Fener ders alır mı?

Fenerbahçe’nin seneye sadece teknik direktörünü yahut işlevsel birkaç oyuncusunu değil, belli ki düşünce yapısıyla ilgili bir şeyleri değiştirmesi gerekecek.

Fener ders alır mı? - 1

Kupa finali ilginç bir duruma sebep oldu. Malumunuz, Fenerbahçe son dönemde, makro sonuçları alamadığı zaman bile derbi karşılaşmalarının, yani ikili rekabetin hep kazanan tarafı.

Problemin Fenerbahçe'nin kurduğu kadronun Anadolu kulüpleriyle yapılan maçlara yeterince konsantre olamamakla ilgili olduğunu düşündürecek bir vaziyet var ortada. Bunu düşünmek de çok saçma değil. Zira yabancı esnafı Avrupa kupaları, bilhassa Şampiyonlar Ligi düşünülerek kurulan bir kadro için, Süper Lig'in Anadolu yakası çok cazip ve tetikleyici bir rekabet ve kendini gösterme alanı değil. Fenerbahçe de derbi maçlarda net bir üstünlük kurup ligde mütemadiyen geri düşüyorsa, problemin bir kısmının “lig”den kaynaklandığına inanmak abesle iştigal olmaz.

İlginç olan, çok geniş bir galibiyet serisinin içinde alınan tek yenilginin, misal 26 yıldır özlem duyulan bir kupaya bir kez daha veda anlamı taşıması. Yahut, tersten bakarsak, sonucu kendi takımı için hiçbir yere varmayan onlarca maçı 2-1 kaybedip, tek galibiyetle koskoca bir kupayı kaldırmak... 2005-2006 sezonunda da, Beşiktaş ligde bir yenilgi bir beraberlik aldığı Fenerbahçe'yi kupa finalinde 3-2 yenmeyi başarmıştı.

Dolayısıyla, Beşiktaş'ın bu kupa zaferi, Fenerbahçelilerin lig şampiyonluğuna erişemeseler bile övünç hanesine ekleyebildikleri derbi zaferleri mevzuuna da balta vurmuştur. Evet kazanılan derbiler var ama, gazozuna...

Peki bu veriler neyi gösterir? Şöyle soralım: Fenerbahçe ligde iki maçta da Beşiktaş'ı yenebiliyor; ama Beşiktaş şampiyonluğa konsantre ve dolayısıyla hem daha yorgun, hem de daha fazla yorulmaktan imtina eder bir haldeyken, öte yanda Fenerbahçe aksine, ligle işini tamemen bitirmiş ve 26 yıldır alamadığı kupaya bu denli yaklaşmışken, nasıl oluyor da, iki kez kazanan Kanarya üçüncü kez bunu başaramıyor?

Sebebi Aragones'in teknik hatalarına bağlayacaklar eminim çok fazladır. Onlara göre Denizli'nin varlığı muhtemelen bir “değişken” değil. Aragones'e bağlayanlar için ya kaleci seçimi, ya da Uğur/Semih değişikliği somut hata olarak öne çıkacaktır. Ama bunlardan bağımsız olarak Fenerbahçe'nin birinci dakikadan itibaren oynadığı berbat oyun yine bir anlam taşımayacaktır, hatta belki mevcut dahi olmamıştır. Berbat oyun dememin bir sebebi var: Kendini başka hesaplar/kulvarlar için de kollamak durumunda olan bir rakibe karşı, her şeyini bu maça verme imkânına sahip olmanın avantajıyla, sahaya yansıyan görüntü arasındaki çelişkiyi kast ediyorum. Fenerbahçe oyunun hiçbir anında rakibinden üstün olmayı başaramadı.

Neticede bu maç, Fenerbahçe'nin bu sezon için –geçen sezondan başlayarak- çok yanlış tercihler yaptığını açıkça gösterdi. Sezon başında yapılan yatırımların uzun vadede bir hayrı olacak olsa, işte sezon sonuna denk gelen bu maçta nihayet, bunun işaretlerini görürdük. Fenerbahçe’nin seneye sadece teknik direktörünü yahut işlevsel birkaç oyuncusunu değil, belli ki düşünce yapısıyla ilgili bir şeyleri değiştirmesi gerekecek.

Sayfa Yükleniyor...