Murat Demiryas - Sadece hakemler mi hata yapar?

Son 2 haftada iki önemli maça hakem hataları damga vurdu. Peki sadece hakemler mi hata yapar? Peki neden hakemleri konuştuğumuz kadar Bursaspor’u konuşmuyoruz?

Murat Demiryas - Sadece hakemler mi hata yapar? - 1

Son 2 haftada iki önemli maça hakem hataları damga vurdu. Peki sadece hakemler mi hata yapar? Galatasaray’ın Atletico Madrid’e elenmesinin, Fenerbahçe’nin UEFA Avrupa Ligi’nden elenmesinin ve ligde 5 puan geriye düşmesinin tek suçlusu hakemler midir? Peki neden hakemleri konuştuğumuz kadar Bursaspor’u konuşmuyoruz?

İnsanoğlunun en kötü taraflarından biri, kendi yaptığı hataları örtbas etmek için başkalarının hatalarını kullanmasıdır. Bu, futbol dünyamızda en çok kullanılan özelliklerimizden biridir. Günah keçisi de genellikle hakemler olur. Kötü gidişin, saha içinde ve dışında yapılan hataların faturası bir anda yanlış düdüklere çıkar.



Geçtiğimiz hafta iki önemli maçta ciddi hakem hataları yaşandı. Galatasaray-Atletico Madrid maçında skor 1-1 iken 79. dakikada Atletico Madrid’li Perea ceza alanı içerisinde topla elle oynadı. Ancak çizgi hakemi ve orta hakem pozisyonu resmen seyretti ve penaltı kararı çıkmadı. Elbette önemli bir hata ve kırılma noktası. Ancak turu kaybetmenin tüm faturası bu pozisyona çıktı. Galatasaray, Atletico Madrid’i eleyebilir miydi? Rahatlıkla. Peki devre arasında transfer edilen iki yıldız oyuncu, iki golcü Jo ve Giovani neredeydi? Jo kurallar gereği oynayamazdı, Giovani 90+3’te oyuna girdi! (Galiba iki futbolcu Kasımpaşa karşısında şov yapsınlar diye alınmıştı!) Peki bu penaltı verilmedi diye Galatasaray o anda turu kaybetmişmişdi? Hayır, skor hala 1-1’di ve maç en kötü ihtimalle uzatmalara giderdi. Peki penaltı verilmeyen pozisyonda sinirlenen Caner ne yaptı? Üst üste sarı kartları görüp oyun dışında kaldı. Atletico Madrid, boşalan sol kanattan gelip Forlan’la golü buldu.

Ligde İstanbul BB-Fenerbahçe maçında da hakem hataları yaşandı. Alex’in atılması gayet doğru bir karar. Cristian ve Emre de atılabilirdi. Güiza’nın düşürüldüğü pozisyonda kırmızı kart çıkmaması bir hata. Ancak ortada 7 maçlık kötü bir seri var. Bu seride lig liderliği kaybedildi, üstelik maç eksiği olan bir takım önünde 3. sıraya kadar gerileme yaşandı, UEFA Avrupa Ligi’ne veda edildi, neyseki kupada bir son dakika golüyle tur atlandı da, bu hedef devam ediyor. Bu takımın ara transferde stopere ihtiyacı olduğu bas bas bağırırken UEFA Avrupa Ligi’nde bile oynayamayacak Gökhan Ünal alındı. (Semih ve Gökhan sürekli yedek, çünkü kazanılması gereken bir Güiza var, evet o mutlaka kazanılmalı, Semih ve Gökhan gibi iki kral Daum’un yanında oturmalı!) Lugano Sivasspor maçında cezalı duruma düşünce apar topar kadro dışı bırakılan Önder affedildi. Lakin Lugano bu kez sakatlandı ve Bilica’nın kötü futbolu, Deniz tercihinin yanlış olduğu anlaşıldığında kenarda Bekir diye bir futbolcunun varlığı keşfedildi, vs, vs. Sonuçta Fenerbahçe, hakem lehine hata yapsa ve İstanbul BB maçını kazansa herşey güllük gülistanlık mı olacaktı?

Çok uzun yazdık, aslında meselenin özü belli. Her kaybın faturasını hakeme çıkartmak sadece bize mahsus bir şey değil, tüm dünyada bu böyle. Hakemler her zaman hata yapabilir, insanlar hata yapabilir. Dünya aylardır Henry’nin topu elle taşıdığını görmeyen ve İrlanda Cumhuriyeti’ni yakan hakem Hansson’u konuşuyor. Acaba Türkiye play-off oynasa ve Hansson bu hatayı bize yapsa ne olurdu? Sanırım önce Şenes Erzik’i asardık, bu hakem bizim maça nasıl atanır diye. Belki, maçtan sonra gider sahanın ortasında Henry’yi filan döverdik, iyice rezil olurduk. İyi ki play-off oynamamışız!

Kısacası hakem hatalarının arkasına sığınmak futbolun değişmez kurallarından biri. Bir gün bir yönetici çıkıp “Asıl hata bizde. Yanlış transfer politikaları bizi bu hale getirdi” veya bir teknik direktör çıkıp “Yenilginin sorumluluğu bende. Yanlış taktikle oynattım. Maça yeterince iyi müdahale edemedim” der mi? (Boşuna beklemeyin, demez!)

Evet hakemler maçın sonucuna yönelik hatalar yapmıştır. Kulüpler isyan etmekte de haklıdır. Ama tek suçlu hakemler değildir. Her köşeye sıkışıldığında hakemlere isyan etmek, belki ondan sonraki bir kaç maçı kurtarır. Ama gerçekleri tamamen dibe gömemez.

İşte bu toz duman içerisinde Bursaspor’un başarısı atlanıyor. Ertuğrul Sağlam’ın geçen sezonun devre arasında başına geçtiği Bursaspor, emin adımlarla ilerliyor. Büyüklerin transfere tonlarca para akıttığı dönemde mütevazi kadrosuyla şampiyonluğun baş aktörlerinden biri oldu. Beşiktaş’ı ve Fenerbahçe’yi deplasmanda yendi. Galatasaray’ı ise sahasında devirdi. Trabzonspor’a iki maçta da yenilmedi. Tek önemli falsosu, Kayserispor deplasmanında alınan yenilgi. (o kadarı kadı kızında da olur!)

A Milli Takımımızın Honduras ile oynayacağı hazırlık maçının kadrosunda Bursaspor’dan Volkan Şen ve Ozan İpek var. İki genç ve parlayan yetenek... Volkan Şen 23, Ozan İpek 24 yaşında, Volkan altyapıdan yetişti, Ozan İpek geçen sezonun devre arasında Bucaspor’dan geldi. İki futbolcu da Ertuğrul Sağlam ile yıldızlaştı. Tabii ki takım bu iki futbolcudan oluşmuyor. Savunmadan orta sahaya iyi bir kadro oluşturuldu. Büyük takımların tozunu yutup gelmiş Ali Tandoğan, Hüseyin, Ömer Erdoğan gibi isimler de bu takıma büyük katkı sağlıyor. Tek tek isimleri saymak yerine futbolcusuyla, yönetimiyle, teknik heyetiyle, taraftarıyla, şehriyle kocaman bir BURSASPOR yazmamız gerekiyor.

Son yıllarda şampiyonluğa oynayan Anadolu takımları, belirli başarılara imza attılar ama şampiyonluk yolunda hüsrana uğradılar. Bursaspor’un taraftar açısından ciddi bir potansiyeli var. Son yıllarda şampiyonluğa oynayan Anadolu takımlarında, Bursaspor’un ki kadar taraftar desteği görmedik. Bursaspor bu gücü arkasına alırsa büyük işler başarabilir. Buradaki en büyük tehlike, Gençlerbirliği’nin, V. Manisaspor’un, Sivasspor’un durumuna düşmek. Gençlerbirliği, o tarihi 2002-03 sezonundan sonra zirveyle ilişki kuramadı. Manisaspor küme düştü, yeniden lige geldi. Sivasspor’un bu sezon düştüğü durum ortada. Bursaspor temelleri sağlam atmalıdır. Bu konuda Ertuğrul Sağlam önemli bir şanstır. Çünkü Sağlam, daha önce büyük takım deneyimi geçirmiştir. Milli takım yolu da şimdilik kapandığına göre, Sağlam Bursaspor’da uzun süre kalıp şampiyonluğu yakalayabilir. Türkiye şartlarında çok zor, ama hayal değil.

Galatasaray’da Jo, Giovani ve Keita’dan oluşan yeni şeytan üçgeni, ilk icraatını Kasımpaşa karşısında yaptı. Galatasaray’ın kadrosu bu ligin stardartlarına göre büyüdü. Hem ligdeki tablo, hem de kadro kurgusuna baktığımızda Galatasaray’ın şampiyonluğun en önemli adayı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak Galatasaray, önümüzdeki haftalarda Ali Sami Yen Stadı’nda Kasımpaşa gibi rakipler çıkmayacak karşısına... Fenerbahçe ve Bursaspor en ciddi iki rakip. Deplasmanlar da gül bahçesi olmayacak elbet. Herşeye rağmen bu tabloda en güçlü aday Galatasaray’dır diyebiliriz.

Beşiktaş, zirve açısından en kritik galibiyetini Kayseri’de aldı. Beşiktaş, elindeki gücü harekete geçirebilirse, Mustafa Denizli’nin dediği gibi Beşiktaş ligin belirleyicisi olabilir. Kayserispor karşısında uzun süredir suskun kalan Tello sahneye çıktı. Bu takımda sahneye çıkması beklenen çok isim var, onlar da çıkarsa Beşiktaş şampiyonluk yarışında “varım” der.

Ligin dibi karışık. Manisaspor’un aldığı galibiyet çok önemli bir sonuç. Ankaragücü aldığı galibiyetle rahat bir nefes aldı ama bu nefes onu bir hafta rahatlatır. Denizlispor, hükmen galibiyeti sayarsak 3 haftada 9 puan kazandı. Şimdi gözler bu hafta sonu oynanacak Manisaspor-Denizlispor maçında...

Sayfa Yükleniyor...