İSTANBUL - Amin Maalouf, Semerkand romanını yazarken bu şehirden çıkacak bir gencin Türk tenis tarihini değiştireceğini ummuyordu herhalde. Marsel İlhan, İpek Şenoğlu'nun sırtına binmiş gitmekte olan Türk tenisine yeni bir opsiyon sunuyor. Nazmi Bari'nin fi tarihinden kalma Grand Slam macerasına yetişmekle kalmadı Marsel. Bir de tur atladı.
Tabii ki ülkemiz insanının hep en yüksek isteği vardır. Marsel, Belçikalı Rochus'u yendiğinde dünya sıralamasında 231.sırada bulunan 22 yaşındaki bu gencin hemen finale çıkmasını dileyenler oldu. Ama yaşam merdivenleri yavaş yavaş çıkmaya uygundur. Belki de bu yüzden Marsel İlhan, ikinci turda ABD'li John Isner'a kaybederken çok da kahrolmadık.
2 metre 6 santimetre boyu ve 110 kilosuyla 1.90'lık Marsel'i fiziksel açıdan Hobbit konumuna sokan Isner kendi servislerinde öyle bir üstünlük sağladı ki maçın kaderini tahmin etmek çok zor değildi. Dünyanın 55 numarası, güçlü vuruşlarıyla Marsel'e yaşama şansı tanımadı. Tenisçimizin maça tutunması ancak servislerine tutunmasına bağlıydı. Ama ilk setin 6. oyununda Isner, bu umudu da suya düşürdü. 6-3'lük bu set ve 6-4'lük ikinci set, birbirinin kopyası gibiydi. Marsel'in dev rakibi önünde lob denerken bile açısı hep kapalıydı.
Son sette de Isner hemen 3. oyunda Marsel'in servisini kırarak oyunu kontrol eden adam olduğunu kanıtladı. Fakat Marsel pes etmek istemiyordu. 6. oyunda maç boyunca ilk kez rakibinin servisini kırdı. Bir kere de neredeyse kırıyordu. Sonrası tie-break. 7-1'lik tie-break'le bizim çocuk elendi. Ama başta da belirttiğim gibi Türk tenisinde atlanan tek bir turla çok şey değişti. Marsel daha çok ATP turnuvasına katılacak, daha çok tecrübe kazanacak. Benim hayalim öyle Grand Slam şampiyonluğu falan değil. İlk 100 olsun içinde Marsel olsun.
- Etiketler :
- Haberler
