Gün değişti sonuç değişmedi

Büyük ümitlerle çıktığımız Avrupa yolunda geldiğimiz nokta tamamen bir çelişki.

Gün değişti sonuç değişmedi

Geçen bir aydır Euroleague temsilcilerimiz galibiyete hasret kaldı. Kaybetme alışkanlığımıza rağmen (Fenerbahçe son 4 maç - Efes Pilsen son 3 maç) ilk 16 umutlarımız devam ediyor. Son hafta öncesi durumlarımıza oynadığımız maçlara göre bir göz atarsak:

SİENA- FENERBAHÇE ÜLKER : 101- 58
İstanbul’daki ilk maçta Fenerbahçe iyi bir oyun ile maç sonuna kadar kazanma noktasında kalmıştı. İtalya’da ise 7-8 dakikalık bir direnç sonrası eskilerin tabiri ile bitse de gitsek havasında oldu. Fenerbahçe’nin oyun kurucu eksikliğine belki yeni transferi Ukiç çözüm olacak ama savunmayı nasıl toparlayacaklar o da ayrı bir soru işareti. Takım olarak baskı altında topa yön verecek oyuncu sıkıntısı yaşadık. Sahayı dikine oynayacak, adam eksiltecek oyuncumuz olmayınca baskı altında takım oyunundan uzaklaşarak bireysel basketbolun sınırlarını zorladık. Bu durumda içeri pas verme beceresi ve düzenleri yeterli seviyeye gelmedi son olarakta ikili oyunları kaliteli oynayacak oyuncumuz olmayınca hücum adına olumsuzluklar peş peşe geldi. Oynanan deplasmandaki Barselona maçından sonra bu maçta kabus gibi bitti. Bu maç sonrası teknik anlamda ancak Siena’nın nasıl üst düzey yıldızları olmadan takım olarak skor ne olursa olsun belli bir disiplin altında oynadığının altını çizmek yeterli olacaktır. Ayrıca basketbol organizasyonlarını da taktir ederek.

Fenerbahçe artık son hafta Zalgiris ile evinde yapacak. Kolay bir maç olmayacak. Gelinen noktada artık savunma yapma ve topu paylaşma zamanı. Yoksa ilk 16 dışında kalmanın mazeretleri çok inandırıcı olmaz.

EFESPİLSEN- OLYMPİACOS : 85- 93 ( NORMAL SÜRE 76-76)
Sezonun ilk maçı olan Cumhurbaşkanlığı maçını hatırlıyorum. Rakoceviç takımın da onu kabullenmesi ile müthiş oynayarak kupanın kazanılmasında pay sahibi olmuştu. Takımlar yaşayan organizmalar gibidir derler. Gelinen noktada ise Efes Pilsen ilk 16 dışında kalma durumu yaşıyor. Zaman Rakoceviç ve herkesin içinde olduğu takım olma olgusunun dışında gelişti. Maçın başında Rakocevic maçı tek başına alma çabasına girmesi (Cumhurbaşkanlığı maçındaki gibi takım yanında olmadan) takım dengelerini bozacakken; Kaya ve Kerem’in Efes Pilsenli olmanın sorumluluğu ile oynaması ve maça gelenlerin çoşkusu maçın içinde kalmamızı sağladı. İlk yarı yapılan top kayıplarının kolay sayı olarak potamıza sayı olması rakibin skorunu arttırdı. İkinci yarı Efes Pilsen sisteminde önemli olan iki numaralı oyuncu sayıları Smith’ten gelince maçın kontrolü bize geçti. Yine devre sonunda olduğu gibi üçüncü periyot sonunu da iyi oynamayınca devamlılığı sağlayamadık. Son periyot başında denenen alan savunması bizi tekrar umutlandırdı ve maç dengelendi. Ve maçın bence kader anı geldi!

Rytas maçında Kaya beş faul alarak çıkmış ve yerine giren Santiago çok iyi oynayarak maçı kazandırmıştı.( Bu maçta ilk 16 dışında kalınması durumunda Efes Pilsen’de kalması zor olacağından elinden geleni yaptı.)Kaya sakatlanıp oyundan çıktığında oyuna giren Rakocevic oldu. Köşeden istediği üçlüğü bulmasına rağmen sokamadı ve çok basit bir top kaybı yaptı. Ama dışarıdan gözüken ise bu kritik dakikalarda takımın sahadaki oyuncusu bu maöta olmaması gerekliliği idi. Maç gitti derken tepeden oynadığımız ikili oyunlarda Kerem’in iyi pasları sonucunda köşeden bulunan üçlükler, Kaya’nın pes etmeyen adımları maçı uzatmaya götürdü. Maça güzellik katan oyuncular ise Teodosiç ( 17 sayı- 12 sayı pası ) ve Kerem ( 8 sayı pası) oldu.

Uzatmada ise son kaçınılmaz oldu. Kerem maçı 42 dakika oynayarak tamamladı. Takım düzenlerinde onu dinlendirecek bir oyuncunun olmaması ( Ender sakat ve takımın üçüncü oyun kurucu tercihi kullanılmamış) uzatma dakikalarında aksamamıza neden oldu. Olympiacos ise oyun kurucu yokmuş gibi ( Bu maç için Teodosic- Beverley- Halperin) takıma dahil ettiği Penn’den uzatmada çok kritik bir üçlük buldu. Efes Pilsen’in kimliğine yakışan bir mücadele sergiledik. Ama top yön veren oyuncularımız rakipten daha az olunca yapacak fazla bir şeyde kalmadı bu maç için.

Efes Pilsen son hafta Fransa deplasmanına Entente’ye gidecek. Onlarda bu hafta yolda Malaga’yı farklı mağlup etti. Yani işimiz kolay olmayacak. Ayrıca Rytas’ında evinde Malaga’ya yenilmesini bekleyeceğiz. Durum içaçıcı değil ama hayat devam ediyor.

Büyük ümitlerle çıktığımız Avrupa yolunda geldiğimiz nokta tamamen bir çelişki.Türkiye liginde farklı galibiyetler ve kazanma serisi yaşayan takımlarımız Avrupa’da kaybetme serileri yaşıyor. Gözüken ise bu sezon hedef Türkiye ligi şampiyonluğu yani yine biribirimize diş geçirmeye çalışacağız. Bu arada 2010 Dünya şampiyonasında iskelet kadromuzda bu takımlarımızdan çıkacak. Hayırlısı diyelim…

Sayfa Yükleniyor...