Trabzonspor’da Hırvat Gabriç, TFF'nin dergisine verdiği röportajında, futbola kaleci olan babası Toncija Gabriç'den etkilenerek başladığını ancak hızlı oluşu nedeniyle kaleciliği düşünmediğini ve orta alan oyuncusu olduğunu belirtti.
2007-2008 sezonunda 'Hajduk'un Kalbi' ödülünü aldığını ve milli takıma seçilmesiyle büyük gurur yaşadığını ifade eden Gabriç, ''Bu ödül, taraftarlarca o sezonun en iyi oyuncusuna verilen ödül anlamını taşıyor. Bu benim için hem büyük bir gurur kaynağı hem de büyük bir tatmin'' dedi.
''GALATASARAY'I YAKINDAN İZLİYORDUM''
Türkiye'ye gelmeden önce Galatasaray'ı yakından izlediğini anlatan Gabriç, ''Bir futbolsever olarak Türkiye Ligi'ni takip ediyordum. Özellikle Galatasaray'ın UEFA Kupası'nda ve Şampiyonlar Ligi'nde büyük başarılar kazandığı dönemde daha bir ilgiyle izlemeye başladım. Hakan Şükür ve Hasan Şaşlı kadrolarından, Rigobert Song ve Faryd Mondragonlu kadrolarına kadar hep onları izledim. Türkiye Ligi'nde kalitenin ve oyunculara verilen paraların yükseldiğini gördüm. En son olarak, Roberto Carlos'un da Türkiye'ye gelmesinin ardından, Türkiye Ligi'nin Hırvat Ligi'ne göre çok daha büyük bir lig olduğunu, üst düzey bir durumda bulunduğunu anladım'' ifadelerini kullandı.
Bazı Fransız takımlarından teklif aldığını ancak bu lige gitmeyi istemediğini kaydeden Gabriç, ''Fransa Ligi aşırı sert ve fiziksel mücadeleye dayalı bir lig. Bir dönem Fenerbahçe'de de oynamış olan Milan Rapaiç, tekniğimle ve genç olmam itibariyle kendimi göstermem için Türkiye Ligi'nin bana daha uygun olacağını, kalitemi rahatlıkla ispatlayabileceğimi söyledi. Özellikle Hajduk taraftarlarının kulüp başkanı üzerinde uyguladıkları baskı, transfer görüşmelerinin uzamasında etkili oldu. 'Hajduk'un Kalbi' ödülüne beni layık gören taraftarlar, Trabzonspor'a gitme ihtimalim belirince çok sinirlendi. Uzun süren pazarlıklar sonunda buraya geldim ama şimdi çok mutluyum'' dedi.
Trabzonspor'da da Hajduk Split'te olduğu gibi çılgın bir taraftar kitlesinin bulunduğunu söyleyen Gabriç, ''İç sahada oynadığımız her maçta stadımız dolu. Bu çok güzel bir şey. Hırvatistan ile bir karşılaştırma yaptığımızda orada seyirci sayısının bu kadar yüksek olmadığını görüyoruz. Trabzon'da dolu tribünler önünde oynadığımda takıma yüzde 100 katkı yapma konusunda kendimi daha motive ve güçlü hissediyorum'' diye konuştu.
Gabriç, önceki teknik direktör Hugo Broos ile aralarında sıradan bir teknik adam-oyuncu ilişkisi olduğunu anlatarak, ''Ama bana karşı davranışı oldukça iyiydi. Gönderilişiyle ilgili olarak şunu söyleyebilirim, işler kötü gittiği zaman, öncelikle fatura teknik direktöre çıkar. O yüzden benim için şaşırtıcı bir durum olmadı'' dedi.
Teknik direktör Şenol Güneş ile özellikle disiplin bazında çok ciddi bir değişim gösterdiklerini belirten Gabriç, ''Oyun içindeki organizasyonumuzu çok geliştirdik. Şenol hoca, takım yapısında bazı değişikliklere gitti. Oyuncular birbirine daha çok yardım eden, birbirini daha çok sahiplenen bir kimliğe büründü'' diye konuştu.
Kendisinin 2-3 aylık uyum dönemini atlattığını ifade eden Gabriç, bu uyum süresinin bitişinin Şenol Güneş'in takımın başına geçmesine tesadüf ettiğini anlattı.
TAKIM VE KENDİ HEDEFİ
Gabriç, ligin ilk yarısında kaybetmemeleri gereken birçok puan kaybettiklerini vurgulayarak,
''İkinci yarıdaki hedefimiz ilk dört ya da üçün içinde olabilmek. Geleceğim için oynuyorum ama gelecek için çok uzun vadeli planlar yapmıyorum. Kendime daha kısa vadeli planlar yapıyorum. Trabzonspor'daki hedefim, dört sene sonunda eğer buradan ayrılırsam insanların benim arkamdan, 'Gabriç burada çok iyi bir performans sergiledi. Burada çok iyi işler yaptı' demeleri. Trabzon'daki insanlara böyle bir hatıra bırakmak istiyorum'' dedi.
Gabriç, Hırvat futbolunun yükselen değerleri Darijo Srna ve Luka Modric'i çok beğendiğini sözlerine ekledi.
- Etiketler :
- Haberler
