Graeme Souness 20 yıl sonra "bayrak dikme" olayını anlattı

1995-1996 sezonunda Fenerbahçe'nin sahasında Türkiye Kupası'nı kazanan Galatasaray'da Şükrü Saracoğlu Stadı'nın ortasına sarı-kırmızılı bayrağı diken Teknik Direktör Graeme Souness, aradan geçen 20 yılın ardından o anları anlattı.

Graeme Souness 20 yıl sonra "bayrak dikme" olayını anlattı

24 Nisan 1996 yılında Türkiye Kupası finalinde Fenerbahçe'yi eleyerek kupaya uzandıkları ve sahanın ortasına diktiği bayrakla sarı-kırmızılı taraftarların "Ulubatlı" lakabını taktığı Galatasaray'ın eski Teknik Direktörü Graeme Souness, 20 yıl aradan sonra o anları BBC'ye anlattı.

Liverpool'un efsanesi Graeme Souness, 1995-1996 sezonunda Galatasaray'ın teknik direktörüydü.

1996 Türkiye Kupası finalinin ilk ayağı Ali Sami Yen'de Galatasaray'ın 1-0'lık galibiyetiyle sonuçlanmıştı. Rövanş maçı ise 24 Nisan'da Fenerbahçe Stadı'nda oynanıyordu. Normal sürenin 1-0 Fenerbahçe'nin üstünlüğüyle sona ermesiyle uzatmalara gidildi ve Galatasaray, Fenerbahçe'ye karşı Dean Saunders'la skoru 1-1'e getirerek kupa şampiyonu oldu. Sonrasında ise tarihi anlar yaşandı.

Sarı-kırmızılı takımın tarihine geçen Teknik Direktör Graeme Souness o günleri şöyle anlattı:

"TÜM OYUNCULAR KUPAYI ALMAYA GİTMİŞTİ, KİMSE YOKTU"


"Çok mutlu olmuştum. O yıl ligin liderleriydi. Çok iyi gidiyorlardı, iyi bir takım ve Brezilyalı iyi bir teknik direktörleri vardı. O statta maçı kazanmak şahaneydi. Son düdük çaldı, tüm oyuncular kalenin arkasında taraftarlarımızın olduğu yere gitmişti. Çitlerden geçirilen çok güzel büyük bir Galatasaray bayrağı elden ele dolaştırılıyordu. Sıra bana geldi. Bayrağı yüzüm kalenin arkasındaki taraftarlara dönük şekilde dalgalandırdım. Sonra başkasına vermek için döndüm ama tüm oyuncular kupayı almaya gitmişti, kimse yoktu."

"ÜÇÜNCÜ DENEMEMDE BAŞARABİLDİM"


"9 ay önce Galatasaray'ın teknik direktörü olduğumda, Fenerbahçe'nin yöneticilerinden biri, 'Galatasaray bir sakata imza attırarak ne yapıyor?' demişti. Yıllar önce olduğum açık kalp ameliyatına atıf yapıyordu. O bu lafı ettikten 9 ay sonra da kendi statlarında kupayı kazandık… Elimde Galatasaray bayrağıyla boşalan stada, şeref tribününe bakıyordum. Bana 9 ay önce kırıcı laflar eden o Fenerbahçeli yöneticiyi gördüm, şimdi sana gösteririm dedim, bir çılgınlık anında, orta sahaya ilerledim ve bayrağı tam ortaya diktim. Zemin çok sertti. Sanırım ikinci, üçüncü denememde başarabildim. Ama o sahanın ortasına kadar gittikten sonra o bayrak zaten oraya dikilecekti. Sonra kafamı kaldırdım ve yaptığımın aslında çok da akıllıca olmadığını fark ettim."

"FENERBAHÇE TARAFTARLARI TEL ÖRGÜLERİ AŞIP SAHAYA İNMEYE ÇALIŞIYORDU"


"Tribünde kalan Fenerbahçe taraftarları tel örgüleri aşıp sahaya inmeye çalışıyordu. Islıkları, bağrışmaları hatırlıyorum. Hemen polis kalkanının altına girdim. Atılan şişeler, kalkandan sekiyordu. Polis iyi iş çıkardı doğrusu. Tünele girdim, 30-40 dakika yürümüş gibiyim o tünelde, çok uzun bir tünel olduğunu hatırlıyorum. Sonra tam kurtuldum herhalde derken bir taraftar girdi tünele, onunla da biraz itiş kakış oldu ama soyunma odasına girmeyi başardım."

"HİÇ BU KADAR ÇOK ERKEK TARAFINDAN SARILIP ÖPÜLMEMİŞTİM"


"Kesinlikle korkmadım. Kazanmanın coşkusu mutluluğu vardı. Kesinlikle o gece hissettiğim şey korku değildi. Ama soyunma odasına girişimi hatırlıyorum. Dedim 'Bu iş bitti..' Kulüp başkanı gelecek ve o an orada beni kovacak, yarın ilk uçağa bindirip gönderecekler herhalde dedim… Ama tam tersi oldu. Soyunma odasına göz yaşlarıyla geldiler. Hiç bu kadar kısa sürede bu kadar çok erkek tarafından sarılıp öpülmemiştim. Belli ki kupayı kazandığımız için çok mutlu olmuşlardı, ama asıl Fenerbahçe stadına Galatasaray bayrağı diktiğim için mutlu olmuş gibi görünüyorlardı. Ama anlıyorum. Türk toplumu maço bir toplum, kendimizle de bağdaştırabiliyorum. İskoçlar ve Türkler birbirlerinden çok farklı değiller, çok benziyorlar. Hafif çatlak ve duygusallar, çılgınca işler yapabilirler."

"ULUBATLI KADAR CESUR DEĞİLİM" 

Graeme Souness, 24 Nisan 1996'dan sonra İstanbul'un fethinde Bizans surlarına ilk bayrağı diken Ulubatlı Hasan'a benzetilmeye, 'Ulubatlı Souness' olarak anılmaya başlandı. Ancak o ifadeyi abartılı bulan Sounes, "O bir cesaret sembolüydü, doğrusu o seviyede miyim emin değilim. Ama insanların beni hatırlaması çok memnun ediyor, gurur duyuyorum."

Sayfa Yükleniyor...