Prof. Dr. Tufan Gündüz: Yanan dört duvar değil, bir tarihti

Üsküdar Kandilli'de Vaniköy Caddesi’nde bulunan Vaniköy Camisi, 1660'lı yıllardan beri hizmet veriyordu.

Prof. Dr. Tufan Gündüz: Yanan dört duvar değil, bir tarihti

Üsküdar Kandilli'de Vaniköy Caddesi’nde bulunan, Osmanlı döneminden kalan tarihi cami, yıllar içinde İstanbul Boğazı'nın sembollerinden biri haline gelmişti. 

Cami, çeşitli kaynaklardan derlenen bilgilere göre, doğum tarihi bilinmeyen ancak 1685'te vefat eden Vani Mehmed Efendi tarafından kimi kaynaklara göre 1665, kimine göre 1670 yılında inşa edildi.

Kendisinden sonra gelen pek çok ilim ve fikir adamını düşünceleriyle etkileyen Vani Mehmed Efendi, IV. Mehmed tarafından kendisine verilen bölgeye küçük bir medrese, 17 yalı ve bir çeşme yaptırdıktan sonra bölgenin adı da "Vaniköy"e dönüştü.

Boğaz gezisine çıktığı zamanlarda Vaniköy Camisi'ni ziyaret eden I. Mahmud, 1752-1753'te caminin onarımını yaptırdı, ardından camiye hünkar mahfili ilave edildi. Cami II. Mahmud (1808-1839) döneminde bir kez daha onarımdan geçti.

Prof. Dr. Tufan Gündüz: Yanan dört duvar değil, bir tarihti - 1

"YANAN SADECE DÖRT DUVAR DEĞİL, BİR TARİH ASLINDA"

Camiye ilişkin açıklamada bulunan tarih profesörü, araştırmacı yazar Tufan Gündüz, Vani Mehmed Efendi'nin, Hoşap'ta dünyaya geldiğini belirterek, "Vani Mehmed Efendi, medrese tahsili için Van'a geliyor. Vani nisbesi de buradan geliyor. Sadece Van'da değil, Erzurum, Tebriz ve Karabağ'da da ilim tahsiline devam ediyor. Erzurum'da vaizken Köprülü Fazıl Ahmet Paşa ile tanışması hayatını değiştiriyor ve İstanbul yolu görünüyor. Yine onun aracılığıyla Padişah IV. Mehmed’in huzuruna kabul ediliyor." dedi.

Mehmed Efendi'nin daha sonra padişah hocalığı yaptığını belirten Gündüz, şu bilgileri verdi: "Huzur dersleri ve vaazları ilgiyle takip ediliyor. Hatta Viyana kuşatması sırasında ordu vaizliği bile yapıyor. Padişah IV. Mehmed, Üsküdar'daki Papaz Korusu semtini Vani Mehmed Efendi'ye bağışlayınca o da buraya maalesef yangınla tahrip olan cami ile beraber bazı hayratlar inşa ettiriyor. Zamanla semtin adı Vaniköy, koruluk da Vaniköy Koruluğu diye anılıyor ve günümüze kadar da öylece geliyor. Attila İlhan'ın bir şiirinde 'Vaniköy Korusunun teşrinlerdeki sisi' diye söz ettiği yer işte burasıdır. Üzüntüyle görüyoruz ki 1665’ten beri ayakta olan cami, tamamen tedbirsizlikten yandı. Yanan sadece dört duvar değil, bir tarih aslında. Hiçbir restorasyon aslına uymaz ama yine de ümit edelim restorasyonu kısa zamanda yapılsın."

CAMİNİN MİMARİ YAPISI

İstanbul Boğazı’nın hemen kenarındaki Vani Mehmet Efendi Camisi, t​​​​​ek minareli ve tek şerefeliydi. Geniş dikdörtgen planlı cami, kagir duvarlı, ahşap tavan örtülü ve sıvalı minaresiyle dikkati çekiyordu.

Girişi batı yönünde olan caminin, ön tarafında camekanlı bir bölüm vardı. Bu kısım bir çeşit son cemaat yeriydi. Altı adet ağaç direkle dışarıya açılmış olan bir girişten, kare planlı harime geçilirken, harimin tavanı ahşap çubuklarla dikdörtgenlere ayrılmıştı. Mahfil, kuzey yönünde dört ağaç direk üzerindeydi. İç taşıyıcılar, çatı, döşemelerin ahşap olduğu yapıda, mihrabın alt tarafına dört, üst tarafına ise dört pencere açılmıştı. Alttaki pencereler dıştan yuvarlak kemerli, içeriden kareydi. Üst pencereler ise her iki taraftan da yuvarlak kemerliydi. Yapının sade görünümlü minberi ile vaaz kürsüsü de ahşaptı.

Bazı kaynaklarda yer alan bilgilere göre, yapının kapısının üzerinde, Hattat Hamit’in celi sülüs besmelesi bulunuyordu. Mihrabın üzerindeki Ayet yazılı levha ile, lafza-i Celal, İsm-i Nebi ve çar-yar takımı yazılı sekizgen levhalar Hattat Hasan Çelebi'nin hatları ile yazılıydı. 

Sayfa Yükleniyor...