Derbinin derdi...

Artık 3 büyüklerin arasındaki rekabetin gerilim ve kavgayla beslendiğini kabul edelim. Ne yapılırsa yapılsın bunun önüne geçmek mümkün olmayacak gibi gözüküyor.

Derbinin derdi... - 1

İSTANBUL - Geçtiğimiz hafta sonu oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçı, artık aşağıda madde madde yazacağım konuları açık açık söylememiz gerektiğini ortaya koydu.

1-Artık romantizmi bırakalım, 3 büyükler arasındaki derbi maçları gerilimle, kavgayla, küfürle besleniyor. Fair-Play filan hikaye... Bu gerginliklere çözüm bulmak da artık abesle iştigal gibi geliyor bana.

2-Derbi öncesi kimse sağlıklı düşünemiyor. Tek düşünülen şey karşıdakini bir şekilde incitmek, ona zarar vermek, belki de yok etmek. (Sırf yol verme tartışması yüzünden rahatça insan öldürülebilen bir ülkede bu da normal geliyor artık bana)

3-Sahada birbirine hareket çeken, vuran, bağıran çağıran futbolcular, onları seven, el üstünde tutan, destekleyenlerin sahadaki bir yansıması.

4-Maçta tribün çökse kim suçlu olurdu? Muhtemelen o tribünün üzerine çıkanlar! Sahadaki futbolcular yarattıkları gerginlik yüzünden tribünün çökmesine sebebiyet vermekten yargılanırlar mıydı? Tabii ki hayır. Peki sahada birbirine giren bu gençlerin olayları nereye kadar taşıyabileceklerini hiç düşünmezler mi?

5-Milli Takım kampına gittiklerinde huzur bulduklarını söyleyen futbolcular birbirlerine demediklerini ve vurmadıklarını bırakmadılar. Gerçi A Milli Takım'ın ilk resmi maçı Eylül ayında. Ama o zamana kadar ciddi bir "Terimsilin" tedavisi uygulanacak gibi gözüküyor.

6-Sabah gazetesi derbiye isim bulma kampanyası açtı. İlk gördüğümde bu derbiye isim bulmanın gereksiz olduğunu düşünmüştüm. Bu büyük rekabete nasıl bir isim koyabilirdik ki? Ama bu derbiden sonra bir isim konulması gerektiği inancına ben de vardım. Eğer oylama devam edecekse önerilerim: Dövüş Kulübü, Kan Sporu, Kavga, Kill'em All vb... (İlk iki film ismi tanıdık gelecektir, Kavga filmi ise 1986 yapımıdır, başrolde Cüneyt Arkın oynamıştır. Kill'em All, Türkçe "Hepsini öldür" demek, Metallica'nın ilk albümü)

Tabii derbi sonrası "itidal" çağrısı yapabilirdim, yazdıklarım çok sert ve tatsız olabilir. (Derbiye ait tatlı bir şey var mıydı?) Ama bence işin gerçeği budur. Hele ki bugün gazetelerde "takım yazarları"nı okuyunca bundan sonra savaş alanına dönecek derbilere alışmamız gerektiğini düşünüyorum.

Oysa bir-iki hafta öncesine kadar son yılların en keyifli sezonuydu, şaibe yok deniyordu, 5 takım nefes nefese yarışıyordu vs. Artık etrafta komplo teorileri, kasıt iddiaları dolaşmaya başladı bile. Hani son yılların en keyifli sezonuydu?

Neyse, bu iş uzadıkça uzar. Derbiye kafayı taktıkça ligdeki geri kalan 16 takımı unutmamak gerekir. Haftanın başka ilginç notlarına bakalım.

Sivasspor ve Beşiktaş bu hafta son dakikalarda galip geldiler. Gözüken o ki, bu iki takım arasındaki şampiyonluk yarışı son maçın son dakikasına kadar sürecek. Ama aynı şeyi ligin dibindeki Hacettepe için söyleyemeyiz. Kocaelispor mu? Çıkmadık candan ümit kesilmez...

Son haftalarda kendi kalesine atılan gollerde de ciddi bir estetik var. Savunma oyuncuları kendi kalelerine gol atarken çok ince davranıyorlar. Mesela geçen haftalarda Emre Toraman'ın golleri, bu haftada İstanbul Büyükşehir Belediyespor'dan Barbosa... İşi şakaya vuruyorum tabii, kimse bilerek kendi kalesine gol atmaz, lakin son dönemde defans oyuncuları üzerinde bir uğursuzluk var sanki...

Kayserispor'un futbol sahnesine sunduğu son isim Furkan Özçal. Bu sezon 21 yaşındaki Eren, 21 yaşındaki Umut, 24 yaşındaki Bilal Aziz, 22 yaşındaki Abdullah'ı korkusuzca oynatan Tolunay Kafkas ve ekibi, 18 yaşındaki Furkan'da özellikle ikinci yarıda ısrar etti. Furkan'ın Sivasspor maçında gördüğü kırmızı kart sonrası Tolunay Kafkas'ın Furkan'ı teselli etmesi yanlış anlaşıldı. Kafkas da bu konuda yanlış anlaşıldığını söyleyerek özür diledi. Ama Furkan'ı bir anlık hatası yüzünden bitirmedi, çünkü o henüz 18 yaşındaydı. Furkan da iki güzel gol attı. Derbinin yarattığı çamur ve pislik deryası içerisinde Furkan bir çiçek gibiydi!

Ankaraspor da artık küme düşme stresi yaşıyor! Bunu ben değil, Aykut Kocaman söylüyor. Eskişehirspor maçı sonrası "Hakemler rahat bir takım olduğumuz için bize karşı kolay düdük çalıyorlar. Hakemlere sesleniyorum, artık biz de rahat değiliz" derken bunu kastediyor. Puan cetveline baktığımızda 36 puanlı Ankaraspor ile 16. sıradaki Ankaragücü arasındaki puan farkı 9. Lakin son 10 haftada sadece 3 puan kazanabilen Ankaraspor'da Aykut Kocaman, bu gidişin iyiye gitmediğini düşünerek böyle bir açıklama yaptı. Evet, Ankaraspor düşme hattına henüz uzak gibi gözüküyor. Ancak fikstürü ilginç. Arka arkaya Fenerbahçe ve Galatasaray ile oynayacak ki bu iki takım da derbiden ağır hasarlı çıktı. Burada puanları aldı aldı, alamadı arkadan düşme hattında yanıp tutuşan Ankaragücü, şampiyonluğu hedefleyen Beşiktaş, yine düşme hattından Denizlispor, Antalyaspor ve Konyaspor ile oynayacak. Yani son 5 hafta çok zor. Dediğimiz gibi, önümüzdeki iki haftada Fenerbahçe ve Galatasaray'ın eksiklerinden yararlanamazsa, son 5 hafta stres içerisinde geçecek.

Sayfa Yükleniyor...