Sine Büyüka: Derbiden notlar

Galatasaray Cafe Crown'un kümede kalma mücadelesi içerisindeyken zorlu bir rakibi devirmesi, hem moral hem de puan açısından son derece önemliydi.

Sine Büyüka: Derbiden notlar - 1

Geçen haftaki Fenerbahçe Ülker-Beşiktaş Cola Turka derbisinden sonra, bu hafta da Beşiktaş Cola Turka-Galatasaray Cafe Crown derbisi vardı. Basketbolseverler için, aslında genel olarak sporseverler için, Turkcell Super Lig'in tatil olduğu ilk iki hafta potada böyle çekişmeli maçların olması güzeldi tabi. Geçen hafta olduğu gibi, bu sefer de yine tempolu ve heyecanlı bir mücadele vardı sahada. Bu haftaki, üstelik daha da kritik bir karşılaşmaydı her iki taraf için. Galatasaray'ın, kümede kalma mücadelesi içerisindeyken zorlu bir rakibi devirmesi, hem moral hem de puan açısından son derece önemliydi. Beşiktaş Cola Turka'da ise Fenerbahçe yenilgisinin ardından Burak Bıyıktay, puan kaybıyla hemen üst sıradaki rakibi Fenerbahçe'yle arayı açmamak ve kendi evinde kazanarak taraftarını memnun etmek istiyordu. İstediğini alan taraf, Galatasaray oldu.

*** Galatasaray Cafe Crown, maçı 96-87 kazandı. Ama skora bakıp aldanmayın. İlk çeyrekte fark 9 civarında seyretti. İkincide bir ara 11'e kadar ulaştı. Ama genelde 5-6 sayı civarında sürdürdü Galatasaray üstünlüğünü. Ne var ki 3. çeyrekte oyuna denge geldi ve Beşiktaş öne dahi geçti. O sırada Beşiktaş seyircisini görmeliydiniz! 3. çeyrekte ve 4. çeyreğin ortalarında salona hakim olan hava, Galatasaray'ın baştan sona üstün götürdüğü karşılaşmayı isabetsiz şutlar ve top kayıplarıyla rakibine vereceğiydi. Fakat sarı-kırmızılılar oyunun son dakikalarında toparlandı ve 7-0'lık seri yakalayıp skoru belirledi.

*** Her gittiğim maçı tarttım, ölçtüm, biçtim. Galiba rakibi en demoralize eden tezahüratı Beşiktaş taraftarı yapıyor. Her maçtan çıktığımda kulaklarım çınlıyor! Hoş, dün Galatasaray Cafe Crown bundan pek etkilenmedi ama Beşiktaş taraftarı, takımına bazı oyunculardan çok daha fazla katkı verdi, orası kesin.

*** Tezahürat demişken, sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim. Beşiktaş Cola Turkalılar, maç sonunda "Yıldırım Demirören, olsana olsana... Gaziantep'e başkan olsana!" diye uzun uzun bağırdılar. Futboldaki spekülasyonlar parkeye de sıçradıysa durum fena!

*** Maça ilgiyi gelen mesajlardan çözebiliyorum. Geçen haftaki Fenerbahçe Ülker-Beşiktaş Cola Turka maçına ilgi çok daha fazlaydı. O karşılaşmanın Pazar akşamı oynanmasının bunda etkisi olabilir tabi.

*** Kimi Galatasaray Cafe Crown taraftarı, Cemalgate'ten sonra yönetime büyük tepki göstermişti. Hatta kızgınlığını, demoralize olup maçları takip etmeyerek gösterenler de vardı. Ne var ki maçtan sonra tanıdığım tanımadığım herkesten şaşkınlık mesajları aldım. "Galiba inanıyorum, galiba kümede kalacağız, helal olsun takıma" şeklinde tepkilerdi bunlar. Galatasaray Cafe Crown, varsa da küstürdüğü seyircisi, geri kazanıyor gibi.

*** Maçtan sonraki genel kanı, Galatasaray'lı oyuncuların kümede kalma adına her maç ekstra performans sergilediği ve bu nahoş olayın takımı daha da hırslandırdığıydı.

*** Hemen ekleyeyim, Beşiktaş Cola Turka Arena'da bazen gerçekten çok zor maç izleniyor. Çok büyük bir salon olmadığı için inanılmaz sıcak. Oyuncuların sağlığı açısından gerçekten tehlike oluşturuyor bence bu havasızlık! Neyse ki 2. yarı klimalar çalıştı da biraz nefes alabildik. Aradan sonra salonu dolduran dumanın sigaradan gelmemiş olduğunu umuyorum!

*** İzleyiciler arasında Ebru Kılıçoğlu, Banu Yelkovan ve dünyalar tatlısı oğlu Aras da vardı. Aras basket olduğunda potayı işaret edip, "gol!" diyormuş. Eyvah eyvah!.) Hangi sporu seçeceğine karar veremeyecek galiba ileride!

*** İzleyiciler arasında bir de Efes Pilsen koçu Ergin Ataman vardı. Ataman, derbileri takip eder genelde. Ama aynı hafta, "eğer Euroleague'de top 16'ya kalamazsak, benimle ilgili kararı yönetim verir" şeklinde bir açıklama yapmıştı. Şu anda grupta 5. olan takım için durum kritik. Dolayısıyla yerinde olsam bu aralar Beşiktaş maçlarını bu kadar yakından takip etmezdim. Sonra insanların aklına olmadık şeyler gelir neme lazım!!!

*** Darius Washington sahaya girince Galatasaray taraftarını sıkıntı basıyor. Ben de onlara katılıyorum. Bu kadar dengesiz oyuncunun takıma ne katkı sağladığını çözen beri gelsin. Sanırım pek az kişinin kaydettiği sayıda gözü var. "Olmaz olsun" hissiyatında daha çok taraftar.

*** Bu arada Murat Kaya da enteresan. Kimileri 'müthiş şutör, en azından milli takımlar seviyesinde oynaması gerekirdi ama öyle bir hırsı yok" diyor, kimisi de baştan çok abartıldığını düşünüyor. Kendimi galiba ilk gruba dahil edeceğim. Olmadık yerlerde olmadık atışlar yaptığı kesin. Ama bazen insanın elinin titreyeceği anlarda öyle 3lükler sokuyor ki top çemberden geçti mi, airball mu oldu anlaşılamıyor. İnsan bu soğukkanlılığa hayret ediyor. Biraz da fiziğini toparlasa, takımın yakaladığı hava kendisine de ziyadesiyle yarar.

*** Bu arada Murat 2. çeyrek sonunda kaçırdığı 3'lükten sonra kenara geldiğinde teknik heyetten biri sırtını sıvazlayıp "Aferin oğlum" diyerek moral verdi. Galatasaray işi böyle mi çözdü acaba?

*** Tanjevic-Ömer Onan ikilisi arasındaki kadar olmasa da, ufak bir gerginlik de Rancik'le Cem Akdağ arasında yaşandı. Rancik bir ara sahanın ortasından Cem Akdağ'a dönerek yüksek sesle laf anlatmaya çalıştı.

*** Sıra maçın adamını seçmeye gelince bu kez zorlanmadık. Banu Yelkovan ve Irmak Kazuk, Radoslav Rancik'ten yana oy kullandı. Rancik gerçekten müthiş oynadı! 23 sayıyla da maçın en skoreri oldu. Mike Wilkinson da çok formdaydı. Ama ben Jasaitis'i de bu ikilinin yanına ekledim. Müthiş hızlıydı, maç boyunca rebound almak için pota altında çok iyi pozisyon aldı (zaten 10 ribounda ulaştı) ve topun peşini hiç bırakmadı. İki saniye içinde karşı potaya uçup bastığı müthiş smaç da bonus oldu.

*** Beşiktaş'ta ise Chatman ve Baxter, skora katkı yapan isimlerdi. Engin Atsür olmasa, Beşiktaş Cola Turka'nın hali vahim. Sezon başından beri (sakatlığı bir kenara) müthiş oynuyor Engin. Bu maçta da yine çok iyiydi ve elinden geleni yaptı. Yeni transfer Likholitov ise ilk kez görücüye çıktı. Sadece 11 dakika oyunda kaldı ve 4 sayı kaydetti. Bu kadar az zamanda takıma nasıl uyum sağlayacağı tabi ki net olarak anlaşılmaz ama ben gördüğüm kadarından memnun kaldım. Bence takıma kısa zamanda uyum sağlayıp iyi katkı verecek. Hali ve tavrı bile "ben geldim" der gibiydi.

*** Cevher ise pek bir sinirliydi. Bir-iki kere hakeme de çıkıştı. Kaçırdığı şutlar asabiyet yaptı galiba. (Dün 3 sayıda 1/6 ve 2 sayıda 2/6'yle oynadı)

*** Maçta Tufan Ersöz de tribündeydi. Basın toplantısındaki görüntülerde Adnan Polat'ın Ersöz'ün saçını okşadığını gördüm. Hmm...

İşte derbiden aklımda kalan birkaç not. Galatasaray bu gidişle play-off bile oynar diyenler haklı mı çıkacak, ilerleyen haftalarda hep birlikte göreceğiz.

Sayfa Yükleniyor...