8 yıl sonra yeniden

2001 yılında kendi ülkesinde, kendi seyircisi önünde Rusya'yı mağlup ederek kupaya uzanan Fransa, 2009'da bu kez Letonya'da güçlü rakibini yendi ve altın madalyanın sahibi oldu.

8 yıl sonra yeniden

İSTANBUL - Şüphesiz Avrupa Bayanlar Basketbol Şampiyonası öncesinde hemen hemen herkesin favori olarak gösterdiği son şampiyon Rusya'yı yenmek gerçekten çok büyük bir iş.

Fransız bayanlar istemenin,arzu etmenin ne demek olduğunu herkese gösterdi. Kadrosunda birbirinden değerli oyuncular bulunan Rusya sanki kupayı istemez bir oyun ortaya koydu. Zaten bakarsanız rakamlarda aynı şeyleri söylüyor. 19/45 iki sayılık atış, 3/19 üç sayılık atış ve sadece 7 serbest atış. Bir gün önce İspanya karşısında 28 sayı atan Hammon, 14 sayı ile oynayan Abrosimova, 19 sayı 16 ribauntluk bir performans ortaya koyan Stepanova üçlüsü toplam 26 sayı ile tamamladı final karşılaşmasını. Yani İspanya maçında Hammon'ın tek başına kaydettiği sayıdan daha az.

Yine aynı maçta toplam 23 ribaund alan Stepanova-Osipova ikilisi Fransa karşısında sadece 8 ribaunt ile oynadı. Durum böyle olunca kaçınılmaz sonda sizi buluyor doğal olarak. Ancak bunların hiçbiri Fransa'nın haklı şampiyonluğunu gölgeleyemez. Nasıl oynamaları gerektiği konusunda dersini iyi çalışan ve rakibin silahlarını durdurmayı başaran Fransızlar mutlu sona ulaşarak Rusya'nın şampiyonluk apoletini söktü ve kendi omuzuna taktı.

Rusya'nın bu görüntüsünü üç ana nedene bağlayabiliriz:
1) Turnuvada daha önce Fransa'ya karşı mağlup olmanın yarattığı psikolojik baskı
2) Kendine güvenin vermiş olduğu rahatlık
3) Bir gün önce İspanya karşısında yıpranmış olmaları

Ne olursa olsun kadrosunda böylesine üst düzey oyuncuları barındıran bir takımın final maçı bu kadar kötü olmaması lazımdı. Savunmada verdikleri boşluklar, dolayısıyla boyalı alanı kapatmadaki zafiyetlere hücumdaki alternatifsizlikler de eklenice tamamen çaresiz bir Rusya izletti bizlere. Son çeyrekte akılları başlarına geldi ve 19 sayılık farkı 4 sayıya kadar indirdiler belki ama bu seferde acemi oyuncular gibi acele,dengesiz ve üç sayılık atışlarla durumu değiştirmeye kalktılar. İki sayılık set oynasalar, serbest atış çizgisinde son saniyelerde panik yaşayan ve üst üste 4 faul atışından sonuç alamayan Fransa'yı bir kere daha oraya gönderseler sanırım işin rengi daha farklı olurdu. Ancak tüm bu yanlışlar üst üste gelince doğruyu yapmanız zor.

Bikaç cümle ile Fransa cephesine bakalım; hücumda rakibin uzunlarını içerden zorlayarak geri adım attırdılar, savunmada ise önlerini kapatarak çemberden uzak tuttular ve sayı için kolay pozisyon vermediler. Her şeyden önemlisi maçın gidişatı ne olursa olsun oyun disiplininden taviz vermediler. Molalardan dönerken hepsinin yüzünde kupayı ne kadar istediklerinin izleri vardı. Skorda sadece Gruda'nın eline bakmış olsalarda takım ruhu onlara mutlu sonu yaşattı. Melain'in oyunu iyi yöneterek 6 ribaund 4 asist ile oynaması ve Ndongue'nin 11 sayısının yanı sıra Rusya'nın uzunlarına karşı verdiği mücadele alkışlanması gereken performanslardı.

Turnuvanın geneline baktığımızda kendi açımızdan üzülmemek elde değil. Letonya'ya tam kadro gidebilseydik kesinlikle ilk 5'de yer alıp Dünya kupası vizesini cebimize koyardık. Çek Cumhuriyetindeki bu dev organizasyona Avrupa'dan Fransa,Rusya,İspanya,Belarus ve Yunanistan gidecek. Bizede Televizyondan izlemek kalıyor. Bütün umutlarımızı artık bir sonraki şampiyonaya taşımaktan başka yapabilecek bişeyimiz yok.

Ev sahibi Letonya'nın maçlarının dışındaki karşılaşmalarda tribünlerin bomboş kalması ise Şampiyonanın burukluklarından biri olarak olarak göze çarptı.

Sayfa Yükleniyor...