Haftanın kaybedeni Galatasaray

Bu hafta Galatasaray için çok kritikti. Sarı kırmızılı kulüp Cumartesi günü başkanını seçecek, Pazar günü de şampiyonluk için son şansını kullanacak ve ezeli rakibi karşısında sahaya çıkacaktı. Peki sonuç ne oldu? Bence Galatasaray ikisinde de kaybetti.

Haftanın kaybedeni Galatasaray - 1

Galatasaray, geçtiğimiz hafta tarihinin en kritik haftalarından biri geçirdi. Cumartesi geleceğine yön verecek bir seçime girerken, Pazar günü ezeli rakibi Fenerbahçe'yle şampiyonluk için çok önemli bir mücadeleye çıktı. Cumartesi günü Galatasaray Lisesi'nden zaferle çıkan Adnan Polat olurken, Pazar günü Ali Sami Yen'den Fenerbahçe istediğini alıp giden takım oldu.

Cumartesi gününe gelirsek, Galatasaray tarihinin en kalabalık seçimlerinden biri oldu. Sarı-kırmızılı kongre üyeleri üzerlerine düşen görevi yapıp erken saatlerde Galatasaray Lisesi'ne gelip oylarını kullandılar.

Seçim gerçekten heyecanlı geçti, iki aday da seçim sırasında gergindi. Özellikle Başkan Adnan Polat'ın, oyların sayılması sırasında tedirgin olduğu her halinden belliydi ancak sonuçta 2944 oyla yeniden başkan olmayı başardı. Adnan Öztürk ise 2290 oyda kaldı. Ben açıkçası bu seçimde gülen ismin Adnan Öztürk olmasının Galatasaray'a daha fazla yarar getireceğini düşünen birisi olarak sonuca üzüldüm. Kongre üyeleri önlerine gelen şansı ellerinin tersiyle ittiler. Öztürk ve ekibinin projeleri sarı-kırmızılı takım için büyük bir şanstı, hatta Türk futbolu için büyük bir şanstı ancak kongre üyeleri 'Dere geçilirken at değiştirilmez' felsefesini benimsemiş olacaklar ki Adnan Polat'ı başkan olarak seçtiler.

Umarım Adnan Polat, geçtiğimizi 2 sezondaki hatalarını tekrarlamaz ve ben yanılmış olurum. Benim fikrime gelirsek, Adnan Polat ve yönetimi geçtiğimiz 2 yılda yaptığı iyi işlerden daha çok yaptığı hataları tekrarlarsa, bundan sonraki seçimde geçilecek bir dere kalmayacak..Ancak yine de Adnan Polat'ı tebrik ediyorum, inşallah hatalarından ders almıştır.

Adnan Öztürk'ün son hamlesi yani Abdürrahim Albayrak ve Fatih Gökşen'i listesine alması çoğu kişi tarafından beğinilmedi. Belki de çok oy kaybettirdi. Ancak Öztürk ve ekibinin önde çıkmayı beklediği sandıklarda geride çıkması da ekibi büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Benim fikrim, Öztürk ve ekibinin yılmadan düşüncelerinin ve projelerinin arkasında durmasıdır. Ben eminim ki bundan sonraki seçimde Sayın Öztürk aday olursa, seçimi kazanacaktır.

Pazar günene gelirsek ise; gerçekten her açıdan Galatasaray için kötü bir gün oldu. Maç içinde bir türlü istediğini yapamayan ve kazanmak için hiç bir umut vermeyen bir sarı-kırmızılı takım vardı. Fenerbahçe maçı çok mu hak etti derseniz, ona da evet diyemeyeceğim, ama hiç değilse 1 şeyi iyi yaptı o da defans. Galatasaray ne defans yapabildi ne hücum...

Rijkaard'ın Hakan Balta yerine Caner'le başlama inadını, orta sahayı bu kadar rakibe kaptırmasını ve Arda'yı oyuna almasını anlayamadım. Her kötü sonuç sonrası Hollandalı teknik adamın arkasında duran biri olarak, bu maçta kendisini çok eleştirdiğimi söylemek istiyorum. Ancak bu demek değildir ki takım sadece Rijkaard yüzünden kaybetti.

Eğer ki Caner 2 maçtır 1 tane isabetli orta yapamıyorsa, ilk yarıda maçın yıldızı olan Dos Santos bomboş pozisyonda topu kaleye atamıyorsa ve Leo Franco gibi bir kaleci o şutu yiyorsa; futbolcuların da en az Hollandalı teknik adam kadar suçu vardır.

Galatasaray taraftarının Leo Franco'ya gösterdiği tepki 1 maçlık değildir, sarı-kırmızılı takıma geldiğinden beri 1 maç bile kazandıramayan, hep yediği gollerle gündeme gelen bir kalecinin böyle bir gol yemesi sonrası tepki görmemesi imkansızdır. Ancak suç Leo Franco'da değil, onu Galatasaray kalesine layik gören ve transfer eden yönetimin suçudur.

Benim fikrime göre Galatasaray haftanın kaybedenidir, bakalım gelecek haftalar sarı-kırmızılılara ne getirecek..     

Sayfa Yükleniyor...