Barış Gerçeker: Mevsim rüzgarları

Kariyeri Kayserispor’la sergilediği başarılı performansın ötesine geçemeyen, Milli Takım rakamları da pek kabarık olmayan bir isim için bu kadar kapışma, bu kadar para doğru mu diye soruluyor artık.

Takvimler Haziran ayını gösterdiğinde transfer pazarı hareketlenir. Bizde hep hayıflanılan “Eloğlu Nisan-Mayıs’ta bitiriyor transferi“ söylemi bilindiği gibi kulüplerimizin tercih ettiği bir yol değildir. Çünkü bizde politikaları hep sezon sonu belirler. Puan tablosu şekillenmeden başarı veya başarısızlığın adı konmaz, o zaman da çözüm aranmaz. Nisan-Mayıs bile iyimser aslında, yurt dışında özellikle sözleşmesinin son 6 ayına giren oyuncular kulüp değiştirmeye niyetlilerse Ocak transfer döneminde o işler bitiyor. Hatta bir sonraki sezonda formasını giyecekleri takımla imza atıp forma bile giyiyorlar. Sonra da sözleşmelerinin gerektirdiği son 6 ayı “eski“ takımlarında profesyonelce tamamlıyorlar. Bizde mümkün değil bu tarz bir profesyonellik.

“Forma giymek“ demişken, bizim Haziran rüzgarlarının gündemin orta yerine savurduğu Mehmet Topuz konusuna gelelim. Süreci herkes biliyor artık, tartışma ufak ufak “bu kadar kavgaya gürültüye değer mi?“ noktasına geldi dayandı. Haksız bir soru değil. Küçük takımın büyük topçusu örnekleri bu kadar çokken üstelik, Kayseri dışında herhangi bir takımdaki performansı şimdiden merak konusu. Hangi formayı giyeceği meselesi herkesin bir numaralı sorusu olsa da, sezon başladıktan sonra herşey dönüp bugünlere dayandırılacak; o kadar tantana bunun için miydi? Mehmet Topuz’u bekleyen asıl tehlike belki de bu.

Kariyeri Kayserispor’la sergilediği başarılı performansın ötesine geçemeyen, Milli Takım rakamları da pek kabarık olmayan bir isim için bu kadar kapışma, bu kadar para doğru mu diye soruluyor artık. Mehmet Topuz’un yerli oyuncu havuzumuz içerisinde mevkisindeki önemi ortadadır. İyi kanat oyuncusu yetiştirmeyi pek beceremediğimiz takımlarımızın bu mevkilerde tercih ettikleri oyunculardan az çok belli oluyor. Beşiktaş’ta Holosko mevkii dışında bu mevkiye çekiliyor, solda Tello var, Galatasaray en yetenekli yerli oyuncu diyebileceğimiz Arda Turan’ın mevkisini Kewell’a göre belirliyor, ayrıca Barış Özbek’e sahip. Fenerbahçe ise İngiliz altyapılı Colin Kazım ve o mevkinin oyuncusu olmayan Deivid’i sağda, Uğur Boral ve Brezilya asıllı Vederson’u solda değerlendiriyor. Üç büyüklerin durumu bu. Trabzon’da da durum farklı değil, Alanzinho sola alınırken sağda Yattara olmadığı zaman oynayan oyuncu Tayfun Cora.

Bu yoklukta Mehmet Topuz’un Milli Takımlara çağırılmamasının cevabını oyuncu özelinde değil Fatih Terim’in oyuncu tercihi genelinde değerlendirmek lazım. Milli Takım kadrolarında yer alamamak gerçekten Mehmet’in suçu mu? Yoksa her Milli Takım aday kadrosu eleştiriye uğrayan, sezon sonu hazırlık maçlarında hala veteranları “deneyen“ Fatih Terim’in mi?

Geçelim.

Yerli oyuncu havuzu dedik. Hazırlık maçlarındaki 25 kişilik kadrodaki oyunculardan 7’si altyapılarını yurt dışında almış. Normalde kadroda yer alan Hamit’i de eklersek bu rakam 8, yani toplam kadronun üçte biri. Ümit Milli takımın aynı periyotta toplanan 18 kişilik kadrosunda 5 tane gurbetçi var. Yine aynı oran.

6+2 diye bir yabancı kısıtlaması uygulaması var. 18 kişilik maç kadrosuna 8 yabancı alabiliyor, bunların 6 tanesini ilk onbirde sahaya sürebiliyorsunuz. Yani bir kulüp takımının maç kadrosunun üçte ikisinin Türk veya Türk statüsünde olması gerekiyor. Sahadaki kadronun ise yarısına denk geliyor bu rakam. Peki Milli Takımların üçte biri gurbetçilerden oluşurken Süper Lig seviyesindeki 18 kulübe ilk onbir seviyesinde 18x5=90 tane yerli oyuncu nasıl sağlanacak? Her kulübün denk kadro kurma şansı yok zaten ama, en azından Avrupa Kupaları’nda belli hedefleri olan takımlar bile 18 kişilik kadrolarında bulundurmaları gereken 10’ar yerli oyuncuyu nereden bulacaklar? Bu ortamda biraz sivrilen oyuncunun transfer bedelinin bu kadar uçuklaşması, çok ekstra becerileri olup olduğuna bakılmaksızın kıymete binmesi anormal mi?

Mustafa Sarp Galatasaray’la sözleşmesinin sonlanması üzerine ücretsiz imzaladı. Mehmet Topuz ve Özer Hurmacı transfer dedikoduları kapıyı 5 milyon Euro’dan açıyor. 2008-09 yaz transfer sezonuna baktığımızda yaklaşık olarak bu bonservis bedellerinin ödendiği futbolcuların listesi kabaca şöyle; Riise (Liverpool’dan Roma’ya), Giovani Dos Santos (Barcelona’dan Tottenham’a), Javi Garcia (Osasuna’dan Real Madrid’e). Bu oyuncuların bizimkilerle denkliği tartışılır.

Barcelona’nın Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu gözleri yeniden altyapılara çevirdi. Biz şimdilik Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, İsviçre’nin pişirdiklerini yemek peşindeyiz. Arda gibi istisnalar, Gökhan Gönül gibi geç keşfedilen görev adamları veya 17 yaşında halı sahada oynarken keşfedilip Ada yolu tutan Tuncay Şanlı gibi istisnalar haricinde, herkes Iniesta’sını, Xabi Alonso’sunu, Steven Gerrard’ını arıyor. Bulamayınca Mehmet Topuz peşinde koşturup kendini konuşturuyor.

Sayfa Yükleniyor...