Gölgede kalmaya devam...

Euroleague yolunda, temsilcilerimiz, kazanma noktasına geldikleri maçlarda kaybetme alışkanlığını devam ettirdi.

Gölgede kalmaya devam...

Her şeye rağmen ilk 16 için şansımız hala devam ediyor. Tabii ki hiç büyük maç kazanmadan sadece kazanılacak maçları alarak devam etmek ne kadar anlamlı oluyorsa!

Temsilcilerimizin bu hafta ki maçlarında yaşananlar ise;

CİBONA ZAGREP- FENERBAHÇE ÜLKER : 80- 77
Fenerbahçe takım olarak belli bir çizginin altında olduğu bir dönem geçiriyor. Bunun üstüne sakatlıklarda ( Ömer Aşık, Greer, Ömer Onan) gelince geniş rotasyon ile oynamayı seven Fenerbahçe için maçın sonlarında problem yaşaması beklenebilirdi. Maçın başında oyunu iyi kontrol etmemiz ve Semih’in sahanın iki yanındaki iyi oyunu farkı getirdi.( 30-12) İşte bundan sonra rakibimizin baskıyı arttırması hücumda oyun kurucu eksikliğimizle birleşince 20-6 gibi bir seri ile maç dengelenmiş oldu. Cibona’nın hücumda sayı atmakta sorunu var. Bunu aşmaları için ya biz top kayıpları ve yanlış şut tercihleri yapacaktık ya da onlar ekstra sayı atan bir oyuncu bulacaklardı. Bunlar gerçekleşti ve biz baskı altında hem top kaybı yaptık hem de yanlış tercihler. Ve Cibona, Tomas ile 28 ekstra sayı buldu. Maçın sonunda oyun tamamen bizim bireysel top kullanan dış adamlarımıza kaldı ( Asvel maçında olduğu gibi). Belki maçın kırılma anında Oğuz- Andriç eşleşmesine yakalanmasak bir avantaj sağlayabilirdik.

Fenerbahçe’nin dar bir rotasyonla oynaması, oyun kurucu problemi ve Avrupa’da gereken ama Fenerbahçe’de olmayan dört numara sorunu bir araya gelince maçın kaybedilmesi de kaçınılmaz oldu. Tek bir şekilde kazanabilirdik o da hücumda bireysel sorumluluk alan Giricek, Preldziç’in topları daha dengeli ve sayı yüzdesi yüksek pozisyonları tercih etmeleriyle olabilirdi. Böylelikle Fenerbahçe üst üste üçüncü maçını da kaybetti. Kalan maçlara bakarsak; Siena deplasmanı zor olsa da son haftada artık hiçbir iddiası kalmayan Zalgiris’i yenmemiz yeterli olacaktır. Daha ötesi için hedeflenen bir şeyler var ise; mutlaka bir oyun kurucu ve dört numaralı pozisyon için çözüm üretilmesi gerekiyor. Yoksa bizi daha tatsız sonuçlar bekleyebilir.

EFES PİLSEN- MALAGA : 77- 80
Geldiğimiz noktada kazanmamız gereken bir maçtı. Her zamanki gibi kazanma noktasına getirdik ama maç sonunu oynayamayarak kaybettik. Demek oluyor ki biz son dakikaya 4-5 sayı önde girmemiz gerekecek. Çünkü oynadığımız düzenlerde son dakikalarda başa baş oyunda maç kazanma yüzdemiz çok iyi değil.

İspanya temsilcileri ile oynarken özellikle dikkat edilmesi gereken nokta top kaybetmemek ve geriye iyi koşarak adam paylaşımını iyi yapmaktır. Her periyot 4-5 top kaybı toplamda 19 top kaybı yaptık. Bunların çoğunda ya oyunun dengesini kaybettik ya da kolay sayı yedik. Rakocevic oyunda iken skor olarak problemleri daha az yaşadık. Zaten üçüncü periyot Rakocevic kenarda iken Malaga’nın 10 sayı öne geçmesine izin verdik. Oyun kurucularımızın ve uzun oyuncularımızın, tamamlayan oyuncu olmasının sıkıntılarını fazlası ile hissettik. Rakocevic ve Smith belli bir çizgide oynadı. Bu kadar kaliteli oyunculara sahip olup;  istenen üçlük yüzdesine ulaşmamızda ayrı bir problemdi. Ayrıca  4 numarada tercih edilen Shumpert ve Nahcbar beklenen katkıyı vermeyince “Efes Pilsen sistemi” tekrar tıkandı. Top paylaşımını iyi yapmadığımız için iki problem  yaşıyoruz. Birincisi başrol oyuncuları Rakocevic ve Smith her ellerine topu aldıklarında sanki takımda diğer oyuncular yokmuş gibi bir şeyler yaratmaya çalışıyorlar. Bu da düzene zarar veriyor. İkincisi, tamamlayan oyuncular oyunun içine girmekte zorluk çekiyorlar. (Başta oyun kurucular. Kerem Tunçeri ilk yarı üst üste köşelerden bomboş iki üçlük kaçırdı. Normalde takımın lideri olduğunu veya parçası olduğunu hisseden bu kalitede oyuncular bu tip atışları kaçırmazlar.) Şartlar böyle olunca kırılma anlarında takım olmak gereken yerde, sahanın her iki tarafında da olamıyoruz. Ancak karşı takım hata yaparsa maçı kazanma şansı doğuyor. Sonuçta Malaga, kendi düzenlerinin daha doğru olduğu bir takım olarak maçı kazandı. Bu sezon İspanyol temsilcileri ile takımlarımızın yaptığı maçlara da bakarsak; tablonun daha vahim olduğunu görebiliriz. Tek tesellimiz ise grupta galibiyeti olmayan Fransız takımının evinde Partizan’ı yenmesi oldu. Sonuçta bu hafta ilk 16 yolunda!!! rakiplerimiz ekstra galibiyetler almadılar. Efes Pilsen’in artık ait olduğu yer olan ilk 16 içinde olması için kalan iki maçını da kazanması gerekecek. Bunun için de önce takımdaki oyuncular gölgede kalmayacak ki takımda gölgede kalmasın.

Sayfa Yükleniyor...