Paris Günlükleri -1

Roland Garros’ta ilk gün geride kaldı. Favoriler yollarına devam ederken özellikle Andy Murray performansıyla göz doldurdu

MEHMET SEVİNÇ - Sonunda beklenen gün geldi çattı ve sezonun tek toprak kort Grand Slam’i Roland Garros start aldı. Günün ilk öne çıkan maçı Philip Chatrier’de bayanların son şampiyon Ana Ivanovic’in İtalyan Sara Errani’yle olan zorlu mücadelesiydi. Sırp tenisçi Ivanovic maça hızlı girip servis avantajı yakalasa da bu üstünlüğünü kaybetmesi uzun sürmedi. Özellikle servislerde zorlandığı gözden kaçmayan Ivanovic’in backhandleri de zaman zaman aksadı. Zorlu geçen ilk set 72 dakika sürdü ve tie-break sonunda son şampiyonun oldu. İlk seti kazanmış olmanın verdiği güvenle 2. sete daha agresif başlayan Sırp tenisçi özellikle forehand’iyle sonuca gitti. Rakibinin 2. servisleri etkili returnlerle doğrudan puana dönüştürmeyi de başaran Ivanovic, iki sette sonuca ulaşsa da ilerleyen turlar için pek de ümit vermedi. Ivanovic’in Paris’te şampiyon unvanını koruması bugünkü performansıyla ve son dönemde yaşadığı sakatlıklarla oldukça zor görünüyor.

Günün belki de Roland Garros’un zorluğuna ve uzun maçlarına alışkın tenisseverler için en göze hitap eden maçı, Lleyton Hewitt ile Ivo Karlovic arasında oynandı. 2.08’lik boyuyla ATP tur tarihinin en uzun boylu oyuncusu unvanına sahip Hırvat Karlovic, ülkesinden çıkan tenisçilerin en büyük özelliği olan etkili servisleri ilk iki sette başarıyla uygulamaya koydu ve bu setleri tie-breakler sonunda kazandı. Ancak 3. setle birlikte kortta adeta bambaşka bir Hewitt vardı. Dünyanın eski bir numaralarından Hewitt, kariyerinde 5. kez 2-0 geriye düştüğü bir maçı kazandı ve Goland Garros’ta adını bir üst tura yazdırdı. Maçın en ilginç notuysa Karlovic’in 55 ace atarak bir ATP maçında en fazla ace atan oyuncu unvanına eriştiği maçı kaybetmesiydi.

Hırvat tenisçi açık tenis tarihinde 10’dan fazla beş setlik maç oynayıp tek bir galibiyet dahi alamayan tek isim konumunda. Aslında tarihe baktığımızda ace rekorları kıranların genelde bu maçları kaybettiğini görüyoruz. Zagreb’li oyuncu Karlovic 2005 Wimbledon’ın ilk turunda Daniele Bracciali karşısında 51 ace atıp, Joachim Johansson’un aynı yıl Avustralya Açık’ta ele geçirdiği ace rekorunu egale etmişti. Her iki oyuncu da bu maçları kaybetmişlerdi.

Karlovic ve Hewitt’in Roland Garros’ta ilk turda eşleştiğini görünce aklıma ilk olarak 2003 Wimbledon geldi. Hewitt son şampiyon olarak Londra’ya gelmişti. Karlovic ise kimsenin bilmediği ve kariyerinin ilk Grand Slam maçını oynayacak sıradan bir oyuncuydu. Bu ikili ilk turda eşleştiğinde Hewitt mutlak favoriydi. Ancak maç sonunda gülen Karlovic olmuş ve çok büyük bir şok yaratmıştı. Hırvat tenisçinin 2-0 öne geçtiği ve toplam 55 ace attığı bu maçı kaybetmesi de küçük bir şok olarak nitelendirilebilir.

Paris’te ilk gün galip gelen bir başka ünlü isim Marat Safin’di. Tıpkı Hewitt gibi eski 1 numaralardan olan Rus raket, Fransız rakibi Alexandre Sidorenko karşısında maçın hakimiydi. Üç setlik maç boyunca toplam beş kez servis kıran Safin ikinci tura yükselirken, isimsiz rakibi karşısında tecrübesini konuşturdu.

Gerek Hewitt, gerekse Safin’in ortak özellikleri hem eski bir numaralar olmaları hem de eski günlerini aramaları. Bu nedenle her iki raket için de bu galibiyetler önemli. Bu iki ünlü ismin amacı Paris’te şampiyonluk değil. Onlar mümkün olduğunca fazla maç kazanarak Paris’ten mutlu ayrılmak istiyorlar. Bu galibiyetler de onlara moral oluyor.

Roland Garros’ta performansı en çok merak edilen oyuncuların başında hiç kuşku yok ki Andy Murray geliyor. Geçen yıl Fransa Açık’ın eski finalistlerinden Alex Corretja ile çalışmaya başlayan İskoç tenisçi her geçen gün toprak korttaki performansını geliştiriyor. Murray’deki bu gelişimi Nadal’ın çimdeki gelişimine benzetebiliriz. İspanyol tenisçinin zar zor maç kazandığı Wimbledon’da şampiyonluğa ulaşması zaman almıştı. Murray’nin de toprakta uzmanlaşması tabii ki zaman alacak. Ama son görüntüler onun giderek bu zemine daha fazla uyum sağladığını ve zeminin gerektirdiği oyun tarzını benimsediğini gösteriyor. Şu anda dünya sıralamasında üç numarada bulunan Murray, Paris’te ilk turda Arjantinli Juan Ignacio Chela ile eşleşince bazı otoriteler zor bir maç olacağı görüşünde birleşmişlerdi. Fakat Murray işi kısa tuttu ve toprak kortun etkili ismi Chela’yı üç sette geçerken zorlanmadı ve ilerisi için de ümit verdi.

Sayfa Yükleniyor...