Sevilla'yı eleyen Fenerbahçe'den iyiydi

Mehmet Demirkol, Rıdvan Dilmen, Uğur Meleke, Altan Tanrıkulu ve İskender Günen, Fenerbahçe-Trabzonspor randevusunu yazdı.

Sevilla'yı eleyen Fenerbahçe'den iyiydi

Toto Süper Lig'in dönüm maçlarından biri dün akşam Kadıköy'de oynandı, lider Trabzonspor'u 2-0'la geçen Fenerbahçe dengeleri değiştirdi. Spor yazarları kritik maçı yorumladı.

En iyi Fener
Mehmet Demirkol-Milliyet

"Şenol Güneş Fenerbahçe’den böyle bir oyun ritmi ve baskı beklemiyordu sanırım. Rakibin böyle bir baskıyla başlayacağını bilse bunca zamandır sakatlıkla boğuşan Egemen’i sahaya sürer miydi bilmiyorum.

Bahsettiğim baskı ve oyun ritmini izleyenler zaten biliyor. İzlemeyenlere anlatmak ise kolay değil. Çünkü Fenerbahçe’nin uzun yıllardır böyle oynadığını hatırlamıyorum.
İki kanat beki sürekli hücumun parçası olan bir takım. Selçuk’u geri ikiliye yardımcı bırakıp topyekun saldıran bir takım. Top rakibe geçtiği anda presle pas yapmalarını engelleyen bir takım. Fenerbahçe bu sezon dün ilk 30 dakikada oynadığını oyunun onda birini 3 dakika bile oynamadı. Bu oyunun Trabzon için şoke edici olmasının sebepleri var.
1-Alex belki ilk kez topsuz oyunda da vardı.
2-Topuz ilk kez başı yukarıda oynadı. Dolayısıyla pas ve şut seçeneklerini çok daha iyi kullandı. Emre ve Selçuk da iki yönlü oyunda iyiydi. Yani ilk kez hem savunmanın hem hücumun parçası oldular. Savunma dizilişinden hücum aksiyonuna hemen geçebildiler ve mesela 2. golü böyle attılar.
3-Andre Santos neden Brezilya Milli Takımı’na seçildiğini gösteren 2 yönlü bir oyun oynadı. Gökhan’ı tamamladı.
4-Jaja ve Engin sürekli top ezerek Fenerbahçe’nin baskısını kırmalarını imkansız yaptı. Dolayısıyla Selçuk ve Colman sadece savunma oyuncularına dönüştü.

Ve Trabzon hiçbir şey üretemez oldu. Ligin lideri hafta içinde Beşiktaş karşısında da benzer sorunlar yaşamıştı ama tam takımla da bunun olabilmesi ilginç.

Aykut Kocaman’ın bu stratejik seçimi ve bunu uygulayabilmesinden dolayı kutlamak lazım. Bu 60’dan sonra biten takım imajını, yıkmak anlamında önemli. Çünkü hemen herkes bu beklentiyle Fenerbahçe’nin karşısına çıkıyor. Dünkü stratejik tercihin bu beklenti ve planı yıkması da muhtemeldir. Çünkü ligin en iyi takımını bu kadar baskı altına alabiliyorsanız, işi bu kadar çabuk bitirme güç ve planınınız varsa, geri çekilmek çözüm olmayabilir.

Dün 2 duran top dışında rakibine hiç pozisyon vermeyen Fenerbahçe’nin aşırı sinirli birkaç oyuncusunun tavırları dışında eleştirilecek tek yönü, ikinci yarıda kontr atak yapamayışıydı. Belki erken eksik kalmaktan korumaya geçmiş olabilirler.

Sanırım Young Boys maçından sonra bu son yılların en kötü Fenerbahçesi diye yazmıştım. Dün ilk 30 dakikadaki takım belki de Şampiyonlar Ligi çeyrek finali gören takım kadar iyiydi. Bu bir ilerlemenin ve devre arası fizik yüklemenin sonucu mu yoksa düne, Trabzonspor’la geçen yıldan hesaba özgü bir durum mu bunu da zaman gösterecek."

İyi mücadele edersen...
Rıdvan Dilmen - Sabah

"Fenerbahçe'nin Antalya maçından sonra futbolu eleştirilmişti. Ama o gün oyundan çok, Trabzon maçı bileti isteniyordu. Bu bilet için, oyun çok önemli değildi. Sonuç çok önemliydi. O bileti alabilmenin gerginliği, skoru koruma önceliği kötü oyun getirmişti. Ama dün benim beklediğim gibi bir Fenerbahçe vardı açıkçası.

Bu maçtan önce evinde oynadığı 9 lig maçının 7'sini kazanan, hiç kaybetmeyen Fenerbahçe, taraftarının desteğiyle coşkusunu oyununa ekledi. Sahada mücadele etmeyen bir tane futbolcu bile yoktu. Selçuk, Emre ve Mehmet Topuz'un müthiş presi ligin en çok gol atan iki takımından biri olan Trabzonspor'un pozisyona girmesini engelledi. Savunma oyuncuları da bu anlamda rakiplerini sürekli rahatsız ettiler. Baskılı ve coşkulu oyun; bir duran top ve bir kanat hücumuyla 2-0'ı getirdi.

İkinci yarıda da Fenerbahçe iyi mücadelesini devam ettirdi. Bu bölümde Niang'ın önemli bir pozisyonu vardı. İkinci yarıda Jaja'ya yakın oynayan Selçuk, bu futbolcuya yaptığı iki faulle iki sarı karttan atıldıktan sonra teknik direktör Aykut Kocaman ilginç, ama doğru bir hamle yaptı. Dört savunmanın önüne dört kişiyi dizdi. Solda Niang, yanında Emre, yanında Mehmet Topuz, onun da yanında Gökhan... Uçta da kaptan Alex'i bıraktı. Daha sonra Alex ile Niang'ı çıkarıp yine aynı şekilde 4-4-1 kaldı.

Şenol Güneş ise ikinci yarıya çıkarken her zaman oynadığı şablondan vazgeçti. Colman'ın yerine Yattara'yı sahaya sürerek Selçuk'u tek ön orta saha bıraktı. Onun önüne de 4 hücumcu oyuncu Yattara, Burak, Jaja ve Engin'i dizdi. En uca da Umut'u koydu. Bu taktiksel değişiklikle Trabszonspor'un arkadan sağlıklı pas yapma şansı kalmadı. Bu tablo da çok mücadele eden Fenerbahçe'nin işine geldi. Antalya'daki bilet çok lazımdı. Dün de bunun karşılığını aldı. Tansiyonu yüksek bir maçtı. Bünyamin Gezer'in hatasını arasak belki buluruz ama yine de iyiydi."

Gezer’in adaleti
Uğur Meleke - Milliyet

"Büyük maçların gidişatını önceden tahmin etmek hep zordur, ama F.Bahçe-Trabzon müsabakasındaki bazı olayların gelişi Çarşamba’dan belliydi: Trabzon savunması, hem A.Gücü hem de Beşiktaş karşısında olağanüstü arızalar yaşamıştı. Bordo-mavililer, Giray’ın bu sezon defalarca yaptığı bireysel hatalardan biriyle A.Gücü’ne karşı 2 puan yitirmişti; dün de iki golde aynı oyuncunun zamanlama sorunları var. Egemen ve Glowacki’nin yüzde yüzde olmaması da Trabzon’u son 4 günde adeta stopersiz bıraktı. Güneş, Ceyhun’la Mustafa’ya dakika (ve özgüven) verip onları stoper rotasyonuna katamamasının faturasını ligde 5 puan kaybı ve kupaya vedayla ödedi.

Gelişi önceden tahmin edilebilecek diğer detay da Fener’in hızlı başlayıp, skoru bulursa vites küçülteceği idi. Büyük maçların iki büyük oyuncusu Alex-Lugano, Egemen/Glowacki değişikliğinde Trabzon savunmasında yaşanan 10 saniyelik eşleşme şaşkınlığına hemen fatura kestiler. Kocaman muhtemelen bir gol sonrası vites küçültecekti ki iki golün (ve sonra da 2 kırmızının) art arda gelişi genç teknik adamı rahatlattı. Hem 1-0; hem de Fener’in 10’a 11 kalışı sadece dörder dakika sürünce Kocaman’ın takımı büyük mental sınavlardan geçmedi, haklı bir galibiyet kazandı.

Bir de (hakemlerle değil) hakemlikle ilgili bir gözlemim var Saracoğlu’ndan: Hakemlerin her oyuncuyla aynı diyaloğu kurmasının, Tayfur’la Ali Eren’e (ya da Bülent’le Ergün’e) aynı lisanla yaklaşmasının zorluğunu anlarım. Zaten Collina da otobiyografisinde yöneteceği maçlardaki oyuncuları önceden çalıştığını, kimin suyunun 40, kimin 150 derecede kaynadığını öğrendiğini anlatır. Ancak Bünyamin Gezer, bu doğru metotta sanki biraz ölçüyü kaçırıyor.

Yıllardır gözlemlediğim bir şey, Gezer’in Arda ve Emre’yle diyaloğunun genelde iyi olduğu... Ama zaman zaman bu müsamahakar tavrı, iki oyuncunun aşırılıklarını da kaçırması anlamına gelebiliyor (Bkz. Niang’ın golü öncesi Emre-Jaja sarı kart pozisyonu)... Ya da Emre ve Arda’yla kurduğu iyi ilişkiyi Niang’la kuramaması da bir adaletsizlik doğuruyor (Bkz. Niang’ın Cale ve Engin’le yaşadığı pozisyonlar)... Belki bir lisan problemi de söz konusu olabilir, ama hakemin asli görevi adaleti temin etmek. O adalet Emre’ye Arda’ya lazım olduğu kadar, Niang’a ve Jaja’ya da lazım..."

4 puanlık galibiyet
Altan Tanrıkulu - Hürriyet

"TARİH 5 Mayıs 1996... Şampiyonluğa dakikalar kala Aykut Kocaman sahneye çıkıyor ve F.Bahçe’ye maçı kazandıran golü atıyor.

Tarih 16 Mayıs 2010. Güiza’nın golüyle öne geçen ve şampiyonluk kutlamalarına başlayan Fenerbahçe Burak’ın golüne engel olamıyor. Şenol Güneş önderliğindeki Trabzonspor, Fenerbahçe’den rövanşı hem de unutulmayacak bir geceyle alıyor. Ve dün gece. İki kulübün tarihlerinde çok önemli yere sahip iki teknik adam için bir final daha. Aykut Kocaman tüm planlarını ilk yarıda gol bulup öne geçmek üzerine kurmuş.

Şenol Güneş’in amacının önce beraberlik olduğu belli. Üst üste gelen goller Fenerbahçe’nin moral üstünlüğünü ele almasına yol açtı. Kısa bir şaşkınlık yaşayan Trabzonspor oyun disiplini sayesinde maça ortak oldu. Uzun uzun maçın analizini yapmaya gerek yok. istediklerini yapan taraf Fenerbahçe’yi bu kadar dirençli beklemeyen ise liderdi. Maçın üç puandan da öte bir anlamı vardı sarı lacivertli ekip için. İki farklı skor olası puan eşitliği halinde Fenerbahçe’nin üstte kalmasını sağlayacaktı.

O yüzden yenecek golün bile çok anlamı vardı. Fenerbahçe’nin üç haftadır başka bir çizgiye geldiğini söylüyor ve yazıyorum. Bunda en büyük pay saha içinde özveriyle ve disiplinle savaşan oyuncuların. Fenerbahçe milyonlarca euro harcayan Beşiktaş’a ve Galatasaray’dan kopmuş durumda. Ama bu galibiyet bir rahatlama getirir, diğer rakipler küçümsenirse bu hava hemen dağılır. Trabzonspor maçın başında 7 puan avantajın rahatlığıyla oynamadı. En büyük hataları bu oldu. Sanki kaybederlerse şampiyon olamazlar havasındaydılar. Bu yenilgiyi getirdi. Bu haftadan sonra yarış geçen yılki halini alırsa kimse şaşırmasın."

Bu dünyanın sonu değil!..
İskender Günen - Sabah

"Fenerbahçe kendi evindeydi ve bu müsabakayı hem geçen yılın rövanşı hem de bu yılın şampiyonluk maçı olarak görüyordu. Futbolcular ekstra motiveydi. Dolayısıyla Fenerbahçe bu maça çok hızlı, arzulu ve baskılı başlayacaktı. Bunu herkes tahmin ediyordu. Bu fotoğrafa bakıp öyle bir strateji üretebilirdiniz. Şenol Güneş belli ki bu fotoğrafı görmemiş. Strateji yanlışı doğal olarak taktiğine yansıyınca Trabzonspor ilk yarıyı iki farklı skorla yenik kapattı.

Maçtan önceki yazımda "Orta alan kurgusu çok önemli" demiştim. Selçuk ve Colman'ın yanına Ceyhun'u monte edip, bu üçlüyle orta sahada Fenerbahçe'nin etkisi yok edilebilirdi.
Fenerbahçe Emre Belözoğlu, Selçuk Şahin ve Mehmet Topuz ile orta sahada üç adam bulundurdu. Buna karşın Trabzonspor sadece Selçuk'la bu üçlüyü karşıladı. Engin, Jaja ve Burak takım savunmasına yardımcı olmadıkları için kaptırdıkları her topta Fenerbahçe Trabzonspor kalesinde tehlike yarattı. Egemen'in uzun bir aradan sonra böyle bir maçta ilk 11'de başlamasını yadırgadım. Çünkü uzun bir sakatlık döneminde sonra doğaldır ki bu maçın temposunu kaldıramadı.

Lugano ile gelen ilk golde Trabzonspor savunmasının adam paylaşma hatası vardı. İkinci gol ise Glowacki'nin orta alanda kaptırdığı top ve Giray'ın hatası eklenince geldi. Trabzonspor, tandeminin hatalarıyla bir anda iki farklı yenik duruma düşerek oyun disiplininden tamamen koptu.

İkinci yarıda yapılan değişiklikler, Trabzonspor'u üretken kılmaktan son derecede uzaktı. Trabzonsporlu oyuncular böylesi maçlara mental olarak hazır değiller. Glowacki'nin bir dakikada gördüğü iki kart, Tayfun'un oyunun son anında atılması, amatör takımlarda bile olmaz.

Trabzonspor liderliğini sürdürüyor. Ama rakiplerinin durumunu düşündüğümüzde hiç de rahat değil. Yine de bu yenilgi dünyanın sonu değil. Bu maçtan ders çıkarmaları ve kalan haftalara konsantre olmaları gerek."

Sayfa Yükleniyor...