Uluç: Sivasspor şampiyonluğu sindirmiş değil

"Turkcell Süper Lig'de bu hafta her şey tersine dönebilir. Ama görüntü o ki, Sivasspor şampiyonluğu sindirmiş, kendini şampiyonluğa hazırlamış değil..."

Uluç: Sivasspor şampiyonluğu sindirmiş değil

İSTANBUL - "Sivas'ı 1400 metreyi çok iyi koşup da son 100 metrede dökülen bir 1500 metreciye benzetiyorum. Abdurrahman, Hayrettin, Mehmet Yıldız ve Sezer'i tanıyamıyorum. Bunlar hakikaten çok iyi adamlar. Özellikle de Mehmet Yıldız'ın maç sonrasındaki halini de görüyorum ki, sadece fizik olarak değil; moral olarak da 100 metreyi koşmaya hazır değil bunlar.

Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray elinden geleni yapıyor Sivasspor şampiyon olsun diye, ama Sivas istemem diyor. Çünkü yarışın sonunu getiremiyorsun. O zaman hangi spor olursa olsun, antrenöre dönersin. Orada bir yanlış var. Bu takım finişi yapamıyor. Arka arkaya kaçıncı ikramı. Bu hafta da kabul edilir gibi oldu. Gerçi bu hafta her şey tersine dönebilir. Ama görüntü o ki, Sivasspor şampiyonluğu sindirmiş, kendini şampiyonluğa hazırlamış değil...

Buna rağmen, İstanbul Büyükşehir Belediyesi maçını kazanabilirlerdi. 1- Tarışmalı bir penaltıları var verilmeyen. 2- bana sorarsan geçen hafta çok kolay goller yiyen Rüştü'nün bu hafta maçın kaderi olabilecek kurtarışları var. 3- Sivas'ın da atamadığı akıl almaz goller var.

Mustafa Denizli'ye geçen hafta balı bitti dedik, kızdı bize. Ama bu hafta bütün ballar da Beşiktaş'a çalıştı. Bütün bunlara rağmen Sivas, bu maçı kazanabilirdi. 3 topun direkten dönmesi, bir penaltının verilmeyişi, çok daha rahat pozisyonların kaçırılması...

Sivasspor'un da savunması çok pozisyon verdi. Çok farklı da bitebilirdi maç. O kadar düşük seviyelerde oynanıyor ki lig, her maç her şey olabiliyor. İyi hazırlanmış bir Sivasspor olsaydı bu maçı rahat alırdı."

BEŞİKTAŞ
"Bu hafta Mustafa Denizli, 'bir baltaya sap olamayanlar'ın sözünü dinlemiş. Denizli maça tek önlibero olarak Ernst ile çıktı, yanına ikinci bir stoper koymadı. Sivok'u yerinde oynattı, Gökhan Zan'ı da kenara çekti. İkinci olarak da Yusuf ile başladı oyuna. Bunun da faydasını gördü bir miktar. Geçtiğmiz haftaki ilk yarıdan bu haftaki ilk yarı daha iyiydi.

Beşiktaş'ın asıl sıkıntısı kanat akınları geliştirmede. Ekrem ve İbrahim Üzülmez'in çok iyi ve 90 dakika oynamaları lazım. Ayrıca 60-70 metrelik bir koridor üzerinde oynamaları gerekiyor. İkisi de bunu zaman zaman başarıyorlar, başardıkları zaman da Beşiktaş genel ortalamasının üstünde bir futbol oynayabiliyor.

Bu haftanın dikkati çeken olaylarından biri, son zamanlarda çok formsuz olan Tello'nun kenarda bekledikten sonra oyuna girince eski günlerini hatırlatır bir oyun ortaya koymasıydı. Ayrıca Rüştü'nün, fevkalede deneyimli kaleci olarak Beşiktaş kalesinde ortaya çıkması bu maçın Beşiktaş'a dönmesini sağlayan unsurlardı.

Maçın skoru gerçekten 4-1 değil... Son atılan goller kimseyi kandırmasın; ama hiçbir iddiası olmayan, büyük bir rahatlık içinde oynayan bir Ankaraspor önünde Beşiktaş'ın böylesine gerilimli bir maçı kazanması önemli bir başarı. Ancak bir kez daha altını çiziyorum, bu kesinlikle işin bittiği anlamına gelmez."

GALATASARAY, FENERBAHÇE, TRABZONSPOR
"İlk 5 takımdan hangisi şampiyon olursa olsun, tarihinin en bedava şampiyonluğuna ulaşmış olacak. Diğer 4 takım da şampiyonluğu ne kadar ucuz kaybettiğine dövünecek. Trabzonspor, Galatasaray ve Fenerbahçe de dövünme adaylarından. Üçü de çok rahat şampiyon olabilirdi. Her şey bitti denen, antrenörü kovulur gibi uzaklaştırılan Trabzonspor, iki hafta üst üste maç kazandı ve şimdi potada. Şampiyonlar Ligi için yarışmaya başladı. İki hafta önce kendilerine gelselermiş...

Bu hafta zor bir maç oynadılar, küme düşmesi neredeyse garantilenmiş Kocaelispor karşısında. Ama kazanmayı başardılar ve birden bire iddialı duruma geldiler. Yarın ne olur, ne yaparlar bilemiyorum.

Fenerbahçe ile Denizlispor arasında geçmişe dönük bir hava yaratıldı maç öncesinde. Kaybedilen şampiyonluğun rövanşı havasına sokuldu maç. Oysa Fenerbahçe'nin de Denizli'nin de bu maçı kazanmak için özel nedenleri var.

Fenerbahçe güç bela kazandı. Bu güç bela kazanması da çok büyütüldü. Fenerbahçe, Beşiktaş'ı yenip kupayı alırsa bu Aziz Yıldırım'ın, Aragones'in ve Fenerbahçe'nin büyük başarısı olarak kongreye gelecek. Fenerbahçe başkanını değiştirme gereği duymayacak. Başkan da kafasını değiştirmeyecek. Belki de Aragones'i de değiştirmeyecekler. Zaten takımın hemen hemen hepsiyle büyük sözleşmeler yaptılar. Fenerbahçe seneye de bu kadrosuyla devam edecek.

Bence şu 1-0'lık sonuç, bütün Galatasaray'lıları çok mutlu eden bir sonuç. O Galatasaray'lılar da dua ediyorlar ki, Fenerbahçe, Beşiktaş'ı da yener kupayı da alır ve onlar aynen böyle devam eder diye...

Aslında Galatasaray'lıların bakmaları gereken kendileri. Galatasaray baştan aşağı perişanlık halinde. Galatasaray'ın bu hallere düşebileceğini aklım hayalim almıyordu.

Seyirci cezası yüzünden Kayseri'ye gidiyorlar. Kayseri'ye giderken Hasan Şaş ile Ümit Karan'ı götürmüyorlar. Gerekçe olarak da Bülent Korkmaz, 'bu benim tercihimdir' diyor.

Galatasaray'ın gelecek sene Avrupa'da olup olamayacağı belli değil. Avrupa'da olmazsa Galatasaray perişan olur. Çünkü takımın dış transfere ihtiyacı var. Antrenörden başlayarak. Şampiyonlar Ligi'nde oynuyorsan piyasan başka, UEFA Kupası'nda oynuyorsan başka yerde. Avrupa'da yoksan bazı futbolcular gelmem diyor zaten. Böyle bir ortamda kulüp içinde futbolcular arasında bir takım olaylara sebebiyet vererek, antrenörle ile yönetim yangına körükle gidiyor.

Maça gelindiğinde, Galatasaray 1-0 galip. 50. dakikada eski Galatasaray'lı Bouzid oyundan atıldı ve bir de penaltı yaptırdı. Rakip 10 kişi, 1-0 öndeler ve mutlak kazanmaları gereken bir maç. Bu durumda Galatasaray arkaya yaslanıyor düşünebiliyor musun?

Bu Galatasaray için bir tane umut ışığı var. Fenerbahçe'nin bu başarıları gösterip gelecek seneye aynen böyle devam etmesi..."

Sayfa Yükleniyor...