Can Belge: Derbi üçüncü şahıslara yaradı

Yattara, Kewell, Lincoln gibi yıldızların yokluğunda Trabzon-Galatasaray maçının alamet-i farikası belli ki Arda ve Alanzinho olacaktı. İlginç bir biçimde, ikisi de birer gol ve asistle oynadılar, tabelaya da 2-2 yansıdı.

Can Belge: Derbi üçüncü şahıslara yaradı - 1

İki takıma da, bu maç yerine son dönem performanslarıyla bakalım: Trabzon, üçünü evinde geçirdiği son dört haftada tek bir galibiyet alabildi, o da Antalya deplasmanında. İç sahada maç kazanma sıkıntısı çok aşikâr. Sorun belli, kapalı takımlar aşılamıyor. Umut ve Gökhan'la, çok tehditkâr bir agresyon barındıramıyor Bordo Maviler. Yattara'nın boş kaleye dürtüklesinler diye attığı topları bazan geri çeviremiyorlar. Ama Yattara olmayınca, galiba pozisyona da giremiyorlar.

Diğer yandan, Bülent Korkmaz Galatasaray'da üçü lig, beşinci maçını idrak etti. İyi tarafı yenilgi yok, UEFA'da bir tur geçildi, bir tur kolaylandı. Ama bu beş maçlık dönem bir taraftan da şunu gösteriyor: Galatasaray çok daha zor gol atan, attıktan sonra skoru pek koruyamayan ve bir de kırmızı kart gören bir takıma dönüşüyor.

Haftanın derbisinde de tarafların problemlerinden arınmamış olduğunu gördük. Oyunda bir hâkimiyet kuran olmadı. Trabzon'un golcüleri sustu, ortasaha iki çok şık gol üretti. Galatasaray son dakikalara önde girdiği halde kırmızı kartla eksik kalıp beraberlik golünü yedi... Oyunun realitesinden kopuk goller tesadüfen iki takıma eşit dağılınca, hakça bir beraberlik çıktı ortaya. Bu tabii, yenilgiden kurtulan iki teknik direktörle birlikte, iki takımda da korkulacak bir şey olmadığını gören diğer şampiyon adaylarını sevindirdi.

Birinci aday Sivasspor şampiyonluğun gerektirdiği işlevselliği Ankaragücü karşısında gayet iyi gösterdi. Kötü ve tıkanık oynasa da, Hakan Kutlu'nun deyişiyle "futbol şansı yanındaydı" ve kritik deplasmandan 2-0'lık bir galibiyet çıkardı. Böylece kritik Beşiktaş maçına moraller yerinde hazırlanabilecekler.

İkinci aday Beşiktaş ise, Gençlerbirliği'nin moda tabirle "anti futbol"uyla 65 dakika sabırla uğraştıktan sonra yeni yıldızı Ernst'le kilidi açtı. Gençlerbirliği anti futboldan futbola mecburen geçmeyi deneyince o kapıdan Ekrem ve Holosko da birer kez geçtiler. Beşiktaş hem iyi oynayan, hem kazanan tek takım oldu bu hafta.

Gelecek hafta bu iki takımı Sivas'ta karşı karşıya izleyeceğiz. Oyun bakımından, Sivas'ın grafiği aşağı, Beşiktaş'ın ki yukarı doğru. Yani saha avantajı Sivas'ın ama, Sivas bu maçı ayrı bir havada oynamazsa galibiyet Beşiktaş'a daha yakın.

Son aday Fenerbahçe'nin Galatasaray'la Trabzon'un puan kaybına sevinecek hali yoktu pek. Zira Cuma'dan, Kadıköy'de Kocaeli'yle berabere kalmanın şokunu atlatması gerekiyordu. Roberto Carlos'un golüyle daha ikinci dakikada öne geçtiği halde, kendi seyircisi önünde 90 dakika mahkûm oynaması, kayıp puandan çok daha ciddi sorunlar olduğunu gösteriyor. Bunlardan biri, 22 kez Fenerbahçe formasıyla lig maçına çıkan Güiza'nın 4 golde kalması (Lugano'nun 21 maçta 6 golü var).

Kocaelisporlu futbolcuları erkenden yedikleri gole ve dağılmaya çok meyyal konumlarına rağmen dağılmadıkları, şuurlu bir futbol oynadıkları için tebrik etmek isterim. Erhan Altın yönetiminde iyi futbol oynamaya başladılar.

Denizli deplasmanından 0-0'la bir puan kopartan Hacettepe'nin aldığı, yahut Denizli'den kestiği iki puan, artık pek işine yaramıyor. Dibine çöktükleri düşme potasının üstüne 10 puanlık bir mesafede duruyorlar. Ama daha kötüsü, oyun olarak da, misal Kocaeli gibi, umut vermiyorlar. Yine de, son dört maçını kazanan Denizli deplasmanından alınan puanın bir faydası olacaksa, sıradaki Antalya ve Konya maçları bir fırsat. Bu iki maçı kazanırlarsa, önceki sene Erciyes, geçen sene de Kasımpaşa'nın giriştiği –ama sonu kötü biten- mucize yürüyüşünü başlatabilirler.

Sivas'a yenilen Ankaragücü yeniden düşme potasına girerken, Belediye'yi 1-0 yenen Antalya çıktı. Fakat Bursa'nın Eskişehir'i, Gaziantepspor'un Konya'yı deplasmanda yenmeleriyle, düşme adayları da yine kalabalıklaştı. Şimdi Gençlerbirliği'nden Kocaelispor'a, tam sekiz takım bu mücadelenin tam göbeğinde. Ve Kocaeli'nin dört puanlık dezavantajını saymazsak, kalan yedi takımı birbirinden ayıran toplam dört puan.

Bir başka deyişle, Kocaeli şu ara sergilediği oyunu istikrarla sürdürürse, bırakın düşmeyi, ligi 10. sırada bile bitirebilir.

Haftanın ilginç olayları arasında, 2-2 biten Ankaraspor-Kayserispor maçı gösterilebilir. Ankaraspor Bilal'in harika golüyle öne geçtikten sonra, Toledo'nun atılmasıyla saha içinde de sayısal üstünlüğe ulaşıyor. Neca'nın golüyle 2-0'ı buluyor, üçüncü golü önce Hürriyet, sonra Murat kaçırıyor. İyi pas yapan bir takım olarak zaten sayısal üstünlüğü en fazla idrak etmesi gereken takımlardan biri oldukları halde, birden gevşemeleriyle, Kayseri cezayı kesiyor. Aykut Hoca'nın futbolcuları da herhalde hayatlarının dersini alıyor.

1-2 biten Eskişehir-Bursa maçının gollerini de haftanın ilginç olayları arasında saymalı. Bursa'nın iki golünü de Eskişehirli Emre Toraman kendi kalesine attı. Eskişehir'in nihayet rakip kaleye attığı golde de bir şut kastı yok, doğrudan kaleye giden bir orta söz konusu. Önceki hafta Galatasaray'ın tuhaf gollerinden mağdur olan Bursa, böylece acısını çıkardı.

Bitirirken, Kayserispor'a da bir not: Üst sıralarda yer bulamadılar ama, ligin rengi artık öbür yönde değişiyor. Bir vakitler düşme adayları arasında saydığımız Bursa'nın artık arkasındalar. Fikstürleri de hayli acımasız görünüyor. O rahat günler geride kaldı yani. Kimsenin aklından geçmeyen bir noktaya, büyük bir hızla gitmekteler.

Sayfa Yükleniyor...