: Arabesk ve rap - 1

Arabesk ve rap...

Biri orta doğulu diğeri batılı iki kardeş gibi; isyankar, geçmişe takılı, yaralı ve mağrur...

Aslında arabesk, müziğin her türünde kendini gösteriyor; ancak “rap”- altyapılarının yanı sıra sözleriyle de arabeske en yakın duran müzik türü.

Önce arabeskle başlayalım.

Fransızca’da “Arap tarzı” anlamına gelen arabesk, 1930’lu ve 50’li yıllar arasında arap ezgilerinin kullanılmasıyla ortaya çıktı.

Bestekar, güftekar ve ses sanatçısı Suat Sayın’ın Mısır ezgilerini kullanarak Türk Müziği’ni arabeske yaklaştırmasıyla 60’lı yıllarda tür şekil değiştirmeye başladı.

İlk bestesini 13 yaşında yapan Orhan Gencebay;

İnşaat işçisiyken şarkıcı olmanın hayalini kuran İbrahim Tatlıses;

Çay bahçesindeki yarışmada birinci olduktan sonra keşfedilen Müslüm Gürses;

Ve çiftçi çocuğu Ferdi Tayfur

60’lı yıllarda ilk 45’liklerini çıkardı.

Onlar iki kardeş: Arabesk ve rap - 2

Tatlıses, Türk Halk Müziği’ne

Gürses, Arap ezgilerine

Gencebay ise Batı’ya yakındı.

Hepsinin ortak özelliği ise arka sokakların sesi olmalarıydı...

Arabesk asıl çıkışını 80’lerde yaptı.

Tıklım tıklım minibüslerde işine yetişmeye çalışan emekçiler “çeşme”, “unutamadım”, “dokunma” gibi şarkılar yankılandı.

Tabi bir de Acıların Kadını Bergen’in sesinden “Sen Affetsen Ben Affetmem”

Arabesk; yoksul olanın, yoklukla yoğrulanın, adaletsizliğe isyan edenin, sevdiğini başkasıyla görmeye katlanamayanın, hasret rüzgarlarında savrulanların müziği oldu.

Dinleyiciyi şarkılara yaklaştıran hem kendi deneyimleri hem de o şarkıları ica edenlerin de acının içinden gelmeleriydi.

Müslüm’ün babası annesini gözlerinin önünde katletmiş,

İbo, sırtında ağırlığınca çimento taşımış,

Orhan, çok kapıdan çevrilmiş,

Bergen, sevdiği adama yenilmişti...

Onlar iki kardeş: Arabesk ve rap - 3

Böylece arabesk sokaklara, sinemaya, hayata ve poptan rock'a kadar pek çok müzik türüne yayıldı.

Ama en çok büyürken onları dinleyen arka sokak çocuklarının müziğine yakıştı.

İstanbul’un, İzmir’in, Adana’nın, Ankara’nın gece kondularında abilerinin Müslüm kasetlerini dinleyerek büyüyen çocuklar, kendi edebiyatlarını yarattı.

Kimi ünlü oldu, kimi ünlü olmaya da isyan etti.

Konserler doldu taştı, şarkılar milyon kere tıklandı.

Onlar şarkılarında mutlaka arabeskin babalarını andı.

Özellikle son birkaç yıldır zirveden düşmeyen arabesk altyapılı rap müzik, yeni isimlerle ve şarkılarla büyümeye devam ediyor.

Yani; arabesk ya da rap. Tür değişse de acının adresi değişmemiş gibi gözüküyor.

Sayfa Yükleniyor...