Efes Bilsen!

Rytas maçının son çeyreğini beş yabancıyla geçen Efes Pilsen bu kafayla giderse, hedeflerine hiç bir zaman ulaşamayacak ne yazık ki.

Allah'ın bildiğini kuldan saklamanın manası yok! Efes Pilsen'in sonunu hiç iyi görmüyorum. Takım iyiden iyiye, mahallenin işe yaramaz delikanlısına gönül verip üzülen, tam artık akıllanır derken daha da beterini bulup gelen komşunun saf kızına benzedi. İnsan hatalarından hiç mi ders çıkarmaz? Geçen sezonki Euroleague hezimetinin ardından "her şerde bir hayır vardır" diyerek avunmuş, en azından yanlışlar görülüp düzeltilir diyerek teselli bulmuştuk. Sene başındaki transferleri, daha da önemlisi sezon sonundaki ayrılıkları görünce kafaların kolay kolay değişmeyeceğinden emin olduk. Tamam kimse Nachbar'ın, Rakocevic'in kariyerini sorgulamıyor. Sorgulamak da zaten komik olur. Ama geçen seneyi de düşününce, bench'te milli takım otururken sahada 5 yabancının olmasını çoğu basketbolseverin aklı almıyor.

Euroleague seviyesinde oyuncu olmak kolay iş değil. Peki daha pedal çevirmemiş adama 'sen git Fransa Bisiklet Turu'nda Lance Armstrong'u geç' demek ne kadar akıl işi? Bir oyuncuya yeterli süreyi, şansı, güveni vermezsen, 7'de 0'la oynayan yabancına hala top kullandırtırken yerlini iki şut kaçırdığında kenara alırsan, ondan bir verim beklemen hayal olur. Herkesin Sinan Güler gibi çelikten sinirleri yok. Oyuncunu marjinalize eder ve motivasyonunu kırar, sonra da Avrupa'da oynayamıyor dersin. O zaman 'yıldızlar'ın kaydığında da karanlıkta kalırsın. Ya da oyuncularını birer birer dışarıya yollar, sonra eski aşıklar gibi tekrar peşlerine düşersin.

Geçen sene sizce Efes Pilsen neden ilk sekize dahi kalamadı? Çünkü bazen bilek gücünün değil, yürek gücünün sahaya çıktığını algılayamadı. Her zaman daha iyi olanın değil, bazen daha çok mücadele edenin galip geleceğini bir türlü çözemedi. Takımın kendi evindeki tüm maçlarına gittim ama Türk oyuncuların ev sahibi değil, hizmetlisi gibi görüldüğüne tanık olup geri döndüğümle kaldım.

Partizan galibiyeti benim için bir şey ifade etmiyor. Sahada 7 yabancıya verilen 128 dakikaya karşılık 4 Türk'ün koparabildiği 70 dakika. O da neredeyse  Kaya'yla Kerem arasında kardeş payı yapılmış durumda. Bu yine iyisi! Rytas maçının son çeyreğini beş yabancıyla geçen Efes Pilsen bu kafayla giderse, hedeflerine hiç bir zaman ulaşamayacak ne yazık ki. Sadece kendine değil, milli takıma da zarar verecek. Altyapıdan yetenekli gençler yetiştirmek yerine, doğru düzgün süre almayı başarabilen tek ‘evladı' Ender Arslan'a kanaat edecek.

Tuncay başkanın 'en iyi olacaksak, sadece en iyilerle olacağız' mantığını anlıyorum. Ama Efes Pilsen'in başarısını yürekten dileyen bir sporsever olarak bu şovenizmin en kısa zamanda sona ermesini diliyorum. Büyük isimleri getirip takıma monte etmek büyük olmaya yetmiyor. Günün sonunda büyük düşünüp oyuncusunu büyüten takım kazanıyor.

Sayfa Yükleniyor...