Galatasaray'ın esas hedefi

Söylemler artık eyleme geçmeli. Lig şampiyonluğunu Avrupa kupalarına katılım için 'araç' olarak görecek kadar yurt dışına açılmak isteyen bir yönetim, tekrar aynı hataların yaşanmaması için gereken dersleri çıkarmalı.

Galatasaray'ın esas hedefi - 1

Lig lideri Galatasaray, en yakın takipçisinin 4, ezeli rakibinin 5 puan önünde. İki takımı da sahasında konuk edecek Sarı-kırmızılılar, bitime 11 hafta kala, kuşkusuz şampiyonluğun en büyük favorisi. Son Kasımpaşa maçında alınan 4 gollü galibiyet, futbol olarak 'özlenen Galatasaray'ın dönüşü, Keita'nın istikrarı ve Giovani dos Santos'un istekli oyunu olumlu gelişmeler. Uzun süredir formalarından uzak kalan Baros'un 1, Harry Kewell'ın ise 2 hafta sonra sahalara dönecek olması da cabası. Florya semalarında ılık rüzgarlar esmeye başladı. Lig yarışında 2-3 hafta önceki karamsar tablonun yerini toz pembe bir görüntü aldı. Ancak aynı gün Fenerbahçe'nin de Avrupa'ya havlu atması ve ligde üst üste aldığı kötü sonuçların etkisiyle üzeri örtülen bir konuda hafızaları tazelemek gerekiyor.

- Kulüp başkanı Adnan Polat, sezon öncesi "Lig şampiyonluğu bizim için amaç değil, araçtır. Esas hedefimiz Avrupa'da kupa almak" ifadelerini kullanmıştı.

- Başkan yardımcısı Haldun Üstünel, UEFA Avrupa Ligi'yle ilgili sorulara, "Bizim için hedef tek, o da kupayı almak" yanıtını vermişti.

- İkinci başkan Mehmet Helvacı, Atletico Madrid rövanşı öncesi, "Galatasaray her yarışta kupayı kazanmayı amaçlar. Hedefimiz finale kadar gitmek" demişti.

- Takım kaptanı Arda Turan, her fırsatta Avrupa'da kupa kaldırmadan takımdan ayrılmak istemediğini belirtmişti.

- Hatta Adnan Öztürk, geçtiğimiz günlerde "Hedef Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu" sloganıyla başkan adaylığını açıklamıştı.

- UEFA Kupası zaferinin ardından hasreti 10 yılı bulan taraftar da, artık Avrupa'da kupa bekliyor.

- Mutlaka yıldız futbolcular, 'evet' derken, cazip tekliflerin yanında Avrupa kupalarında mücadele edeceklerini de düşünüyor.

Çeyrek finale çıktığı 2001-2002'den sonra 4 kez mücadele ettiği Şampiyonlar Ligi'nde hayal kırıklığı yaşayan Galatasaray, rotayı 'Kupa 2'ye çevirmek zorunda kaldı. Son 3 sezondur boy gösterilen UEFA Kupası'nda da beklenen başarı gelmedi. 2007-2008'de gruptan dahi zor çıkılırken, Almanya'da 5-1'lik Bayer Leverkusen kabusu yaşandı. Geçen yıl gruplarda üstün bir performans sergilenmesine karşın çeyrek finalistler arasında yine Galatasaray ismi yoktu. Bu sezon elemeler ve grup mücadelesi rahat geçilmişken, yine çok erken bir veda geldi. ispanya'da alınan 1-1'lik beraberlikten sonra Atletico Madrid'i eleyeceği düşünülen Galatasaray, Hamburg karşısında olduğu gibi, bir kez daha taraftarı önünde ve son dakikada elenmenin üzüntüsünü yaşadı.

Geçen sezon sakatlıklara rağmen en sağlam stoperi Meira'yı satarak, bir anlamda hem Avrupa hem de lige havlu atan Galatasaray, bu yıl da aynı hatayı yaptı. Nonda'yı beğenirsiniz veya beğenmezseniz, ancak Baros'un sakatlığına rağmen elinizdeki tek forveti göndermenin ve Avrupa'da forma giyemeyecek bir santrfor transfer etmenin faturası ödendi. Yönetim hatalarını hedef göstermenin, oyuncuları suçlamanın veya satırlar boyu teknik ekibin kararlarını irdelemenin anlamı yok. Olan oldu, tren kaçtı.

Galatasaray Yönetimi, son dönemde yıldız transferi politikasını benimsiyor. Ancak geçen yıl kurulan kaliteli kadroya rağmen iyi bir teknik direktörün eksikliği hissedildi. Sezon başında imza attırılan Frank Rijkaard'la bu sorun çözüldü. Genç ve yıldız isimlerin biraraya geldiği yeni bir takımdan bahsediyoruz. Neredeyse tamamı değişen ve farklı bir taktikle oynayan bir ekip Galatasaray. Böyle bir takımdan ilk yıl yüzde yüz başarı beklemek acelecilik, olası başarısızlıkta 'kelle' istemek de büyük hata olur. Barcelonalı yöneticiler, Rijkaard'ın başarısız olduğu ilk sezonuna aldansaydı, belki de 2 sezonda 5 kupa göremeyecek ve şimdi tüm dünyanın alkışladığı 'efsane takım'ın temelleri atılmayacaktı.

Amaç eleştiri olsun diye hata aramak değil, ama bazı gerçekler de ortada. Galatasaray'da söylemler artık eyleme geçmeli. Lig şampiyonluğunu Avrupa kupalarına katılım için 'araç' olarak görecek kadar yurt dışına açılmak isteyen bir yönetim, tekrar aynı hataların yaşanmaması için gereken dersleri çıkarmalı. Şapkasını önüne koyup, 'nerede yanlış yapıyoruz' diye düşünmeli. Hatta gelecek yılın planlaması erkenden yapılmalı. Marka değerinin yanında Avrupa Ligi'nde çeyrek finale yükselmek 3 milyon euro getirirken, sadece gruptan çıkmanın 15 milyon euro kazandırdığı Şampiyonlar Ligi 3 sezondur es geçildi. 'Devler arenası'nda grupta hiç puan alamayan takım bile 7.1 milyon euro alırken, Galatasaray galibiyete 120 bin euro veren bir organizasyona katıldı. Toplam borcu 385 milyon lira olan bir kulüp, 5 bankadan alınan tarihi krediden veya yeni stadı bel bağlamaktan başka şeyler de yapabilir.

Kewell, Baros, Keita, Elano gibi oyuncuları getiren, Arda'yı kupa Avrupa şampiyonluğu kazandırsın diye satmayan, dünyaca ünlü bir hocayla mukavele yapan Galatasaray; kendi göbeğini kendinin kesemediği, gruplara kalamk için 6 eleme maçı oynamak zorunda kaldığı, Steaua Bükreş gibi kendinden daha zayıf takımlara takıldığı, 0-0'a bile tur atlayacakken elendiği, kritik bir maçta gereksiz kırmızı kart görecek kadar acemileştiği günleri artık geride bırakmalı. Bunlar olmalı ki, yukarıdaki maddeler temenni olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşsün.

Sayfa Yükleniyor...