Devrim Çetin: Devrim'e hazır olun!

Yazının başlığı ile bu yazıyı hazırlayanla sakın bir bağlantı kurmayın. Ki bu ismi az çok biliyor olsanız bile sakın ola ki taraftarlık yapıyor demeyin.

Beni az çok tanıyanlar Bursaspor sempatimi iyi bilirler. Televizyonda program yapanın da, muhabirlik yapanın da, gazetecilik yapanın da, fotoğrafçının da, simitçinin de, ayakkabıcının da tuttuğu bir takım mutlaka vardır. Bursasporluluğum hiçbir zaman Anadolu hayranlığıma engel olmamıştır bugüne kadar. Geçen sezonlarda Sivasspor bu yarışta varken Sivasspor'u desteklemişimdir. Bir yanım Bursasporlu, bir yanım Gaziantepsporlu, bir yanım Trabzonsporlu, bir yanım Kayserisporlu, bir yanım Diyarbakırsporlu, bir yanım Karabüksporlu, bir yanım Dardanelsporlu, bir yanım Bucasporlu, bir yanım Karşıyakalı, bir yanım Karssporlu, bir yanım Pazarsporludur benim. Amiyane tabirle benim kitabımda Anadolu'da ‘düşman' yoktur. Aslında Beşiktaş'a, ne Galatasaray'a ve ne de Fenerbahçe'ye bir nefretim de söz konusu değildir ama benim için bir başkadır Anadolu.

Belki de Anadolu'da doğup büyüdüğüm ve oralarda yetiştiğim için ya da Anadolu takımlarının maçlarına çok daha fazla gittiğim için, ya da oturduğum semt takımlarının zaman zaman amatör maçlarına gittiğim için onlar daha yakın gelir bana. Fenerbahçe-Galatasaray ya da Fenerbahçe-Beşiktaş ya da Galatasaray-Beşiktaş derbisi değil de mesela Bigaspor-Çanspor, mesela Arsinspor-Pazarspor, mesela Boluspor-Orduspor maçları daha cazip gelir bana.

KASIMPAŞA-BURSASPOR MAÇI

Neyse fazla da uzatmaya gerek yok, böyle bir adamım işte ben. Gelelim konumuza... Ligin ikinci yarısının ilk haftası yoğun kar yağışı nedeniyle ertelenmişti Kasımpaşa-Bursaspor maçı ve 10 Mart'ta oynanmasına karar verilmişti.

Bursaspor, 10 Mart'a kadar rakiplerini bir bir ekarte edip zirveye dayamıştı sırtını. Maçtan bir gün önce Bursaspor takımının hangi saatte hangi otele geleceğini öğrenmekle başlamıştı telefon trafiğim.

Muhabir arkadaşım Hakan Gündoğar ve kameramanımız Yavuzalp ile Bursaspor'un kaldığı otele gittim. Aslında merak etmiyor değildim, üzücü olayların yaşandığı Diyarbakırspor maçının ardından futbolcuların yüz ifadelerini... Defalarca Diyarbakır'da stattan ayrılışlar görüntülerini izlemiştim.

Sanki Diyarbakır'da hiçbir şey yaşamamış gibi rahattı Bursasporlu futbolcular. Çabuk atlatmışlar ve Kasımpaşa maçı havasına girmişlerdi bile. "Şampiyonluk için çok erken" demelerine rağmen yüzleri ele veriyordu onları. Sercan Yıldırım'ın yanıma gelirken, kaptan Ömer Erdoğan'la konuşurken, yöneticilerle muhabbet ederken bile da bu işin ciddiyetinin farkında oldukları gülüşlerinden ve rahat ifadelerinden belli oluyordu. Oteldeki görevimiz bitince evlere dağıldık.

Maç sabahı uykusuzluğumdan telefonun alarmı defalarca çalmış olmasına rağmen istediğim saatte uyanamadım ama az bir gecikmeyle şirkete varmıştım. Çalışma arkadaşım Gökhan Karataş, muhabirimiz Loran Vayloyan ve kameramanımız Ali Bakır ile stata doğru yola çıktık.

Etrafta sadece bir kaç Bursasporlu göze çarpıyordu ve Kasımpaşa tarafında henüz gelen yoktu. Sonra Bursasporluların birden bire arttığını gözlemledik ve hafta içi olmasına rağmen yaklaşık 1500 civarında Bursasporlu stattaki yerini almıştı. Hatta yanımdaki arkadaşlara "Bu maç Pazar günü olsaydı acaba kaç Bursasporlu gelirdi?" dedim.

Kasımpaşa'da Moritz, Bursaspor'da ise Volkan Şen sakatlıkları nedeniyle kadroda yoktu. Şampiyonluk yolunda Bursaspor'un en zor maçlarından biri olduğunu düşünüyordum aslında bu maçın ama yine de kazanmaya en yakın tarafın Bursaspor olduğunu biliyordum.

Bursaspor o kadar rahat oynadı ki sanki bir hazırlık maçı havasında oynuyordu. Hücumda Sercan Yıldırım, bir kanatta Turgay Bahadır, bir kanatta Ozan İpek ve Batalla her atakta gol tehlikesi yaratıyordu. Bursaspor tek forvet oynuyordu kağıt üzerinde ama atağa kaltığında bu oyuncularla dörtlü forvet gibiydi. Bursaspor daha ilk yarıda işi bitirdi ve zor olması beklenen maçtan kolay bir 3 puan almayı başardı.

Maçtan çok bitiş düdüğünün ardından statta yaşanılan muhteşem atmosfere takılmış kalmıştım. Bir ara muhabir arkadaşıma tribünleri göstererek "benim yerim orası" bile dedim.

Bursaspor tribünleri takımı çağırmış ve futbolcularla karşılıklı tezahuratlar yaparken, Kasımpaşa seyircisi de onları alkışlıyordu. En son Bursaspor taraftarı takımın mimarı Ertuğrul Sağlam'ı "söyleyin kimde var böyle bir adam, adam gibi adam Ertuğrul Sağlam" tezahuratı ile bağrına basarken, Kasımpaşa seyircisi de hemen ardından genç teknik adamı tribünlere çağırıp alkış yağmuruna tutmuştu.

Maça gelirken aslında zirve hesaplarını iyice yapmıştım ama bir kez de hatırlatmakta fayda olduğunu düşündüm.

Türkiye'de devrim hazırlığını Bursaspor'un yapmaya ramak kaldığını söylemek istiyorum.

3 DEPLASMAN MAÇI KALDI

Bazılarınızın "daha dur 10 hafta var ligin bitmesine, bu köprünün altından ne sular geçer" dediğinizi duyar gibiyim. Her sezon son haftalara doğru basında çıkan meşhur bir laf çıkar, "falanca takımın fikstürü çok iyi". Ama şu bir gerçek olarak ortada duruyor ki zirve yarışında olan ya da olmayan hemen hemen her takımın kalan 10 haftada 5 deplasman ve 5 iç saha maçı varken, Bursaspor'un sadece ve sadece 3 deplasman maçı kaldığını söylesem "nasıl olur? der misiniz?

Hafta sonu evinde Manisaspor'u ağırlayacak olan yeşil-beyazlı ekip, ardından Denizlispor'u konuk edecek. İstanbul Büyükşehir Belediyespor ile deplasmanda karşılaştıktan sonra evinde Antayaspor, dışarıda Gençlerbirliği, evinde Gaziantepspor, dışarıda Galatasaray, evinde Kayserisporla oynayacak timsahlar, ardından Ankaraspor'dan oynamadan herkesin aldığı gibi 3 puanı cebine koyacak. Son haftayı ise sahasında Beşiktaş maçı ile kapatacaklar.

"İÇ SAHA MAÇLARI KAZANSA ŞAMPİYON OLUR"

Sonuç olarak Bursaspor, sadece deplasmanda İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Gençlerbirliği ve Galatasaray ile oynayacak. Yani kalan 10 maçta 6 maçı sahasında oynayacak yeşil-beyazlı ekip. Şu anda 49 puanı olan, Diyarbakırspor'dan muhtemelen 3 puanı alacağı tahmin edilen Bursaspor'un Ankaraspor'dan da alacağı 3 puanla şimdiden 55 puanı garanti gibi. Sadece iç sahada oynayacağı 6 maçı kazansa ve dış sahada oynadığı 3 maçı da kaybetse Bursaspor'un sezon sonunda 73 puanı oluyor. Geçtiğimiz sezon Beşiktaş'ın 71 puanla şampiyon olduğunu hatırlatırsam olayın ciddiyeti ortaya çıkıyor sanırım.

Bu kadar uzun bir yazıdan sonra da bana "yolun açık olsun timsah" demek düşüyor...

Sayfa Yükleniyor...