Gökhan Çetinbaş: Nitelik değil nicelik

ABD'de NFL yayın haklarından yılda 3 milyar dolar kazanıyor. Bunu bütün maçları açık kanallardan yayınlayarak elde ediyor. Türkiye'de ise 321 milyon dolar için tek sorunun genel kalite olduğu düşünülüyor.

ABD'nin en popüler sporu olan amerikan futbolunun finali, Superbowl amerikan televizon tarihinin en çok seyredilen televizyon şovu oldu. Amerikan endüstrisinin zirvesindeki Amerikan Ulusal Futbol Ligi aynı zamanda her sporun ulaşmak istediği bir tür nirvana noktası. Ekonomik büyüklüğü, pazarlama teknikleri ve yavaş yavaş dünyaya yayılan popülaritesi diğer sporların organizatörlerinin ağzını sulandırıyor. Sadece tek bir rakam belki de bu durumu açıklamaya yetebilir. Amerikan futbolu halen ABD'de 5 farklı kanaldan canlı yayınlanıyor. Bu kanallardan 3'ü karasal yayın yapan, yani Türkiye'de bilinen şekliyle açık kanal olan CBS, NBC ve FOX. Bu üç “açık kanal” yayın hakları için yılda 2 milyon dolar ödüyor. Kablolu yayın yapan ESPN sports ise yıllık 1,1 milyar dolar ödüyor. Yayın hakkına sahip 5. ve son kanal ise yine ulusal yayın yapan NFL'in kendi kurduğu NFL Networks. Yani kısacası NFL yayın haklarından yılda 3 milyar doların üzerinde bir gelir elde ediyor.

Turkcell Süper Lig'in yayın ihalesinden sonra en çok konuşulan veya merak edilen konu yıllık 321 milyon doların ligin kalitesini ne kadar karşıladığıydı. Ligin kalitesini yükseltmek bu aralar herkesin en çok konuştuğu veya konuşmayı sevdiği konu. Yayın haklarını alan kuruluşta var olan müşterilerine zam yapmadan, müşteri sayısını arttırmanın yollarını arayacağını açıkladı. Yani denklem basit, var olan malın kalitesi artacak, bu da doğal olarak lige olan ilgiyi arttıracak ve daha çok insan maçları seyretmek için dijital platformlara üye olacak. Peki gerçekten böyle mi olacak?

NFL organizasyonu yayın haklarını satarken ve yayınların dağılımını düzenlerken iki önemli şeye dikkat ediyorlar; ilk olarak televizyon yayınları nedeniyle statlara giden seyirci sayısının düşmesini engellemeye çalışıyorlar. Bunun için bazı durumlarda maçın yapıldığı bölgede maç yayınına izin vermeyip sadece diğer bölgelerde maçın canlı yayınlanması sağlanıyor. Ulusal yayınlarda ise maçtan 72 saat öncesine kadar biletlerin hepsi satılmazsa söz konus maç o bölgede yayınlanmıyor. Tabi bu uygulamaların yapılmasında ABD'nin coğrafi büyüklüğü önemli bir faktör. NFL için bir diğer önemli unsur ise yayıncıların zarar etmemesi, bunun için kanalların aynı bölgede bir biri ile mücadele etmesi engelleniyor. Bu önlemler sayesinde NFL statlardaki yıllık seyirci ortalamasını 60 binin üzerinde tutabiliyor. Yayıncı kuruluşlar da verdikleri paranın karşılığını rating olarak aldıkları için NFL yayın hakları her ihale ile birlikte değerleniyor.

Türkiye'de en çok sevilen por futbol. Bu bütün uzmanların ortak görüşü ama esas soru futbolun Türkiye'de ne kadar sevilip takip edildiği. İşte burada bir sorun var. Türkiye'de yayın yapan por gazetelerinin (çoğunlukla futbol ağırlıklı gazeteler) günlük tirajı 440 bin, yayıncı kuruluşun üye sayısı 800 bin civarında, bu rakamları üst üste toplasak bile toplam sayı 1,5 milyona ulaşmıyor. İzlenme oranları da aslında futbolun ne kadar sevildiği ve takip edildiğini gösteriyor. 18 Şubat'ta yayınlanan Lille-Fenerbahçe maçı en çok izlenen programlar sıralamasında bir dizinin ardından 2. sırada kaldı, bir hafta sonra yayınlanan Galatasaray-A. Madrid maçının da kaderi değişmedi. O maç da aynı dizinin arkasında 2. olurken 2 maç da aynı dizinin bir hafta önce gösterilen özet görüntülerini bile çok az farkla geçebildi. Herhangi bir yanlış anlamaya mahal vermemek için hemen belirtelim maçlar ve dizinin hem yeni hem özet görüntüleri aynı saat dilimine denk geliyordu. Turkcell Süper Lig'in statlardaki seyirci rakamları da çok iç açicı değil. Ortalama seyirci sayısı 14 bin civarında geziniyor. Yani ne kadar toplasak, çarpsak, bölsek Türkiye'de futbolu takip eden, izleyen sayısı 3-4 milyonun üzerinde değil. Yaklaşık 30 milyonluk genç nüfusa sahip bir ülke için bu rakam çok düşük. Peki bu rakam ligin kalitesi artarsa, artar mı? Aslında basit mantık bu soruya evet diyor ama gerçek dünyada işler her zaman böyle yürümüyor.

ABD'de NFL için en önemli nokta pazarlama. Pazarlamanın iyi olması zaten NFL'in ekonomik gücünün en önemli nedeni. NFl organizasyonu kendi malını yayıncı kuruluşlara satmadan önce onların seyircilerine pazarlıyor. Her sezon öncesi NFL film şirketi lig için özel reklamlar ve belgeseller çekiyor, NFL tanıtım videoları başta NFL'in kendi kanalı olmak üzere bütün kanallarda yayınlanıyor. NFL her takımın keni eyaleti veya şehri için o takımın yıldızlarını kahraman haline getiren tanıtım filmleri çekiyor. Tabi işin şov yönü ve eğlencesi her zaman ön planda. Ana mesaj hep aynı, eğleneceksiniz ve rahatlayacaksınız. Tabi bir de daha önce belirttiğim gibi insanların futboldan kopmasına izin verilmiyor. Bütün şehirler takımının deplasmanda maçını mutlaka televizyondan izleme şansına sahip. Yayın haklarına sahip şirketler sadece canlı maç yayını yapabiliyor. Yılda 8 maçı ulusal olarak yayınlayan NFL'in kendi televizyonunun ana görevi banttan maç yayını yapmak. Böylece sporseverler bütün maçları seyretme imkanı bulabiliyor.

NFL'in bir diğer dikkat ettiği husus ise futbolun bir spor olarak takip edilmesi. Futbolun zevk alınan, rahatlatan bir eğlence olayı olduğunun ön planda olması. Bunun için de maçlar sırasında bahis şirketlerinin reklamları yasak, takımlar bahis şirketlerinin sponsorluğunu kabul edemiyor. Yayıncı kuruluşlar bahis için özel program yayınlayamıyor, hatta sakatlık raporları, antrenman yayınları da bahis için kullanılabildiğinden yayınlanmıyor. Tabi bunun nedeni bahise kötü gözle bakılması değil, sadece sporun salt skordan oluşmadığının altını çizmek. Kısacası NFL kendi sporunun ulaşabildiği insan sayısı kadar değerli olduğunun farkında ve öncelik olarak daha kaliteli olmayı değil daha fazla seveni olması gerektiğine inanıyor. Daha doğrusu niteliğin ancak nicelikle beraber artabileceğini düşünüyor. Zaten bu sayede, yani futbolsever sayısının artması ile kalitede etkili yönetimlerle artıyor, kalite bir amaç değil bir sonuç haline geliyor. Son final maçı ABD'de 120 milyon kişi tarafından seyredildi, bu toplam nüfusun yarısına denk geliyor. Doğal olarak bu kadar geniş bir kitleye ulaşma garantisini gören reklamverenler de bütün ülkenin yıllık 3 milyar dolar tutan eğlence faturasını ödemeye gönüllü olabiliyor. Kısacası NFL ile karşılaştırıldığında Türkiye'deki futbol elit bir eğlence olarak görülebilir. Nüfusun küçük bir bölümünün para vererek takip ettiği bir eğlence.

Not: Yazı ile ilgili temel bilgileri veren Noyan Ali Bıyıktay'a teşekkürler.

Sayfa Yükleniyor...