Muharrem Usta: Ses tapelerini reddetmediler

Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta, NTV/NTV Spor ortak yayınında soruları yanıtladı. Muharrem Usta, "Ses tapelerini ilgili kişiler hiç reddetmedi" dedi.

Muharrem Usta: Ses tapelerini reddetmediler

Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta, NTV ve NTV ortak yayınında Oğuz Haksever'in sorularını yanıtladı.

"Türkiye’de ses tapeleri gündeme geldiğinde ilgili şahıslar tapeleri reddetmediler hiçbir zaman" diyen Muharrem Usta, şunları ifade etti:

"Şu an 15 Temmuz sürecini yaşıyoruz. Üzerinden henüz 1 buçuk ay geçmişken ülkemizde tüm farklı görüşlere sahip insanların tek görüş etrafında birleşerek ülkenin geleceği adına olağanüstü gayret sarf ettiği bir dönemde ki gündem FETÖ’nün ülkemize karşı yapmaya çalıştığı darbe. Gündem bunları konuşmakken bizim şike gibi çok önemli bir konuyu, böyle bir dönemde konuşuyor olmamız aslında bizim çok hoşuma gitmiyor. Şike gibi bir konuyu şimdilik böyle gündeme gelmeseydi. Süreç zor bir süreçken Aziz Bey’in televizyona çıkıp verdiği beyanatlar sonucunda 4 kulüp yöneticisi kendini bir anda PFDK’da buldu; Aziz Bey, Galatasaray Başkanı, Bursaspor Başkanı ve Trabzonspor’dan bir yönetici. Bir anda kulüplerin birlik beraberlik durumunda olması gereken bir dönemde ortam toz duman oldu.

Aziz Bey tahkime başvurmadı bile ama cezası yüzde 50-60 oranında azaltıldı. Zannediyorum Bursaspor’da hiçbir indirim olmadı. Bizden de yönetici Gökhan Bey, kendisini anlatmak için tahkime başvurdu. Hiç olmazsa, başvuruda bulunmayanlara indirim olurken, Gökhan Bey’e de yüzde 70 indirim olur.

"SPORTİF BOYUTU ÇOK BASİT"

Ben öncelikle şike konusunun ne kadar önemli bir konu olduğunu anlatmak için tanımına girmek istiyorum. Şike, maçların sonucunu, gidişatını spor ahlakına aykırı şekilde etkileme faaliyetidir. Sonuç ne olmuş, olmamış, buna bakılmıyor. Durum böyle olunca, spor ahlakına aykırı davranınca sonucuna bakılmaksızın cezalar yağıyor. Bence, bizim Fenerbahçe ile aramızda olan, Fenerbahçe ile FETÖ arasında olan, iki konu ile karşı karşıyayız. Bakın bu olayda, birisi ceza hukukunu ilgilendiren bçir bölümü var ve bir de sportif hukuku ilgilendiren bir boyutu var. Sportif boyutu çok basit. Aslında okuma yazma bilen herhangi bir insanın TFF’de verilen kararları, CAS’ta verilen kararların tercümesini, CAS’ta UEFA’da ve İsviçe Federal Mahkemesi’nde verilen kararların tercümesini okuduğunda, sportif anlamında şike ile ilgili durumu çok rahat çözebilir.

Ben programa çıkmadan önce arkadaşlarım bana yanıma avukat almamı söylediler. Spor ahlakıyla ilgili sportif yargılama konusu en sıradan en basitiyle herkesin anlayabileceği bir konudur. Bu yüzden bu noktada da bir avukata ihtiyacım yok.

"EĞER FENERBAHÇE’YE KUMPAS KURULMUŞSA BİZ FENERBAHÇE’NİN YANINDAYIZ AMA..."

Gelelim ceza hukuku boyutuna. Bizim ile Fenerbahçe arasında ceza hukukunu ilgilendiren bir konu yoktur. Ve ben burada açıkça söylüyorum, FETÖ Fenerbahçe’ye kumpas kurmuşsa ele geçirmek istemişse, biz de Fenerbahçe’ye ya da bir başka kulübe kurulan kumpasla bir kulüp ele geçirilecekse ele geçirmesin diye o takımın yanında seferberlik ilan ederiz. Eğer Fenerbahçe’ye kumpas kurulmuşsa biz Fenerbahçe’nin yanındayız, hiç merak etmesinler. Ama bakın olayın sportif boyutu var ki bu bambaşka bir şey. Burada sportif yargılama ile boyutunu konuşmak istiyorum. Türkiye’de örgütsel yapılarla ilgili mahkemeler var. Onlar karar veriyor, daha neticelenmedi, devam ediyor. Sonuçlar ortaya çıktık avukatlar onlar konuşsunlar. Ama sportif tarafta kararlar verilmiş ve bitmiş.

Şimdi 2010-11 sezonunda Trabzonspor ve Fenerbahçe aynı puanla bitiriyorlar ve averajla Fenerbahçe şampiyon oluyor, mayıs ayı. Burada mesajlar üzerinden çeşitli etkilemeye yönelik, hissedilince Trabzonspor şunu yapıyor. 2 Haziran 2011 tarihinde önce Trabzonpor beraberinde Trabzon Barosu, 3 Haziran 2011’de AK Parti Trabzon milletvekili Kemalettin Göktaş, 7 Haziran’da yine Trabzon Barosu, şikayette bulunuyor, hem federasyona hem UEFA’ya. Burada spor ahlakına aykırı mesajlar var. Ankaragücü’nde Kağan Söylemezgiller’e, Emre Belözoğlu, Ekrem Okumuş filan bunlarla ilgili Emenike konusunda mesajlar var. O sezon aslında rekabetle öyle yüksek ki. Bu mesajlar bir şekilde ele geçiriliyor. Polisler falan gündemde değil.
Bu mesajlar ele geçirilince Trabzonspor girişimde bulunuyor.

Sene bitmiş, şampiyon Fenerbahçe ilan edilmiş. Çünkü mayıs ayını konuşuyoruz. 3 Temmuz süreci haziranda olan bir şey. 3 Temmuz’a kadar olan ara süreçte bunlar yaşanmaya devam ediyor ve arkasından şunlar oluyor. Bu tablo ortaya çıktığında 24 Ağustos’ta TFF, ortaya çıkan sorunlar nedeniyle UEFA Türkiye masası şefi de, Trabzonspor’un başvurularıyla Türkiye’ye incelemeye geliyorlar. Bu incelemeler sonucunda şu tablo ortaya çıkıyor. TFF, bir karar vermek zorunda kalıyor, şunun için; Bu belge zannediyorum çok ortaya çıkmamış bir belge, UEFA TFF’ye yazı yazıyor, “24 Ağustos’tan önce Türkiye’de şike ile ilgili çok ciddi sorunlar var.” diyor ve TFF’den Fenerbahçe ile ilgili 3 şey istiyor. O dönem TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar. Bir diyor ya Fenerbahçe’ye söyleyin kendisi karar versin 1 yıl Avrupa’ya gelmesin. İki, eğer ki Fenerbahçe kendisi karar vermezse, şimdi diyor sana söylüyorum, TFF o zaman sen gönderme fakat Fenerbahçe’ye 3 yıl ceza vereceğim. Üç, eğer ki sen de bu konuda karar vermezsen Türkiye’ye Avrupa’da 5 yıl ceza veririm, Fenerbahçe’ye 7 yıl ceza veririm.

"UEFA KARAR VERİYOR"

TFF, bu durumu hemen Fenerbahçe’ye bildiriyor. Fenerbahçe’de TFF’ye diyor ki ben buna hızlı karar veremem. Bunun üzerine TFF kendi yönetimiyle oturuyor ve şu kararı veriyor; Ben Fenerbahçe’yi Avrupa için göndermiyorum ve o kendisi karar veriyor. Fenerbahçe Avrupa’ya gitmeyecek. Kararını TFF veriyor. Karar Avrupa’ya acilen gitti. Böyle bir durumdaysa ortaya hemen şu çıkıyor. UEFA karar vermek durumunda, peki Fenerbahçe Avrupa’ya gelmiyor, ne olacak? Fenerbahçe kendisi gitmiyorum deseydi 1 yıldı. TFF dediği için 3 yıllık bir ceza sözkonusu. UEFA ne yapacak? UEFA da toplanıyor. Şenes Erzik de UEFA’da. Türkiye’yi ilgilendiren bir konu olduğu için Şenes Bey’i toplantıya almıyorlar ve UEFA oturup şu kararı alıyor; Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’ne almıyoruz yerine Trabzonspor’u alıyoruz.

Yani Türkiye’de bu tablolar yaşanıyor. UEFA hızlıca devreye giriyor. Teklifler yapılıyor ve bu kararlar alınıyor. Kritik konu şu; ceza hukukunda kesin kanıt olmadan ceza verilemez. Fakat sportif yargılamada böyle bir şey yok. Sportif yargılamada şike ile ilgili bir durum varsa yargılamayı yapanlar bu durumda tatminse veri nereden ne şekilde gelirse gelsin. Onu ilgili CAS’ın kararları var. Hukuka uygun mu alındı alınmadı mı onlara hiç bakmıyor. Kendisi, o kurular tatmin olmuşsa, hemen kararını veriyor. İkisi farklı. O nedenle Avrupa’da sürecindeki UEFA ve CAS’ta Fenerbahçe ile ilgili şike yapmıştır denilen yerlerin hiçbirinde hukuka uygun diye kurallara bakılmıyor.

Avrupa’daki sportif yargılamada bütün kritik konular şunun üzerine kurulu; Sıfır tolerans. Şampiyonlar Ligi ya da Avrupa kupalarının kalitesini, itibarını en ufak bir şekilde zedeleyecek konuda herhangi bir yumuşak davranış sözkonusu değildir. Bizi ilgilendiren ise sportif yargılamadır. Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki konu şike konusudur.

19 Ocak 2012’de –Mehmet Ali Bey doğası gereği Fenerbahçe’li- federasyon bu sorunu giderebilmek için uğraş veriyor. Mehmet Ali Aydınlar federasyonu genel kurul kararı alıyor; “TFF Olağanüstü Genel Kurulu’nda müsabaka sonucunu etkileme eyleminde bulundukları tespit edilecek kulüplere futbol disiplin talimatı ve futbol müsabaka talimatında öngörülen yaptırımlar yerine bir defaya mahsus olmak üzere aşağıda müeyyidelerin uygulanmasına dair karar alınması düşünülmektedir.” Neden bir defaya mahsus, çünkü yaptırımlardan biri kümeye düşürülmesi. Nedir bunlar? Bir, Federasyon Yönetimi diyor ki o sene verilen ödülleri geri alalım. İki, müsabaka sonucunu etkileme eyleminin ağırlığına göre 12 puandan az olmamak üzere puan silelim. Üç, 2 milyondan az olmamak 10 milyondan çok olmamak üzere para cezası verelim. Dört, bu fiilleri işleyen kulüpler, Avrupa’ya gitmeye hak kazanırsa o sene Avrupa’ya gitmesinler.

"ASLINDA FEDERASYOM ÇARE ARIYOR"

Federasyon şunu yapıyor. Hani UEFA dedi ya; ya sen karar ver 1 sene, fedeasyon verirse 3 yıllık ceza gelirken, burada diyorlar ki 1 seneye indirelim. Seneyi yok sayalım. Aslında federasyon çare arıyor. Çare ararken etkili olan unsurlar ne olabilir; küme düşürme, futbol ekonomisini etkileyebilir. Ya da başka bir ara formül ne bulunabilir. Bununla Genel Kurul'a gidiliyor. Genel Kurul’dan bu geçmeyince üç dört gün sonra Mehmet Ali Bey başkanlıktan isifa ediyor. Burada ilginç bir şey var. Federasyonun bu kararı, aslında UEFA’nın yazdığına aykırı. Fakat bunu götürmeden federasyon bunu UEFA’ya soruyor. Federasyon’dan tamam kabulümdür böyle gir diyor. Demek ki o günlerde şu oluyor; UEFA’nın dediği bir şeyin dışında bir başka şeye anlaşıldı. Ama anlaşılan şey de Genel Kurul’dan geçilmiyor.

"SPORTİF YARGILAMADA SONUÇ DEĞİL, TEŞEBBÜS ÖNEMLİDİR"

Yıldırım Bey federasyonunun PFDK’sı yargılama yapıyor ve sonuçlar şöyle çıkıyor; bir, Şekip Mosturoğlu’na Eskişehirspor-Trabzonspor müsabakasının sonucunu etkileme teşebbüsü nedeniyle 1 yıl hak mahrumiyeti. Sportfif yargılamada sonuç değil, teşebbüs önemlidir. Teşebbüs varsa şikenin içine girdin anlamına geliyor. İlhan Ekşioğlu’na 3 yıl hak mahrumiyeti, Cemil Turan’a 1 yıl hak mahrumiyeti, böylece PFDK 3 kişiye 1’er yıl men cezası veriyor. Aslında bu şunu gösteriyor; Türkiye’de şike var. Fakat Türkiye’de şu tartışıldı, sonucu etkiledi mi etkilemedi mi, şike sonuca bakmaz, şike girişime bakar.

Türkiye’de bunlar olurken Tahkim Kurulu’na gidiliyor. Bu 3 itiraza şunu söylüyor. Bir, İlhan Ekşioğlu, oy birliğiyle kabul edilmiştir. İki Cemil Turan, oy birliğiyle PFDK’nın verdiği karar kabul edilmiştir. Üç, Şekip Mosturoğlu, verilen ceza oy birliğiyle kabul edilmiştir. Böylece Tahkim de aynı cezaları onaylıyor. Diyor ki teşebbüs vardır.

Bu kez UEFA’da olay yürüyor. 22 Haziran 2013, UEFA diyor ki bir, Fenerbahçe aşağıda işlemlere dahil olduğuna UEFA karar vermiştir. Ben Fenerbahçe dedikçe üzülüyorum aslında. Birilerinin yaptığı koca camiaları bağladığında çok üzüntü verici bir şey.

“FENERBAHÇE’YE BİR KUMPAS KURULDUĞUNA İNANIYORUM”

Ben Fenerbahçe’ye bir kumpas kurulduğuna inanıyorum. Fenerbahçe’ye örgütlü bir yapının bir takım çeşitli nedenlerle böyle bir şey olmuş olabilir ve hatta kuvvetle inanıyorum böyle bir şey var. Orayla ilgili dinlemeler yapılırken, Fenerbahçe’ye UEFA’nın ya da CAS’ın Türkiye’deki PFDK ve Tahkim Kurulu’nun şikeye teşebbüs edildi dedikleri konuyu o örgüt Fenerbahçelilere yaptırtmıyor ki o takibe alıyor bir şekilde ve bunları görüyor. Bunları görünce sportif yargılama bunları zaten hemen delil görüyor. Federasyonun PFDK’sı da bunu kabul ediyor. Oradaki örgütlü yapının Fenerbahçe’ye kurduğu kumpasın ceza hukuku davası yürüyor zaten. Belki de oradan aklanacak. Ben orada ayrı yapı olduğuna inanıyorum. Ama şunu demesinler, Fenerbahçe ile ilgili kişilerin UEFA, CAS, PFDK, Tahkim Kurulu’nun şu kişiler şu eylemleri teşebbüs etmiştir dediklerini o örgüt yaptırtmıyor ki. Onlar olurken denk geliyor. Örgüt Fenerbahçe ile bu işlere girdiğinde bunlara denk geliyor.

UEFA’nın disiplin kurulu diyor ki, Gençlerbirliği-Fenerbahçe maçında Gençlerbirliği futbolcularına para ödenmesi yoluyla, Ankaragücü futbolcularına doğrudan irtibat kurularak, Ankaragücü-Fenerbahçe maçının sonucuna etki edilmesi. Kontrol ve disiplin kurulu Fenebahçe’nin aşağıdaki işlemlere dahil olduğuna karar vermiştir. 5 maç şike ilgili tanımlıyor ve bunlarda şike vardır diyor, konu doğal olarak UEFA’nın Temyiz Kurulu’na gidiyor. Bu sonuçları veren UEFA, CAS. Gün olur UEFA, CAS bu kararlardan döner mi? Dönerse konuşalım. Temyiz diyor ki UEFA’ya, sen 5 maç dedin ya hayır diyor, 8 maçta şike vardır diyor. Bu kez maçları sayıyor. Fakat Temyiz Kurulu’nda isimlere Aziz Bey’i de ilave ediyorlar UEFA’da. 5 maçta Aziz Bey’in adı yok, 8’de onu da sayıyorlar. Arkasından bir üst mahkeme CAS’a gidiyor. CAS şu kararı veriyor; 4 maçta şike teşebbüsünde bulunmaktan dolayı suçlu olduğuna karar verilmiştir. Üst mahkemeden sonra İsviçre Federal Mahkemesi’ne taşınıyor. O da diyor ki evet bu kararlar doğruduri reddediyor. UEFA ve CAS kararları değişmeyecek. Fenerbahçe diyor ki CAS’a bir bekle benim dosyam Türkiye’de temyize gitmiş. Bu başvuruyu yapıyor. CAS, “Türkiye’de yargıtay tüm sanıkları aklasa dahi bu durum hakem heyetinin kararları üzerinde etkili olmayacaktır” diyor.

Türkiye’de bu tapeler gündeme geldiğinde ilgili şahıslar tapeleri reddetmediler hiçbir zaman. İçindekiler şike değil dediler. Bunlar hukuka uygun elde edilmediyse ceza hukukunda karşılığını bulacak.

"FENERBAHÇE'NİN YANINDAKİLER FETÖ'CÜ ÇIKTI"

At izi it izine karışmış durumda. Sadri Şener'in avukatlarının FETÖ’ye himmet olarak gitmiş olabilir ben bilmiyorum. Sadri Bey'in böyle bir hata yaptığını farz edelim, Fenerbahçe’ye bu tuzağı kuranlar Fenerbahçe sahasında futbol maçı yapıyor. Yanınızda kiler bakın ne çıkıyor. O maçları yaparken bir taraftan dinliyor. Aynı Sadri Bey'in Avukatları gibi. Fenerbahçe onları o dönem savunuyor, yanındalar. Yeniden yargılama kararı veren hakim ve savcılar o bölüm var ya tamamına yakını FETÖ’cü çıktı. Sadri Bey'i avukatları FETÖ’cü çıktığı gibi Aziz Bey'in yanındakiler de böyle oldu. Haliyle herkesin burada vermesi gereken cevap var. Sadri Bey de herhangi bir ceza almadı, Trabzonspor da almadı. Trabzonspor’dan buradan hareketle FETÖ veya FETÖ’cüymüş gibi öyle bir yaftalama yaptığnıızda bunun altında kalırsınız. Ne Fenerbahçe camiası, ne Galatasaray, FETÖ’cüdür. Ben burada insanları sağ duyuya davet ediyorum.

"AVUKATLARA VERİLEN PARALAR"

Sadri Bey'in avukatlara verdiği parayla ilgili açıklamalar yaptı. Ben de Türkiye’de ki büyük şirketlerden birinin kurucusuyum. Buna asıl cevabı Sadri Bey verir. Trabzonspor’un borsayla ilgili hukuk işlemini yürüten avukatlar var onlara ödenenler var. Bunların ne kadarı onun için ne kadarı bunun için bilmiyorum ama 7 yıllık hukuk sürecinin avukatlığının toplamından bahsediyor. Bunun önemli bir kısmı borsa da birleştirme işlemi içindir. Kulüpler borsaya açılırken gideri başka bir şirkette tüm gelir geliyor bunu kar olarak dağıtıyor. Ne kadarı onun için ne kadarı diğeri için Sadri Bey'in vereceği karardır.

"SAĞ BEK İÇİN KIYAMET KOPTU"

Bizim bu sene satmak istediğimiz oyuncuların çoğu son anda alınan oyunculardı. Bir oyuncusu alırsanız, almanız son güne kadar sürebilir ama takip ediyorsanız. Almak istediğiniz oyuncularla görüştünüz görüştünüz olmadı. Ama ben bir oyuncu alayım dediğinizde Trabzonspor böyle koptu. Trabzonspor taraftarları sağ bek ne olacak, sağ açık var. N’doye diye bir oyuncumuz vardı. Son günler aldık. Bir durum arkasında duralım. 2,5 milyon Euro, 1.7 milyon Euro’ya indirdik. Sağ bek de Zeki oynayacak. Bir takımın her tarafında olağanüstü olmayabilir. İstesem son günde 2 oyuncu alabilirdim. Ama ben bunu temizlemek için gecemi gündüzüme kattım. Hoca ile konuşuyorum. Devre arası var. İki tanesini devre arasında kurarız. Oyuncu almayla başarılı olsaydı, Trabzonspor aldığı o oyuncularla başarılı olmalıydı."

"ERSUN YANAL VE ONUR EN PAHALI LOCALARDAN ALDI"

Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta, yapımı devam eden Akyazı Stadı'ndaki loca satışları ile ilgili bilgiler verdi.

Usta, 350 bin Euro'luk en pahalı 45 locanın 28'inin satıldığını kaydetti. Başkan Usta, bu kombinelerden yönetim kurulunun tamanının yanısıra, Ersun Yanal, Onur'un da satın aldığını Mustafa Akbaş, Mustafa Yumlu ve Zeki'nin de ortak bir loca satın aldığını kaydetti.

Usta, "Akyazı Stadı Ekim ayı sonuna doğru inşallah açacağız. Şuan da locaları satacağız. Localarla ilgili buradan ilk defa açıklıyorum. Önce biz çuvaldızı kendimize iğneyi taraftarımıza batırıyoruz. Ben yönetim kurulu arkadaşlarıma dedim ki bu locaları satmak istiyoruz ya önce yönetim kurulu olarak biz alacağız. İstanbul’da ki en pahalı localarla Trabzon’da loca satıyoruz. 300 bin Euro artı KDV. 75 bin Euro olanda var. En pahalı yerden 13 tane locayı biz yönetim olarak alarak başladık. İlk ben aldım. Bütün yönetici arkadaşlarımız aldı. 10 tane yöneticiler aldı. 3,5 milyon Euro yönetim kurulunda ki 10 arkadaşımız halletti kulübe. O en pahalı localardan birini Ersun Yanal aldı. Sonra, Kaptan Onu dedi ki. Bir tanesi de benim almam lazım. 300 bin Euro artı KDV... Trabzonspor kökleri olan dalları bütün dünyaya yayılmış kulüptür. Zeki ve Mustafa yumluyu eleştir eleştir.. Mustafa, Zeki ve Mustafa Akbaş. Üçümüz de en pahalı localardan bir tanesini biz alalım. Biz 13 loca alındı. 45’in yaklaşık 28’ini tamamladık. En pahalı olan 45 tane biz halledelim. En pahalı locaları sattık. Orası itibar peşinde olanların ve Trabzonspor ekonomisin düzgün olanları orada görmek istiyorum. Trabzonspor’u hep beraber batırdık. Trabzonspor’a sahip çıkması gerekenleri orada görmek istiyorum. Yönetim kurulu 10 tanesini aldı. İğneyi batırdı. 45’in 28’i gitti. 17 tane kaldı. Çıktıktan sonra telefonum burada" dedi.

Sayfa Yükleniyor...