Volkan Öktem: Her aşk başka, davulunki bambaşka

Usta davulcu Volkan Öktem, NTV Radyo’daki Bizim Cazcılar adlı programımda İrem Gökbudak’ın sorularını yanıtladı.

Volkan Öktem: Her aşk başka, davulunki bambaşka

Hediye adlı albümden, kendi bestesi olan “Mazi”; Ercüment Orkut’un Low Profile adlı albümünden “Ark” ve Eylem Pelit’in Yedi Uyuyanlar adlı albümünden “Karnaval” adlı parçaları çaldı.

Volkan Öktem: Her aşk başka, davulunki bambaşka - 1

OKUL ÇANTAMA VURARAK ÇALIYORDUM

Babam asker olduğu için sürekli şehir değiştirdik. 4 – 5 yaşlarındaydım, Polatlı’da yaşıyorduk. Ya bir  düğün ya da bir sünnet düğününe götürdüler beni. Oradaki kocaman davulları hatırlıyorum. Sanırım davulu ilk gördüğüm yer orası. Orada sahneye yapışıp kaldım. O kocaman davullar küçücük hayalimde canlanmış yıllardır. İlkokuldayken okul çantalarıma vurarak bir şeyler çalmaya başladım. O dönemki popüler müziklerden Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Barış Manço’ların müziklerinin üzerine eşlik etmeye başladım. Tüm davetlerde orkestranın yanına oturur oldum. Bir gün bu orkestrada çalan askerlerden birisi “Sen ne yapıyorsun burada? Seni hep burada görüyorum.” dedi. Rahmetli Erdem ağabeyden güzel şeyler öğrendim. Erdem ağabey oradan terhis olduktan sonra, kemancı olan Sendur Güzelel, “sen ne yapıyorsun burada, yarın gel çal seni bir dinleyelim” dedi. 11 yaşlarındaydım, gittim hemen, “Sen çal ben sana eşlik edeceğim” dedi. Ben çaldım, o da bir melodi çaldı, 5 dakika kadar sürdü bu. Sonra bir akşam beş çayında müzik yapacaklardı, “Bugün akşam 5’te beraber çalacağız” dedi. Nasıl panikledim, heyecanlandım anlatamam. Serüven böyle başladı.

CAZA BİR ADIM DAHA

Dedemin vefat etmesiyle Ankara’ya taşındık. Lise dönemim orada geçti. O dönem, pop – rock çalan müzisyen arkadaşlarımla beraber,  iki grupta çaldım. Festivallerde, ODTÜ bahar şenliklerinde, Hacettepe Üniversitesi’nin salonundaki konserlerde, çok yerde çaldım. Ve bir süre sonra Alpay’ın Karpiç Bar diye bir barı vardı, orada başladım. Alpay ağabey ile çalmaya başladım. Onun sonrasında işte caz müziğine olan ilgim arttı. 1980’li yıllarda, ben kendi enstrümanımdan örnek vereyim Steve Gadd, Dave Weckl, David Garibaldi gibi birçok isimden etkilendim. Daha sonra klasik caz tarzını dinledikçe, Tony Williams, Jack DeJonette gibi bu tarz isimlerden çok daha fazla etkilendim. 20’li yaşlarımda da Sibel Köse ile tanıştık. Birkaç ekip kurduk. Alper Yılmaz ve benimle beraber. Tuna Ötenel ile Sibel Köse sayesinde tanıştım… Ve bir gün beraber çaldık Tuna ağabey ile. O benim için çok önemli bir şeydi çünkü çok iyi bir piyanist, çok iyi bir müzisyenle gerçekten caz müziğine olan ilgim artmıştı ve bir adım atmıştım bu sayede.

Volkan Öktem: Her aşk başka, davulunki bambaşka - 2

İLK DAVULUM PARA TOPLANARAK ALINDI

O dönemler çok fazla caz müziği çalacak yer yoktu ve ben birkaç farklı müziğe ilgi duyuyordum. Pavyon diye tabir ettiğimiz yerlerde de çaldım. Annem çok rahatsız oluyordu. Çünkü 18 yaşıma denk gelen zamanlardı. Bazen ağabeyim geliyordu, daha güvenli bir ortam sağlamak için.. Ailem her zaman destek oldu, hiçbir zaman köstek olmadı. Hiçbir zaman bu işi yapmayacaksın demediler. Zaten ilk davulumu da rahmetli babaannem, teyzem, anneannem, annem hep beraber aralarında para toplayarak almışlardı. Bu çok özel, çok önemli bir şeydi benim için…

KENDİ GELECEĞİNİ DÜŞÜN, İSTANBUL’A GİT...

Ankara’da Karpiç Bar’da çalışırken bir arkadaşlarıma yaz işi teklifi geldi; 6 aylık Alanya’ya. Arkadaşlarım İstanbul’a gitmeyi çok istiyorlardı. Bense babam olmadığından annem yalnız kalacak diye istemiyordum. Ve Alanya’dan İstanbul’a geçeceklerdi. Gitarist arkadaşımız Cihat Akyıldız İstanbulluydu zaten İstanbul’a dönecekti, diğerleri de ona takıldı. Son anda davulcu arkadaşları gelemeyeceğini söyledi ve bana gel dediler. Gittik ve 6 ay çalıştık. Sonrasında İstanbul’a gitmek söz konusu oldu ancak ben Ankara’ya dönecektim. Cihat, “Nereye gidiyorsun, ne yapacaksın Ankara’da?” dedi. Bütün arkadaşların İstanbul’a geliyor sen kiminle çalacaksın deyince bir durdum, düşündüm. Annemi aradım, onunla olan hayatım çok önemli... Annem, “Kendi kararlarını ver, kendi geleceğini düşün, ona odaklan. Lütfen beni düşünme” dedi. O konuşmanın verdiği rahatlıkla ben de İstanbul’a gittim.

Volkan Öktem: Her aşk başka, davulunki bambaşka - 3

İSTANBUL’DA BAŞLAYAN POP-CAZ BİR DÜNYA

İstanbul’a eldiğimde de Barış ev arkadaşımdı. Asya’yı tanıyordu, şarkıcı Asya. Onu aradı, ihtiyacın olursa buradayım ve davulcu arkadaşım da var, beraber çalışabiliriz dedi. Bu arada biz Kemancı’da çalıyoruz haftada bir gün -13 yıl çaldık-. Çok büyük tesadüftür ki Asya da davulcuyla basçı arıyormuş. Ve biz Asya’yla çalışmaya başladık. Sonra Cengiz Özdemir ile tanıştım. O da çok iyi bir müzisyendir. Bizi dinlemek istedi. Birkaç şarkı çaldık ve çok beğendi. Girdik ekibe, çalışmaya başladık. Cengiz Özdemir ile beraber de Levent Altındağ, Berç (Yeremyan) ağabey, Ercan Irmak, Eylem Pelit ve Aycan Teztel’in de içinde olduğu, böyle büyük bir ekiple Habbecik ekibini kurduk. Pop – Caz bir dünya başladı İstanbul’da. Sonra Mirkelam devreye girdi. İskender Paydaş’la Mirkelam’la çalmaya başladım derken kontrol edemeden açılarak devam etti hayatım. Sertap Erener de 1997’de zannediyorum 2 yıl çalıştık. Sonra ayrıldık ve 2 yıl sonra tekrar çalışmaya başladık. Sertap’la her bir araya geldiğimizde, başka bir ekiple çalıştım.

CAZDA DİNLEYİCİNİN İŞİ ZOR…

Türkiye, çok eskiden beri caz müziğine ilgi duymuş bir ülke. İşte Tuna (Ötenel) ağabeyler, Muvaffak Falay’lar 1960’lardan beri büyük bir ilgi ve destek görüyor. Diğer müzik türlerine göre bu ilgi evet çok daha az… Ama ben bunu dünyanın problemi olarak görüyorum. Amerika’ya da Avrupa’ya da baktığınızda caz müziğine olan ilgi diğer müziklere oranla daha az. Tını bazında insanların hoşuna gidebilir ama içerik olarak zor bir müzik tarzı. Ancak müzisyen olduğunuz zaman çok daha iyi anlayıp özümseyebileceğiniz bir müzik tarzı. O formu bileceksiniz ki o müzisyenin orada ne çaldığını anlayasınız, yorumunu fark edeceksiniz. Bir gün önce çaldığı aynı şarkıyla şimdiki arasındaki fark ne, onu duyacaksınız. Bir yozlaşmadan bahsedecek miyiz? evet tabii. Dünyada basit olan şey, her zaman daha fazla ilgi görmüştür.

Volkan Öktem: Her aşk başka, davulunki bambaşka - 4

MÜZİĞİN İÇİNDEKİ TANECİKLER

Caz müziği deyince aklıma ve kulağıma ilk olarak piyano ve saksafon geliyor. Caz dışındaysa Halk Müziği dinlerim. Neşet Ertaş çok severim mesela. Ben hep tuhaf olan şeyleri severim. Orhan Gencebay’ın enteresan parçalarını da severim. Ben küçükken dayılarım çok dinlerdi. Küçükken kulak aşinalığı oluyor. Ben müziğe sadece tek tür gözüyle bakmıyorum. Genel olarak müziği seviyorum. Güzel tınlayan her şey, benim için, müzik çatısı altına giriyor. Benim yer aldığım projelerde de öyle. Bakarsınız Laço Tayfa’da ben türkü de çalarım. Ayırt etmiyorum ve çok seviyorum.

HAYAT DEDİĞİN, AN MESELESİ…

Birçok albümde çaldım. Aşkın Arsunan’ın “One a day” albümünde... “Serbet Düşüş” adlı albümde Tamer Temel’in Serkan Özyılmaz, Eylül Biçer, Matt Hall ve ben... Ercümet Orkut’un “Low Profile” albümünde Alper Yılmaz, ben ve Sarp Maden çaldık. Burçin Büke, Volkan Hürsever ve ben “Hediye” albümünü çıkardık. Herkes kendi bestesini getirdi. Bunun adını Hediye koyalım dedi Volkan. Bu bir hediye olsun… Albümdeki An Meselesi, Cengiz Özdemir’in bestesi. Onun şöyle bir hikâyesi var; bundan yıllar önce, bir müzisyen arkadaşıyla birlikte bir kulüpte çalarken, yangın çıkıyor. Ve içerideki tüm müzisyenler herkes dışarı kaçıyor. Ama o saksafoncu arkadaşı, saksafonunu içeride unutuyor ve “Alıp geleceğim” diyor. “Hayır, gitme!” diyorlar. Ama “Mutlaka enstrümanımı almam lazım.” diyor ve engel olamıyorlar. İçeriye giriyor ve çıkamıyor... Orada hayatını kaybediyor… Bu olaydan çok etkilenmiş Cengiz ağabey ve yaşam an meselesidir diye böyle bir beste yapmış.

Volkan Öktem: Her aşk başka, davulunki bambaşka - 5

MEKTEPLİ DE ALAYLI DA ÇALIŞACAK, BAŞKA YOLU YOK

Mektepli-alaylı diye tabir ettiğimiz şey nedir? Her ikisi de, yeteneğini fark edip onu geliştirendir. Benim hayatımın çoğu yeteneğimi geliştirmekle geçti. Bu işle alakalı bir okul okumadım ama teorik kısmına da çok çalıştım. Daha 15 yaşındayken, ‘Ben caz müziğini seviyorum’ deyip annesiyle babası tarafından Berklee’ye yazdırılanlar oluyor. Tabii teorik olarak bir eğitim alındığı zaman iş daha başka oluyor. Ama bir yandan da öyle yetenekler var ki bu işin Do notasını bilmiyor ama kimsenin çalamadığı müthiş sololar çalıyor. Böyle bir gerçek de var.

Volkan Öktem kimdir?

1970’te İzmir’de doğan Volkan Öktem’in müziğe ilgisi 7 yaşında başladı. 11 yaşında orduevinde asker orkestras ile çalmaya başladı. Dedesinin vefatıyla, Ankara’ya taşınan Öktem, bu şehirde de birçok rock ve pop grubuyla ile calıştı. Daha sonra caz müziğine ilgi duymaya başlayarak, caz gig’lerine katılmaya başladı. Tuna Ötenel ve Janusz Szprot gibi piyanistlerle çalıştı... Sonunda Ankara’dan İstanbul’da taşınan Öktem, 100’den fazla albümde çaldı. Sezen Aksu, Fahir Atakoğlu, Nilüfer, Sertab Erener bunlardan sadece birkaçı... Öktem, Tarkan ile sahne çalışmaları haricinde çeşitli projeler ve stüdyo kayıtlarıyla yurtiçi ve yurtdışında müzik çalışmalarını sürdürüyor.

Sayfa Yükleniyor...