Pazar günü Gençlerbirliği-Denizli maçındaydım. Karşılaşma öncesi yağmur yağmıştı, alttan ısıtmalı da olsa zemini mutlaka biraz kayganlaştırmıştı. Maç başlamadan hemen önce Gençlerbirliği kale arkasından Mesut Bakkal’ın çağrılması, kendisine çiçek verilmesi çok güzel görüntülerdi. Mesut Bakkal her ne kadar bu kulüpte çok büyük bir başarı elde edememiş olsa da, bu karşılama onun için güzel oldu, haftanın belki de en güzel görüntülerindendi.
Gençlerbirliği karşılaşmaya ileride tek forvet Mustafa Pektemek, defansın sağında Cem Can ile başlamıştı. İlhan, Koray, Momha, Jedinak, Soner, Bilal, Burhan, Troisi ve Israiloviç forma giyen diğer oyunculardı. Denizlispor ise kalede Özden, defansta Şener, Fatih, Burak, Çağlar, orta sahada ise Emin, Güray, Braga, Bangoura, hemen önlerinde Roberts ve ileride Angelov onbiriyle sahaya çıktı. Bu onbirlere bakan biri maçın hangi statta oynandıgını bilmese herhalde Denizli’de oynanıyordur der.
Samet Aybaba, kendi sahasında oynamıyormuş gibi bu kadar defansif bir onbirle sahaya çıktı. Denizlisporlu futbolcular, kırmızı-siyahlıların orta alanda pas yapmasına izin vermeme taktiğini almışlardı hocalarından. Ofansta ve defansta daha iyi bir dizilişte sahaya çıkan Denizlispor, ilk 10 dakikada iki şut attı fakat başarılı olamadı. Bu zaman zarfında Troisi ile Mustafa Pektemek çok yakın oynayınca, kırmızı-siyahlılar istedikleri oyunu sahaya yansıtamamıştı. İlk 20 dakika tamamlandığında Bilal ve Soner’in takıma katkısının sınırlı olduğunu gördük. Momha’yı yine hücumda pek düşünmeyen Gençlerbirliği, Cem Can’ı sahada sürpriz atak adamı olarak planlamıştı ve Çağlar gibi etkili bir oyuncunun önünde zaman zaman etkili ataklar geliştirildiyse de, istenilen gol bir türlü gelmedi. Gençlerbirliği’nde topu ileride tutabilecek bir futbolcu olmadığından top duvar gibi tekrar Denizlispor atağı olarak geri geliyordu. İlk yarının yıldızı Troisi olmuştu. Orta sahasını ve defansını iyi kapatan yeşil-siyahlıları aşmak için sürekli yer değiştirmiş, 2 şut kaydetmişti. Denizlispor’un forveti Angelov, rakip defansla uğraşmaktan ve aldığı sarı kartın yarattığı konsantrasyon kaybından faydasızdı.
İkinci yarıya başlarken en az bir değişiklik beklemiştik, aynı kadrolarla maça devam edildi. Etkisiz Bilal’in 60.dakikada Kahe ile yer değiştirmesi topu ileride tutmak anlamında faydalı olsa da, Samet Aybaba ve takımının yaptığı en önemli hamle, Mehmet Nas’ın da oyuna girmesi ile birlikte Momha’nın ataklara katılması oldu. Şener’in sarı kart almasından sonra o kanattan atak geliştirmek mantıklıydı. İkinci yarıda Denizlispor da maçı bıraktı. Orta sahada son zamanlarda yıldızlaşan Emin Aladağ’ın çıkması ile savunma gücü azaldı. Gençlerbirliği her ne kadar kritik pozisyonlara girdi ise de, puana ihtiyacı olan bir takım gibi mücadele etmedi, yeterince maça asılmadı.
Maçın yıldızına aday bulmakta zorlansam da Denizlispor’dan Çağlar performansı ile bir adım öne çıktı. Kumaşının ne kadar iyi olduğunu bir kez daha gösterdi. Topu ayağında çok tutmadan oyuna sokması, fiziği ile ikili mücadelerden üstün çıkması ile farkını kanıtladı. Yeşil siyahlılarda Bangoura beklediğim performansın altında oynadı bu nedenle ikinci yarı Şener’in yükü daha fazla arttı. Angelov etkisizdi. Roberts oyundan geç bile alındı. Emin Aladağ ve Braga ilk yarıda rakip orta sahaya iyi pres yaptı. Güray sol kanatta hiçbir varlık gösteremedi.
Gençlerbirliği sahaya bir türlü oyununu tam manasıyla koyamadı. Kırmızı-siyahlıların ara pasları bir türlü istenilen düzeyde değildi. Hani denilebilir ki, saha yüzünden ama o zaman da şunu cevap olarak öneri sürmek gerekir, burada oynayalı kaç hafta oldu! Troisi kırmızı-siyahlıların en etkili oyuncusuydu. Jacques Momha özellikle ikinci yarı katkısını artırdı. Samet Aybaba’nın her ne olursa olsun, özellikle kendi rakibi durumda olan takımlara karşı daha ofansif tercihlerle maça başlaması gerekir.
İLHAN EKER
Önceki haftalarda da yazdık. Başarılı defans oyuncusu antipatik ve agresif hareketlerine bir çeki düzen vermez ise takımına zarar verecek diye. İlhan kardeşimiz, maçın sonlarına doğru itirazdan bir sarı kart gördü. Pozisyonda aslında İlhan haklıydı fakat sonuçta hakemin kararıdır bu. Hadi diyelim aldın kartı İlhan kardeşim maç bitmiş niye gidip itiraz görüyor ve hakemden kırmızı kart alıyorsun?..Haftalardır uyarıyoruz, İlhan saatli bomba olma yolunda ilerliyor diye, sanırız biz görüyoruz da hocası bunu görmüyor. Antalyaspor maçında eksikliği inşallah aranmaz!
FIRAT AYDINUS
Ligimizin kaliteli ve iyi niyetli hakemlerinden biri Fırat Aydınus. Sahada bunu çok defa gösteriyor. Fakat, iyi niyeti bazen futbolculara pozisyonu açıklamaktan öte fazla diyaloga girmeye dönüşüyor. Geçen hafta Aykut Kocaman, Fırat hoca ile ilgili benzer şeyleri söylemiş ve en çarpıcı ifadesi “duygusal davranıyor” olmuştu. Fırat Aydınus’un kararlarında özellikle maçın ilerleyen dakikalarında biraz daha duygusal kararlar verdiğini görüyoruz. Kaliteli duruşu ile eski hakem imajını yenileyen hakemlerden biri olarak kendisini naçizane uyarmak istedim.
HACETTEPE-ANTALYASPOR
Cumartesi Hacettepe-Antalya maçındaydım. Hacettepe çok şanslı bir şekilde öne geçmişti. Penaltı golünden sonra Hacettepe’nin kaçırdığı inanılmaz goller vardı. Antalya defansının ortasındaki ikili, Zoko ve Patiyo’nun çapraz koşularını ve ofsayttan kaçışını algılayamamış, tehlikelere sadece kaleci Ömer karşı koyabilmişti. Tita’nın muhteşem frikik golünde kaleci Recep’in o köşeyi çok boş bıraktığını gördük. Hacettepe, Erdoğan Arıca döneminde öylesine defansif oynatılmıştı ki, artık futbolcular mutlak kazanmak zorunda oldukları bir maçta bile, ofansa çıkma konsantrasyonunu gösteremediler. Murat Kalkan benim hep görmek istediğim gibi sol açık oynamıştı, fakat performansı içler acısıydı. Arkasındaki Selçuk Şahin dışında Hacettepe’nin dişe dokunur bir futbolcusu bile yoktu. Takım gerideyken bile hakemle uğraşan Recep Biler’in ise gelecek sene Turkcell Süper Lig’de kendine yer bulabilmesi zor görünüyor. Maçın yıldızı Antalyaspor’dan Tita oldu. Kırmızı beyazlılar hakettikleri galibiyeti elde etti.
- Etiketler :
- Haberler
