"Superman futbolumuzu kurtarabilir mi ?"

Glasgow-Celtic, Lazio-Roma, Everton-Liverpool, Real Madrid-Barcelona, River-Boca ve çoğaltılabilecek bir çok derbi... Kimi siyasi görüş farklılıklarını, kimi liman işçileri ile patronların çekişmesini, kimi mezheplerin karşılaşmasını, kimi kralın takımının halkın takımına karşı verdiği mücadeleyi yansıtıyor.

Emre GÖNLÜŞEN

Dil, din, ırk, sosyo ekonomik yapı, siyasi görüş gibi kavramlar, insaları ortak bir noktada topladığı gibi, zaman zaman kesin cizgilerle birbirinden ayırır. Toplu halde yaşamanın çeşitli yöntemleri, insanlığın var olmasından bu yana denenmiş ve bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmıştır. Bu görüş ayrılıkları spora ve dolayısıyla futbola da yansımış, takımlar ve gönülden destekçileri taraftarlar da bu ayrımın bir parçası olmuştur.

Glasgow-Celtic, Lazio-Roma, Everton-Liverpool, Real Madrid-Barcelona, River-Boca ve çoğaltılabilecek bir çok derbi... Kimi siyasi görüş farklılıklarını, kimi liman işçileri ile patronların çekişmesini, kimi mezheplerin karşılaşmasını, kimi kralın takımının halkın takımına karşı verdiği mücadeleyi yansıtıyor.

Sosyal hayattaki çekişmelerin, zıtlıkların futbol sahasında da kendisini gösterdiği ve sonucu önceden kestirilemeyen, sadece oynandığı ülkede değil tüm dünyada merakla beklenen bu dev derbilerde gerginlik , futbol içindeki sertlik, kartlar, tartışmalı hakem kararları oyunun aktörleri arasında yer alıyor. Hafta sonu oynanan, 3 kırmızı kartın çıktığı ve 4-2 tamamlanan Lazio-Roma derbisi bunu kanıtlayan nitelikteydi.

Dünya derbileri arasında üst sıralarda yer bulduğuna inandığımız Galatasaray- Fenerbahçe derbisi ise saha içinde yaşanan gerginlikler, çıkan kırmızı kartlar, maç bittikten sonra dahi günlerce süren tartışmalarıyla diğer derbilere oldukça benzese de, takımları ve taraftarlarını birbirinden ayıran özellikler açısından türünün hemen hemen tüm örneklerinden farklı.

Ne dil, ne din, ne ırk, ne siyasi görüş ne de ekonomik koşullar. Takımları ayıran tek bir nokta var kırmızı mı? lavicert mi? Bu durum birçok bilim dalının ortaya koyduğu kavramları, teorileri çürütecek kadar ilginç ve bir o kadar da güçlü. Sarı rengi ortak olarak kullanan iki takımın rekabeti, futbol dışında hiçbir gücün, takımlarını büyük bir bağlıkla destekleyen taraftarları birbirinden ayırmasına yetmiyor. Futbolun gücü, toplumun her kesiminden insanı, olması gerektiği gibi, bir araya getiriyor ve tek bir paydada birleştiriyor. Takımlarının galibiyetini, iyi oyununu, gollerini görmek, yaşamak isteyen taraftarlar, stadyumları doldururken, taraftar olmalarının haricindeki tüm kimliklerini sahanın dışında bırakıyor ve sporun birleştirici gücü, diğer ülke derbilerinde var gibi görünse de, bizim büyük derbilerimizde kendini gösteriyor.

Bu kadar büyük bir güç olunca ortaya doğal olarak sorunlar da çıkıyor, en büyük sorun ise büyük gücün kötü adamların eline geçmemesi gerektiği. Tıpkı filmlerde olduğu gibi bu durumda bir süper kahramana ihtiyac duyuluyor. Kötü adamlara karşı koyup, futbolun, sportmence oynanmasını sonsuza kadar sağlayacak bir süper kahraman.

Benim favorim "SUPERMAN", kostmünün kırmızı, sarı ve lacivert renklerinden oluşması ise bu seçimi yapmamdaki en büyük etken.

Sayfa Yükleniyor...