2009’un kaybedenleri

Kazananları herkes biliyor ve konuşuyor. Kaybedenleri bari biz hatırlayalım dedik. 2009 yılında madden ya da manen ya da her iki şekilde de kaybedenler karşınızda.

2009’un kaybedenleri - 1

Bir yıl daha geçti. Hep böyle başlar yıl değerlendirmeleri. Bir yıl daha yaşlandığımızı söylemeye kimsenin cesareti yoktur. 2009 yılında sporda neler olduğunu düşündüğümde onlarca olayla karşılaştım. Zaten Ntvspor.net dahil her yerde değerlendirme örneklerini okuyorsunuz. Ben biraz kaybedenlerden bahsetmek istiyorum.

Tyson Gay’le başlayalım. Ya düşünün bir. 100 metreyi 9.71’de koşuyorsunuz ve ancak gümüş alabiliyorsunuz Dünya Şampiyonası’nda. İnsan bunalıma girer. İntiharı düşünmezse ne olayım. Yok ama bu adam öyle değil. Sessiz sedasız çalışıyor. Ona buna bulaşmıyor. Sonra efendi efendi koşuyor ve kaçınılmaz son. Usain Bolt’un ardından gelen ikincilik. Aslında başka bir dönemde koşsa ya da Bolt 100 metrede koşamaya karar vermese Gay farklı yerde olurdu. Bir de şu sevimsizlik konusu var. Bolt ne kadar halkın içinden geliyor izlenimi veriyorsa Gay biraz daha aristokrat. Çok fazla gülmüyor. Ama dedim ya siz onun yerinde olsanız gülebilir misiniz?

Luis Aragones yaşını başını almış bir teknik adam. Euro 2008 zaferinin ardından görkemli bir geceyarısı  hoşgeldiniyle karşılanmıştı. 2009’da kaybeden olmamak için çok çalıştı. Çalıştı ama ligin sonunda elde ettiği en büyük başarı kupa finalinde Beşiktaş’tan 4 gol yemekti. Koca kariyeri bir lig dördüncülüğüyle tartışılır hale geldi. Eee, hocam burası Türkiye! Büyük antrenör diye gelip huysuz ihtiyar olarak gönderilirsiniz. Ama tazminata değmez mi?

Süreyya Ayhan maalesef prestijini çok önceleri kaybetmişti. O eski güzel günler siyah-beyaz film oldu. Ama bu yıl CAS’tan gelen son karar başka şeyleri de kaybettiğini gösterdi. Ailenin yanındaki avukat sğrekli onları ve kamuoyunu yanıltıyor. Bunun sonucunda anlamsız davalarla para da kaybetmeye başladılar. Akıl hocalarını doğru seçmediler. Kop çifti, sadece başarılarından ve ünlerinden yararlanmak isteyen birtakım adamların etkisiyle dönüşü olmayan bir yola girdi.

Cemal Nalga zaman zaman iyi performanslar gösteren bir uzundu. Boyu hep aynı kalır ne çok uzar ne de kısalır. 2009-2010 sezonuna ne umutlarla giriyordu! Belki 2010 Dünya Şampiyonası kadrosuna girmeyi hayal ediyordu. Ancak teknik kadronun ahlaksız teklifine evet diyerek tüm hayallerini söndürdü. Tabii bu teklifi yapanların ne düşündüğünü açıklayabilmek için Stephen Hawking-Albert Einstein ikilisini 1 hafta bir odaya kapasanız sonuç alamazsınız. O kadar akıllara zarar. Cemal’in bu olaydan kazandığı sadece, “Tufan görünümlü Cemal” lakabı. Kaybettiği o kadar çok şey var ki!

Bogdan Tanjevic, kariyeri büyük bir koç. Ancak basketbol camiamızda pek de sevilerek yadedildiğini söylemek mümkün değil. Rotasyonları, kenarda unuttuğunu itiraf ettiği oyuncular, yıldız basketbolcularla tartışmaları. Hem milli takımda hem de Fenerbahçe Ülker’de istenmeyen adam haline geldi. Solomon’un giderken söyledikleri, milli basketbolcuların kapalı kapılar ardında kulaklar fısıldadıkları, Tanjevic’in 2009’un kaybedenlerinden olduğunu gösteriyor. Tabii ki kazandığı para, bu kaybettiklerini belki telafi ediyordur!

Sayfa Yükleniyor...