"Sonbahar 'Delinin Yıldızı'yla geldi"

Bütün şezlonglar yavaş yavaş toplandı kumsallardan.Herkes yavaş yavaş şehre geri döndü.Havalar soğudu, yağmurlar başladı.Ama hayır, bütün bunlar sebebi olamadı.Bu şehre sonbahar bu yıl; Vega'nın “Delinin Yıldızı” albümüyle geldi.Taze çiçeklenmiş bahar, esas o gün ayaza kesti...

"Sonbahar 'Delinin Yıldızı'yla geldi"
"Sonbahar 'Delinin Yıldızı'yla geldi" - 1

1999'da "Tamam Sustum"

2002'de Tatlı Sert"

2005'te "Hafif Müzik"

Tuğrul ve Deniz'in "Vega"sı bu üç albümle ilk gençliğimin, en coşkulu, en deli, en tutkulu zamanlarımın şahidi oldular.

Her şeyin çok güzel olacağına inandığımız, kanımızın deli deli aktığı, kalp nereye biz oraya savrulduğumuz güzel zamanlardı.

Çok gençtik, umut doluyduk.

Gelecekte bizi "acayip" güzel şeylerin beklediğine inanıyorduk.

Ve derken hayat efendi, ince ince geçti üzerimizden...

Bazen bir gecede, bazen de hiç acele etmeden acıyla büyütüverdi bizi.

Yaraladı, yordu, kanattı; gönlümüzün bayramlarını, şenliğini söndürdü...

Bir baktık yıllar, yollar, hayatlar geride kalmış.

Bizse; her biri, bir başka yarayı, yenilgiyi, çaresizliği, korkuyu temsil eden kabuklarımız ve duvarlarımızla baş başa kalmışız.

Hala genç, hala masum, hala aynı olduğumuza inandırmaya çalışıyoruz kendimizi.

Ama içten içe biliyoruz ki geçti, gitti o günler, bitti o yazlar, o hevesler...

Bir daha hiçbir şey o günlerdeki gibi olmayacak.

Vega'dan 12 yıl sonra gelen "Delinin Yıldızı" tam da böyle hissettiğim günlere, o yıllardan postalanmış bir mektup gibi yetişti.

12 YIL ÖNCESİNDEN BUGÜNE YOLLANMIŞ BİR MEKTUP GİBİ

Sanki 12 yıl önce; geleceğe "umut" mektupları gibi bir şişeye konmuş ve denize atılmış duygular, kıyıya bugünlerde vurmuş gibi.

Elbette o şişenin kapağını açınca oturup ağlamamak mümkün değil.

Her satırı, her melodisi başka bir yıldan, başka bir aşktan geliyor, tam kalbinizin orta yerine konuyor.

Daha ilk cümleden sırılsıklam ediyor Vega hepimizi...

Bardaktan boşanırcasına yağan sözlere, melodilere şemsiyesiz yakalanıyoruz.

"Bir rüyanın içindeyim / bileklerim sade bi suda / yılları var şarapların / sallanırken şu sofrada / kadehin ağzında bir ay / yarısı bulutlarla firar" diyor ve

soruyor çocuk gözleriyle Deniz "Bir sevgilim vardı / kolları şimdi kimin  boynunda?"

Ona, sorusunun çok iyi bildiğim cevabını veremeyince başımı çeviriyorum.

O "sevgili"leri kimlerin aldığının, kimlerin öpüp okşadığının, dudaklarında, dillerinde kimlerin izlerinin olduğunun bir cevabı var da, önemi yok artık.

Ama bunları Deniz'e anlatamıyorum. Onun çocuk gözleri ve masum kalbine; 12 yıla anlatamıyorum.

O yine; ne yapmış olursa olsun, her şeye rağmen yine o "sevgili"yi seçiyor ve "Güzel gözlerine dolan ben olsam" diyor "İsim- Şehir"de.

YAĞMURUN ORTA YERİNDE

O şehirden başka başka isimlere, otel odalarından yollara, yollardan hayatlara savrulup duruyoruz şarkılar boyu.

O yağmurda nasıl yürünebilirse, düşe çarpa, döke saça yol almaya çalışıyoruz.

İtinayla ördüğümüz duvarların "geçici" koruma kalkanı fayda etmiyor.

Sanki 12 yıl hiç geçmemiş gibi ıslanıyoruz iliklerimize kadar.

İçimizde "insan" kalan her yer acıyor...

Sıradan şarkılar değil bunlar.

Belli ki bu sefer "sıradan izler" bırakmamış o en "tutkulu aşklar"...

Kolay kolay söylenmemiş o sözler...

Aslında her şarkı "bir yerine inat etmiş, tutunmuş" , kendini zorla yazdırmış gibi...

Bu şarkılar, bu albüm; bir hayattan çok daha fazla.

DELİ, DELİYİ BU ALBÜMLE TANIYACAK BUNDAN SONRA

"Arzuhal"de tam da son yıllardaki ruh halimizin resmini çekiyor Vega  "Ah şeytan; arzuhaline dayanamam / Batıyorken de oynarım / Ben adam olmam, ben olamam..."

Özetle ne olursa olsun yine seveceğim, yine aşık olacağım, yine bildiğim gibi karşılayacağım hayatı, diyor

İyi ki de böyle yapıyor.

O yüzden bu albüm, yayınlandığı ilk günden bugüne inatla "adam olmaya direnen" bütün güzel çocukları kucaklıyor.

O yüzden bazıları günlerdir sokaklarda bağıra çağıra "Delinin Yıldızı" diye geziyor.

Hayata rağmen aşık kalanların, aşkta ısrar eden delilerin albümü bu.

Deli deliyi bu albümle tanıyacak bundan sonra...

Sayfa Yükleniyor...